USD 5.33
EUR 6.04
GBP 6.95
Gram Altın 227.07
Cumhuriyet Altını 1517.51
  • Kurumsal
    • Yasal Uyarı
    • Vizyonumuz
    • Misyonumuz
    • Künye
    • Gizlilik
    • Abonelik Sözleşmesi
  • Abone İşlemleri
    • Abone Kayıt
    • Abone Girişi

İLKHA-İlke Haber Ajansı

  • Anasayfa
  • Haber
    • SİYASET
    • DÜNYA
    • BİLİM ve TEKNOLOJİ
    • SAĞLIK ve YAŞAM
    • EĞİTİM
    • MEVLİD-İ NEBİ
    • RÖPORTAJ
    • EKONOMİ
    • KÜLTÜR ve SANAT
    • 28 ŞUBAT VE FETÖ YARGISI MAĞDURLARI
    • BİYOGRAFİ
    • ANALİZ
    • 6284 SAYILI KANUN VE GENÇ EVLİLİK MAĞDURLARI
    • Arşiv
    • TÜM HABERLER
    • TÜM MANŞETLER
  • Foto
  • Video
  • Türkiye
      • ADANA
      • ADIYAMAN
      • AFYONKARAHİSAR
      • AĞRI
      • AKSARAY
      • AMASYA
      • ANKARA
      • ANTALYA
      • ARDAHAN
      • ARTVİN
      • AYDIN
      • BALIKESİR
      • BARTIN
      • BATMAN
      • BAYBURT
      • BİLECİK
      • BİNGÖL
      • BİTLİS
      • BOLU
      • BURDUR
      • BURSA
      • ÇANAKKALE
      • ÇANKIRI
      • ÇORUM
      • DENİZLİ
      • DİYARBAKIR
      • DÜZCE
      • EDİRNE
      • ELAZIĞ
      • ERZİNCAN
      • ERZURUM
      • ESKİŞEHİR
      • GAZİANTEP
      • GİRESUN
      • GÜMÜŞHANE
      • HAKKARİ
      • HATAY
      • IĞDIR
      • ISPARTA
      • İSTANBUL
      • İZMİR
      • KAHRAMANMARAŞ
      • KARABÜK
      • KARAMAN
      • KARS
      • KASTAMONU
      • KAYSERİ
      • KİLİS
      • KIRIKKALE
      • KIRKLARELİ
      • KIRŞEHİR
      • KOCAELİ
      • KONYA
      • KÜTAHYA
      • MALATYA
      • MANİSA
      • MARDİN
      • MERSİN
      • MUĞLA
      • MUŞ
      • NEVŞEHİR
      • NİĞDE
      • ORDU
      • OSMANİYE
      • RİZE
      • SAKARYA
      • SAMSUN
      • ŞANLIURFA
      • SİİRT
      • SİNOP
      • ŞIRNAK
      • SİVAS
      • TEKİRDAĞ
      • TOKAT
      • TRABZON
      • TUNCELİ
      • UŞAK
      • VAN
      • YALOVA
      • YOZGAT
      • ZONGULDAK
  • TR
  • EN
  • AR
  • FA
  • KU
    • Kurmancî
    • سۆرانی
İmsak 06:47 Öğle 13:09 İkindi 15:27 Akşam 17:47 Yatsı 19:14
2°C
  • +90 536 361 88 88

A A A

"Adalet Bakanlığının yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır"

Eklenme : 2018-12-04 17:11

DİYARBAKIR - ​HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Hüseyin Yılmaz, parti yöneticilerine verilen cezaların onanmasını kumpas olarak nitelendirerek, Adalet Bakanlığının dosyayı yeniden yargılamak için açtırabileceğini söyledi.

FETÖ hâkimlerinin kumpaslar sonucunda mahkûm ettiği HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Bahattin Temel ve Said Şahin ile Gazeteci Fikret Gültekin'in cezalarının Yargıtay tarafından onanmasına tepkiler gelmeye devam ediyor.

Konuyla ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Hüseyin Yılmaz, söz konusu cezanın hukuk açısından skandal olduğunu söyledi.

