USD 5.32
EUR 6.04
GBP 6.96
Gram Altın 228.55
Cumhuriyet Altını 1522.79
  • Kurumsal
    • Yasal Uyarı
    • Vizyonumuz
    • Misyonumuz
    • Künye
    • Gizlilik
    • Abonelik Sözleşmesi
  • Abone İşlemleri
    • Abone Kayıt
    • Abone Girişi

İLKHA-İlke Haber Ajansı

  • Anasayfa
  • Haber
    • SİYASET
    • DÜNYA
    • BİLİM ve TEKNOLOJİ
    • SAĞLIK ve YAŞAM
    • EĞİTİM
    • MEVLİD-İ NEBİ
    • RÖPORTAJ
    • EKONOMİ
    • KÜLTÜR ve SANAT
    • 28 ŞUBAT VE FETÖ YARGISI MAĞDURLARI
    • BİYOGRAFİ
    • ANALİZ
    • 6284 SAYILI KANUN VE GENÇ EVLİLİK MAĞDURLARI
    • Arşiv
    • TÜM HABERLER
    • TÜM MANŞETLER
  • Foto
  • Video
  • Türkiye
      • ADANA
      • ADIYAMAN
      • AFYONKARAHİSAR
      • AĞRI
      • AKSARAY
      • AMASYA
      • ANKARA
      • ANTALYA
      • ARDAHAN
      • ARTVİN
      • AYDIN
      • BALIKESİR
      • BARTIN
      • BATMAN
      • BAYBURT
      • BİLECİK
      • BİNGÖL
      • BİTLİS
      • BOLU
      • BURDUR
      • BURSA
      • ÇANAKKALE
      • ÇANKIRI
      • ÇORUM
      • DENİZLİ
      • DİYARBAKIR
      • DÜZCE
      • EDİRNE
      • ELAZIĞ
      • ERZİNCAN
      • ERZURUM
      • ESKİŞEHİR
      • GAZİANTEP
      • GİRESUN
      • GÜMÜŞHANE
      • HAKKARİ
      • HATAY
      • IĞDIR
      • ISPARTA
      • İSTANBUL
      • İZMİR
      • KAHRAMANMARAŞ
      • KARABÜK
      • KARAMAN
      • KARS
      • KASTAMONU
      • KAYSERİ
      • KİLİS
      • KIRIKKALE
      • KIRKLARELİ
      • KIRŞEHİR
      • KOCAELİ
      • KONYA
      • KÜTAHYA
      • MALATYA
      • MANİSA
      • MARDİN
      • MERSİN
      • MUĞLA
      • MUŞ
      • NEVŞEHİR
      • NİĞDE
      • ORDU
      • OSMANİYE
      • RİZE
      • SAKARYA
      • SAMSUN
      • ŞANLIURFA
      • SİİRT
      • SİNOP
      • ŞIRNAK
      • SİVAS
      • TEKİRDAĞ
      • TOKAT
      • TRABZON
      • TUNCELİ
      • UŞAK
      • VAN
      • YALOVA
      • YOZGAT
      • ZONGULDAK
  • TR
  • EN
  • AR
  • FA
  • KU
    • Kurmancî
    • سۆرانی
İmsak 06:47 Öğle 13:09 İkindi 15:27 Akşam 17:47 Yatsı 19:14
10°C
  • +90 536 361 88 88

A A A

Tek parti dönemindeki zulümlerin 115 yıllık tanığı

Eklenme : 2019-02-01 13:01

ADIYAMAN - Tek parti dönemindeki zulümlerin canlı tanığı 115 yaşındaki Fatma Özden, "Kur’an-ı Kerimlerimizi hayvanlarımızı beslediğimiz ahırda saklamak zorunda kalırdık. Kur’an-ı Kerim’i iyice sarar daha sonra bulunmasın diye zibilin içerisine gizlerdik." dedi.

Tek parti dönemindeki zulümlerin 115 yıllık tanığı

Adıyaman merkezde yaşayan, bir asrı geçen ömründe Osmanlı'nın son dönemleri ile Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nı gören, Cumhuriyetin kuruluşu ve ardından Müslüman halka reva görülenlere tanıklık eden 115 yaşındaki Fatma Özden, yıllar içerisinde şahit olduğu olayları İLKHA'ya anlattı.

