İki örnek, tek davet: Mus’ab ve Nesibe Hatun’un iman yolculuğu
İlahiyatçı Ramazan Erdem, "Kasım Ayı Sahabe Ayı" kapsamında "gökteki yıldızlardan" Mus’ab bin Umeyr’in imanı uğruna ödediği bedelleri ve Nesibe Hatun'un (Ümmü Ümare’nin) cihad ruhunu anlatarak bugün Müslümanların alması gereken derslere dikkat çekti.
Adana Yüreğir Kültür Merkezi’nde Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından düzenlenen “Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar – Mus’ab bin Umeyr (r.a.)- Nesibe Hatun” programı yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Faruk Güzel’in Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda selamlama konuşmasını Orhan Erkuş yaptı.Yapılan selamlama konuşmasının ardından Özlem ajans sanatçıları ezgi ve ilahilerini seslendirdiler.
Etkinlik, Mus’ab bin Umeyr ve Nesibe Hatun’un hayatını konu olan sinevizyon ile devam etti.
Ardından ilahiyatçı Ramazan Erdem, Mus'ab bin Umeyr ve Nesibe Hatunu’n hayatını anlattı.
"Mekke’nin en şöhretli gençlerinden biridir"
Konuşmasına Mus'ab bin Umeyr’in örnek hayatını anlatarak sözlerine başlayan İlahiyatçı Ramazan Erdem, "Mekke’nin en şöhretli gençlerinden biridir. Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselama vahiy geldiğinde 25 yaşındadır. 25 yaşına kadar hem yakışıklı hem zengin hem de kendisine özel muamele eden bir annesi vardır.” ifadelerini kullandı.
Hazreti Mus'ab’ın, dört kardeşin en küçüğü olduğunu hatırlatan Erdem, onun annesi tarafından çok sevildiğini dile getirerek “Anneler küçük çocukları çok severler; her zaman biraz daha tatlıdır. Nitekim böyle olmuş ve annesi Mus'ab’ı çok sevmiş. Yemen’den oğluna özel kokular getirttirmiş. En güzel ürünler kendisine sunulmuş. Öylesine özel bir koku barındırıyormuş ki Mus'ab‘ın kokusu yolda geçerken oradakiler 'Mus'ab geliyor' derlermiş.” diye belirtti.

Erdem, Hazreti Musab’ın maddi imkânlarının çokluğuna rağmen gönlünü tatmin edecek bir şey bulamadığını aktararak, “Habbab bin Eret, Peygamber Efendimizin davetini ona iletmiş. Resulullah aleyhisselama götürmüş onu; Dârul Erkam’a. Dârul Erkam’da Müslüman olmuş. Artık sürekli Resulullah aleyhisselam’ı dinlemek için oraya gitmiş.” dedi.
"Yemenlerden koku getiren annesi şimdi oğluna işkence ediyor"
Bu süreçten sonra Hazreti Mus'ab’ın annesi ile ilişkilerinin bozulduğunu ifade eden Erdem, “İmandan sonra onu o kadar çok seven annesi artık yavaş yavaş onunla arasını bozmaya başlamıştı. Sözlü olarak onu ikaz ederek gitmemesi gerektiğini söyledi. Sonrasında artık işkencelere başladı. Oğlunun üstüne bu kadar titreyip ta Yemenlerden koku getiren annesi şimdi oğluna işkence ediyor.” şeklinde konuştu.
Erdem, “Küfür, küfrü için bu bedeli ödüyor. Peki, ya bizler neden Allah için bu bedelleri ödemiyoruz? Kafir küfründe samimidir. Annesi, en sevdiği evladını işkence altına alabiliyor.” diye konuştu.