Yılmaz, "Bu ceza hukuk açısından skandal bir karardır. Terör örgütü mensubu olduğu kesinleşen hâkim ve savcılar ile soruşturmayı yürüten emniyet müdürü ve polislerin FETÖ mensubu oldukları ortaya çıktıktan sonra böylesi bir dosyanın kapatılması ve beraat kararının verilmesi gerekirdi. Bu insanlar, bu cezaları verirken veya bu soruşturmaları yaparken kendilerine rakip olarak gördükleri bir camiayı bertaraf etmek için yargıyı, hukuku, güvenlik güçlerini, devletin bütün imkânlarını kendi örgütsel emelleri için kullanmışlar. Bu ortaya çıktı ve bunu ülkenin en yetkilisi olan cumhurbaşkanı da kabul ediyor. FETÖ'cü hâkim ve savcıları ihraç ederken de aynı şeyi söylüyordu. 'Bunlar hâkim ve savcı değil, örgüt mensubudur.' diyordu. O dönem ceza alanlar için yeniden yargılama kararı verilmesi lazımdı. Yürürlükte olan dosyaların ise tamamen kapatılması gerekirdi. Maalesef bu yapılmadı ve bu da bir çifte standardı gösteriyor. FETÖ'nün kurmuş olduğu kumpas, demek ki hâlâ birilerinin hesabına geliyor ve o insanlar da bu kumpası devam ettiriyor. FETÖ, zemini oluşturdu, bunlar da o zemin üzerine binayı dikiyorlar." dedi.

"Hâkimin bu sözleri kabul edilecek bir durum değildir"

Dönemin hâkiminin, Gültekin'e "Sabaha kadar kendinizi savunsanız da kararım değişmeyecek." dediğini hatırlatan Yılmaz, bir hukukçunun özellikle de sorgu hâkiminin bunları söylemesinin kabul edilecek durum olmadığına vurgu yaptı.

Söz konusu hukuksuzlukların yeni olmadığını, geçmiş dönemlerde de bu tür durumların yaşandığına ve şu anda yüzlerce mağdur insanın cezaevlerinde tutulduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:

"Maalesef 90'lı yıllarda da şahit olduğumuz bu tür vakalar, Türkiye'de sürekli olagelmiştir. 90'lı yıllarda ceza avukatlığı yaptım. Özellikle Devlet Güvenlik Mahkemesindeki dosyaları 25 yıldan fazla bir süre takip ettim. O dönemde de hukukta keyfilik; adamına, örgütüne ve kişiye göre muamele vardı. Hâkimler, kendi ideolojik düşüncelerine göre olaya, dosyaya yaklaşıp ceza verebiliyorlardı ve bundan dolayı da 90'lı yıllardaki bu tip yandaş diyebileceğimiz, ideolojik yaklaşım sergileyen kişilerin, hâkimlerin, savcıların ve kolluğun çalışmasıyla, onların kurduğu komplolarla yüzlerce insan şu an hâlâ cezaevinde."

"FETÖ'cüler iktidarın gayri resmi ortağıydılar"

FETÖ'nün bir zamanlar kendini devlet olarak gördüğünü dile getiren Yılmaz, "Bu insanlar, kendilerini devlet olarak gördükleri için sırtını iktidara dayamışlardı. İktidarın gayri resmi ortağıydılar. İktidarın onları koruyup kollaması, himaye etmesi neticesinde pervasızlaşmışlardı. Bu pervasızlık, onlara bu skandal sözleri söyletiyordu. Yani, 'Biz, istediğimiz kişiyi derdest ederiz. Delil olmasına gerek yok. Kumpasımızı kurar, istediğimiz bilgi-belgeyi kişinin bilgisayarına, evine bırakır, orada yakalamış gibi yaparız. Ya da buna da gerek yok. Asılsız bir ihbar maili göndeririz ve şöyle söyleriz: Bak, mail vardır. Bu, yüzde yüz kesin ve doğrudur. Bu iş bitmiştir.' diyorlardı. Çünkü polis, hâkim, savcı, mahkeme, yargı onlardandı. 9'uncu Ceza Mahkemesi tamamen lağvedildi, kaldırıldı. Niçin? Tamamen FETÖ'nün denetiminde olduğu, özellikle bu siyasi davalara bakan mahkeme olduğu için. Çünkü orayı tamamen ele geçirmişlerdi. Böyle bir durumda kendini devlet olarak gören bu yapılar pervasızlaşıyordu ve bu pervasızlıktan asıl destek aldıkları yer ise iktidardı. İktidar, bunlara sırt ve arka çıkıyordu. FETÖ'cüler iktidarın gayri resmi ortağıydılar." ifadelerini kullandı.