Osmanlı'nın son dönemlerinde Adıyaman merkeze bağlı bir köyde dünyaya gelen Özden, ömrünün büyük bir kısmını köyde geçirdiğini, eşini kaybettikten sonra da 30 yıl önce Adıyaman kent merkezine yerleştiğini söyledi. Yeşil Yurt Mahallesi'nde tek katlı bir evde yaşam mücadelesi veren Özden, son zamanlarda yetkili makamlar tarafından ziyaret edildiğini, kendisine eşyaları ile birlikte yeni bir evin verileceğini sevinerek belirtti.

"Eskiden her şey daha güzeldi"

"Ben Uludam köyünde 1904 yılında dünyaya gelmişim. Annem ve babam da oralıdır." diyen Özden, tecrübe dolu hayatındaki geçmiş günlerini bugünle kıyasladı.

Geçmiş ile bugün arasında çok büyük farkların olduğunu söyleyen Özden "Eskiden var olan lezzeti şimdiki yaşamdan alamıyoruz. Şimdi insanların hepsi hasta. Eskiden imkânlarımız şimdiki gibi değildi ama yine de insanlar daha sağlıklıydı. Biz ayaklarımızı koruyabilmek adına, ayaklarımıza ot bağlar, ayakkabı görevini görmesini sağlardık. Şimdikiler yeni ayakkabıları ve elbiseleri çöpe atıyorlar. Ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bazen burada, evimin önündeki konteynerin içerisinde elbiseler görüyorum. Benim annem kışın soğuğunda sadece üzerinde ince bir elbiseyle hayatını devam ettiriyordu." dedi.

"O zamanlar çok kar yağardı"

"O zamanlar çok kar yağardı. Ev yüksekliğinde kar yağdığını hatırlıyorum." diyen Özden, "Çocukluğumda kar yağdığı zaman, kapımızın altından 'hayat' dediğimiz salonun içerisine kadar gelirdi. Bir sabah uyandığımızda evimiz kar altında kalmış ve evin kapısı kapanmıştı. Yengem durumu görünce abime haber vermiş, o da gelip bizi dışarı çıkarmıştı. Şimdilerde kâr yağmaz oldu. Eskiden insanlar çalışkandı. Bazı evler 2 kile buğday döver, bulgur yapardı. Buğdayı tokmak ile döver, el değirmeni ile onu öğütürlerdi. İnsanlar çalıştığı için o oranda da tüketirlerdi. Şimdilerde avuçla bulgur bulunuyor evlerde. Bir torba bulguru olan onu bir senede tüketemiyor. Eskiden çuvallar, farklı yemeklerde kullanılacak erzakla doldurulurdu. Hasat zamanı geldiğinde orak ile ürünler biçildiği için orak kullanan kişilere ekmek yapardık. Akşamları eve geldiklerinde sadece bir çorba verebilirdik tarlada çalışan erkeklere, sabahları ise bir bardak ayran ile idare ederlerdi." ifadelerini kullandı.

Önceleri dirgenle buğday ve samanın savrularak birbirinden ayrıldığını söyleyen Özden, daha sonraları teknolojinin gelişmesine bağlı olarak makinalı sisteme geçildiğini belirtti. Özden, "Şimdi saman ayrı, buğday ayrı bir şekilde makinelerle elde ediliyor. O zamanlar buzdolabı yoktu. Tarlalarda çalışan insanlar çömlekler ile götürdükleri suyu buğdayın arasında soğuk tutmaya çalışırlardı ama yine de su sıcak olur içilmeyecek duruma gelirdi." diye konuştu.

