USD 5.33
EUR 6.04
GBP 6.95
Gram Altın 227.25
Cumhuriyet Altını 1517.51
  • Kurumsal
    • Yasal Uyarı
    • Vizyonumuz
    • Misyonumuz
    • Künye
    • Gizlilik
    • Abonelik Sözleşmesi
  • Abone İşlemleri
    • Abone Kayıt
    • Abone Girişi

İLKHA-İlke Haber Ajansı

  • Anasayfa
  • Haber
    • SİYASET
    • DÜNYA
    • BİLİM ve TEKNOLOJİ
    • SAĞLIK ve YAŞAM
    • EĞİTİM
    • MEVLİD-İ NEBİ
    • RÖPORTAJ
    • EKONOMİ
    • KÜLTÜR ve SANAT
    • 28 ŞUBAT VE FETÖ YARGISI MAĞDURLARI
    • BİYOGRAFİ
    • ANALİZ
    • 6284 SAYILI KANUN VE GENÇ EVLİLİK MAĞDURLARI
    • Arşiv
    • TÜM HABERLER
    • TÜM MANŞETLER
  • Foto
  • Video
  • Türkiye
      • ADANA
      • ADIYAMAN
      • AFYONKARAHİSAR
      • AĞRI
      • AKSARAY
      • AMASYA
      • ANKARA
      • ANTALYA
      • ARDAHAN
      • ARTVİN
      • AYDIN
      • BALIKESİR
      • BARTIN
      • BATMAN
      • BAYBURT
      • BİLECİK
      • BİNGÖL
      • BİTLİS
      • BOLU
      • BURDUR
      • BURSA
      • ÇANAKKALE
      • ÇANKIRI
      • ÇORUM
      • DENİZLİ
      • DİYARBAKIR
      • DÜZCE
      • EDİRNE
      • ELAZIĞ
      • ERZİNCAN
      • ERZURUM
      • ESKİŞEHİR
      • GAZİANTEP
      • GİRESUN
      • GÜMÜŞHANE
      • HAKKARİ
      • HATAY
      • IĞDIR
      • ISPARTA
      • İSTANBUL
      • İZMİR
      • KAHRAMANMARAŞ
      • KARABÜK
      • KARAMAN
      • KARS
      • KASTAMONU
      • KAYSERİ
      • KİLİS
      • KIRIKKALE
      • KIRKLARELİ
      • KIRŞEHİR
      • KOCAELİ
      • KONYA
      • KÜTAHYA
      • MALATYA
      • MANİSA
      • MARDİN
      • MERSİN
      • MUĞLA
      • MUŞ
      • NEVŞEHİR
      • NİĞDE
      • ORDU
      • OSMANİYE
      • RİZE
      • SAKARYA
      • SAMSUN
      • ŞANLIURFA
      • SİİRT
      • SİNOP
      • ŞIRNAK
      • SİVAS
      • TEKİRDAĞ
      • TOKAT
      • TRABZON
      • TUNCELİ
      • UŞAK
      • VAN
      • YALOVA
      • YOZGAT
      • ZONGULDAK
  • TR
  • EN
  • AR
  • FA
  • KU
    • Kurmancî
    • سۆرانی
İmsak 06:47 Öğle 13:09 İkindi 15:27 Akşam 17:47 Yatsı 19:14
5°C
  • +90 536 361 88 88

A A A

"Hiç kimse 6-8 Ekim vahşetinin unutulduğunu sanmasın"

Eklenme : 2018-10-06 16:13

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da, 2014 yılının Kurban Bayramı'nda kurban eti dağıtırken Kobani bahaneli çıkarılan saldırılarda oğlu katledilen Mehmet Gökgöz, hiç kimsenin, 6-8 Ekim vahşetinin unutulduğunu sanmaması gerektiğini söyledi.

Diyarbakır'da, 2014 yılının Kurban Bayramı'nda fakir ve muhtaç ailelere kurban eti dağıttıkları sırada PKK/HDP'lilerin saldırısına uğrayan Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilişlerinin üzerinden tam 4 yıl geçti. HDP yöneticilerinin çağrısıyla sokaklara salınan PKK'liler, kurban eti dağıtan Börü ve arkadaşlarını hunharca katletmişlerdi.