"Kendilerine kumpas kurulunca vaveyla kopardılar"

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "2010 yılında kendim, bu yapılan kumpaslarla ilgili İhya-Der, Adıyaman Vahdet-Der ve Ankara ile Adana'daki bazı dosyalar olsun, FETÖ'cü kolluğun, savcı ve hâkimlerin kurduğu kumpasları, delilleriyle beraber dosyalayıp o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine verdik. Dosyayı teslim ettiğimizde, 'Bunlar abartıyorlar, niçin kumpas kursunlar ki?' demişti. Ama 17-25 Aralık'ta kendilerine kumpas kurulunca iktidar olmalarına rağmen 'Bize kumpas kurdular.' diye vaveyla kopardılar. Kendilerini oradan zor kurtardılar. Peki, sıradan bir vatandaş, savunmasız bir vatandaş kendisini nasıl korusun ve muhafaza etsin? Bunca gücü arkasına almış, devletin silahını, cübbesini, bütün kamu kurum ve kuruluşlarındaki yetkiyi arkasına almış olan bir örgütle, sıradan bir vatandaş, bir cemaat, bir grup nasıl mücadele etsin ki? Edemez. O zaman tek bir şey kalıyor. FETÖ'nün kurduğu bu kumpaslarla mağdur olan herkesin yeniden yargılamaya tabi tutulması gerekiyor."

 "FETÖ'cüler özellikle İslami kesimlerle uğraştılar"

"FETÖ'cüler özellikle İslami kesimlerle uğraştılar. Bölge genelinde de Mustazaflar camiası ile uğraştılar." diyen Yılmaz, "Niçin? Çünkü burada yüzbinlerin katıldığı etkinlikler yapılıyordu, mitingler tertipleniyordu. Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki komploların arkasında iktidarın desteği var. İktidara rağmen bu kadar pervasız olamazlardı. 2000'lerden bugüne kadar bu camiaya yapılan her türlü zulmün arkasında iktidarın zulmü vardır. Özellikle 15 Temmuz sonrasında sisteme biat etmiş olan bir AK Parti iktidarı var ve bu iktidar, sisteme biat etmeyen bütün camia ve cemaatleri sistem ve kendisi için tehlike olarak görüyor. Hele hele Mustazaflar camiasını ve HÜDA PAR'ı kendisine tehlike olarak görüyor. 'Bölgede hatırı sayılır bir etkinliği var ve ileride benim için tehdit ve tehlike olabilir.' diye tasfiye etme girişimleri onların da hesabına geliyor. FETÖ'cüler zulmederken onlar üç maymunu oynadılar ve bugün yine derin yapının kontrolünde olan yüksek yargının yaptığı bu zulme seyirci kalıyorlar. Üzerine gidiyor ve kumpas kuranları anında ihraç ediyorlar. HÜDA PAR'a yapılınca bu onların hesabına geliyor. Hesabına gelmemiş olsaydı eğer kanaatimce hemen işlem başlatılır, 'Nasıl böyle garabet içeren bir karar verirsiniz, nasıl böyle hukuk dışı bir karar verirsiniz?' diye adım atarlardı." şeklinde konuştu.

"Adalet Bakanlığının yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır"

Yılmaz, "Yakalayanı, soruşturma yapanı, yargılayanı ve tutuklayanı hepsi FETÖ'cü olan böyle bir dosyada tamamen legal ve yasal faaliyetler suç olarak değerlendirilmiş ve böyle bir dosyayı Yargıtay kalkıp onaylıyor ve ceza veriyor. Böyle bir durumda Adalet Bakanının yapacağı şey, bu hâkim ve savcılar hakkında gerekli tahkikatı yapmaktır. Bunlar kimdir? Niçin bunu yapıyorlar? Yoksa bunlar gizli FETÖ'cü mü? Yoksa başka derin yapılara hizmet eden, hükümete, iktidara karşı ayrı bir komplo içerisinde olan insanlar mıdır? Bunu soruşturması gerekiyordu ama yapmadılar. Adalet Bakanlığı ve iktidar, eğer gerçekten bu hukuksuzluğu tasvip etmiyorsa bunun yolu çok açık. Adalet Bakanlığının yetkisi var. Yazılı emir ile bozma diye bir şey var. Dosyayı yeniden yargılama için açtırır ve dosyanın yeniden yargılama sürecinde bozulmasını sağlar. Açık ve nettir. Zor bir şey de değildir. Sadece yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır." dedi.

"FETÖ'nün kumpaslarından emin olmak için AK Parti idarecisi mi olmak gerekiyor?"