"Ziyarete giderken şalvarlar ödünç alınırdı"

Eskiden pekmezden çeşit çeşit yiyecekler yaptıklarını söyleyen Özden, "Küplerle pekmez yapardık, hepsini bitirirlerdi. Çünkü pekmezden çeşit çeşit yemek yapardık. Şilik denen tatlı yapılırdı. Köydeki tüm erkekler toplanır, kurulan o tatlı sofrasında bir araya gelirlerdi. Herkes yoksuldu. Erkeklerin üzerinde, basit bezden yapılmış, sadece bir elbise vardı. Şimdiki gibi elbise yoktu. İğ ile ip örer, daha sonra onları şalvar yapardık. Ardından dağdan topladığımız otlar ile onları boyar, giyilecek hale getirirdik. Biri kendi köyü dışında başka köye misafir olarak gidecekse şalvarı olan kişiden şalvarını ödünç alır misafirliğe öyle giderdi. O dönemdeki insanlar bu sıkıntılara göğüs gerdiklerinden inşallah cennetlik insanlardı. Ama şimdiki insanların bu kadar bolluk içerisinde Allah'a hakkıyla kulluk etmemeleri işlerini zorlaştırıyor. " şeklinde konuştu.

"Kur’an-ı Kerim’i iyice sardıktan sonra bulunmasın diye zibilin içerisine gizlerdik"

Cumhuriyetin ilk yıllarında Kur’an-ı Kerim’in yasaklandığını, halka çok fazla zulüm yapıldığını dile getiren Özden, daha sonra şöyle devam etti:

"Halka öyle zulümler yapılıyordu ki akla hayale gelmez. Askerler muhtarları götürüp sopa ile dövüyorlardı. Onlara, ‘Bize silahları getirin.’ diyorlardı. Onlar da ‘Bizde silah yok.' yanıtını veriyordu. Bundan dolayı zulme uğruyorlardı. Birinin tabakasında bir sigara varsa hapse atıyorlardı. Köy meydanına topladığımız hasat edilmiş ekinlerimize, rızamız olmadan görevli memurlar tarafından el konuluyordu. Haksızlığın her türlüsüne maruz kalıyorduk. Askerliği 4 yıla çıkardılar. O zaman benim 3 kardeşim birlikte askere gitmek zorunda kaldı. Hayvanlarımızı beslediğimiz ahırda Kur’an-ı Kerimlerimizi saklamak zorunda kalırdık. Kur’an-ı Kerim’i iyice sardıktan sonra bulunmasın diye zibilin içerisine saklardık. ‘Kimin evinde Kur’an-ı Kerim varsa onları hapse atarız.’ diyorlardı. Bu zulümlerin hepsini yaptılar. Ancak ben şimdi tam olarak anlatamıyorum." dedi.

"Eskiden hürmet vardı"

"Şu an yaşayan 2 oğlum beş kızım var. Torunlarımın kaç tane olduğunu bilmiyorum. Bir oğlum emekli olduktan sonra Cuma namazına giderken kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti." diyen Özden, gözyaşlarına hâkim olamayıp evlat sevgisinin ne kadar büyük bir şey olduğunu dile getirdi.

"Çocuklarım bana bakıyor, sıkıntı yaşamıyorum, benim yemeğimi getiriyorlar ve gelip yanımda kalıyorlar." diyen Özden, "Ben 10 yaşlarındaydım, evimize misafir gelmiş bende sofrada yemek yiyordum. Misafir geldiği halde ben onunla ilgilenmeyip yemek yemeye devam ettiğim için annem bana çok kızmıştı. O zamanki hayâ şimdi yok. Eskiden anne ve babalarımıza karşı son derece saygı gösterirdik. Hayâ, iman ve akıl oldukça kıymetli erdemlerdendi. Ama şimdi çok fazla kalmamış bu erdemler." ifadelerini kullandı.

Namazlarını aksatmadan kıldığını söyleyen Özden, son olarak Müslümanlara dua ederek "Ya Rabbi Müslümanları zalimlerin zulmünden koru." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)



Tek parti dönemindeki zulümlerin 115 yıllık tanığı

ADIYAMAN - Tek parti dönemindeki zulümlerin canlı tanığı 115 yaşındaki Fatma Özden, "Kur’an-ı Kerimlerimizi hayvanlarımızı beslediğimiz ahırda saklamak zorunda kalırdık. Kur’an-ı Kerim’i iyice sarar daha sonra bulunmasın diye zibilin içerisine gizlerdik." dedi.

Adıyaman merkezde yaşayan, bir asrı geçen ömründe Osmanlı'nın son dönemleri ile Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nı gören, Cumhuriyetin kuruluşu ve ardından Müslüman halka reva görülenlere tanıklık eden 115 yaşındaki Fatma Özden, yıllar içerisinde şahit olduğu olayları İLKHA'ya anlattı.

