Teşhirciliğin son bulması için Saraçhane'de toplandılar

İslami Dayanışma Platformu'nun çağrısıyla Saraçhane Parkı'nda bir araya gelen çok sayıda kişi, gençleri, aileyi, toplumu yozlaştıran teşhirciliğin son bulması çağrısında bulundu.
Peygamber Sevdalıları'nın da destek verdiği eylemin açılışında konuşan yazar Necmettin Irmak, "Toplumun bir kesimi İslam'dan uzaklaştıkça ahlaki yozlaşma da bir hastalık gibi yaygınlaşıyor. Kanserli bir hücre gibi yayılım gösteren çürümeye karşı net tavrımızı ifade etmek için toplandık. Haya ve edep üzerine inşa edilmiş ilişki biçimlerini ortadan kaldırmak için var gücüyle çaba gösterip tahrif edenler insanın insanlığını yok etmenin peşindeler. Bizler bu yozlaşmayı kabul etmiyor ve reddediyoruz. İnsanın ahlakıyla var olabileceğini yoksa insanlıktan çıkacağını ilan ediyoruz. İnsanım diyen herkes yaratılışına sahip çıkmalıdır. Teşhir ile özgürlük olmaz aksine bu çok farklı ve güçlü bir kölelik biçimidir. Özgürlük denilerek normalleştirilmeye çalışılan şey heva ve hevesine kulluktan başka bir şey değildir. Fıtratı ve ahlakı savunacağız, neslimize sahip çıkacağız." dedi.
Rıdvan Kaya
"Bedenini sergilemek için yarışa girenler insanlıktan çıkmış bağımlılılardır ve tedavi edilmelidirler"
Toplumun geleceği için teşhircilik dayatmasına karşı çıkılması ve yetkililerin bu projeye karşı gerekli adımları atması gerektiğini ifade eden Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, "Yeryüzünde ifsada karşı mücadele etmek bir Müslümanın öncelikli görevidir. Kimliğimize ve değerlerimize karşı sistematik bir saldırı içindeyiz. Sokaklarda gerçek bir rezalet yaşanıyor. Bu rezalete karşı çıkanlar ise özgürlük denilerek susturuluyor. Esas susması gereken ahlaksızlığa yaygınlaştıranlardır. Toplu taşımadan reklam panolarına kadar yaygınlaşan teşhir haramın normalleştirilmesidir. Bu mesele sadece kadınlarla alakalı da değildir. Erkek bedeni de mahremiyet sınırları içerisindedir. Edepli olmanın bu bağlamda sadece kadınların sorumluluğu değildir. Bu yapılanlar özgürlük değil bir çeşit bağımlılıktır. Bedenini sergilemek için yarışa girenler insanlıktan çıkmış bağımlılılardır ve tedavi edilmelidirler. Bu rezalete dur diyecek olanlar ise tekrarlıyorum dehşet bir baskı mekanizmasıyla karşı karşıya kalıyor. Allah'ın çizdiği sınırları çiğneyenlerin her ifsadına karşıyız. Teşhir de cinsi sapıklık da ahlaksızlıktır, hiçbir şekilde kabul etmiyoruz." diye konuştu.
"Aileyi ve dini değerleri aşağılayan yayınlar, sosyal medya içerikleri için harekete geçilmeli"
Kaya, "Genel ahlak diye bir ilke hukuk düzenlerinin üzerine inşa edildiği kapsayıcı bir kuraldır. Kamu düzenini sağlamakla yükümlü olanlar en azından genel ahlak ilkesini yürürlüğe koysunlar ve bu rezalete karşı adımlar atsınlar! Aileyi koruma adına ilan edilen aile yılı teşhir kuşatması sebebiyle anlamsız hale geliyor. Aile yılı ilan edip ahlaksızlığa ve teşhire göz yumanlar bu tezattan kurtulmalıdır! İslami hassasiyetlere sahip olan tekstilciler de üç kuruş fazla kazanmak için bu ahlaksızlığa ayak uydurmasınlar. Aileyi ve dini değerleri aşağılayan televizyon programları ve sosyal medya içeriklerine karşı da yetkililer harekete geçmelidir. Reklam panolarındaki çıplaklığı karşı belediyeler harekete geçiyorsa valilik gerekeni yapmalıdır! Kötülüğe göz yumarsak kötülük bizi kuşatacak ve içine hapsedecektir. Bu yapılanları asla özgürlük olarak görmüyoruz. Teşhir ve çıplaklık özgürlük değil arzulara köle olmaktır. Esas özgürlük ise Allah'a teslim olup takva elbisesini kuşanmaktır." şeklinde konuştu.