"Lâ ilahe illallah Muhammeden Resulullah uğruna her şeyini terk etti"
"İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler." ayetine atıfta bulunan Erdem, Hazreti Mus'ab’ın, annesi tarafından mirasla tehdit edildiğini hatırlatarak, “Mus'ab bin Umeyr’in tercihi bizim için çok zordur. Maddeperest insanlar için çok zordur. Ama Mus'ab için bu zor değildi. Bir dakika bile düşünmedi. 'Lâ ilahe illallah Muhammeden Resulullah' uğruna her şeyini terk etti. Mekke’nin en zengini, artık Mekke’nin en garibanı haline geldi.” dedi.
Hazreti Mus'ab’ın hicret süreci ve Medine’deki rolüne dikkat çeken Erdem, “Allah Resulü onu nereye gönderdiyse gitti; hicretten hicrete yol aldı. Mus'ab, Yesrib'i Medine yapan kişidir. Bu bize Mus'ab’ın, Peygamber Efendimiz’i ne kadar iyi anladığını gösteriyor. Medine’de kapı kapı gezmişler.” ifadelerini kullandı.
"İnsan kafasında dünyayı bitirip ahirete odaklanmazsa dava şuurunu elde edemiyor"
Hazreti Mus'ab’ın Medine’de büyük bir iz bıraktığını belirten Erdem, “İnsan, kafasında dünyayı bitirip ahirete odaklanmazsa dava şuurunu elde edemiyor. Bedel ödeyerek Medine’ye gelen Mus'ab’ın sözleri kalbe işlemiştir. Bedelini ödediği davasını anlatmış. Aylar sonra Allah Resulü’ne rapor veriyor ve diyor ki 'Medine’de İslam’ın girmediği bir ev dahi kalmadı.” ifadelerini kullandı.
"Benim kardeşim Müslümanlardır"
Hazreti Mus'ab’ın Bedir’de esir alınan kardeşi ile yaşadığı diyaloğu da aktaran Erdem, “Mus'ab dedi ki; 'bunu (kardeşi) sıkı bağla onun annesi zengindir, sen bundan çok iyi fidye alırsın.' Buna karşılık ağabeyi ona, 'sen ne kötü bir kardeşsin esir alınmışım ve sen bunu mu söylüyorsun?' dedi. Mus'ab ise bunun üzerine, 'sen benim kardeşim değilsin; benim kardeşim Müslümanlardır' diyor.” ifadelerini kullandı.
"Allah, bugün 15 asır sonra 15 yıllık bir imanın hikayesini bize anlattırıyor"
Uhud Savaşı’nda Hazreti Mus'ab’ın sancaktar olarak şehadete ulaştığını hatırlatan Erdem, “İki kolu kesilmiş, kahramanca şehadete ulaşmış birisidir. Allah, bugün 15 asır sonra 15 yıllık bir imanın hikayesini bize anlattırıyor. Defin edileceği zaman kefeni yok...” dedi.
Hayatının tamamı savaş meydanında geçmiş bir cengaver: Ümmü Umare
Ardından Hazreti Ümmü Ümare’nin (Nesibe Hatun) örnek hayatını anlatan Erdem, “Medine’de iman eden kadınlardan biridir ama ne kadın... Hayatının tamamı savaş meydanında geçmiş bir cengaver. İkinci Akabe Biatı'na geldiğinde 50 yaşındadır. Genç bir kız değil.” şeklinde konuştu.
Hazreti Ümmü Ümare’nin Resulullah’ın yanından hiç ayrılmadığını belirten Erdem, “Mus'ab şehit olmadan önce su dağıtmaya gittiğinde okçular tepeyi terk etmesinden sonra yaşanan bozgunlukta Peygamber Efendimizin çevresinde kimse kalmıyor. Bunu görünce Nesibe Hatun su dağıtmayı bırakıp kılıcı alarak Allah Resulü’nün yanına gidiyor.” dedi.

"Evlatlarını ve eşini feda eden bir kadının hayatı bugün bizlere bir örnektir"
Erdem, Ümmü Ümare’nin Uhud’da aldığı yaraları hatırlatarak, “Omuzundan darbe yemiş. Mus'ab bin Umeyr'i şehit eden kişi, Nesibe Hatunu da yaralamıştır. 12 yerinden yaralanmıştır. Peygamber, 'nereme dönsem Nesibe vardı' demiştir.” ifadelerine yer verdi.