Osmanlı'nın son dönemlerinde Adıyaman merkeze bağlı bir köyde dünyaya gelen Özden, ömrünün büyük bir kısmını köyde geçirdiğini, eşini kaybettikten sonra da 30 yıl önce Adıyaman kent merkezine yerleştiğini söyledi. Yeşil Yurt Mahallesi'nde tek katlı bir evde yaşam mücadelesi veren Özden, son zamanlarda yetkili makamlar tarafından ziyaret edildiğini, kendisine eşyaları ile birlikte yeni bir evin verileceğini sevinerek belirtti.

"Eskiden her şey daha güzeldi"

"Ben Uludam köyünde 1904 yılında dünyaya gelmişim. Annem ve babam da oralıdır." diyen Özden, tecrübe dolu hayatındaki geçmiş günlerini bugünle kıyasladı.

Geçmiş ile bugün arasında çok büyük farkların olduğunu söyleyen Özden "Eskiden var olan lezzeti şimdiki yaşamdan alamıyoruz. Şimdi insanların hepsi hasta. Eskiden imkânlarımız şimdiki gibi değildi ama yine de insanlar daha sağlıklıydı. Biz ayaklarımızı koruyabilmek adına, ayaklarımıza ot bağlar, ayakkabı görevini görmesini sağlardık. Şimdikiler yeni ayakkabıları ve elbiseleri çöpe atıyorlar. Ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bazen burada, evimin önündeki konteynerin içerisinde elbiseler görüyorum. Benim annem kışın soğuğunda sadece üzerinde ince bir elbiseyle hayatını devam ettiriyordu." dedi.

"O zamanlar çok kar yağardı"

"O zamanlar çok kar yağardı. Ev yüksekliğinde kar yağdığını hatırlıyorum." diyen Özden, "Çocukluğumda kar yağdığı zaman, kapımızın altından 'hayat' dediğimiz salonun içerisine kadar gelirdi. Bir sabah uyandığımızda evimiz kar altında kalmış ve evin kapısı kapanmıştı. Yengem durumu görünce abime haber vermiş, o da gelip bizi dışarı çıkarmıştı. Şimdilerde kâr yağmaz oldu. Eskiden insanlar çalışkandı. Bazı evler 2 kile buğday döver, bulgur yapardı. Buğdayı tokmak ile döver, el değirmeni ile onu öğütürlerdi. İnsanlar çalıştığı için o oranda da tüketirlerdi. Şimdilerde avuçla bulgur bulunuyor evlerde. Bir torba bulguru olan onu bir senede tüketemiyor. Eskiden çuvallar, farklı yemeklerde kullanılacak erzakla doldurulurdu. Hasat zamanı geldiğinde orak ile ürünler biçildiği için orak kullanan kişilere ekmek yapardık. Akşamları eve geldiklerinde sadece bir çorba verebilirdik tarlada çalışan erkeklere, sabahları ise bir bardak ayran ile idare ederlerdi." ifadelerini kullandı.

Önceleri dirgenle buğday ve samanın savrularak birbirinden ayrıldığını söyleyen Özden, daha sonraları teknolojinin gelişmesine bağlı olarak makinalı sisteme geçildiğini belirtti. Özden, "Şimdi saman ayrı, buğday ayrı bir şekilde makinelerle elde ediliyor. O zamanlar buzdolabı yoktu. Tarlalarda çalışan insanlar çömlekler ile götürdükleri suyu buğdayın arasında soğuk tutmaya çalışırlardı ama yine de su sıcak olur içilmeyecek duruma gelirdi." diye konuştu.

"Ziyarete giderken şalvarlar ödünç alınırdı"

Eskiden pekmezden çeşit çeşit yiyecekler yaptıklarını söyleyen Özden, "Küplerle pekmez yapardık, hepsini bitirirlerdi. Çünkü pekmezden çeşit çeşit yemek yapardık. Şilik denen tatlı yapılırdı. Köydeki tüm erkekler toplanır, kurulan o tatlı sofrasında bir araya gelirlerdi. Herkes yoksuldu. Erkeklerin üzerinde, basit bezden yapılmış, sadece bir elbise vardı. Şimdiki gibi elbise yoktu. İğ ile ip örer, daha sonra onları şalvar yapardık. Ardından dağdan topladığımız otlar ile onları boyar, giyilecek hale getirirdik. Biri kendi köyü dışında başka köye misafir olarak gidecekse şalvarı olan kişiden şalvarını ödünç alır misafirliğe öyle giderdi. O dönemdeki insanlar bu sıkıntılara göğüs gerdiklerinden inşallah cennetlik insanlardı. Ama şimdiki insanların bu kadar bolluk içerisinde Allah'a hakkıyla kulluk etmemeleri işlerini zorlaştırıyor. " şeklinde konuştu.

