Tarım ve Orman Bakanlığı, Mardin’deki yaklaşık 2 bin çiftçiye geçmiş dönemlerde ödediği desteklemeleri, sahte fatura iddiasıyla geri istedi. Çiftçiler, sorunun kendilerinden kaynaklanmamasına rağmen cezanın kendilerine kesilmesine anlam veremiyor.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 2013, 2014 ve 2015 yıllarında hububat ekimi yapan yaklaşık 2 bin çiftçi, sattıkları ürünleri alan firmaların sahte fatura kestiği iddiası nedeniyle zor duruma düştü.

Maliye Bakanlığı müfettişleri, sadece Kızıltepe’de tespit ettiği 2 bine yakın çiftçiyi Tarım ve Orman Bakanlığına bildirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı da destekleme adı altında ödenen paraların iade edilmesi için çiftçilere tebligat gönderdi. Söz konusu paranın ödenmemesi durumda ise 5 yıla kadar destekleme ödemelerine bloke koyulacağı belirtildi.

Duruma tepki gösteren çiftçi dernekleri, sadece Mardin’de değil bölge genelinde aynı sorunların yaşandığını aktarırken, “Faturada uygunsuzluk varsa cezasını firma çeksin. Sahte faturaların cezasını neden çiftçi çeksin?” diye sordu.

İLKHA muhabirlerine konuşan çiftçiler ise sorunun kendilerinden kaynaklanmamasına rağmen cezanın kendilerine kesildiğini, bunun da büyük haksızlık olduğunu söylediler. Çiftçiler, “Bu sorun bizden kaynaklı değil ki… Biz ürünümüzü ektik ve ürünü alıcı firmalara sattık. Ürünü sattığımız firmadan kaynaklı bir sorunla karşı karşıya kaldık. Mağdur durumdayız. Primlerin geri ödemesi tebligatıyla karşılaşınca şoke olduk. Bunun düzeltilmesini talep ediyoruz.” dediler.

“2 bin çiftçiye tebligat gönderilmiş”

Son günlerde yaşanan sorun ile ilgili kendilerine yoğun bir başvurunun olduğunu söyleyen Kızıltepe Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi, her zaman olduğu gibi yine çiftçilerin günah keçisi seçildiğini söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığına seslenen Erbeyi, yürütmenin durdurulmasını istedi.

Erbeyi, “2013, 2014 ve 2015 yılına ait buğday ve mısır desteklemelerinde çiftçilerimizin teslim ettiği ve firmalara ait olan faturaların sahte olduğu gerekçesiyle desteklemelerin geri ödenmesi için devlet tarafından çiftçilerimize tebligat yapıldı. Kızıltepe’de yaklaşık 2 bin çiftçiye bu tebligat gelmiştir. Çiftçiler Derneği olarak, Tarım ve Orman Bakanlığına sesleniyoruz: Çiftçilerimiz günah keçisi seçilmesin. Çiftçimiz üretim yapmış, mahsulünü satmış, firma ödeme yapmamışsa stopajı yatırmamışsa bu çiftçinin suçu değildir. Çiftçimiz mağdur edilmesin. ‘Destekleme parasını geri ödemediği takdirde 5 yıl desteklemeden muaf tutulacak’ deniliyor. Böyle yanlış bir uygulama yapılmaması lazım, çünkü etik değildir. Çiftçilerimiz faturayı Ticaret Borsalarına, Tarım ve Orman Bakanlığı müdürlüklerine teslim ettiğinde kabul edilmişse niye bugün çiftçilerimize bu zorluk çıkarılıyor. Eğer sahteyse niye o zaman denilmedi, niye 3-4 yıl beklenildi? Bu yanlış bir uygulamadır. Çiftçilerimizle birlikte bu yanlış uygulamayı durdurmak için avukatlarımızla görüştük. Çiftçilerimizin mağdur olmaması için itiraz dilekçesi vermeleri gerekir.” diye konuştu.

