Ramazan ayında verilen zekât ve fitrenin önemi hakkında açıklamalarda bulunan Alimler ve Medreseler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın, zekât ve fitre verilmeyen toplumlarda huzursuzluğun hâkim olduğunu söyledi.
Zekât ve fitre ibadetlerinin tanımı yapan İTTİHADUL ULEMA Yönetim Kurulu Üyesi Molla Abdulkuddüs Yalçın, ihmal edilmesi durumunda toplumsal yönden oluşan huzursuzluk ortamına dikkat çekerek fitre ve zekâtın sosyal dengeye etkisine vurgu yaptı.
Zekat veren kişilerin mallarının manevi yönden temizlendiğine dikkat çeken Yalçın, söz konusu malın bereket bulacağını belirterek "Allah-u Teala her insana ayrı bir kabiliyet ve özellikler verdiği gibi rızık ve mal varlığı konusunda da ayrı imkanlar vermiştir. Allah-u Teala bazı insanların rızkını genişletir bazı insanlar için de daraltır. Bu da bir imtihandır. Allah-u Teala rızkın kefaletini almış, rızkı bol olanlara da bazı yükümlülükler vermiş. Bunlardan biri de zekattır." dedi.
Zekâtı alandan ziyade bu ibadetten daha çok istifade edecek olanın zekat veren kimse olduğunun altını çizen Yalçın, "Çünkü manevi bakımdan malı temizlenmiş, başkalarının hukuku içinde kalmamış olur ve bu vesileyle bereket bulur. Zekâtı alan kimse de ihtiyacını gidermiş olur ve o zekâtı verenle bir dostluk bir muhabbeti olur. Zekâtı veren kişinin verdiği o mal şahsına ait değil, Allah-u fakir ve ihtiyaç sahibi olanlar için belirlediği paydır. Bundan dolayı zekâtın muhabbet ve dostluk olduğu yönünden toplumsal faydası vardır." ifadelerini kullandı.
"Fitre, fıtratın yaratılış sadakasıdır"
Fitrenin zengin ile ihtiyaç sahibi arasında köprü ve toplumsal barışı sağlayan önemli bir ibadet olduğuna dikkat çeken Yalçın, "Fitre, 'fitret-ül zekat' olarak isimlendirilmiş yani fıtratın yaratılış zekâtı demektir. Fitre, Allah'ın bizi yarattığı ve hayatta tuttuğu için verilen bir şükür sadakasıdır. İnsan, fitreyle bir kudret sahibi tarafından yaratıldığını hatırlar ve bir sahibi olduğunu hatırlar." diye belirtti.
Fitrenin bayram öncesine ait olmasının hikmetine değinen Yalçın, ihtiyaç sahibi kimselerin özellikle bayramdaki yoksulluğu insanların görmemeleri ve ihtiyaçlarını gidermeleri açısından fitrenin önem arz ettiğine vurgu yaptı.
Yalçın, "Fitre, bir nevi verilen oruç müddeti bitiyor ve iftar nimetine karşılık bir sadakadır. Tabi ki bu farzdır. Kimileri sadakanın nafile ibadet olduğu düşüncesiyle fitrenin de farz olmadığını zanneder. Halbuki zekâtta normalde sadaka olarak geçer fakat farzdır. Fitre de Ramazan ayına has olan bir sadaka türüdür ve farzdır." şeklinde konuştu.
"Fitre ve zekâtın verilmediği toplumda huzur kalmaz, rekabet ve düşmanlıklar meydana gelir"
Fitre, sadaka ve zekât verilmediğinde yoksulluğun artacağını ve bundan dolayı istenilmeyen olayların meydana gelebileceğine dikkat çeken Yalçın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğer sadaka konularına gelince ihtiyaç sahibi insanlar sadece Ramazan ayında değil her zaman muhtaçlar. Bundan dolayı her Müslümanın hayır işleme konusunda hazır olması ve tüm yıl boyunca kendi bütçesine göre sadakada bulunması toplumsal ve ruhen çok faydalıdır. Sadakanın ve zekâtın yapıldığı bir toplumda huzur meydana gelir. Sadaka olmazsa insanların cimriliği başlar ve malı kendi tarafına daha çok çeker. Gücü olmayanlar daha çok yoksul olur bundan dolayı toplum arasında bir rekabet, düşmanlık meydana gelir."
Yalçın, "O yoksulluğu hisseden insanlar hırsızlık yapmaya ve saldırmaya tenezzül edebilirler. Bu da zamanla onlar için bir ahlaka dönüşür. Alıştığı için de başka insanların hakkı ve hukukuna tecavüz eder. İslam'ın söylediği şekilde zekât, fitre ve sadaka yollarına başvurulduğunda herkes elinden geldiğini yaparsa o toplumların birbirine karşı merhameti, dayanışması, saygısı ve huzuru artacaktır." dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gaziantep Şehitkamil ilçe Müftüsü Abdullah Bekiroğlu, Recep ayının il günüyle başlayan üç ayların en güzel şekilde değerlendirilmesi için tevbe ve istiğfarla geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Dünyada gelişen birçok gündem arasında her zaman Gazze’nin öncelikli gündem olması gerektiğini belirten İmam-Hatip Abidin Er, siyonist işgal rejiminin en çok istediği, Gazze’nin birinci gündemden düşmesi olduğunu söyledi.
Mardin İl Müftüsü Enver Türkmen, Recep ayı ile başlayacak üç aylar hakkında önemli hatırlatmalarda bulunarak, bu döneminin Müslümanlar için bir bağışlanma fırsatı sunduğunu vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nca bu haftaki cuma hutbesinin konusu "Milli ve Manevi değerler" olarak belirlendi.