"Kur’an-ı Kerim’i iyice sardıktan sonra bulunmasın diye zibilin içerisine gizlerdik"

Cumhuriyetin ilk yıllarında Kur’an-ı Kerim’in yasaklandığını, halka çok fazla zulüm yapıldığını dile getiren Özden, daha sonra şöyle devam etti:

"Halka öyle zulümler yapılıyordu ki akla hayale gelmez. Askerler muhtarları götürüp sopa ile dövüyorlardı. Onlara, ‘Bize silahları getirin.’ diyorlardı. Onlar da ‘Bizde silah yok.' yanıtını veriyordu. Bundan dolayı zulme uğruyorlardı. Birinin tabakasında bir sigara varsa hapse atıyorlardı. Köy meydanına topladığımız hasat edilmiş ekinlerimize, rızamız olmadan görevli memurlar tarafından el konuluyordu. Haksızlığın her türlüsüne maruz kalıyorduk. Askerliği 4 yıla çıkardılar. O zaman benim 3 kardeşim birlikte askere gitmek zorunda kaldı. Hayvanlarımızı beslediğimiz ahırda Kur’an-ı Kerimlerimizi saklamak zorunda kalırdık. Kur’an-ı Kerim’i iyice sardıktan sonra bulunmasın diye zibilin içerisine saklardık. ‘Kimin evinde Kur’an-ı Kerim varsa onları hapse atarız.’ diyorlardı. Bu zulümlerin hepsini yaptılar. Ancak ben şimdi tam olarak anlatamıyorum." dedi.

"Eskiden hürmet vardı"

"Şu an yaşayan 2 oğlum beş kızım var. Torunlarımın kaç tane olduğunu bilmiyorum. Bir oğlum emekli olduktan sonra Cuma namazına giderken kalp krizi geçirdi ve hayatını kaybetti." diyen Özden, gözyaşlarına hâkim olamayıp evlat sevgisinin ne kadar büyük bir şey olduğunu dile getirdi.

"Çocuklarım bana bakıyor, sıkıntı yaşamıyorum, benim yemeğimi getiriyorlar ve gelip yanımda kalıyorlar." diyen Özden, "Ben 10 yaşlarındaydım, evimize misafir gelmiş bende sofrada yemek yiyordum. Misafir geldiği halde ben onunla ilgilenmeyip yemek yemeye devam ettiğim için annem bana çok kızmıştı. O zamanki hayâ şimdi yok. Eskiden anne ve babalarımıza karşı son derece saygı gösterirdik. Hayâ, iman ve akıl oldukça kıymetli erdemlerdendi. Ama şimdi çok fazla kalmamış bu erdemler." ifadelerini kullandı.

Namazlarını aksatmadan kıldığını söyleyen Özden, son olarak Müslümanlara dua ederek "Ya Rabbi Müslümanları zalimlerin zulmünden koru." dedi. (Cemil Özdaş - İLKHA)

YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.

Etiketler Fatma Özden 115 yaşında Adıyaman tek parti zulüm zibil
Kategoriler RÖPORTAJ

"28 Şubat’ın başörtülü kadınlara yaşattığı acılar dinmedi"

2019-02-19 12:40:00

Cumhuriyet tarihinin kara lekelerinden olan "28 Şubat post modern darbe"de başörtülü kadınların yaşadıklarını konu edinerek yüksek lisans tezi hazırlayan 28 Şubat mağdurlarından Araştırma Görevlisi Deniz Işıker Bedir, çarpıcı tespitlerde bulundu.

