MTDF Başkanı Öter: Aileyi korumadan toplumu korumak mümkün değildir
Aile mefhumunun önemine dikkat çeken Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter, "Aileyi korumadan toplumu korumak mümkün değil" diyerek, aileyi koruyacak kanunların çıkarılması, tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.
Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Başkanı Mehmet Şerif Öter, İLKHA'ya, aile mefhumunun önemine dair açıklamalarda bulundu.
Son zamanlarda sosyal medya platformalarından, dizilerden, ahlaksızlığı özendiren durumlardan aileye saldırılar gerçekleştirildiğini belirten Öter, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde İslam düşmanlarının asıl hedefine ulaşacağını vurguladı.
Fuhşu özdendiren durumlara karşı kanunen hiçbir şey yapılmamasından yakındıklarını ifade eden Öter, bir an önce gerekli tedbirlerin alınması hususunda yetkililere çağrıda bulundu.
İnsanlığın ilk mektebinin aile olduğunu belirten Öter, "Aile, insanlığın ve millî güvenliğin temelidir. Bir aile sağlamsa, o ülke kale gibi sağlam olur. Bugün millî, manevî, ekonomik güç ve vatanseverlik önce aileden başlıyor. Çünkü ilk mektep, ilk terbiyeyi veren ailedir. Ailedeki sevgi bağları vatan sevgisine dönüşür. Toplum olarak zamanında dimdik ayakta durmamızın asıl nedeni güçlü bir aile mefhumunun olmasıydı." dedi.
"Sosyal medya ve dizilerde cinselliği, şiddeti teşvik eden, maneviyattan uzaklaştıran bir çalışma var"
Öter, özellikle sosyal medya ve dizilerin aileyi sarstığını vurgulayarak, "Maalesef son yıllarda bazı kesimler, bu toplumu silahla, kılıçla deviremediklerinden dolayı ailenin önemini ve hassasiyetini hedef aldılar. Üzülerek ifade edilmelidir ki gerekli tedbirler alınmadığından İslam düşmanları bu hedefine ulaşacaktır. Her taraftan aileye yönelik saldırılar oluyor. Özellikle sosyal medya ve dizilerde cinselliği, şiddeti teşvik eden; insanı maneviyattan uzaklaştırıp farklı dünyalara yönlendirecek bir zihniyet ortaya çıkarmaya yönelik bir çalışma var. Bizi asıl üzen, dindar bir hükümetin olduğu bir süreçte böylesine hayasız sosyal medya uygulamalarının, dizilerin, gayri ahlaki davranışların olmasıdır. Bir diğer acı durum ise zina, ahlaksızlık ve insanlık fıtratına uygun olmayan çirkin fiillerin yasayla koruma altına alınmasıdır. Bir kesim bu duruma o kadar sahiplenmiş ki gün geçtikçe bulaşıcı bir hastalık gibi toplumun her bir tarafına normalmiş gibi yayılmakta. Son zamanlarda sosyal medyada fuhuş ve zinayı 'Uygunsuz görüntüler' adı altında normalleştirmeye çalışılıyor." şeklinde konuştu.
"Her türlü çirkinlik, toplumda geri dönülemez şekilde yaygınlaşmakta"
Özgürlük adı altında gençlerin ahlaksızlığa itildiğini ifade eden Öter, "Aileler çocuklarını okula ilim öğrenmek için gönderiyor ama maalesef gençler parklarda, okullarda ve güpe gündüz kabul edilemeyecek davranışlar sergiliyorlar. Toplumda, kalabalığın olduğu yerlerde bile bu durumlarla karşılaşıyoruz. Bu duruma müdahale edildiğinde ise 'Özgürlüğe müdahale edildi' gerekçesiyle hakkında işlem yapılıyor. Ancak o çirkinliği yapanlar çağdaşlık, özgürlük altında gururlanmakta. Bu durum da maalesef gençlerimize özendiriliyor. Bir an önce bu konuda gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Toplumumuzda bunun yaygın hâle gelmesinin nedeni, maalesef kanunlarımız ve uygulamalarımızın bu durumlara izin vermesi ve özellikle İstanbul Sözleşmesi olan musibet sözleşmenin 6284 sayılı yasayla yasallaşmasıydı. O sözleşme içerisindeki maddelerde öyle sinsi fiiller var ki, Lut kavminin helakine sebep olan durumlarla aynı. Her türlü çirkinlik yavaş yavaş, sinsice, kendi elimizle toplumumuzda geri dönülemez şekilde yaygınlaşmakta." ifadelerini aktardı.