Yılmaz, verilen kararla adaletin kalan son kalıntılarının altına dinamit konulduğunu anlatarak, "Bir nevi, 'Tamam, ben tasvip etmiyorum ama olan da olmuş, ne yapalım? Hukuktur, yargıdır, yargı bağımsızdır. Yargıya müdahale edemeyiz.' diyorlar. Siz bunu dışarıda Amerika'ya, Almanya'ya karşı söylediniz ama ne oldu, Rahip Brunson'u serbest bıraktınız. Alman ajanı olarak suçladığınız kişiyi yine serbest bıraktınız. Kendi vatandaşına karşı olduğunda, yargı tarafsız ve bağımsızdır. Ama gücü yetene karşı ya da FETÖ'cü olduğu ispatlanmış olan ve bunlara dava açılan, yüksek makamlarda olup iktidara yakın olan, AK Parti iktidarında akrabası, kardeşi, kayınbabası olan kişiler hemen serbest bırakıldılar ve davaları düşürüldü. FETÖ'nün kumpaslarından emin olmak için AK Parti idarecisi mi olmak gerekiyor? Ya da AK Parti'de bir yakınının yüksek makamlarda mı olması gerekiyor? AK Parti iktidarı, zaten adaleti sağlayamadı. Bu son kararla adaletin kalan son kalıntılarına da belki dinamit koyup patlattı. Son darbeyi de bu kararla vurdular." ifadelerini kullandı.

"Adaletsizlik zirve yapmış durumda"

Adaletsizliğin şu an zirve yapmış durumda olduğuna değinen Yılmaz, "Sadece HÜDA PAR camiasına karşı değil, farklı kesimlere de karşı. FETÖ ile mücadelede de adaletsizlik diz boyu." diyen Yılmaz, "Etkin olan FETÖ'cülerin hepsi dışarıda. Tanıdığımız, bildiğimiz, gördüğümüz insanlar var. Cumhurbaşkanı, 'Tabanı ibadet.' diyor. 'İbadet' olan tabanı içeride, 'ihanet' dışarı kaçtı. 'Ticaret', AK Parti içindeki hatırı sayılır eş dostları tarafından serbest bıraktırıldı. Geriye, onu cemaat bilip, dini ve saf duygularla oraya giden dindar insanlar kaldı. İşte bunlar cezaevinde! Bunu da mı görmüyorlar. Maalesef görmek istemiyorlar." şeklinde konuştu.

"Sistemin kendisi zulüm üretiyor"

Tüm bu yapılanların amacının sistem için tehlike oluşturabilecek İslami kesimlerin peyderpey tasfiye edilmesi, bu kesimlerin bir şekilde siyaset sahnesinin dışına itilmesi veyahut toplum nezdinde itibarsızlaştırması olduğunu kaydeden Yılmaz, mevcut sistemin zulüm ürettiğini söyledi ve şunları ekledi:

"Böyle bir iktidardan da adalet değil ancak zulüm beklenir. Çünkü sistemin kendisi zulüm üretiyor. Kuruluşundan bu yana zulüm üzerine kurulan bir sistem ve bu sisteme teslim olup iktidarlarının devamı için sistemi savunan bir iktidar var. Siz bu sistemi savunuyorsanız o zaman zulüm üretmekten başka bir şey yapamazsınız. Sistemin zulüm üreten mekanizmasını devam ettiriyorsunuz demektir. Dindarları, İslami kesimleri de bir nevi sisteme entegre etme konumuna gelmiş olursunuz. Yani Kemalist sistemin zulümlerini, yanlışlarını bertaraf etmeden, dine ve dindara olan bakış açısını değiştirmeden, sistemi Müslümanlarla barıştırmadan, Müslümanları sistem ve devletle barıştırma ve entegre etme projesidir bu. Görünen o ki son zamanlarda, bu projeye direnen kim varsa tasfiye etmenin yoluna gidiyorlar ve zulüm ediyorlar. Bu da zulümle abat olanın sonunun berbat olacağının işaretidir." (Muhammed Said Aksoy, Hamza Adiyaman - İLKHA)



"Adalet Bakanlığının yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır"

DİYARBAKIR - ​HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Hüseyin Yılmaz, parti yöneticilerine verilen cezaların onanmasını kumpas olarak nitelendirerek, Adalet Bakanlığının dosyayı yeniden yargılamak için açtırabileceğini söyledi.

FETÖ hâkimlerinin kumpaslar sonucunda mahkûm ettiği HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Bahattin Temel ve Said Şahin ile Gazeteci Fikret Gültekin'in cezalarının Yargıtay tarafından onanmasına tepkiler gelmeye devam ediyor.

Konuyla ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı M. Hüseyin Yılmaz, söz konusu cezanın hukuk açısından skandal olduğunu söyledi.