"28 Şubatçılar hâlâ aramızda bir yere gitmediler"

2019-02-19 12:11:27

28 Şubatçıların hâlâ aramızda olduğuna ve bir yere gitmediklerine dikkat çeken Batman Hukuk ve Adalet Derneği Başkanı Yusuf Tanrıseven, ellerine güç geçtikleri takdirde bu gücü daha fazla kullanacaklarının altını çizdi.

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

2019-02-19 11:49:57

​İslam'a adanmış bir hayata sahip olan Muhammed Said, tarihler 20 Şubat 1992'yi gösterdiğinde PKK kurşunlarının hedefi olmuş, zulüm ve katliamlar ile yoğrulan mazlum coğrafyayı kanıyla sulamıştı.

TÜM HABERLER

Sisi rejimi idam kararlarını katliama dönüştürdü

​Mısır'da cunta yönetimi, dün sabah saatlerinde darbe karşıtı 9 genci daha idam ederken "insan hakları ve demokrasi" kavramlarını dilinden düşürmeyen uluslararası toplumun sessizliği ise dikkatlerden kaçmadı.

PTT personeli iş yerinde ölü bulundu

Diyarbakır Posta Dağıtım ve İşleme Merkezi Müdürlüğünde çalışan bir şoför, kurumun otoparkında ölü olarak bulundu.

“Türkiye’de her yıl 50 bin kişiye sigaradan dolayı kanser tanısı konuluyor”

Türkiye’de her yıl 50 bin kişiye sigaradan dolayı kanser tanısı konulduğunu belirten Batman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Cihan Gül, sigaranın bilinçli olarak özendirildiğini söyledi.

Yaya öncelikli trafik farkındalığı

İçişleri Bakanlığının "Öncelik Hayatın Öncelik Yayanın" projesi kapsamında, Mardin’de farkındalık programı düzenledi.

"Namaz için her türlü kolaylık sağlanmalıdır"

Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu, otobüs firmaları başta olmak üzere, ülkedeki tüm kurum, kuruluş ve firmaları namaz kılan insanlar için gerekli her türlü kolaylığı sağlamaya davet etti.
TÜM HABERLER

ANALİZ

Analiz Haber

Bebeklerin terk edilmeleri ve katledilmelerindeki artış dikkat çekiyor

Analiz Haber

İslam düşmanlığıyla bilinen Fransa yine gündemde

Analiz Haber

ABD emperyalizminin hedefindeki ülke: Venezuela

Analiz Haber

Dünyanın en çok zulüm gören halkı: Rohingya Müslümanları

Analiz Haber

"Kardeşlik bağını koruyun çünkü sizin silah ve mühimmatınız budur"

Röportaj

"28 Şubat’ın başörtülü kadınlara yaşattığı acılar dinmedi"

"28 Şubat’ın başörtülü kadınlara yaşattığı acılar dinmedi"

1
"28 Şubatçılar hâlâ aramızda bir yere gitmediler"

"28 Şubatçılar hâlâ aramızda bir yere gitmediler"

2
Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

Şehadetinin 27'nci yılında Şehid Muhammed Said

3
"Halen 28 Şubat'ın cezasını çeken insanlar var"

"Halen 28 Şubat'ın cezasını çeken insanlar var"

4
"28 Şubat'ı yaşatanların bireysel iktidarları devam ediyor"

"28 Şubat'ı yaşatanların bireysel iktidarları devam ediyor"

5

İLKHA-İlke Haber Ajansı

Adres : Barış Mahallesi 1009 Sokak Ebrar Sitesi No: 10/4 Kayapınar/DİYARBAKIR

Telefon : +90 850 532 82 21

Telefon : +90 412 237 51 23

Fax : +90 412 252 18 64

Whatsapp/Telegram: +90 536 361 88 88

Sosyal Medya Ağlarımız

Kurumsal

  • Yasal Uyarı
  • Vizyonumuz
  • Misyonumuz
  • Künye
  • Gizlilik
  • Abonelik Sözleşmesi

Menü

  • Video
  • Foto
  • Abonelik
  • Abone Kayıt
  • Abone Girişi
  • İletişim
  • SEÇİM 2018

Hizmetler

  • Arşiv
  • Haber Merkezi

© 2007-2019 İLKHA-İlke Haber Ajansı All rights reserved.

Halepçe katliam kimyasal saldırı kayıp