Mardin ÖNDER: İmam Hatip okullarında başarı grafiği gün geçtikçe yükseliyor

2025 LGS sınavında 63 imam hatipli öğrenci tam puan alarak Türkiye birincisi oldu. ÖNDER Mardin Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Güneş, bu başarının tevafuk olmadığını, imam hatiplerin artık hem akademik hem de ahlaki anlamda nitelikli bireyler yetiştirdiğini vurguladı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kapatılıp yıllarca yok sayılan, 1997’deki 8 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasıyla adeta köşeye sıkıştırılan imam hatip okulları, son yıllarda hem akademik hem de ahlaki başarılarıyla ön planda. Bugün artık sadece din adamı değil; doktor, mühendis, avukat, bilim insanı ve girişimci yetiştiren bu okullar, geleceğin inançlı ve donanımlı nesillerini şekillendiriyor.
2025 yılı LGS sınavında, Türkiye genelinde 63 imam hatipli öğrenci 500 tam puan alarak birincilik derecesi elde etti. Mardin de bu başarıdan payını aldı. Proje imam hatip okulları ile ortaokul düzeyindeki birçok kurumda öğrencilerin üst düzey performans göstermesi, imam hatiplerin sadece dini eğitim değil, bilimsel ve akademik başarı anlamında da ciddi mesafe kat ettiğini gösterdi.
ÖNDER Mardin Başkan Yardımcısı Mehmet Beşir Güneş, bu başarının uzun yıllardır verilen emeğin bir sonucu olduğunu vurgulayarak, İLKHA mikrofonuna imam hatip okullarının tarihsel sürecinden bugünkü durumuna kadar kapsamlı bir değerlendirmede bulundu.
“1929 yılında yapılan bazı yanlış değerlendirmeler ve idareci hataları nedeniyle okul sayısı 2’ye düştü”
İmam Hatip okulların tarihsel süreci hakkında bilgi veren Güneş “Öncelikle İmam Hatip okullarının tarihine kısaca değinecek olursak; ilk olarak 1913 yılında, Medresetü’l Vaizin ve Medresetü’l İrşad’ın birleşimiyle Medresetü’l Eimme ve’l Hutabâ adıyla kuruldu. O dönemde başlayan süreç oldukça iyi ilerliyordu. Ancak maalesef 1924 yılında yapılan yasa değişikliğiyle bu okulların ismi İmam Hatip Mektepleri olarak değiştirildi ve 29 merkezde yeniden açıldı. İmam hatip okullarının amacı ilim ve bilim adamı yetiştirmekti. Ancak 1929 yılında yapılan bazı yanlış değerlendirmeler ve idareci hataları nedeniyle okul sayısı 2’ye düştü. 1930 yılında da öğrenci yetersizliği sebebiyle tamamen kapatıldı. Bu durum 1949 yılına kadar devam etti. O dönemde, tarihlerden okuduğumuza göre, cenazeleri yıkayacak bir imam dahi bulunamıyordu. Böyle bir ihtiyaç doğunca, 1950-51 yıllarında dönemin hükümeti imam hatip okullarını destekledi ve bu okullar resmiyet kazandı. Resmi statüyle birlikte 7 kategoride yer aldılar. Başarılı öğrenciler, ilim ve din adamları yetişti ve ülkemiz bu alanda rahat bir seviyeye ulaştı. Ancak 1997 yılında, 8 yıllık kesintisiz eğitim sistemine geçilince statüler yeniden değişti. Ortaokullar neredeyse tamamen kapatıldı ve sadece 4 yıllık lise kısımları kaldı. Bununla birlikte, üniversiteye geçişte katsayı engeli getirildi. Bu dönem, imam hatip okulları açısından en zor dönemdi. Veliler çocuklarını bu okullara göndermek istemedi, okullar nitelik kaybetmeye başladı. Allah, bir daha o günleri bize yaşatmasın.” şeklinde konuştu.
“Sadece din adamı değil, bilim ve teknik alanlarda da başarılı öğrenciler yetişmeye başladı”
Hem inançlı hem de akademik anlamda donanımlı bireyler ülkenin kalkınmasında çok önemli bir rol oynadığını belirten Güneş “Mevcut hükümet döneminde ise imam hatip okullarına yeni bir statü kazandırıldı, katsayı engeli kaldırıldı. Asıl başarı da işte o zaman ortaya çıktı. Görüldü ki, imam hatip okulları aslında bir cevhermiş. Halkımız, bürokrasi, eğitim çevreleri imam hatipleri takdir etmeye başladı. Artık sadece din adamı değil, bilim ve teknik alanlarda da başarılı öğrenciler yetişmeye başladı. Bu çok sevindirici bir gelişme. İmam hatipte okuyan bir öğrenci hem doktor hem mühendis hem avukat olabilir. Aynı zamanda imanlı, karakterli bir birey de olabilir. Hem inançlı hem akademik anlamda donanımlı bireyler ülkenin kalkınmasında çok önemli bir rol oynar. Bizim de hedefimiz zaten bu. İmam hatiplerin niteliğini artırmak, kalitesini yükseltmek için çalışıyoruz. Tekliflerimizi ilgili makamlara sunuyoruz, sağ olsunlar, şu anki idareciler ve hükümetimiz bu taleplerimize sıcak yaklaşıyor. Bu da bizi memnun ediyor.” ifadelerini aktardı.
