Nalbant mesleği tarihe karışıyor

Gelişen teknolojiyle birlikte kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan nalbantlık mesleğini sürdüren ustalar, eski günlerini arıyor.
Bir dönemin en popüler mesleklerinden biri olan nalbantlığa olan talebin düşmesiyle birlikte nalbant ustalarının sayısı da parmakla sayılacak kadar azaldı.
Gelişen teknolojiyle birlikte kaybolmaya yüz tutan meslekler arasında yer alan nalbantlık mesleğini sürdüren ustalar, eski günlerini arıyor. Bir dönemin en popüler mesleklerinden biri olan nalbantlığa olan talebin düşmesiyle birlikte nalbant ustalarının sayısı da parmakla sayılacak kadar azaldı.
Eski yıllarda bütün şehirlerin belli semtlerinde nalbant malzemesi satan dükkânlar ve nalbantlar bulunurken, günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu tür hayvanlar kullanılmadığından, nalbantlık mesleği de birçok kentte yok olmaya başladı.
Gaziantep’in Nizip ilçesinde 10 yaşında başladığı dede mesleği nalbantlık mesleğini ilçede tek başına sürdüren Mustafa Karaçalı, eskiye nazaran iş yapamadıklarını belirtti.
Atlara çaktığı nalları kendisinin ürettiğini ifade eden Karaçalı, mesleği yapacak çırak bulamamaktan yakındı.
Daha önce ilçede 5 nalbantçının olduğunu dile getiren Karaçalı, “10 yaşında bu mesleğe başladım. Bu meslek dede ve baba mesleğidir, 37 yıldır yapıyorum. Nizip’te önce 5 tane nalbant vardı, şu anda yalnız ben kaldım. Başka yapan yoktur. İşlerimiz eskisi gibi değil, iş kalmadı, çok az, eskiden boş vaktimiz olmazdı. Şu anda rahvan atları var, yarışlara giden atlar onlara nal çakıyoruz. Önceden at arabaları vardı, araba atlarının ayaklarına nal çakıyorduk, onlar da kalmadı.” dedi.
“Şu anda bu işte çalışacak hiç kimse olmadığı gibi, rağbet de yok”
Yanında çalışacak eleman bulamadığını söyleyen Karaçalı, “Taşıtların çoğalmasıyla bu iş de engellendi. Önceden at arabası vardı, motorlu taşıtlar yoktu. Motorlu taşıtlar çoğaldıkça at arabaları kalmadı, bu iş de rağbet görmedi, son nesil bitti. Şu anda bu işte çalışacak hiç kimse yok, rağbet de yok. Adama ‘Çocuğun gelsin burada çalışsın’ diyorum, bana ‘Bu işin zamanı mı kaldı?’ diyor. Onun için bu mesleği merak eden yoktur ama ben yine de mesleğimi seviyorum, seve seve yapıyorum.” ifadelerini kullandı.
“45 gün içerisinde bir atın nallanması lazım, nal düşse de düşmese de bu işlem yapılır”
At nallarının 45 günde bir değişmesi gerektiğine vurgu yapan Karaçalı, “Nalları kendim yapıyorum, ocağım var. Sadece çiviyi satın alıyorum. Geri kalan her şeyi dükkânım var çarşıda orada kendim yapıyorum. Bir nalın 45 gün ömrü vardır, 45 güne kadar tırnak uzar ve o atın nallanması lazım. Yoksa giderken ayağı ya yere takılır, ya topuğuna çalar. Yani 45 gün içerisinde bir atın nallanması lazım, nal düşse de düşmese de bu işlem yapılır. 4 nalı şu anda 60 liraya çakıyoruz. 4 nal yaklaşık 30 liraya mal oluyor, 30 lira da el emeği alıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Arabam da var ama ata binmek daha güzel, bir de insanı rahatlatıyor”
Aynı zamanda at besleyip yarışlara katılan Karaçalı sözlerine şöyle devam etti:
“Atlarımız var, arkadaşlar beraber besliyoruz. Kupamız da var. Burada rahvan yarışları oldu, kupaları orada kazandık. Yani bu her ilde oluyor. Ayda bir, iki ayda bir rahvan yarışları oluyor, atları oraya götürüyoruz, orada koşturuyoruz. Ata binmek çok güzel. Valla müthiş bir şey yaşamak lazım onu, yaşamayanlar bilmez. Atın üstüne binince insan bir başka oluyor. Çok mutlu oluyorum rahat ediyorum. Arabam da var ama ata binmek daha güzel, bir de insanı rahatlatıyor tabi araba gibi de değil.” (M. Hüseyin Temel - İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın İstanbul, Van ve Adana'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde okunan Mevlid mesajında Hazreti Muhammed’in direniş, kardeşlik ve vahdet öncüsü olduğuna işaret edilerek, “Müslüman coğrafyalara dayatılan, vicdan ve insafı rafa kaldıran, amansız ve orantısız bir savaşın karşılığı ancak kutlu bir direniştir” ifadesi vurgulandı.
Peygamber Sevdalıları Vakfı Onursal Başkanı Mehmed Göktaş Hoca, İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde yaptığı konuşmada, "Gazze dünyaya İslam'ın aynen asr-ı saadette yaşanılır olduğu gibi yaşanıldığını gösterdiler. Gazze'deki kardeşlerimiz bizlere öyle bir miras bıraktı ki inşallah İslam aleminin halifeye kavuşmasına da vesile olacaktır." dedi.
İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde konuşan Dünya Alimler Birliği Filistin Komisyon Başkanı ve HAMAS Milletvekili Mervan Ebu Ras, "Gazze halkı bunca aya rağmen ne Trump'ın projesine ne Netanyahu'nun açlık ambargosuna teslim olmadı. Gazze halkı ve direnişi olarak bizler silahı ve cihadı bırakmayacağız. Filistin topraklarının her parçasını fethedene kadar bu silahlı mücadeleye devam edeceğiz." dedi.
İstanbul'daki Mevlid-i Nebi etkinliğinde konuşan Siyer Vakfı Kurucusu Muhammed Emin Yıldırım, Ey Selahattin'in torunları, Nurettin Zengi'nin çocukları! Hiçbir şekilde tembelliğe yer yok, rehavete yer yok. Yakın bir zamanda -bakın göreceksiniz- Allah'ın izniyle yakın bir zamanda tekbirlerle Mescid-i Aksa'ya gireceğiz ve orada biz fetih namazını Allah'ın izniyle kılacağız." dedi.