​Yemen'de 6 yıldır süren iç savaş ve Suudi koalisyonunun saldırıları, ülkeyi açlık kriziyle karşı karşıya bırakırken bu durumdan en çok çocuklar etkileniyor.

BM verilerine göre; Suud ve BAE’nin 2015 yılından bu yana ABD, İngiltere ve siyonist işgalcilerin desteğiyle Yemen’e düzenlediği saldırılarda 20 binden fazla sivil hayatını kaybetti.

Suudi liderliğindeki koalisyon tarafından uygulanan abluka, hastaneler de dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarını büyük ölçüde etkilerken, özellikle Yemen'in batı kesimindeki şehirlerde bir çok hastalığın yayılmasına yol açtı.

6 yıldır süren savaş nedeniyle sağlık sektöründe büyük bir çöküş yaşanırken, 3,3 milyondan fazla insan temiz su kıtlığı nedeniyle kolera gibi hastalıkların yayıldığı okullarda ve kamplarda yaşıyor.

Ülkede milyonlarca insan da açlık tehlikesiyle karşı karşıya. Bu durumda en çok etkilenenler ise şüphesiz bebekler ve çocuklardır.

Bu çocuklardan biri de 3 ay önce dünyaya gelen Mesire Saqar Al-Huveyri isimli bir kız çocuğu.

Yetersiz beslenmeden dolayı tedavi altına alınan ve nenesinin kendisini şırınga yoluyla beslediği Mesire, diğer hasta çocukların çığlıkları arasında gözlerini hayata açmaya çalışıyor.

Mesire, Yemenli diğer çocuklar gibi yetersiz beslenmeden dolayı, Coronavirus tehdidinin artmasıyla birlikte altı yıllık savaş sonucu oluşan insani krizin derinleştiği başkent Sana’da bulunan Al-Sabeen Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde tedavi görüyor.

Zenginlik içerisinde olan Arap Yarımadası ülkeleri içerisinde bulunan Mesire ve onun gibi yetersiz beslenen Yemenli çocuklar, aile fertlerinin kolları arasında nefes almakta zorlanırken bir şey yemek için bile ağızlarını açamıyorlar.

Nenesi Mesire’nin yetersiz beslenmeden dolayı 2 bin 400 gram olduğunu ve Beyin Atrofisi (küçülmesi) hastalığına yakalandığını söylüyor.

Tedavi, yemek ve ilaç ihtiyaçları olduğunu söyleyen Nenesi, "Bu bebeğin tedavi, yemek ve ilaç gibi bazı ihtiyaçları var. Hastanede ilaç yok. Onu dışardan almamız gerekecek." ifadelerine yer veriyor.

İhtiyaçların tedarik edilmemesi halinde torununun ölümle burun buruna kalacağını ifade eden büyükannesi, her şeye rağmen Allah’a hamd ettiklerini söyleyerek büyük bir teslimiyet örneği gösteriyor. (İLKHA)