Ali Karadaği: Kudüs'ün özgürleşmesi yolunda mücahit alimler ve ilim okuyan mücahitlere ihtiyacımız var

Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Karadaği, Alimler Buluşması'nda yaptığı sunumda Selahaddin Eyyubi'yi Kudüs'ün fethine götüren sebeplere işaret ederek, "Kudüs'ün özgürleşmesi yolunda mücahit alimler ve ilim okuyan mücahitlere ihtiyacımız var." dedi.
İTTİHAD ULEMA, her yıl İslam coğrafyasından âlim, akademisyen, siyasetçi, STK temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği Alimler Buluşması'nın sekizincisini düzenliyor.
Bu yıl "İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşma, İTTİHAD'ın Diyarbakır'daki Genel Merkezi'nde düzenleniyor.
Programa katılan Dünya Âlimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadaği, Suat Yaşasın Hoca'nın moderatörlüğünü yaptığı birinci oturumda, "Selahaddin Eyyubi’nin İlme ve Alimlere Verdiği Önem ve İnşa Ettiği Kurumlar” konulu bir sunum yaptı.
Selahaddin Eyyubi'nin bütün ümmetin meselesi olduğunu belirten Karadaği, Selahaddin Eyyubi'nin, hayatını Kudüs için adadığını ve böylece Kudüs'ün fethinin ona nasip olduğunu vurguladı.
Kudüs'ün Hicri 5. asırda istila edildiği ve bu asırda İslam dünyasının doğusunda Büveyhiler ile Selçuklular arasında bir çatışmanın olduğunu hatırlatan Karadaği, İslam dünyasının batısında Afrika olarak bilinen bölgeyi ise Fatimiler'in 200 yıl boyunca istila ettiğini kaydetti.
"Filistin ve Kudüs, ümmetin ortalamasının göstergesidir"
İslam dünyasındaki bu bölünmüşlükten istifade eden Haçlıların, Kudüs'ü işgal ettiğini vurgulayan Karadaği, "Haçlılar, Kudüs'te sadece bir günde binlerce kadın ve çocuğu katlettiler. Yaklaşık 60 bin kişi Haçlılar tarafından katledilmişti. Bu 60 bin kişinin malı ve canı gasp edilmişti. Bu sorun ve sıkıntı, ümmetin içerisinde bulunduğu zayıflığı gösteriyor. Bu zayıflık ilk olarak kendini Filistin'de, Kudüs'te göstermişti. Filistin ve Kudüs, ümmetin ortalamasının göstergesidir. Eğer ümmet güçlü ise özellikle Müslümanların ilk kıblesini ellerinde bulunduruyorlarsa Müslümanlar iyi bir durumdadır demektir. Selahaddin boşu boşuna gelmemişti. Selahaddin'i Kudüs'ün fethine getiren süreç, rastgele bir süreç değildi. Belli bir sistemle geldi." diye konuştu.
Selahaddin Eyyubi'nin, öncelikle ulemanın ve siyasilerin içinde bulunduğu çıkmazı ortadan kaldırdığına dikkat çeken Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Ali Karadaği, "Bir taraftan Büveyhiler bir taraftan da Haşhaşiler de Müslümanlara zarar veriyordu. Tabi o dönemde bu gibi gruplar Müslümanlara suikastlarda bulunuyorlardı." diyerek Büyük Selçuklu İmparatorluğu Veziri Nizâmülmülk'ün bu tür sorunları çözüme kavuşturduğunu anlattı.
İslam ümmetin o dönem ayrıca kültür savaşları yaşadığını belirten Karadaği, hem itikadi hem de ameli bir sıkıntı ve çöküşün de olduğunu söyledi.
Öte yandan Roma ve Yunan felsefesinin İslam ümmetine musallat olduğunu ifade eden Karadaği, "Öyle ki bu felsefe, İslam ümmetini baştan başa idare eden bir görüş olmuştu. Bu tabi ki de büyük sorundu. İmam Gazali, bunun hakkında bir kitap yazdı ve üst noktada bu tür felsefecilerin yanlış olduğunu ortaya koydu. Bu kitap, Müslümanlar arasında yayıldı ve Müslümanlar olması gereken yerde oldular ve gereken tedbiri aldılar. Aynı şekilde İmam Gazali, Nizamülmülk'ün uygulamalarını destekledi. Ve Bâtınilerin içerisinde olduğu tehlikeli durumu göz önüne çıkardı. Ve Büveyhilerin fikri istilasının önüne geçmiş oldu. Bu şekilde İslam dünyasının batısında fitne ateşini söndürdüler. İmam Gazeli, ayrıca Nizamülmülk'ü destekler mahiyette İhya-i Ulumuddin kitabını kaleme aldı. Şeri ilimleri ele aldı. Bütün ilimleri; tıptan mühendisliğe hepsini İslami ilim olarak, bu ilimleri farz-ı ayn görüp bunlara yöneldi. Terazinin iki ucunu gözetip ihmal etmedi. Bunları yaparken vahyin ışığında yaptı." ifadelerini kullandı.
