PKK/HDP'liler tarafından 29 Mayıs 2015 tarihinde katledilen Muhammed Şerif Şimşek ile Abdulcelil Talayhan'ın ardından Xanikê köyünün 90’larda yaşadığı PKK zulmü yeniden akıllara gelmişti.
Şırnak'ın İdil (Hezex) ilçesine bağlı olan Kozluca (Xanikê) köyünde 7 Haziran seçimleri öncesi PKK/HDP'liler tarafından uzun namlulu silahlarla yapılan saldırıda Muhammed Şerif Şimşek ile Abdulcelil Talayhan'ın şehid edilmesiyle, 90'lı yıllardaki zulümler, yaşanan acılar tekrar hafızlarda canlandı.
90'lı yıllarda Türkiye Kürdistan'ında PKK zulmünün kasıp kavurduğu şehir ve köylerde yaşanan cinayet ve katliamların tanıklarından biri olan Xanikê köyü, acı dolu o günleri unutamıyor.
Yayınladığımız önceki haberlerde 65 yaşındaki Ayşe öz ile 8 yaşındaki kızı Fatma'nın, Hüseyin Demirel ve Abdulgafur Bal'ın PKK tarafından nasıl hunharca katledildiğine dikkat çekmiştik.
Aralarında çocuk ve kadınların da olduğu PKK cinayetlerine tanıklık eden köylüler, 90'lı yıllarda yaşadıkları zulümleri dile getirmeye devam ediyor.
Xanikê'nin son şehitleriyle küçüklükten beri beraber olduklarını söyleyen Hamza Talayhan, şehitlerin şehadetine şahitlik ettiğini dile getirdi ve yaşantılarından bazı anekdotlar aktardı.
29 Mayıs 2015 tarihinde PKK/HDP'liler tarafından katledilen Muhammed Şerif Şimşek ile Abdulcelil Talayhan'ın hayatlarını Şehit Abdülcelil Talayhan'ın amcasının oğlu ve Şehit Muhammed Şerif'in dayısı Hamza Talayhan'dan dinledik.
"Okul çağında PKK zulmüyle tanıştılar"
Köyde ortaokul olmadığı için İdil'deki YİBO'da okuduklarını aktaran Talayhan, şunları ifade etti: "Bizler dindar bir ailede yetiştiğimiz için küçüklükten beri namaz kılıyoruz. Okulda da namaz kıldığımız için PKK'li öğrenciler bizlere yapmadıklarını bırakmadılar. özellikle lisede okuyan PKK'li öğrenciler, yatakhanede sürekli bizlere saldırıyorlardı. Ki bu saldırıları nedeniyle şehid Abdülcelil, okulun bitmesine 2 ay kala okulu bırakmak zorunda kaldı. PKK'li öğrencilerin zulümleri sonrasında Mardin'e geldi. Mardin'de de her iki şehit ile birlikte okulumuza devam ettik. Allah'a çok şükür her dönem takdirname alıyordu. Liseyi Mardin'de bitirdik."
Şehit Abdülcelil'in İbn-i Kasım'ı okuduğunu, Akait ve Fıkıh anlamında kendini yetiştirmiş muttaki bir Müslüman olduğunu ifade eden amcaoğlu Hamza Talayhan, "Şehidler ilkokul 3'üncü sınıftan beri namaz kılarlardı, farz oruçlarının dışında Pazartesi-Perşembe sünnet oruçlarını tutar ve namazlarını camide cemaatle kılarlardı." dedi.
"İzzetli duruşuyla bize güven veriyordu"
Şehid Abdulcelil'in İslami hizmetlerdeki gayretini anlatan Hamza Talayhan, sözlerine şöyle devam etti: "Bizimle düzenli bir şekilde İslami sohbetler yapıyordu, hatta o güzel çalışmaların neticesinde güzel meyveler toplandı. Yaklaşık doksan insan İslami sohbetlere katılıyordu ve orta bir yılımız o şekilde geçti. Daha sonra tüm arkadaşlarım mecburen hicret etti. Sürekli bir baskı vardı. Her hangi bir ihtiyacımız olduğunda çarşıya gidip o ihtiyacımızı gideremiyorduk. örneğin köye geleceğiz, dolmuşlar bile bizi almıyordu ve mecburen orta 2'inci sınıf daha bitmeden, iki ay kala biz okulu terk etmek zorunda kaldık. Ondan sonra biz Mardin'e gittik. Mardin'de eğitimimize devam ettik. Orda şehit Muhammet Şerif de bize katıldı. Beraber aynı evlerde kalıyorduk. Şehid Abdulcelil, yaşça biraz büyük olduğu için bir sığınağımızdı. Okulda şehid Abdulcelil özellikle o İslami duruşuyla, izzetli duruşuyla bize güven veriyordu."
"Sabah namazlarına çok dikkat ederlerdi"
Abdulcelil ve Muhammet Şerif'in yaşantılarından kesitler aktaran Hamza Talayhan, özellikle gösterişten uzak durduklarını söyleyerek, "Bu insanlar, Allah'ta biliyor, bizler de şahidiz normal namazları dahi sürekli camide kılan insanlardı. Yani sabah namazına dahi dikkat eden insanlardı. İslami çalışmalarından söz edecek olursak biz aynı okulda olduğumuz için sınıfta mesela zil çaldıktan sonra dışarı çıkıyoruz. Bir teneffüsü dahi kaçırmıyorlardı. İslami çalışmaları teneffüse dahi sığdırıyorlardı. Buna birçok zaman şahit oluyorduk. Şehit Muhammet Şerif, yemekten sonra yemeğimizi ve çayımızı hazırlar, eline bir kitap alır ve biz vaktimizi boş geçirmeyelim diye orda hemen bir konu seçerek sohbete başlardı." diye belirtti.
