Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ve hayatı boyunca siyonist emellerini bertaraf etmek için çalışan eski Mısır Büyükelçisi diplomat İbrahim Yusri için Fatih Camii'nde gıyabi cenaze namazı kılındı.

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ve "Siyonistlere satacak gazımız yok" sözüyle adını tarihe yazdıran Eski Mısır Büyükelçisi diplomat İbrahim Yusri için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Cuma namazına müteakiben Fatih Camii'inde kılınan gıyabi cenaze namazı İslam El Gamri tarafından kıldırıldı.

Gıyabi cenaze namazının ardından yapılan konuşmalarda, Yusri'nin ömrünün son anına kadar Mısır halkının maslahatına hizmet ettiğine, en sağcısından en solcusuna kadar herkesin üzerinde ittifak ettiği kişi olduğuna vurgu yapıldı.

Katılımcılara yönelik ilk konuşmayı yapan Kahire Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Öğretim görevlilerinden olan Dr. Seyfettin Abdulfettah, Yusri'nin, Mısır tarihinde eşi benzeri az görülmüş bir şahsiyet olduğunu belirtti.

Abdulfettah, "90 yaşının eşiğinde olmasına rağmen bu vatana ve bu vatanın kıymetleri için tüm gücüyle canla başla çalışıyordu. Mısır için kıymet sahibi olan şeyleri savunurken bu uğurda cebindeki parayı da ortaya koyacak kadar elinden gelen tüm çabayı sarf etmiştir." dedi.

Mısır Cemaat-i İslami yetkililerinden Dr. Tarık Zümer de vatanı için şefkatli bir baba gibi çalışan ve 25 Ocak halk devriminin bel kemiklerinden olan bir şahsiyete veda ettiklerini belirtti.

Zümer, "Biz bugün devleti ve vatanı için çalışan bir adamın devleti tarafından kahramanlar gibi son yolculuğuna uğurlanmamasını garipsiyoruz. Ama İbrahim Yusri gerçekte devletin övgüsüne ihtiyacı yok. Çünkü o kendi kendini yüceltti. Yaptıklarıyla adını tarihe övünenler listesine yazdırdı." ifadelerine yer verdi.

"Yusri tek kişiden oluşan bir müesseseydi"

İbrahim Yusri’nin öğrencilerinden olan Şair Abdurrahman Yusuf da Yusri hakkında şunları söyledi: "İbrahim Yusri, bir adamda şekillenmiş bir müesseseydi adeta. Onun, hayatıyla yazdığı eserler herkesi hayrete düşürdü. Siyonist emellerin bertaraf edilmesi için onun yaptıklarını biz yapmaya kalksak onlarca dernek ve komisyon kurmamız gerekirdi ve böylece belki onun ulaştığı sonuca ulaşırdık. Ama o tüm bunları tek başına yaptı. Bu adam öyle bir müesseseydi ki ona katılım göstermek imkansızdı. Tek kişiden oluşan bir müesseseydi. Bizim tek yapabileceğimiz şey onun hayatını yazmak ve onun kitaplarını yaymaktır. Vatanın özgürleşmesi için onun ortaya koyduğu yöntemle hareket etmeliyiz." şeklinde konuştu.

"İnsanlar onu korkutmasına rağmen çalışmaya devam ediyordu"

İhvan-ı Müslimin Cemaati’nin eski gençlik sorumlusu ve yıllarca Şeyh Yusuf El Karadavi’nin katipliğini yapan Şeyh İsam Telime, "İhtiyarlığın yaştan olmadığını, fakirliğin mal fakirliği olmadığını bilakis irade fakirliğinin ve ihtiyarlığının olduğunu bize hayatıyla gösteren İbrahim Yusri’ye Allah rahmet etsin. Hayatının son demlerine kadar çalışmak Müslüman bireyin hayatında takınması gereken tavırdır. İbrahim Yusri bunu hayatında benimsemişti. Tek olmasına rağmen çalışıyordu. İnsanlar onu korkutmasına rağmen çalışmaya devam ediyordu. Mısır’da kendisiyle kimse olmamasına rağmen çalışıyordu. İbrahim Yusri’ye veda etmiyor bilakis görüşmek üzere diyoruz." dedi.

"Mısır gazının ihracatının durdurulması için dava açmasıyla birlikte ün saldı"

Mısırlı diplomat İbrahim Yusri hakkında İLKHA’ya açıklamalarda bulunan Cemaat-i İslami yetkililerinden İslam El Ğamri, şunları söyledi: "İbrahim Yusri, siyonistlere Mısır gazının ihracatının durdurulması için dava açmasıyla birlikte ün salmış ve bu tutumundan dolayı kısa sürede İslam aleminde tanındı. Bununla birlikte başta Gazze Şeridi üzerindeki abluka olmak üzere Refah Sınır Kapısının kapatılması, Kahire’nin güneyinde El Muadi Mahallesi'nde bulunan siyonist elçiliğe çıkan caddelerin kapatılması ve Garden Sity Mahallesi'nde Amerikan Büyükelçiliğine çıkan sokakların kapatılması gibi meselelerde net bir tavır sergiledi. Suudi Arabistan’ın Tiran ve Sanafir adlarını 2 milyar dolar karşılığında işgal etmesini, Tiran boğazlarına uluslararası geçiş statüsü verilip siyonist gemilerin geçmesinin önünün açılmasını ve siyonistlerle Suudi'nin arasında uluslararası sınırların oluşturulmasıyla birlikte Suudi’nin de Camp David Sözleşmesine dahil edilmesini öngören anlaşmaya karşı çıkarak buna karşı mücadele etti." (Zeyd Varol, Nizamettin Aşkın-İLKHA)