"Mücahit âlimler ve ilim okuyan mücahitlere ihtiyacımız var"
İmam Gazali'nin yanı sıra Şeyh Abdulkadir Geylani'nin de medreseleri geliştirdiğine dikkat çeken Karadaği, "Cihat meşalesini ve meselesini, farz oluşunu ele alıp bu anlayışa daha çok temas etti. Geylani Hazretleri bu anlamda çok önemli bir proje ortaya koydu. Mücahit alimler ve alim mücahitler görüşlerini ortaya koydu. Kudüs'ün özgürleşmesi yolunda bu iki tanıma çok ihtiyacımız var. Bizlerin mücahit âlimler ve ilim okuyan mücahitlere ihtiyacımız var. Aynı şekilde bu mücahitler de âlimlerin önünü aydınlatmalıdır. Nureddin Zengi de alim mücahit biriydi. Bu cihadından ötürü şehit olarak da anılmıştır. Muttaki ve alim olan bu şahsiyet, bütün bölgeye adaletle hükmetmiştir." diye konuştu.
"Selahaddin Eyyubi, muhaddis ve fakih biriydi"
Selahaddin Eyyubi'nin alim yönüne dikkat çeken Karadaği, "Selahaddin Eyyubi, İskenderiye'yi Haçlılardan kurtarıp fethettiği zaman oradaki ulemadan bir tanesi de Selahaddin Eyyubi'den kendisine icazet vermesini istedi. Tabi Selahaddin Eyyubi, buna karşı çıktı. Benim yanımda ilim okumayıp nasıl icazet istersin, dedi. Ve o âlim yaklaşık bir müddet Selahaddin Eyyubi'den ders görüp icazetini aldı. Selahaddin Eyyubi, muhaddis ve fakih biriydi. Aynı zamanda mühendislik yönü de vardı. Aclun Kalesini inşa etmiştir. Bu kalenin yaklaşık 7 tane suru bulunmaktadır. Bunlar da savunma amaçlı yapılmıştır. 7 savunma hattı şekilde kurulmuştur. Bu kalenin içerisinde 6 ay boyunca gıda stoklanabiliyordu. Başta da dediğim gibi terazinin iki kefesine uymak bunu gerektiriyor. İslam ümmetimiz terazinin iki ucuyla yürüyor ve bu şekilde değerli zaferler kazanıyor." şeklinde konuştu.
"Selahaddin Eyyubi, yaklaşık 24 yıl boyunca çok büyük bir proje ve plan hazırladı"
Karadaği, şunları ekledi: " Selahaddin Eyyubi ve beraberinde bir çok ulema, Kadı Hakkârî, Kadı Fazl gibi alimler vardı. Selahaddin, Kadı Fazl hakkında şunu söylemiştir: 'Ben kılıcımla değil Kadı Fazl'ın yönlendirmeleriyle başarılı oldum.' Selahaddin Eyyubi, yaklaşık 24 yıl boyunca çok büyük bir proje ve plan hazırladı. Birinci projenin ayağı, önce Müslümanları Allah'ın kulluğuna çağırmaktı. Bunu hallettikten sonra Kudüs'ü özgürleştirdi. Bundan dolayı bu konuda meşhur bir sözü vardır; 'içtihattan cihada' diye. Bu iki kelime aynı köktendir. Yani ilimden cihada bir yön belirtmiştir."
Selahaddin Eyyubi'nin aynı zamanda Kudüs meselesini liderlere has kılmadığını; halka indirgediğini anlatan Karadaği, "Selahaddin, halkın da Kudüs'ün fethine ikna edilmesini bize öğretmiştir. Kahire ve Şam sokaklarında oynayan çocuklar, kendi aralarında sözleşiyorlardı ve; aramızda kim güreşi kazanırsa Selahaddin Eyyubi ordusunda asker olsun, diyorlardı."
Karadaği, konuşmasının sonunda Diyarbakırlı kadınların, Kudüs'ü fethi için hazırladıkları gül suyunu Selahaddin Eyyubi'ye takdim etmesini ve bu gül sularının fetih sonrası Selahaddin Eyyubi tarafından Mescid-i Aksa'nın yıkanıp temizliğinde kullanılmasını anlattı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen Mevlid-i Nebi etkinliğine katılan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, "Allah Resulü'nün etrafında kenetlenirsek, O'nun sünnetine sarılırsak, O'nun gösterdiği yoldan ilerlersek izzet bulacağız, bu zulümlerden de kurtulacağız." dedi.
Diyarbakır’da “Direniş Önderi Hazreti Muhammed" temasıyla gerçekleştirilen Mevlid-i Nebi etkinliği, yüzbinlerin katılımıyla son buldu. Etkinlikte yapılan konuşmalarda Gazze’deki soykırımın direniş önderi Hazreti Muhammed’in cihad şuuruyla son bulacağı vurgulanarak İslam alemine ve Müslüman liderlere önemli çağrılar yapıldı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmet Göktaş Hoca, Diyarbakır’daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde yaptığı konuşmada Gazze, sizin gönlünüzde ne kadar kıymetliyse, siz de Allah katında o kadar kıymetlisiniz, Peygamber'in yanında da o kadar kıymetlisiniz.” dedi.
Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın Diyarbakır’daki mevlid-i nebi etkinliğinde okunan Mevlid mesajında Hazreti Muhammed’in direniş, kardeşlik ve vahdet öncüsü olduğuna işaret edilerek, “Müslüman coğrafyalara dayatılan, vicdan ve insafı rafa kaldıran, amansız ve orantısız bir savaşın karşılığı ancak kutlu bir direniştir” ifadesi vurgulandı.