Kobani bahaneli saldırılarda katledilen Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz, kendisinin de çeşitli yerlerinden yaralanmasına sebep olan bu saldırıları İLKHA'ya anlattı.

6-8 Ekim'de görülmemiş bir vahşet ve kıyıma imza atıldığını belirten Gökgöz, o gün Allah'tan başka hiç kimsenin yardımını görmediklerini vurguladı.

Gökgöz, "O zaman Bağlar ilçesindeki bir sokakta yürüyordum. Bütün sokaklardan saldırı vardı. Bir sokaktan bana silah sıktılar ve sırtımdan yaralandım. Buradan Köy-Der'e gitmeye çalıştık ama gidemedik. Çünkü çok şiddetli bir çatışma vardı. Buralarda 3-4 kişi vardı fakat hiç kimse bize yardım etmedi. Onlara, 'Biz yaralıyız, gelin, yardım edin.' diye seslendim ama kimse yardım etmedi." dedi.

"Yaralı haldeydik, hastaneye gitmemize izin vermiyorlardı"

Kendilerine saldıran PKK/HDP'lilerin, hastaneye gitmelerine bile izin vermediklerini dile getiren Gökgöz, şunları söyledi:

"Göğsünden vurulan bir kardeşimizi taksiye bindirdik. Onlar da gidip, bu kardeşimizi yaralı halde indirdiler. Biz de hastaneye gidebilmek için araçları durdurmaya çalışıyorduk. Hiçbir araç durmuyordu. Sonra bir araç temin edip, hastaneye gitmeye çalıştık. Yolda saldırıya uğradık ve kendimizi kurtarmaya çalıştık. Öncesinde bir genç, önümüzü kesti ve 'Nereye gidiyorsunuz?' diye sordu. 'Bize silah sıkmışlar, hastaneye gitmemiz lazım.' dedik. Ne yaptıysak izin vermedi."

"Kaynattıkları sıcak suları üzerimize döküyorlardı"

Bir kadının çağrısıyla sokakta bulunan yaklaşık 300 kişilik kalabalığın üzerlerine geldiğini kaydeden Gökgöz, "Bu sırada buradaki bütün binalardan üzerimize büyük lavabo taşları, mermer parçaları, bardak, tencere ve demir parçaları atılıyordu. Hatta kaynattıkları sıcak suları bile üzerimize döküyorlardı. Hayber'in fethinde nasıl ki Müslümanların üzerine kızgın yağlar döküyordularsa bizim de başımıza aynı şekilde döktüler. Arabamızın ne sağlam bir camı ne de kapısı kaldı. Arabamızın arkasına bir şey düştü, amortisörleri patladı. Araba, jantın üzerinde gidiyordu. Çok zor bir şekilde kendimizi kurtarabildik. O gün Allah'ın yardımından başka hiç kimsenin yardımını görmedik." ifadelerini kullandı.

"Bu vahşet hiçbir zihniyette görülmedi"

Gökgöz, oğlu Hasan ve arkadaşlarının şehit edildiği andaki vahşeti aktararak, "Oğlum ve arkadaşları, et dağıtımı sırasında saldırıya uğrayınca bir binaya sığınıyorlar. Binanın dördüncü katından biri, elinde silahla kendini iple üçüncü kata bırakıyor ve onlara ateş ediyor. Kapı açılınca da onları pencerelerden ve balkondan aşağı atıyorlar. Onlar burada bu vahşeti görürken, biz de hemen yanı başlarındaki sokaktaydık. Birbirimizden haberimiz yoktu. Onları üçüncü kattan attıktan sonra yaktılar. Üzerlerinden arabayla geçtiler ve bu da yetmezmiş gibi demir sopa ve doğrayıcılarla vurdular. Yaralı olarak kurtulan Yusuf Er'i de sopa ve kesici aletlere vurarak, süründüre süründüre getiriyorlardı. Bir insan birine sığınıyor ve nasıl olur da bu kişi, bu insanları diğer canavarların eline teslim ediyor? Bu vahşet hiçbir zihniyette görülmedi. Zaten öldürdünüz, niçin cenazelere bu kadar vurup da yaktınız, arabalarla üzerlerinden geçtiniz?" şeklinde konuştu.