“İmam hatip ruhunu taşıyan liyakatli eğitimcilerin olması çok önemli”
Güneş, son dönemlerde İmam Hatiplilerin artan başarılarına değinerek “Son dönemlerde imam hatip liselerinin LGS ve YKS düzeyindeki başarıları dikkat çekiyor. Öğrencilerimiz kaliteli liselere ve üniversitelere yerleşiyor. Bu yıl Türkiye genelinde 63 öğrencimiz LGS’de birincilik elde etti. Mardin de bu başarıdan nasibini aldı. Kızıltepe, Midyat, Nusaybin gibi ilçelerdeki proje imam hatip okullarımızdan pek çok öğrenci kaliteli üniversitelere yerleşti. Bu umut verici bir tablo. Bu başarının devam etmesini istiyoruz. Nicelikten ziyade nitelik bizim için önemlidir. ÖNDER olarak bu konuda elimizden geleni yapacağız. Tabii burada bürokrasiye de büyük görevler düşüyor. İmam hatip okullarının fiziki şartlarının iyileştirilmesi gerekiyor. En önemlisi de, orada görev alacak yöneticilerin ve öğretmenlerin liyakatli olması gerekiyor. İmam hatip ruhunu taşıyan eğitimcilerin orada olması çok önemli. Rastgele yapılan görevlendirmeler çocuklarımızı geri bırakır, bizi üzer. İmam hatip ruhu kaybolmamalı. Diğer okullardan farkı kalmazsa bu okulların bir anlamı kalmaz.” dedi.
“Veliler olarak da çocuklarımızı bu okullara yönlendirmemiz gerekiyor”
Ahlaki yozlaşmanın arttığı dönemlerde imam hatiplilerin çok önem arz ettiğini belirten Güneş “İmam hatipler bugün hem bilim, hem kimya, hem teknik alanlarda hem de imani yönden ön planda. Bu okullar, ülkemizi ve nesillerimizi en yüksek seviyeye taşıyabilecek potansiyele sahip. Buna kimsenin şüphesi olmasın. Ancak günümüzde gençlik üzerinde ciddi tehditler var. Sözde medenileşme adı altında açıklık, deizm gibi kavramlar özendiriliyor. İntihar vakaları arttı. Gençler ne yapacağını bilemez durumda. Aileler çocuklarına söz geçiremiyor. Bu çok tehlikeli bir gidişat. Bu noktada imam hatip okullarına büyük görev düşüyor. Bu okullarda görev alacak eğitimcilerin, yöneticilerin donanımlı ve şuurlu olması gerekiyor. Veliler olarak da çocuklarımızı bu okullara yönlendirmemiz gerekiyor. Mardin’de hem ortaokul hem lise düzeyinde başarılı imam hatip okullarımız var. Bu okullara yönlendirilen öğrenciler; Peygamber Efendimiz'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) hayatını, sünnetini öğreniyor, Kur’an-ı Kerim dersleri alıyor. Bunun yanında matematik, türkçe, edebiyat gibi dersler de eksiksiz veriliyor. Gençlerimiz bu ortamda hem dini hem akademik açıdan donanım kazanıyor. Allah’ın izniyle bu gençlik, imanlı ve başarılı bir nesil olacak. Çünkü ibadet eden bir genç, Allah katında çok daha kıymetlidir.” ifadelerini kaydetti.
“Öğrencilerimize Filistin bilinci kazandırmaya çalışıyoruz”
Filistin’deki soykırıma da değinen Güneş, imam hatip okullarının sadece bireysel eğitim değil, ümmet bilincini de taşıdığını ifade ederek şunları söyledi “Bu konuda tüm İslam âlemine büyük görevler düşüyor. Maalesef Müslümanlar olarak çok geride kaldık. Ülkemiz bu konuda duyarlı olmaya çalışıyor ama ne yazık ki yetersiz kalabiliyor. Çünkü işgal rejimi İsrail, ABD başta olmak üzere birçok ülkeden destek alıyor. Bu durumda toplum olarak daha güçlü durmalı, birlikte hareket etmeliyiz. Biz ÖNDER olarak bu alanda çalışmalar yürütüyoruz. Kur’an-ı Kerim eğitimleri, dini dersler veriyoruz. Özellikle öğrencilerimize Filistin bilinci kazandırmaya çalışıyoruz. Filistin’in mazlum halkı, Müslümanların sembolü hâline geldi. Son sınıf öğrencilerimiz bu konuda oldukça duyarlı. Konferans, seminer ve şiir dinletileriyle Filistin’in yaşadığı zulmü gündeme taşıyoruz. Yahudi misyonunun verdiği zararlardan bahsediyor, Müslüman dünyasının bu ızdıraba karşı tepkisini ortaya koyuyoruz. İnşallah bu çalışmalarımız faydalı oluyordur. Tüm merkezlerde Filistin temasını işlemeye devam edeceğiz. Filistin’in Müslümanlar için ne kadar önemli olduğunu her platformda vurgulamaya devam edeceğiz.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Kassam Tugaylarının, işgalci siyonist rejime onlarca yıl kök söktüren efsanevi ve gizemli genel komutanı Muhammed El Deyf'in şehadetinin üzerinden bir yıl geçti.
11 Temmuz 1995'te Sırp komutan Ratko Mladiç'in emriyle başlatılan Srebrenitsa katliamı, 8 binden fazla Boşnak sivilin sistematik şekilde katledilmesiyle sonuçlandı. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa, Avrupa'nın göbeğinde gerçekleşen soykırımın adı olmaya devam ediyor.
Mardin’de Muharrem ayı ve Kerbela ile ilgili düzenlenen programda konuşan Prof. Dr. Ahmet Gemi, Mardin’de Muhammed El Faris Bin Caferi Tayyar’ın mezarının olduğuna dair ciddi kaynakların bulunduğunu ifade etti.