Yılmaz, "Bu ceza hukuk açısından skandal bir karardır. Terör örgütü mensubu olduğu kesinleşen hâkim ve savcılar ile soruşturmayı yürüten emniyet müdürü ve polislerin FETÖ mensubu oldukları ortaya çıktıktan sonra böylesi bir dosyanın kapatılması ve beraat kararının verilmesi gerekirdi. Bu insanlar, bu cezaları verirken veya bu soruşturmaları yaparken kendilerine rakip olarak gördükleri bir camiayı bertaraf etmek için yargıyı, hukuku, güvenlik güçlerini, devletin bütün imkânlarını kendi örgütsel emelleri için kullanmışlar. Bu ortaya çıktı ve bunu ülkenin en yetkilisi olan cumhurbaşkanı da kabul ediyor. FETÖ'cü hâkim ve savcıları ihraç ederken de aynı şeyi söylüyordu. 'Bunlar hâkim ve savcı değil, örgüt mensubudur.' diyordu. O dönem ceza alanlar için yeniden yargılama kararı verilmesi lazımdı. Yürürlükte olan dosyaların ise tamamen kapatılması gerekirdi. Maalesef bu yapılmadı ve bu da bir çifte standardı gösteriyor. FETÖ'nün kurmuş olduğu kumpas, demek ki hâlâ birilerinin hesabına geliyor ve o insanlar da bu kumpası devam ettiriyor. FETÖ, zemini oluşturdu, bunlar da o zemin üzerine binayı dikiyorlar." dedi.

"Hâkimin bu sözleri kabul edilecek bir durum değildir"

Dönemin hâkiminin, Gültekin'e "Sabaha kadar kendinizi savunsanız da kararım değişmeyecek." dediğini hatırlatan Yılmaz, bir hukukçunun özellikle de sorgu hâkiminin bunları söylemesinin kabul edilecek durum olmadığına vurgu yaptı.

Söz konusu hukuksuzlukların yeni olmadığını, geçmiş dönemlerde de bu tür durumların yaşandığına ve şu anda yüzlerce mağdur insanın cezaevlerinde tutulduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi:

"Maalesef 90'lı yıllarda da şahit olduğumuz bu tür vakalar, Türkiye'de sürekli olagelmiştir. 90'lı yıllarda ceza avukatlığı yaptım. Özellikle Devlet Güvenlik Mahkemesindeki dosyaları 25 yıldan fazla bir süre takip ettim. O dönemde de hukukta keyfilik; adamına, örgütüne ve kişiye göre muamele vardı. Hâkimler, kendi ideolojik düşüncelerine göre olaya, dosyaya yaklaşıp ceza verebiliyorlardı ve bundan dolayı da 90'lı yıllardaki bu tip yandaş diyebileceğimiz, ideolojik yaklaşım sergileyen kişilerin, hâkimlerin, savcıların ve kolluğun çalışmasıyla, onların kurduğu komplolarla yüzlerce insan şu an hâlâ cezaevinde."

"FETÖ'cüler iktidarın gayri resmi ortağıydılar"

FETÖ'nün bir zamanlar kendini devlet olarak gördüğünü dile getiren Yılmaz, "Bu insanlar, kendilerini devlet olarak gördükleri için sırtını iktidara dayamışlardı. İktidarın gayri resmi ortağıydılar. İktidarın onları koruyup kollaması, himaye etmesi neticesinde pervasızlaşmışlardı. Bu pervasızlık, onlara bu skandal sözleri söyletiyordu. Yani, 'Biz, istediğimiz kişiyi derdest ederiz. Delil olmasına gerek yok. Kumpasımızı kurar, istediğimiz bilgi-belgeyi kişinin bilgisayarına, evine bırakır, orada yakalamış gibi yaparız. Ya da buna da gerek yok. Asılsız bir ihbar maili göndeririz ve şöyle söyleriz: Bak, mail vardır. Bu, yüzde yüz kesin ve doğrudur. Bu iş bitmiştir.' diyorlardı. Çünkü polis, hâkim, savcı, mahkeme, yargı onlardandı. 9'uncu Ceza Mahkemesi tamamen lağvedildi, kaldırıldı. Niçin? Tamamen FETÖ'nün denetiminde olduğu, özellikle bu siyasi davalara bakan mahkeme olduğu için. Çünkü orayı tamamen ele geçirmişlerdi. Böyle bir durumda kendini devlet olarak gören bu yapılar pervasızlaşıyordu ve bu pervasızlıktan asıl destek aldıkları yer ise iktidardı. İktidar, bunlara sırt ve arka çıkıyordu. FETÖ'cüler iktidarın gayri resmi ortağıydılar." ifadelerini kullandı.