Ramazan Kayan
"Toplumsal ifsadı normalleştirmek isteyenler teşhiri yaygınlaştırıyorlar"
Teşhirciliğe karşı ahlakı savunanların örgütlü bir tavır içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Yazar Ramazan Kayan, "Ahlaksızlığın yaygınlaştığı toplumlara peygamber gönderilmiştir. En çok peygamber gönderilen kavmin en ahlaksız toplum olduğunu akıldan çıkartmamak gerekiyor. Mutlak kötülüğün temsilcisi olan Siyonistler ahlaksızlığın devletleşmiş halidir. Bizlerse ahlakı savunan Gazzeli kardeşlerimiz gibi ifsada ve yozlaşmaya, siyonistleşmeye karşı değerlerimiz için savaşmak zorundayız. Toplumsal ifsadı normalleştirmek isteyenler teşhiri yaygınlaştırıyorlar. Bu örgütlü ahlaksızlık projesine karşı bizler de iyiliği örgütlemeliyiz. Toplumun ahlakını gelecek nesillere taşımak için edepsizliğe karşı çıkmalı insanı, fıtratı, ahlakı ve nesli korumalıyız." dedi.
"Sokağa çıkmaktan, toplu taşımaya binmekten haya ediyorum"
Peygamber Sevdalıları adına bir konuşma yapan Cemal Çınar, "Bugün gayri İslami sistemlerin en büyük sermayesinin çıplaklık olduğunu rahatlıkla haykırabiliyoruz. Kur'an- Kerim, 'nefsinizi ve neslinizi cehennem azabından koruyunuz' derken teşkilatlı bir çalışmaya dikkat çekiyor. Şu anda dünyanın tamamını esir alan Siyonizm, şeytanın dünyadaki bekçiliğini yapan bir istemdir. Yüzyıl önce sembolik de olsa kaldırılan hilafetin, yasaklanan Kur'an-ı Kerim'in, yasaklanan camilerin ardından yeni yeni projeleri ortaya çıkıyor. 63 yaşında biri olarak toplu taşımaya binmekten, toplum içerisine çıkmaktan, alışveriş merkezine gitmekten hayâ ediyorum. Nereye gidelim? Bu ülke bizim değil mi? Bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Neden inancımız ve ahlakımız gereği bir yerlere giremiyoruz. Çok ciddi bir tehlike var." diye konuştu.
"Bu edepsizliğe karşı sokakları edep yoksunlarına teslim etmeyeceğiz"
Teşhirciliğin önlenmesi için toplumun tüm kesimlerine büyük görevler düştüğünü belirten Çınar, "Edepli olmak insanın vasfıdır. Utanma duygusu en insani özelliklerden birisidir. Utanmayan ise insana değildir. İnsanlığını kaybedenler için teşhir normal bir şey olabilir ancak bizler için bu ahlaksızlıkların kabul edilmesi mümkün değildir. Mahremiyet gibi değerlere sahip olan insanlar sokağa çıkamaz hale getirilmek isteniyor. Bu edepsizliğe karşı sokakları edep yoksunlarına teslim etmeyeceğiz. Çıplaklık gayri medeni bir tavır gerçek anlamda bir rezalettir. İffetini kaybeden bir toplumun geleceği olmaz. " şeklinde konuştu.
Rüveyda Kaçmaz
"Yozlaşmışlık, yaz mevsiminde çıplaklık olarak karşımıza çıkıyor"
İslami Dayanışma Platformu adına basın açıklamasını okuyan Rüveyda Kaçmaz, "Modern hayat tarzının etkisiyle giderek koyulaşan bir ahlaki-insani kriz olgusuyla karşı karşıyayız. Kavramlardan düşünme tarzına, kılık kıyafetten yeme içme alışkanlıklarına kadar her alanda bir bencilleşme, yozlaşma olgusu yaygınlaşıyor. Dinî ve ahlaki değerlere savaş açmış muzır ve müfsit bir anlayış bugünümüzü de gelecek nesillerimizi de tehdit ediyor. Yozlaşmışlık olgusunun yaz mevsiminin de gelmesiyle en net tezahür ettiği alanlardan biri sokaklara, caddelere yansıyan çıplaklık olgusu şeklinde karşımıza çıkıyor. Hiçbir edep, hayâ duygusu taşımaksızın fütursuzca bedenlerini sergileyenler yüzünden sokağa çıkmaya, ulaşım araçlarıyla yolculuk etmeye, mağazalarda alışveriş yapmaya utanır hale gelmiş durumdayız. Kalabalık caddelerde, alışveriş merkezlerinde, toplu ulaşım araçlarında neredeyse her yerde adeta bir çıplaklık furyası, daha doğrusu teşhircilik olgusu yaşanıyor." dedi.