“Çiftçiye darbe vuruluyor”

Çiftçilerin yine mağdur edildiğini belirten Erbeyi, tebligatı çiftçiye vurulmuş bir darbe olarak yorumladı. Erbeyi, “Yetkililerin, sahte faturayı veren firmaları araştırması lazım, eğer firmalar suçluysa onlara ceza versinler, kendi kurumlarına ceza versinler. Cezayı neden çiftçiye kesiyorlar. Çiftçilerimizden belgeleri, faturaları, dosyaları alanlardan hesap sorsunlar, çiftçilerimizi mağdur etmesinler ve zan altında bırakmasınlar. Çiftçiler zaten zar zor geçimlerini sağlıyor. Bir an önce Tarım ve Orman Bakanlığının bu kararı geri alması gerekir. Çiftçim niye zarar görsün, mahkeme açsın, dosya ücreti ödesin, avukata para versin? Bu bir haksızlıktır.” dedi.

“Çiftçiler, yürütmenin durdurulması için itiraz dilekçesi vermeli”

Çiftçilerin yürütmenin durdurulması için itiraz dilekçesi vermeleri yönünde çağrıda bulunan Erbeyi, şunları söyledi:

“Buradan çiftçilerimize de sesleniyorum: Bir ay içerisinde yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvurmalısınız. Buradan gereken bilgileri veriyoruz. Her halükarda mahkeme çiftçilerimiz lehinde karar verecek, çünkü bu saçma sapan bir şeydir. Bu konuda bilgi sahibi olmayan çiftçilerimiz bize başvursunlar gereken neyse yardımcı olacağız. Alınan saçma kararı kınıyorum. Önce kendi kurumlarından firmalardan hesap sorsunlar. Eğer çiftçim sahte belge düzenlemişse almasınlar. Özellikle çiftçilerimiz bunu kulak ardı etmesinler, kendilerine tebligat geldikten sonra bir ay içerisinde başvuru yapsınlar.”

“Bu ödemeyi nasıl yapacağım?”

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sahte fatura iddiasıyla ilgili kendisine tebligat geldiğini söyleyen Çiftçi İsmail Erbeyi ise “Bana gelen tebligatta ‘2014’te sahte fatura kesmişsin’ deniliyor. Faturayı şirketlerden almışım. Bize geri ödeme yapacaksınız deniliyor. Bu ödemeyi nasıl yapacağım? İtiraz edip mahkemeye vereceğim. Bakalım mahkemeden ne karar çıkacak. Bu haksızlıktır. Hangi firmaysa o stopajı vermemiş ama bizi suçluyorlar. Bizden faizi hariç, 4 bin kusur geri ödeme isteniyor, mağduruz ve bunu ödeyecek durumda değiliz. Bize zorluk çıkarıyorlar. İnşallah yetkililer sesimizi duyar ve bunu dikkat alırlar. Onlardan bunu bekliyoruz.” dedi.

“Firma sahtekârlık yapmışsa çiftçinin günahı nedir?”

Burada suçlu çiftçi değil firmaların olduğunu söyleyen Çiftçi Ömer Karaboğa da “Çiftçi mahsulünü tüccarlara satmış, stopajını ödemiş. Tüccar sahtekârlık yapmışsa bu çiftçinin suçu değil, tüccarın suçudur.  Tarım ve Orman Bakanı başka olmak üzere yetkililerimizden ricamız, bu mağduriyeti gidersinler.” diye konuştu.

“Yasa dışı hiçbir iş yapmadık”  

Çiftçilerden Abdurrahman Adıbelli, 5 yıl önce buğday mahsulünü sattığını, bu gün ise makbuzun sahte olduğu iddiasıyla destekleme parasının geri istendiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

“Buğdayımızı bir şirkete sattıktan bize makbuz kesti, bizde ilçe tarıma götürüp teslim ettik ve paramızı aldık. 5 yıl aradan sonra şimdi bize ‘makbuzunuz sahtedir, aldığınız parayı geri iade edeceksiniz’ deniliyor. Verilen karar yerinde bir karar değildir. Çünkü biz mahsulümüzü sattık, uygunsuz veya yasa dışı hiçbir şey yapmadık. Burada bize haksızlık yapılıyor. Mağduriyetimizin giderilmesi için yetkililere sesleniyoruz.” (M. Salih Keskin, Mehmet Aslan – İLKHA)