"Kendilerine kumpas kurulunca vaveyla kopardılar"

Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "2010 yılında kendim, bu yapılan kumpaslarla ilgili İhya-Der, Adıyaman Vahdet-Der ve Ankara ile Adana'daki bazı dosyalar olsun, FETÖ'cü kolluğun, savcı ve hâkimlerin kurduğu kumpasları, delilleriyle beraber dosyalayıp o zaman başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine verdik. Dosyayı teslim ettiğimizde, 'Bunlar abartıyorlar, niçin kumpas kursunlar ki?' demişti. Ama 17-25 Aralık'ta kendilerine kumpas kurulunca iktidar olmalarına rağmen 'Bize kumpas kurdular.' diye vaveyla kopardılar. Kendilerini oradan zor kurtardılar. Peki, sıradan bir vatandaş, savunmasız bir vatandaş kendisini nasıl korusun ve muhafaza etsin? Bunca gücü arkasına almış, devletin silahını, cübbesini, bütün kamu kurum ve kuruluşlarındaki yetkiyi arkasına almış olan bir örgütle, sıradan bir vatandaş, bir cemaat, bir grup nasıl mücadele etsin ki? Edemez. O zaman tek bir şey kalıyor. FETÖ'nün kurduğu bu kumpaslarla mağdur olan herkesin yeniden yargılamaya tabi tutulması gerekiyor."

 "FETÖ'cüler özellikle İslami kesimlerle uğraştılar"

"FETÖ'cüler özellikle İslami kesimlerle uğraştılar. Bölge genelinde de Mustazaflar camiası ile uğraştılar." diyen Yılmaz, "Niçin? Çünkü burada yüzbinlerin katıldığı etkinlikler yapılıyordu, mitingler tertipleniyordu. Şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki komploların arkasında iktidarın desteği var. İktidara rağmen bu kadar pervasız olamazlardı. 2000'lerden bugüne kadar bu camiaya yapılan her türlü zulmün arkasında iktidarın zulmü vardır. Özellikle 15 Temmuz sonrasında sisteme biat etmiş olan bir AK Parti iktidarı var ve bu iktidar, sisteme biat etmeyen bütün camia ve cemaatleri sistem ve kendisi için tehlike olarak görüyor. Hele hele Mustazaflar camiasını ve HÜDA PAR'ı kendisine tehlike olarak görüyor. 'Bölgede hatırı sayılır bir etkinliği var ve ileride benim için tehdit ve tehlike olabilir.' diye tasfiye etme girişimleri onların da hesabına geliyor. FETÖ'cüler zulmederken onlar üç maymunu oynadılar ve bugün yine derin yapının kontrolünde olan yüksek yargının yaptığı bu zulme seyirci kalıyorlar. Üzerine gidiyor ve kumpas kuranları anında ihraç ediyorlar. HÜDA PAR'a yapılınca bu onların hesabına geliyor. Hesabına gelmemiş olsaydı eğer kanaatimce hemen işlem başlatılır, 'Nasıl böyle garabet içeren bir karar verirsiniz, nasıl böyle hukuk dışı bir karar verirsiniz?' diye adım atarlardı." şeklinde konuştu.

"Adalet Bakanlığının yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır"

Yılmaz, "Yakalayanı, soruşturma yapanı, yargılayanı ve tutuklayanı hepsi FETÖ'cü olan böyle bir dosyada tamamen legal ve yasal faaliyetler suç olarak değerlendirilmiş ve böyle bir dosyayı Yargıtay kalkıp onaylıyor ve ceza veriyor. Böyle bir durumda Adalet Bakanının yapacağı şey, bu hâkim ve savcılar hakkında gerekli tahkikatı yapmaktır. Bunlar kimdir? Niçin bunu yapıyorlar? Yoksa bunlar gizli FETÖ'cü mü? Yoksa başka derin yapılara hizmet eden, hükümete, iktidara karşı ayrı bir komplo içerisinde olan insanlar mıdır? Bunu soruşturması gerekiyordu ama yapmadılar. Adalet Bakanlığı ve iktidar, eğer gerçekten bu hukuksuzluğu tasvip etmiyorsa bunun yolu çok açık. Adalet Bakanlığının yetkisi var. Yazılı emir ile bozma diye bir şey var. Dosyayı yeniden yargılama için açtırır ve dosyanın yeniden yargılama sürecinde bozulmasını sağlar. Açık ve nettir. Zor bir şey de değildir. Sadece yapacağı şey iki satır yazı yazmaktır." dedi.

"FETÖ'nün kumpaslarından emin olmak için AK Parti idarecisi mi olmak gerekiyor?"