Nesibe Hatun'un, Rasulullah’tan şefaat talebini de aktaran Erdem, “Peygamber, kendisini ziyaret edip ecirlerinden bahsederken o, 'Ey Allah'ın Resulü! Bize dua et senin komşun olalım' demişti.” sözlerini hatırlattı.
Ümmü Ümare’nin ailesinden birçok şehit verdiğini hatırlatan Erdem, “Bunu diyen insan, evladını, kocasını şehit vermiş ve yaralanmış. Her savaşta Allah Resul'ünün yanında bulunmuş bir kadın. Allah'ın dinine ve onun Resul’üne sahip çıksınlar diye evlatlarını ve eşini feda eden bir kadının hayatı, bugün bizlere bir örnektir.” dedi.
"Farz olmamasına rağmen bütün bunları yapmış"
Hazreti Ümmü Ümare’nin 61 yaşında bile Yemame Savaşı’na katıldığını hatırlatan Erdem, “Savaş onun üzerine farz olmamasına rağmen bütün bunları yapmış. Ama iman, 60 küsür yaşında Yemame’ye gidip elini kaybedeceği bir savaşa ona götürmüş.” dedi.
Nesibe Hatun'un sahabe dönemindeki kıymetine vurgu yapan Erdem, “Peygamber Efendimiz, onu çok ziyaret edermiş. Hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömer de onu çok ziyaret etmişler.” diye ekledi.
"Müslüman kadınlar, eşlerini ve çocuklarını Allah davası uğruna siper etmeleri gerekir"
Bugün Müslüman kadınların alması gereken örneklere dikkat çeken Erdem, “Bugün anneler, evlatlarının kariyerlerini düşündüklerinden daha fazla imanlarını düşünmeleri gerekir. Eşlerini ve çocuklarını Allah davası uğruna siper etmeleri gerekir.” ifadelerini kullandı.
"Şu an onlar için cihat tesettür meydanıdır"
Erdem, kadınların modern dönemdeki mücadelesine işaret ederek, “Bugün burada Nesibe olmak isteyenler vardır ama cihat imkanı yok gibi duruyordur. Fakat bugün bacılarımız için en önemli savaş tesettürlerdir. Şu an onlar için cihat tesettür meydanıdır. Şeytani planlar ile kadını tesettürden etmeye çalışıyorlar.” dedi.
Erdem, “Bir kadının, Nesibe Hatun'dan alabileceği en önemli ders, çarşafıyla çarşıda dolaşabilmesidir. Kâfirlere kılıç vurmaktan daha büyük bir zarar veriyor. Karşımızdaki bu iki güzide insan hayal ve masal değildir; yaşadılar. Onlar bir topluluktu; Rabblerine en güzel şeyleri sunarak gelip geçtiler. Siz bir topluluksunuz; sizin kazandıklarınız sizedir. Allah'ın davası ve Kur’an ortadadır. Yol isteyene Mus'ab ortadadır, Nesibe Hatun da ortadadır.” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Program, İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Ekrem Derdiyok’un yaptığı dua ile son buldu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Osmaniye Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından düzenlenen Kasım Ayı-Sahabe Ayı Programı, "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla büyük bir coşku ve manevi atmosfer eşliğinde gerçekleştirildi.
16. ve 17. Yüzyıl'da yaşamış olan Kürt alim, şair ve edebiyatçı Molla Ahmed El-Cezeri'nin hayatını, divanını ve kasidelerini konu alan ve iki gün sürecek olan IV. Uluslararası Melayê Cizîrî Sempozyumu Şırnak'ın Cizre ilçesinde geniş bir katılım ve yoğun bir ilgi ile başladı.
Diyanet İşleri Başkanlığınca ülke genelinde okutulan bu haftaki cuma hutbesinin konusunu fedakarlığın zirvesi “İsar” olarak belirlendi.