Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un Şanlıurfa’ya yaptığı ziyaret ile ilgili yazılı bir açıklama yapan TMMOB Şehir Plancıları Odası Şanlıurfa İl Temsilciliği, ziyaret sırasında müjde olarak verilen uydu kent projesinin, mülkiyet durumunun müsaitliği ile değil, şehircilik ilmi perspektifinde belirlenmesi gerektiğini söyledi.

TMMOB Şehir Plancıları Odası Şanlıurfa İl Temsilciliği, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 20 Temmuz 2024 tarihinde Şanlıurfa’ya yaptığı ziyaret ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, şehir planlamasında var olan temel ilkelere atıf yapılarak bu ilkelerin terkedilmesi durumunda şehrin yaşayacağı sorunlara dikkat çekildi.

Bakan Kurum’un temasları sırasında müjdesini verdiği  uydu kent konusuna da değinilen açıklamada, "Uydu kent gibi eklemlenen kentsel alanların yer seçimi kriterleri sadece mülkiyet durumunun müsaitliği (rantabl olması) ile değil şehircilik ilmi perspektifinde belirlenmelidir." denildi.

Açıklamada, "Bilindiği üzere “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sn.Murat Kurum’un 20 Temmuz 2024 tarihinde Şanlıurfa’mıza yaptığı ziyarette; şehrimizle ilgili başta uydu kent vaadi olmak üzere şehirciliği, ilke ve esaslarını ilgilendiren birçok konu ele alınmıştır. Ne kadar sürece dâhil edilmek istenmesek de şehrimiz için yapılması öngörülen veya söz verilen teknik hususlardaki aksaklıkları irdelediğimizde; şehir planlamada en temel ilkelerden birisi, farklı ölçeklerdeki planlar arasındaki 'kademeli birliktelik' ilkesidir. Buna göre, çevre düzeni planları veya bölge planları gibi üst ölçekli planlar, yerleşme düzeyindeki daha alt ölçekli planları yönlendiren ve denetleyen hükümler içerir." denildi.

"Kentsel alanların yer seçimi kriterleri sadece mülkiyet durumunun müsaitliği (rantabl olması) ile değil şehircilik ilminin perspektifinde belirlenmelidir"

Bakan Kurum'un Osmanbey Mahallesi'nde yapılacağı müjdesini verdiği 25-30 bin konutlu uydu kent projesine de değinilen açıklamada, "Uydu kent gibi eklemlenen kentsel alanların yer seçimi kriterleri sadece mülkiyet durumunun müsaitliği (rantabl olması) ile değil şehircilik ilmi perspektifinde belirlenmelidir. Planlama hiyerarşisindeki aksama veya bu hiyerarşiyi yok sayan her noktasal müdahale kararı, ayakta durmakta zorlanır. Bu noktada planlamaya parçacıl veya noktasal yaklaşmak yerine bütüncül yaklaşmak önem arz etmektedir.” ifadelerine yer verildi.

"Ben yaptım oldu, mantığı ile şehrin imar planlarını yamalı bohçaya çeviren bu yaklaşım sürdürülebilir değil"

Şehir planlamanın bir diğer temel ilkesinin katılımcılık olduğuna dikkat çekilen açıklamada, şöyle denildi:

"Planlama süreçlerinde ilgili STK ve Meslek Odalarının görüşünü almak kent kimliği ve hemşerilik bilincinin farkındalığının yanında hem sürecin etkinliğini arttıracak hem de şeffaf ve hesap verebilirlik açısından önem arz edecektir. Bu noktada şehrimizde yapılacak planlama çalışmalarında, şehircilik ilke ve esaslarını bertaraf eden, ben yaptım oldu mantığı ile şehrin imar planlarını yamalı bohçaya çeviren bu yaklaşım sürdürülebilir olmadığı gibi, insan odaklı olmaktan da uzaktır. Bu yaklaşımın şehrimize katkıdan çok zarar vereceğini belirtmek isteriz. Gelecek nesillerin temel gereksinimleri karşılanmış, geleceğe güvenle bakan, çevre sorunları çözülmüş, afetlere karşı risklerin en aza indirildiği, güvenlikli ve sağlıklı bir kentsel alanda yaşatmanın borcumuz olduğunu ve bu hususta mesleğimiz adına gönüllülüğümüzü kamuoyuna saygı ile duyururuz." (İLKHA)