Yılmaz, verilen kararla adaletin kalan son kalıntılarının altına dinamit konulduğunu anlatarak, "Bir nevi, 'Tamam, ben tasvip etmiyorum ama olan da olmuş, ne yapalım? Hukuktur, yargıdır, yargı bağımsızdır. Yargıya müdahale edemeyiz.' diyorlar. Siz bunu dışarıda Amerika'ya, Almanya'ya karşı söylediniz ama ne oldu, Rahip Brunson'u serbest bıraktınız. Alman ajanı olarak suçladığınız kişiyi yine serbest bıraktınız. Kendi vatandaşına karşı olduğunda, yargı tarafsız ve bağımsızdır. Ama gücü yetene karşı ya da FETÖ'cü olduğu ispatlanmış olan ve bunlara dava açılan, yüksek makamlarda olup iktidara yakın olan, AK Parti iktidarında akrabası, kardeşi, kayınbabası olan kişiler hemen serbest bırakıldılar ve davaları düşürüldü. FETÖ'nün kumpaslarından emin olmak için AK Parti idarecisi mi olmak gerekiyor? Ya da AK Parti'de bir yakınının yüksek makamlarda mı olması gerekiyor? AK Parti iktidarı, zaten adaleti sağlayamadı. Bu son kararla adaletin kalan son kalıntılarına da belki dinamit koyup patlattı. Son darbeyi de bu kararla vurdular." ifadelerini kullandı.

"Adaletsizlik zirve yapmış durumda"

Adaletsizliğin şu an zirve yapmış durumda olduğuna değinen Yılmaz, "Sadece HÜDA PAR camiasına karşı değil, farklı kesimlere de karşı. FETÖ ile mücadelede de adaletsizlik diz boyu." diyen Yılmaz, "Etkin olan FETÖ'cülerin hepsi dışarıda. Tanıdığımız, bildiğimiz, gördüğümüz insanlar var. Cumhurbaşkanı, 'Tabanı ibadet.' diyor. 'İbadet' olan tabanı içeride, 'ihanet' dışarı kaçtı. 'Ticaret', AK Parti içindeki hatırı sayılır eş dostları tarafından serbest bıraktırıldı. Geriye, onu cemaat bilip, dini ve saf duygularla oraya giden dindar insanlar kaldı. İşte bunlar cezaevinde! Bunu da mı görmüyorlar. Maalesef görmek istemiyorlar." şeklinde konuştu.

"Sistemin kendisi zulüm üretiyor"

Tüm bu yapılanların amacının sistem için tehlike oluşturabilecek İslami kesimlerin peyderpey tasfiye edilmesi, bu kesimlerin bir şekilde siyaset sahnesinin dışına itilmesi veyahut toplum nezdinde itibarsızlaştırması olduğunu kaydeden Yılmaz, mevcut sistemin zulüm ürettiğini söyledi ve şunları ekledi:

"Böyle bir iktidardan da adalet değil ancak zulüm beklenir. Çünkü sistemin kendisi zulüm üretiyor. Kuruluşundan bu yana zulüm üzerine kurulan bir sistem ve bu sisteme teslim olup iktidarlarının devamı için sistemi savunan bir iktidar var. Siz bu sistemi savunuyorsanız o zaman zulüm üretmekten başka bir şey yapamazsınız. Sistemin zulüm üreten mekanizmasını devam ettiriyorsunuz demektir. Dindarları, İslami kesimleri de bir nevi sisteme entegre etme konumuna gelmiş olursunuz. Yani Kemalist sistemin zulümlerini, yanlışlarını bertaraf etmeden, dine ve dindara olan bakış açısını değiştirmeden, sistemi Müslümanlarla barıştırmadan, Müslümanları sistem ve devletle barıştırma ve entegre etme projesidir bu. Görünen o ki son zamanlarda, bu projeye direnen kim varsa tasfiye etmenin yoluna gidiyorlar ve zulüm ediyorlar. Bu da zulümle abat olanın sonunun berbat olacağının işaretidir." (Muhammed Said Aksoy, Hamza Adiyaman - İLKHA)

YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.

Etiketler HÜDA PAR Hüseyin Yılmaz FETÖ kumpas davası
Kategoriler RÖPORTAJ
Eset zindanlarında işkencelerden geçirilen El Hirre: Ruhum hâlâ esaret yaşıyor

Eset zindanlarında işkencelerden geçirilen El Hirre: Ruhum hâlâ esaret yaşıyor

2019-02-23 15:52:04

​Suriye'de Eset rejimi tarafından kız kardeşiyle birlikte tutuklanıp acımasızca işkencelerden geçirilen Halepli Nur El Hirre, "Ben hâlâ zindan hayatı yaşıyorum. Bedenim özgürleşmiş olabilir ama ruhum hâlâ o esareti yaşıyor." dedi.