"Mallarını ve canlarını davalarına feda ettiler"
PKK'nin Abdulcelil ve Mehmet Şerif'ten çok rahatsız olduğunu belirten Talayhan, "Bu sebeple bugün bu iki şehid özellikle hedef seçildi. Şehitlerimiz mallarını ve canlarını İslam uğrunda feda ettiler. Rabbim şahadetlerini kabul etsin. Dürüstlükleriyle herkes gıptayla bakıyordu şehitlere. Rabbim bizleri onların yolundan ayırmasın. Rabbim bizleri de onların şefaatlerine nail eylesin."
Xanikê şehitleri dosyasını aktarmaya devam ederken Şehit Abdulcelil'in eşi Asiye Talayhan, annesi Adile Talayhan ve yeğeni Mehmet Şerif Demir'i de dinledik.
Şehit Abdulcelil'in gözü yaşlı eşi Asiye Talayhan, onu anlatırken "Çok şükür ki biz Allah ve Peygamberin yolundayız. Anlımız ak, başımız da diktir." diyerek yaşadıkları zulüm ve acılara rağmen metin olduğunu ifade etti.
"Anlımız ak başımız diktir"
Asiye Talayhan, eşinin hem ailesine hem çocuklarına hem de köylülerine çok iyi olduğunu ve onların da Abdulcelil'den razı olduğunu söyledi. Asiye Hanım, "Eşim çocuklarına çok güzel İslami bir terbiye verdi. Ben hakkımı ona helal ediyorum. Rabbim, şehitlerinin kanlarının hürmetine bu halkı uyandırsın, zalimleri de kahr-u perişan etsin. Çok şükür biz Allah ve Peygamberin yolundayız, anlımız ak, başımız da diktir." dedi.
"7 yaşından beri İslami davanın içindeydi"
Abdulcelil'in annesi Adile Talayhan, oğlunun fedakâr biri olduğunu ve kimseye zararının dokunmadığını söyledi. Şehit annesi olduğunu dile getiren Adile Teyze, "Allah bu mertebeyi bizden kabul etsin. Biz onun davasının yolundayız. Oğlum, küçüklükten beri İslami davanın içindeydi. Anne ve babasına karşı çok şefkatli, çocuklarına da çok merhametliydi. Zalimler ona tahammül edemeyerek şehit ettiler. Ben azizimizi Allah'ın yolunda kurban verdim çok şükür. Rabbim şehadetini kabul etsin ve hakkını da zalimlere bırakmasın." dedi.
"Dağ-taş katliamına şahittir"
Muhammet Şerifin dayısı ve Abdulcelil'in de yeğeni olan Mehmet Şerif Demir ise Xanike'deki bu katliamın ilk katliam olmadığını ifade etti. Demir, "PKK, 90'lı yıllarda Hüseyin'i, Abdulgafur'u şehit etmişlerdi. Köyümüz geçmişten beri PKK'nin birçok baskına ve katliamına şahittir. Mütedeyyin bir köy olduğu için geçmişten beri PKK'nin baskılarına maruz kaldık. Ki bu yüzden güzel insanları katlettiler. Şehid Abdulcelil ile Muhammet Şerif, çocukluklarından beri bu davanın içindedirler ve camilerde büyümüş insanlardır. Kur'an dersi alıp vermiş insanlardır. Bir karıncayı bile incitmekten korkan insanlardılar. Ama kalleşçe şehid edildiler. PKK, bu mazlum halkın üzerinde oyun oynuyor. Onun için bu halkın uyanması lazımdır. İkisinin de geriye gözleri yaşlı aileleri kaldı. Birisinin 5 diğerinin 4 çocuğu var. Bu çocukları yetim bıraktılar, iki aileyi reissiz bıraktılar. Şehit Abdul Celil'in yaşlı annesi ve babası var. Şehit Muhammet Şerif'in de aynı şekilde... Kürtlerin bir an önce uyanması lazım, hakkı görmeleri lazımdır. Allah-u Teâlâ ikisinin de şahadetini kabul etsin." dedi.
Devam edecek… (M. Salih Keskin/Mehmet Aslan – İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu " (Yenidoğan) Çeteyi ortaya çıkartan, onu takiple delillendiren, bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir? Onları yakalattığımız için mi?" dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Demokrasi ve insan haklarına inanan ülkeler ve uluslararası mekanizmalar ivedilikle harekete geçmeli, bebek katillerinin hak ettiği cezayı almaları için gereğini yapmalıdır." dedi.
Tarihçi-Yazar Dr. Abdulkadir Turan, "Kudüs küresel hakimiyetin, cihan hakimiyetinin simgesi durumundadır. Dolayısıyla bir çekişme konusu haline gelmiştir." dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin işgalci siyonistler Benjamin Netanyahu ve Yoav Galant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle tutuklama emri çıkarmasını memnuniyetle karşıladı.