"Hiç kimse bu olayın unutulduğunu sanmasın"

Kendilerine reva görülen zulüm ve vahşeti unutmadıklarının altını çizen Gökgöz, sözlerine şöyle devam etti:

"Sen kimin hesabına çalışıyorsun? Biz senin kimin hesabına çalıştığını biliyoruz. Hendek kazdın, adam öldürdün, kaç yıldır yaktın, balkonlardan attın. Kimin hakkını savunuyorsun? Torunum, babası şehit edildikten bir ay sonra dünyaya geldi. O da dünya var oldukça bu vahşeti unutmayacak. Hiç kimse bu olayın bittiğini ve unutulduğunu sanmasın. Hayatta ne bunu unutacağız ne de unutturacağız. Biz bunu hak edecek ne yapmıştık ki? Allah hakkımızı onlara bırakmasın ve bırakmadı da."

"Sanki aramıza perde çekilmişti"  

"Bizim arabamızı yaktılar ve biz bir yere sığındık. Etrafımız sarıldı ve etrafımızda bulunan lavaboları taradılar. Fakat bizim içinde olduğumuz yeri görmediler." ifadelerini kullanan Gökgöz, "Hatta birisi, bulunduğumuz yerdeki kapıyı açtı ve 'Kan kokusu geliyor.' diye seslendi ama Allah'ın yardımıyla bizi görmediler. Sanki Allah-u Teâla tarafından bir perde çekilmişti. Dışarıda öyle bir kalabalığın sesi geliyordu ki biz orada öleceğimizi sanıyorduk. O arada oğlum Hasan beni aradı. 'Baba neredesin?' dedi. Ben, 'Yaralanmışım, şehit olacağım, hakkını hela et.' dedim. 'Yok yok, merak etme. Sana hiçbir şey olmaz.' dedi. O anda Hasan'ın sesi kesildi ve ben Hasan'ın şehit olduğunu anladım. Arkadaşım, 'Belki şarjı bitmiştir.' dedi. Ne kadar dediyse de içimden Hasan'ın şehit olduğunu hissettim. Oradan çıkacağımı söyledim ama arkadaşım, 'Sen de şehit olursun.' deyip bırakmadı." dedi.

"Polisi aradım, cevap vermedi"

Defalarca polisi aradığını ancak kendilerine cevap verilmediğini anlatan Gökgöz, "Dışarıda silah sesleri geliyordu. Etrafımız sarılmıştı ama bizi görmüyorlardı. Polisi aradım, cevap vermiyormedi. Hastaneyi aradım, 'Can güvenliğimiz yok, gelemeyiz.' dediler. Akşam olunca polisler geldiler, bizi alıp karakola götürdüler. Oradan da hastaneye götürdüler. Eğer o gün Allah'ın yardımı olmasaydı kesinlikle kurtuluşumuz yoktu. Bulunduğumuz yere girdiğimizi bir çocuk gördü. Silahı kafasına dayadılar ve ona, 'Nereye gittiler?' diye sordular. Çocuk da 'Yerlerini bilmiyorum. İsterseniz beni öldürün.' dedi. Ondan sonra bırakıp gittiler. Nasıl ki 15 Temmuz ve 12 Eylül tarihi bir günse 6-8 Ekim de tarihi bir gündür. Allah, böylesi bir zulmü bir daha hiç kimsenin başına getirmesin." şeklinde konuştu. (Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)



"6-8 Ekim vahşetini asla unutmayacağız ve unutturmayacağız"

2014 yılında Kurban eti dağıtırken, Kobani bahaneli saldırılarda vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının aileleri, 6-8 Ekim vahşetini asla...

"Hiç kimse 6-8 Ekim vahşetinin unutulduğunu sanmasın"

DİYARBAKIR - Diyarbakır'da, 2014 yılının Kurban Bayramı'nda kurban eti dağıtırken Kobani bahaneli çıkarılan saldırılarda oğlu katledilen Mehmet Gökgöz, hiç kimsenin, 6-8 Ekim vahşetinin unutulduğunu sanmaması gerektiğini söyledi.

