Şubat 2009 yılında, yüzlerce kişilik bir grupla saldırıya uğrayan Adana Şura-Der Başkanı, 'Paralel Yapı' iddialarının gündeme gelmesiyle birlikte, yaşadıkları mağduriyeti tekrar gündeme taşıyarak, o dönemde polisin kurduğu kumpaslara dikkat çekti.

Merkezi Adana'da bulunan Toplumsal Dayanışma ve Şura Derneği (ŞURA-DER) Genel Başkanı Velit Demir 'Paralel Yapı' iddialarının ardından, 2009 yılında yaşadıkları mağduriyetleri tekrardan gündeme getirerek, Hükümetin bu tür olaylarda polisin tavrını iyi değerlendirmesi gerektiği çağrısında bulundu.

ŞURA-DER Başkanı Demir, kuruluş amaçlarını, insanların imanını kurtarmak, gençleri bilinçlendirmek, muhtaç ve mağdurlara yardım etmek olarak şeklinde belirtti.

Derneklerini 2008 yılında kurduklarını hatırlatan Demir, kuruldukları günden itibaren, PKK ve polis tarafından defalarca mağdur edildiklerinin altını çizdi.

Demir, 2009 yılında üç yüz kişilik PKK grubu tarafından Molotoflu, taşlı ve sopalı saldırıya uğradıklarını hatırlatarak, beş dakikalık mesafesi olan karakoldan, üç saat süren saldırıya hiçbir müdahale gelmediğine dikkat çekti.

Demir daha sonra, ‘' Saldırı bittikten üç saat sonra gelip müdahale eden polis, mağdur olan dernek üyelerimizi, yaralı olarak ekip arabasının arka tarafında hastaneye götürüyor ve bununla yetinmeyip yaralı dernek üyelerimizi hastaneden alıp emniyet binasına götürüyor ve gece yarılarına kadar suçluymuş gibi sorgulayıp nezarethanede bekletiliyorlar.'' diyerek polisin tavrını gözler önüne serdi.

Bu olayın, o yıl medyada geniş yer aldığını fakat kartel medyası ile Zaman gazetesinde ise çarpık bir şekilde yer aldığını ifade eden Demir, Zaman gazetesinin tavrına bir anlam veremediklerini ve Gazetenin Adana Temsilciliğine gittiklerini söyleyerek şöyle devam etti. '' Zaman gazetesinde ve internet sitelerinde haberi, bir çatışma varmış gibi gördükten sonra gazetenin Adana temsilciliğine gittik. Haberin neden bu şekilde yer aldığını söyledik. Bize emniyetten aldıkları bilgi ile bu haberi yaptıklarını söylediler, bizde olayın çatışma değil bir saldırı olduğunu söyledik ve saldırıyı baştan sona anlattık. Onlar da görüntü alıp bize haberi değiştireceklerini söylediler. Fakat daha sonra gazetelerinde ve internet sitelerinde haberi değiştirdiklerini görmedik. Zaman gazetesinin bu tavrına karşı onlara haklarımızı helal etmiyoruz. ''

Aynı yıl dernek üyeleri ve gönüllülerinin polis tarafından akıl almaz suçlamalarla mağdur edildiğini dile getiren Demir, polisin, İslami kitaplara karşı tahammülsüz bir tavır takındığını belirterek, ‘' Aynı yılın Kasım ayında derneğimizde Başkan seçilen Mehmet Aktaş, İslami kitap ve CD'ler bulundurduğu için tutuklandı ve 4,5 yıl hapis cezası verildi. Tutuklanma gerekçelerine baktığımızda gözlerimize inanamadık. İnzar Dergisi, Yoldaki İşaretler kitabı, Hz. Meryem, Hz. Hüseyin gibi dini içerikli kitap ve CD bulundurmaktan, başkanı ve üyesi olduğu ŞURA-DER adına faaliyette bulunmaktan dolayı tutuklanmasına karar verilmiştir.'' İfadelerini kullandı.

Dernek gönüllülerinden Talip Pişgin'in evinde yapılan arama sırasında ise ilginç bir olayın yaşandığını söyleyen Demir, ‘' Talip kardeşimizin evini aramaları sırasında bir adet İnzar dergisi ve Sızıntı dergisi görüyorlar İnzar dergisini alıp Sızıntı dergisini almıyorlar, bunun sebebini soran Talip'in kardeşine ‘Sen daha çocuksun anlamısın' cevabını veriyor'' diyerek polisin ilginç tavrını dile getiriyor.

6-7 Ekim olaylarında da silahlı ve Molotoflu saldırıya maruz kaldıklarını, saldırı sonucu camlarının kırıldığını ve tabelalarının yerinden sökülüp parçalandığını söyleyen Demir, polisin telefonlarına verdiği cevap karşısında oldukça şaşırdıklarını belirterek, ‘'Siz 13. Sıradasınız size de sıra gelecek'' dediğini ifade etti.

Hükümetin STK'lara karşı yapılan saldırılarda sınıfta kaldığının altını çizen Demir, son olarak Hükümetin bu tür olaylarda polisin tavrını iyi değerlendirmesi ve iyi ile kötüyü ayıklayıp vatandaşın can ve mal güvenliğini Allah'tan korkmazlara bırakılamaması gerektiğini kaydetti. (İLKHA)