Ahlaksız eylemlerden dolayı nüfusun git gide azalmakta olduğuna dikkat çeken Öter, "Bununla ilgili okullarda gerekli bir eğitimin ve kanunların olması lazım. Öğretmenlerin bu konuda eli kolu bağlanmışsa ne yapılabilir? Zina ve fuhuş gibi özendirici tüm durumların önüne geçilmelidir. Nasıl ki sosyal medyada teröre yönelik paylaşımlar yapıldığında o paylaşımlar ve siteler kapatılıyorsa; fuhuşu özendiren, bu ağı oluşturan uygulamaların da önlenmesi, kapatılması lazım. Bunu yapmak yetkililerin elindedir. İnsan 'Ahseni takvim' üzere, bütün varlıkların en şereflisi olarak yaratılmıştır. Bu fuhşiyatı hayvanlar bile yapmıyor. Bu durum böyle gitmez, artık bunun geri dönüşümü çok zorlaşmakta. Avrupa bu durumdan dolayı kaybediyor. Avrupa’nın insan hakları, teknolojileri, rahat hayatları var ama şu anda insanlıkları ve aile bağları bitti. Aile olmadığı için evlenemiyorlar. Evlenenler de ailesini dışarı itiyor. Şu anda Rusya’da, evlenmek isteyen üniversiteli gençlerin önünü açmak için birçok imkân sunulmuştur. Müslümanlar olarak bunları bizim yapmamız gerekiyordu. Maalesef vahim bir durumda olduğumuz gibi ahlaksız eylemlerden dolayı nüfus da git gide azalmakta." şeklinde belirtti.
"Suç işleyen kimsenin cezalandırılması gerekir"

Öter, "kadının beyanı esastır" yerine suç işleyen kimsenin cezalandırılması gerektiğini aktararak, şu ifadeleri kullandı: "Kadın hakkı adı altında saldırılar gerçekleşiyor. Hepimizi doğuran kadın, başımızın tacıdır, anamızdır. Bu kesim, kadına özgürlük değil, metalaştırma getirmekte. Kanunda tek beyan esaslı işlemler yapılması yerine; kim şiddet uygulamışsa, kim suçluysa ona işlem yapılmalıdır. Suçun cinsiyetle alakası yoktur; suç işleyen kimse cezalandırılmalıdır. Çoğu aile bu durumdan dolayı dağılmakta. İnsanlar korkudan artık evlenemiyor. Eskisi gibi güven, sadakat kalmadı. Bunların asıl nedeni çağdaşlık ve özgürlük ortamı… İnsanı yakışmayan bir hâle getirdikten sonra özgürlük kavramı yaftalanıyor. Dolayısıyla insana verilmesi gereken değer, öncelikle aileden başlıyor. Aileye koruyucu kanunlar getirilmelidir. Bir ebeveyn kendi çocuğuna müdahale ettiğinde yetkililer çocuğu koruma altına alıp uzaklaştırıyor. Çocuğunu terbiyeli yetiştirmek isteyen ebeveyn suçlu muamelesi görüyor. Bundan dolayı son 30 yıldaki boşanmaların büyük bir kısmı son 2 yılda gerçekleşmiş. Eskiden sebepsiz boşanan kişi sorgulanırdı. Ancak günümüzde sanki ceket değiştirir gibi boşanmalar olmakta."
Eşitlik adı altında aileyi ilgilendiren birçok kanunun zulüm olduğunu belirten Öter, "Hükümet bu konuya bir el atmalıdır. Aileyi bütünleştiren kurumlar açılmalıdır. Nasıl ki arabulucu avukatlar varsa, ailenin de arasını bulacak bir arabulucu sistemi olmalıdır. Boşanma olduktan sonra erkek, ömür boyu kadına nafaka vermek zorunda kalıyor. Eşitlik adı altında maalesef aileyi ilgilendiren birçok kanun zulümdür. Aile, insanlığın son ve temel kalesidir. Bu temel yıkılırsa bu vatan için mücadele edecek birileri kalmaz. Aile o kadar kutsal ve değerlidir. Aile bozulmamalıdır ki toplumun huzuru bozulmasın." ifadelerini kaydetti. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Yenişehir 3. çevreyolu üzerindeki Jimnastik Salonu Kavşağında otomobiller ile bir motosikletin karıştığı kaza ucuz atlatıldı.
Bingöl İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, 07–14 Kasım 2025 tarihleri arasında aranan şahısların yakalanmasına yönelik yürüttüğü çalışmalar kapsamında 4 şüpheliyi yakalayarak adli makamlara sevk etti.
Mersin Umut Kervanı tarafından muhtaç aileler, öğrenciler ve yetim çocuklar yararına düzenlenen hayır kermesi bugün itibarıyla kapılarını açtı. Kermesin üç gün boyunca açık kalacağı belirtildi.
İzmir’in Dikili ilçesi açıklarında Sahil Güvenlik ekiplerince gerçekleştirilen operasyonda, aralarında 17 çocuğun da bulunduğu 29 düzensiz göçmen yakalandı.