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

2019-02-19 11:49:57

​İslam'a adanmış bir hayata sahip olan Muhammed Said, tarihler 20 Şubat 1992'yi gösterdiğinde PKK kurşunlarının hedefi olmuş, zulüm ve katliamlar ile yoğrulan mazlum coğrafyayı kanıyla sulamıştı.

"Felaketlere maruz kalmamak için meteorolojiyi takip edin"

2019-02-13 15:09:12

Meteoroloji 15. Bölge Müdürü Dursun Bozkurt, meteorolojik parametrelerin oluşturduğu felaketlere maruz kalmamak için meteorolojinin takip edilip, tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti.

TÜM HABERLER

"Yöremizde balık tüketme kültürü yok"

Siirt’te balık fiyatlarının büyük şehirlere oranla çok uygun olduğunu söyleyen Balıkçı Halil İbrahim Kezer, "Yöremizde balık tüketme kültürü yok. Siirt halkına hizmet etmek için hamsi balığını dahi temizleyip veriyoruz." dedi.

"Gelincik ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın bir tür"

Bitlis Eren üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Kubilay Toyran, gelinciğin dünyada ve Türkiye’de oldukça yaygın olduğunu belirtti.

"Taş değirmen ekmeği daha sağlıklı ve lezzetli"

Un fabrikaların kurulmasıyla sayıları yok denecek kadar azalan taş değirmenler, teknolojiye karşı ayakta durmaya çalışırken, burada öğütülen buğdaydan elde edilen undan yapılan ekmeğin hem daha sağlıklı hem de daha lezzetli olduğu belirtiliyor.

Van merkezli PKK operasyonu: 12 gözaltı

Van merkezli 4 İlde PKK'ye yönelik operasyonda 12 şüpheli gözaltına alındı.

"Yüzlerce kursumuzda binlerce kişi okuma-yazma öğrendi"

Bingöl Valisi Kadir Ekinci, “Okuma Yazma Seferberliği” kapsamında, Bingöl’de 731 kurs açıldığını ve bu kurslarda yaklaşık 8 bin 100 vatandaşa okuma-yazma öğretildiğini söyledi.
TÜM HABERLER

ANALİZ

Analiz Haber

Sisi rejimi idam kararlarıyla müslümanlara katliam uyguluyor

Analiz Haber

Bebeklerin terk edilmeleri ve katledilmelerindeki artış dikkat çekiyor

Analiz Haber

İslam düşmanlığıyla bilinen Fransa yine gündemde

Analiz Haber

ABD emperyalizminin hedefindeki ülke: Venezuela

Analiz Haber

Dünyanın en çok zulüm gören halkı: Rohingya Müslümanları

Röportaj

Eset zindanlarında işkencelerden geçirilen El Hirre: Ruhum hâlâ esaret yaşıyor

Eset zindanlarında işkencelerden geçirilen El Hirre: Ruhum hâlâ esaret yaşıyor

1
Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

2
"Felaketlere maruz kalmamak için meteorolojiyi takip edin"

"Felaketlere maruz kalmamak için meteorolojiyi takip edin"

3
"El Benna İslam ümmetinin derdiyle dertlenirdi"

"El Benna İslam ümmetinin derdiyle dertlenirdi"

4
Hasan El Benna hilafetin yıkılışıyla yeni bir ihya hareketi başlattı

Hasan El Benna hilafetin yıkılışıyla yeni bir ihya hareketi başlattı

5

İLKHA-İlke Haber Ajansı

Adres : Barış Mahallesi 1009 Sokak Ebrar Sitesi No: 10/4 Kayapınar/DİYARBAKIR

Telefon : +90 850 532 82 21

Telefon : +90 412 237 51 23

Fax : +90 412 252 18 64

Whatsapp/Telegram: +90 536 361 88 88

Sosyal Medya Ağlarımız

Kurumsal

  • Yasal Uyarı
  • Vizyonumuz
  • Misyonumuz
  • Künye
  • Gizlilik
  • Abonelik Sözleşmesi

Menü

  • Video
  • Foto
  • Abonelik
  • Abone Kayıt
  • Abone Girişi
  • İletişim
  • SEÇİM 2018

Hizmetler

  • Arşiv
  • Haber Merkezi

© 2007-2019 İLKHA-İlke Haber Ajansı All rights reserved.

ankara inanç platformu mısır sisi idam protesto