Diyarbakır'da, 2014 yılının Kurban Bayramı'nda fakir ve muhtaç ailelere kurban eti dağıttıkları sırada PKK/HDP'lilerin saldırısına uğrayan Yasin Börü ve arkadaşlarının katledilişlerinin üzerinden tam 4 yıl geçti. HDP yöneticilerinin çağrısıyla sokaklara salınan PKK'liler, kurban eti dağıtan Börü ve arkadaşlarını hunharca katletmişlerdi.

Kobani bahaneli saldırılarda katledilen Hasan Gökgöz'ün babası Mehmet Gökgöz, kendisinin de çeşitli yerlerinden yaralanmasına sebep olan bu saldırıları İLKHA'ya anlattı.

6-8 Ekim'de görülmemiş bir vahşet ve kıyıma imza atıldığını belirten Gökgöz, o gün Allah'tan başka hiç kimsenin yardımını görmediklerini vurguladı.

Gökgöz, "O zaman Bağlar ilçesindeki bir sokakta yürüyordum. Bütün sokaklardan saldırı vardı. Bir sokaktan bana silah sıktılar ve sırtımdan yaralandım. Buradan Köy-Der'e gitmeye çalıştık ama gidemedik. Çünkü çok şiddetli bir çatışma vardı. Buralarda 3-4 kişi vardı fakat hiç kimse bize yardım etmedi. Onlara, 'Biz yaralıyız, gelin, yardım edin.' diye seslendim ama kimse yardım etmedi." dedi.

"Yaralı haldeydik, hastaneye gitmemize izin vermiyorlardı"

Kendilerine saldıran PKK/HDP'lilerin, hastaneye gitmelerine bile izin vermediklerini dile getiren Gökgöz, şunları söyledi:

"Göğsünden vurulan bir kardeşimizi taksiye bindirdik. Onlar da gidip, bu kardeşimizi yaralı halde indirdiler. Biz de hastaneye gidebilmek için araçları durdurmaya çalışıyorduk. Hiçbir araç durmuyordu. Sonra bir araç temin edip, hastaneye gitmeye çalıştık. Yolda saldırıya uğradık ve kendimizi kurtarmaya çalıştık. Öncesinde bir genç, önümüzü kesti ve 'Nereye gidiyorsunuz?' diye sordu. 'Bize silah sıkmışlar, hastaneye gitmemiz lazım.' dedik. Ne yaptıysak izin vermedi."

"Kaynattıkları sıcak suları üzerimize döküyorlardı"

Bir kadının çağrısıyla sokakta bulunan yaklaşık 300 kişilik kalabalığın üzerlerine geldiğini kaydeden Gökgöz, "Bu sırada buradaki bütün binalardan üzerimize büyük lavabo taşları, mermer parçaları, bardak, tencere ve demir parçaları atılıyordu. Hatta kaynattıkları sıcak suları bile üzerimize döküyorlardı. Hayber'in fethinde nasıl ki Müslümanların üzerine kızgın yağlar döküyordularsa bizim de başımıza aynı şekilde döktüler. Arabamızın ne sağlam bir camı ne de kapısı kaldı. Arabamızın arkasına bir şey düştü, amortisörleri patladı. Araba, jantın üzerinde gidiyordu. Çok zor bir şekilde kendimizi kurtarabildik. O gün Allah'ın yardımından başka hiç kimsenin yardımını görmedik." ifadelerini kullandı.

"Bu vahşet hiçbir zihniyette görülmedi"

Gökgöz, oğlu Hasan ve arkadaşlarının şehit edildiği andaki vahşeti aktararak, "Oğlum ve arkadaşları, et dağıtımı sırasında saldırıya uğrayınca bir binaya sığınıyorlar. Binanın dördüncü katından biri, elinde silahla kendini iple üçüncü kata bırakıyor ve onlara ateş ediyor. Kapı açılınca da onları pencerelerden ve balkondan aşağı atıyorlar. Onlar burada bu vahşeti görürken, biz de hemen yanı başlarındaki sokaktaydık. Birbirimizden haberimiz yoktu. Onları üçüncü kattan attıktan sonra yaktılar. Üzerlerinden arabayla geçtiler ve bu da yetmezmiş gibi demir sopa ve doğrayıcılarla vurdular. Yaralı olarak kurtulan Yusuf Er'i de sopa ve kesici aletlere vurarak, süründüre süründüre getiriyorlardı. Bir insan birine sığınıyor ve nasıl olur da bu kişi, bu insanları diğer canavarların eline teslim ediyor? Bu vahşet hiçbir zihniyette görülmedi. Zaten öldürdünüz, niçin cenazelere bu kadar vurup da yaktınız, arabalarla üzerlerinden geçtiniz?" şeklinde konuştu.

