"Siyasal veya askeri casusluk" suçundan hükümlü bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun serbest bırakılması akıllara "üstünlerin hukuku ve kişiye göre adalet" sorusunu getirdi.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25 yıl hapis cezasına çarptırılan ve mahkemede tutuklanmasına karar verilen CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tahliye edilmesi akıllara "üstünlerin hukuku ve kişiye göre adalet" sorusunu getirdi.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, Berberoğlu hakkında verilen bu kararı kaldırdı ve Berberoğlu’nun 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.
Geçtiğimiz günlerde Yargıtay 16. Ceza Dairesi Berberoğlu’nun bu cezasını onadı ve milletvekilliği sona erinceye kadar cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar verdi.
Konu hakkında Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'den bir değerlendirme geldi. Gül, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'na verilen cezanın Yargıtay tarafından onanmasıyla ilgili gerekçeli karara işaret ederek, ''Türk yargısı bağımsız kararını vermektedir. Tabi gerekçeli kararı da görülecek. Dolayısıyla bu konunun muhatabı ve karar vericisi Türk yargısıdır." dedi.
Meclis Başkanı Binali Yıldırım da Enis Berberoğlu'nun eşini arayarak mahkeme tarafından verilen tahliye kararından dolayı duyduğu memnuniyeti ifade etti, geçmiş olsun dileklerini iletti.
Bu gelişmeler sonrası kamuoyunda haklı bir soru yeniden gündeme geldi.
"Devletin güvenliğini tehdit, ajanlık gibi suçlamalarla ağır ceza alanlar, daha sonra bu cezaları minimize edilenler en nihayetinde tahliye ediliyor da 28 Şubat ve FETÖ yargısı tarafından mağdur edilenler neden hâlâ salıverilmiyor."
Cezaevlerinde ölümle pençeleşen hasta mahpuslar bir tarafta, 28 Şubat'ın brifingli yargısı ile "terör örgütü" diye nitelendirilen bir yapının yargıdaki unsurlarınca mahkûm ettikleri yüzlerce kişi de öte tarafta uzun yıllardır mağduriyet yaşıyor.
Mağdurların yakınları uzun süre boyunca haksız ve hukuksuza mahkûm edilenlerin salıverilmesi için kampanayalar yaptı, toplumsal duyarlılık oluşturdu, fakat bu talepler bugüne kadar görülmedi.
Tıpkı Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı davlarında yargılananların salıverilmesi gibi "devletin güvenliğini tehdit ve casusluk" ile suçlanan Enis Berberoğlu'nun da tahliye edilmesi, "yargı sisteminde üstünlerin hukuku ve kişiye göre adalet ve adaletin kurumsallaşması" tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Irak Baas rejiminin Süleymaniye'nin Qaladizê ilçesine fosfor ve napalm bombalarıyla yaptığı hava saldırısı, aradan geçen 50 yıla rağmen unutulmadı.
Çeçen mücadelesinin liderlerinden Cevher Dudayev 28 yıl önce bugün şehit edilmişti. Dudayev, şehadetinin yıldönümünde rahmet ve minnetle yad ediliyor.
Mısırlı araştırmacı yazar Dr. Tarık Zümer, İran'ın işgal rejimine yönelik misillemesini konu alan makalesinde, "Tüm Arap liderler her biri Irak, Lübnan, Gazze ve İran tarafından fırlatılan o sıradan roketlerden sadece on tanesini ateşleseydi, siyonistler bu yıl bitmeden geldikleri ülkelere geri dönerlerdi!" değerlendirmesinde bulundu.
"Ben Apachi ile gelecek olan ölümü tercih ediyorum." sözüyle tarihe kazınan ve bu duası kabul olan, direniş füzelerinin işgalin kalbine ulaşacağını öngören HAMAS kurucularından Dr. Abdulaziz Rantisi, çok güçlü ve sarsılmaz imanıyla, düşmanın kalbine korku salan duruşlar sergiledi.