"Edep ve ahlak sınırlarını aşan tutum ve davranışlar karşısında harekete geçmeli ve tedbir almalıdırlar"
Kaçmaz, "Bu manzara iddia edildiği üzere bir rahatlık, özgürlük değil, düpedüz yozlaşma, çürüme halidir. Hayâ, edep, namus gibi fıtri duygulardan adeta kendilerini arındırmaya, ayıp ve günah kavramlarını literatürlerinden silip atmaya çalışanlar anlamak istemese de toplumsal yapının birtakım ölçüler, kurallar, sınırlamalarla şekillendiği açık bir gerçektir. İç çamaşırı türevi giysilerle sokaklarda gezmenin, vücudunun her bölgesine dövme yaptırıp bunları sergilemenin, eşini, kızını, bacısını, sevdiğini hiç kıskanmadan teşhir etmenin normalleşmesi anormaldir. Bu durumu kanıksamak haysiyet yoksunluğudur. Hayasızlığa, edepsizliğe, toplumsal ifsada tepkisizlik hoşgörülü olmak ya da olgunluk değil, yozlaşmadır. Bu bağlamda öncelikle iktidarı göreve çağırıyoruz. Genel ahlak kurallarına riayet edilmesini sağlamak kamu otoritesinin görevidir, sorumluluğudur. Dolayısıyla yetkili merciler, ilgili kurumlar kamusal alanda rahatsızlık doğuran, edep ve ahlak sınırlarını aşan tutum ve davranışlar karşısında harekete geçmeli ve tedbir almalıdırlar. Yozlaşmaya yol açan tutum ve davranışlar hususunda mutlaka toplum duyarlılığının da harekete geçmesi gerekir." diye konuştu.
"Çoluk çocuğumuzu korumak için kötülüğe engel olmak zorundayız"
"İnancımız iyilikleri, güzellikleri yaygınlaştırmayı emrettiği gibi, kötülüklere, çirkinliklere, aşırılıklara engel olma vazifesini de omuzlarımıza yüklüyor" diyen Kaçmaz, "Şüphesiz fahşaya, mefsedete, münkere tepki göstermenin, tavır almanın yöntemleri ve araçları değişebilir ama duyarsızlık, umursamazlık kabul edilemez. Gerektiğinde elimizle, olmazsa dilimizle ifsada tavır almaya çalışmakla yükümlüyüz. Elle ya da dille müdahale imkânının bulunmadığı ortamda buğz etmek de bir seçenektir ama tepkisizlik asla bir seçenek değildir. Hayasızlık, edepsizlik, çıplaklık şeklinde toplumsal hayata yansıyan ifsada karşı duyarsız olmak çürümeye ayak uydurmaktır. Tesettürün kadın erkek herkes için bir zorunluluk ve değer ifade ettiğini, şahsiyetli olmanın edepli olmaktan geçtiğini her vesileyle, her zeminde hatırlatacağız, haykıracağız. İnancımız bize topluma sirayet eden kötülüklere karşı duyarlılık gösterme, tavır alma sorumluluğu yüklüyor. Öyleyse bunu yapacağız. Çünkü kendimizi, çoluk çocuğumuzu, gelecek nesillerimizi korumanın başka yolu yok." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd, Gazze’de yaşanan soykırıma karşı sessizliği eleştirerek, "Bu suskunluk, sadece bombaların değil, vicdanların da ağır bir suç ortaklığına dönüştüğünü gösteriyor." dedi.
Tarım ve Orman Bakanlığı Merkez Av Komisyonu’nun 2025-2026 av sezonuna ilişkin kararları Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
İstanbul Başakşehir’de inşaat alanında kurulan bir vinç, yokuş aşağıya kayarak park halindeki 23 araca zarar verdi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye’nin farklı bölgelerinde devam eden orman yangınlarının sona ermesi için Şırnak’ta cemaatle birlikte dua etti.