"Hiç kimse bu olayın unutulduğunu sanmasın"

Kendilerine reva görülen zulüm ve vahşeti unutmadıklarının altını çizen Gökgöz, sözlerine şöyle devam etti:

"Sen kimin hesabına çalışıyorsun? Biz senin kimin hesabına çalıştığını biliyoruz. Hendek kazdın, adam öldürdün, kaç yıldır yaktın, balkonlardan attın. Kimin hakkını savunuyorsun? Torunum, babası şehit edildikten bir ay sonra dünyaya geldi. O da dünya var oldukça bu vahşeti unutmayacak. Hiç kimse bu olayın bittiğini ve unutulduğunu sanmasın. Hayatta ne bunu unutacağız ne de unutturacağız. Biz bunu hak edecek ne yapmıştık ki? Allah hakkımızı onlara bırakmasın ve bırakmadı da."

"Sanki aramıza perde çekilmişti"  

"Bizim arabamızı yaktılar ve biz bir yere sığındık. Etrafımız sarıldı ve etrafımızda bulunan lavaboları taradılar. Fakat bizim içinde olduğumuz yeri görmediler." ifadelerini kullanan Gökgöz, "Hatta birisi, bulunduğumuz yerdeki kapıyı açtı ve 'Kan kokusu geliyor.' diye seslendi ama Allah'ın yardımıyla bizi görmediler. Sanki Allah-u Teâla tarafından bir perde çekilmişti. Dışarıda öyle bir kalabalığın sesi geliyordu ki biz orada öleceğimizi sanıyorduk. O arada oğlum Hasan beni aradı. 'Baba neredesin?' dedi. Ben, 'Yaralanmışım, şehit olacağım, hakkını hela et.' dedim. 'Yok yok, merak etme. Sana hiçbir şey olmaz.' dedi. O anda Hasan'ın sesi kesildi ve ben Hasan'ın şehit olduğunu anladım. Arkadaşım, 'Belki şarjı bitmiştir.' dedi. Ne kadar dediyse de içimden Hasan'ın şehit olduğunu hissettim. Oradan çıkacağımı söyledim ama arkadaşım, 'Sen de şehit olursun.' deyip bırakmadı." dedi.

"Polisi aradım, cevap vermedi"

Defalarca polisi aradığını ancak kendilerine cevap verilmediğini anlatan Gökgöz, "Dışarıda silah sesleri geliyordu. Etrafımız sarılmıştı ama bizi görmüyorlardı. Polisi aradım, cevap vermiyormedi. Hastaneyi aradım, 'Can güvenliğimiz yok, gelemeyiz.' dediler. Akşam olunca polisler geldiler, bizi alıp karakola götürdüler. Oradan da hastaneye götürdüler. Eğer o gün Allah'ın yardımı olmasaydı kesinlikle kurtuluşumuz yoktu. Bulunduğumuz yere girdiğimizi bir çocuk gördü. Silahı kafasına dayadılar ve ona, 'Nereye gittiler?' diye sordular. Çocuk da 'Yerlerini bilmiyorum. İsterseniz beni öldürün.' dedi. Ondan sonra bırakıp gittiler. Nasıl ki 15 Temmuz ve 12 Eylül tarihi bir günse 6-8 Ekim de tarihi bir gündür. Allah, böylesi bir zulmü bir daha hiç kimsenin başına getirmesin." şeklinde konuştu. (Hamza Adiyaman, Muhammed Said Aksoy - İLKHA)

YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.

Etiketler Diyarbakır saldırı PKK HDP Yasin Börü vahşet Mehmet Gökgöz
Kategoriler SAĞLIK ve YAŞAM
Bakan Koca: Grip salgını bizde risk oluşturmuyor

Bakan Koca: Grip salgını bizde risk oluşturmuyor

2019-02-22 15:35:58

Mersin'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, grip salgının Türkiye'de risk oluşturmadığını belirterek bakanlık olarak ulusal grip eylem planını devrede koyduklarını söyledi.

