"Ecdadımızdan aldığımız mirası kirletmeden götürme mecburiyetindeyiz"

DÜ'de gençlere hitap eden merhum Timurtaş Uçar'ın (Timurtaş Hoca) eşi Mevlüde Uçar, ecdatlarından aldıkları mirası kirletmeden götürme mecburiyetinde olduklarını söyledi.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde düzenlenen bir programa katılan merhum Timurtaş Uçar'ın (Timurtaş Hoca) eşi Mevlüde Uçar, öğrencilere tavsiyelerde bulundu.
Fakültenin konferans salonunda gerçekleştirilen programa konuşmacı olarak katılan Uçar, ecdatlarından aldıkları mirası kirletmeden götürme mecburiyetinde olduklarını söyledi.
Uçar, "Bir neslin kaybından bir nefsin kaybını yaşayan toplum ve bireylerdik. Bizler Mekke dönemini yaşadık. Sizlerse Medine dönemini yaşıyorsunuz. Gençler, gönül isterdi ki Medine dönemini öyle değerlendirseniz, kıymetini bilseniz, çalışsanız, hak ve hakikat yolunda hizmet ehli olsanız ki küfür sizin sesinizi duyduğu yerde, gölgenizi hissettiği yerde yüreklerine kan insin. Siz yeryüzünün sahibi, efendisi, merhamet kaynağısınız." dedi.
"Elaziz'in sokakları düzdü ama cumhuriyetin düz bir şeyi yoktu"
Kur'an-ı Kerim dersi alabilmek için birçok zorluk yaşadıklarını anlatan Uçar, şunları söyledi: "Biz Mekke dönemini yaşadık. 5 kişi bir araya geldiği an 'İrticai faaliyet içerisindesiniz.' diye ya bir inzibat ya bir polis başımıza dikilir, her birimizi önce azarlar, sonra alır götürürdü. Bizler Kur'an-ı Kerim eğitimi alabilmek için büyük ablalarımız, camileri süpürme bahanesiyle elimizden tutup, bizi camiye götürürlerdi. Onlar camiyi süpürürlerdi. Bizler de hoca efendinin dizinde birer harf öğrenmenin gayreti içindeydik. Günlerden bir gün cami içinde 5-6 asker geldi. Hoca efendiyi sallayarak, hırpalayarak ayağa kaldırdı, başındaki sarığı çıkartıp boynuna bağladı. Bizler, hoca efendinin cübbesine, ayaklarına sarılmışız, ağlıyoruz. Hoca efendi, 'Ablaları camiyi süpürmek için geldiler, bunlar da onların yanında geldiler.' diyordu. Bizler ağlayınca hocamız cebinden leblebi ve üzüm karışımı çıkartıp, avucumuza koyarak 'Ağlamayın, sizi evinize bırakacağım.' dedi. O askerler, hoca efendiyi Elaziz’in düz sokaklarında götürdü. Elaziz'in sokakları düzdü ama cumhuriyetin düz bir şeyi yoktu."
Ezanın Türkçe okunduğuna şahit olduğunu dile getiren Uçar, "Ezan sesi diye bir şey duydukları zaman rahmetli babaannelerimiz, dedelerimiz ellerini kulaklarına kapatarak 'Bu ne zaman bitecek?' diye feryat ederlerdi. O gün 'Tanrı uludur. Yoktur ondan başka tapacak bilirim. Bildiririm, Muhammed onun elçisidir.' dendiğinde halk gözyaşı döküyordu. 'Bu ezan olur mu?' diyorlardı." ifadelerini kullandı.
"Ezanın aslına döneceğini duyan dedem çocuklar gibi ağlıyordu"
Ezanın aslına döneceği haberini alan dedesinin sevinçten ağladığını ifade eden Uçar, "Rahmetli Menderes, 'Eğer seçimi kazanırsam ezanı aslına döndüreceğim.' demişti. O zamanlar dedemin bir radyosu vardı. Gece namaz kılarken, 'Türkiye'de ya bugün ya yarın ezan aslına dönecek.' diye haber duyuyor. Rahmetli dedem, bulunduğu yerden kalkıyor, camları açıyor. 'Şeriat geldi.' diye bağırıyordu. Ezanın bedelini Hz. Bilal, kızgın kumların üzerinde ödedi. Patlayan dudaklarından akan kan, su damlası gibi dudaklarını ıslatmıştı. O, yine de Allah birdir demekten vazgeçmemişti. Bunun bedelini Hz. Bilal ödemişti. Bizim nasıl bir bedel ödememiz gerekiyor?' diye çocuklar gibi ağlıyordu." şeklinde konuştu.
"Ecdadımızdan aldığımız mirası kirletmeden götürme mecburiyetindeyiz"
Ecdatlarından aldıkları mirası kirletmeden götürme mecburiyetinde olduklarını vurgulayan Uçar, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ey gençler! Siz, bu kadar güzel nimetlerin içinde şeriat geldi diye mutluluk hissediyor musunuz? Bir ezanın aslına dönme müjdesini aldılar diye ecdadımız, 'Şeriat geldi.' naraları atarak, mutluluk ve sevinç yaşıyorlar. Sizler, Allah'a karşı nefsinizi, arzularınızı, istirahatınızı, her şeyinizi peşinen adamış bireyler, gençlersiniz. Yeryüzünde ne tür hastalık var olmuşsa olsun işte sizler varsınız. Sizler, adaleti yaymak, merhameti temsil etmek için varsınız. Cesaret timsali Hz. Hamza yerine sizler varsınız. Sultan Fatih, Eyyüb El-Ensari gibi olacaksınız. Korkmayın, mahzun olmayın ve ümitsizliğe düşmeyin. Yeryüzünün çaresi sizsiniz. Ecdadımızdan aldığımız mirası kirletmeden götürme mecburiyetindeyiz." (Emrah Deniz, Abdurrahman Tetik - İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, ülke genelinde çıkan orman yangınlarından 9'unun büyük olduğunu ve bunlardan Manisa Akhisar, İzmir Kuyucak ve Doğanbey yangınlarının sürdüğünü
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Buca'da meydana gelen orman yangınıyla ilgili 1 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), 'Besiciye Emisyon Darbesi Geliyor' başlığıyla yayınlanan iddialara yanıt verdi.
Son iki gün içinde ülke genelinde 68’i orman, 82’si ziraat yangını olmak üzere toplam 150 yangın meydana geldi.