İnsanlar mutsuzlaştı

İnsanlar mutsuzlaştı

2019-02-22 11:35:43

2018 yılı yaşam memnuniyeti araştırmasına göre mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı bir önceki yıla göre düşerken, bireylerin yüzde 72,1'i kendi geleceklerinden umutlu olduğunu ifade etti.

Uzmanlardan sağlıklı gebelik için öneriler

Uzmanlardan sağlıklı gebelik için öneriler

2019-02-21 16:38:01

Sağlıklı gebelik için önerilerde bulunan uzmanlar, bu dönemde psikolojik destek alınabileceğini belirtiyor.

TÜM HABERLER

Gaziantep'te uyuşturucuya 2 tutuklama

Gaziantep'te uyuşturucu satıcılarına yönelik düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 4 şüpheliden ikisi tutuklanırken, aramalarda 55 kilo esrar ele geçirildi.

Prim borçlarını ödemeyenlere son gün uyarısı

Mardin'in Midyat ilçesinde düzenlenen seminerde esnaf ve zanaatkarlara SGK ve Bağ-Kur prim borçlarının yapılandırılması hakkında bilgi verilerek, yapılandırılan prim borçlarını ödemeyenler için son günün 28 Şubat olduğu hatırlatıldı.

"Bu cinayet ve katliamların durdurulması gerekiyor"

Mısır'da Sisi cuntası tarafından idam edilen ihvan mensupları için İstanbul Fatih Camii'nde gıyabi cenaze namazı kılındı.

​"Hayvancılık sektörüde tarımsal enerji tarifesinden faydalanacak"

​Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, tarımda “indirimli elektrik enerjisi tarifesi” uygulamasının hayvancılık sektörü için de uygulanmasına yönelik bir karar aldıklarını kaydetti.

"Eğitim her şeyin başıdır"

Eğitimin her şeyin başı olduğunu belirterek okumanın önemine değinen Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, beşikten mezara kadar eğitimin devam etmesi gerektiğini söyledi.
TÜM HABERLER

ANALİZ

Analiz Haber

Sisi rejimi idam kararlarıyla müslümanlara katliam uyguluyor

Analiz Haber

Bebeklerin terk edilmeleri ve katledilmelerindeki artış dikkat çekiyor

Analiz Haber

İslam düşmanlığıyla bilinen Fransa yine gündemde

Analiz Haber

ABD emperyalizminin hedefindeki ülke: Venezuela

Analiz Haber

Dünyanın en çok zulüm gören halkı: Rohingya Müslümanları

Röportaj

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

1
"Felaketlere maruz kalmamak için meteorolojiyi takip edin"

"Felaketlere maruz kalmamak için meteorolojiyi takip edin"

2
"El Benna İslam ümmetinin derdiyle dertlenirdi"

"El Benna İslam ümmetinin derdiyle dertlenirdi"

3
Hasan El Benna hilafetin yıkılışıyla yeni bir ihya hareketi başlattı

Hasan El Benna hilafetin yıkılışıyla yeni bir ihya hareketi başlattı

4
Müslüman halklara umut aşılayan bir inkılap: İslam İnkılabı

Müslüman halklara umut aşılayan bir inkılap: İslam İnkılabı

5

İLKHA-İlke Haber Ajansı

Adres : Barış Mahallesi 1009 Sokak Ebrar Sitesi No: 10/4 Kayapınar/DİYARBAKIR

Telefon : +90 850 532 82 21

Telefon : +90 412 237 51 23

Fax : +90 412 252 18 64

Whatsapp/Telegram: +90 536 361 88 88

Sosyal Medya Ağlarımız

Kurumsal

  • Yasal Uyarı
  • Vizyonumuz
  • Misyonumuz
  • Künye
  • Gizlilik
  • Abonelik Sözleşmesi

Menü

  • Video
  • Foto
  • Abonelik
  • Abone Kayıt
  • Abone Girişi
  • İletişim
  • SEÇİM 2018

Hizmetler

  • Arşiv
  • Haber Merkezi

© 2007-2019 İLKHA-İlke Haber Ajansı All rights reserved.

Şanlıurfa şehadet gecesi özkan yaman