"Hazreti Hüseyin şehadeti seçmeseydi sonrasında hiçbir alim zalime karşı çıkmazdı"

İstanbul'da düzenlenen Kerbela programında konuşan Araştırmacı-Yazar Mehmet Göktaş, Hazreti Hüseyin şehadeti seçmeseydi ondan sonra gelecek olan alimlerin, zalimlere başkaldırmayacağını söyledi.
Hazreti Hüseyin ve Kerbela konulu programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı-Yazar Mehmet Göktaş, Kerbela hadisesinin zulme başkaldırıda örneklik teşkil ettiğini ifade ederek, "Eğer Hazreti Hüseyin şehadeti seçmeseydi onun sonrasında gelen hiçbir alim, zalimlere karşı çıkmazdı." dedi.
Muharrem ayı sebebiyle Türkiye'nin birçok yerinde Hazreti Hüseyin ve Kerbela temalı programlar düzenleniyor. Bu etkinliklerden birisi de İstanbul UMUTDER öncülüğünde yapılan Hazreti Hüseyin'i Anma Etkinliği oldu.
İstanbul'da bir Nikah Sarayında düzenlenen anma etkinliğine siyasi parti yetkilileri ve gazeteci yazarların yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.
Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan program, yapılan açılış konuşması, seslendirilen ilahi-ezgiler ve sinevizyon gösterimiyle devam etti.
Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı-Yazar Mehmet Göktaş, Hazreti Hüseyin'e yapılan ihaneti anlatarak buradan alınması gereken derslere dikkat çekti.
Göktaş, "Sahabeyi kiram Allah resulüne (Sallallahu Aleyhi Vesellem) hitap ederken, anam-babam sana feda olsun diyorlardı. Ama ilginçtir ki Allah'ın (Celle Celalüh) resulü (Sallallahu Aleyhi Vesellem) bunu sahabesi olan Sad Bin Ebi Vakkas'a söylüyor. İşte bu sahabenin oğlu olan ve Yezid'e kumandanlık eden Ömer Bin Sad Hazreti Hüseyin'i Kerbela'da şehid edenlerin başında yer alıyor. Buyurun, kınama için söylemiyorum ama kendinizden dolayı evladınıza güvenmeyin. Benim gibi ananın, benim gibi babanın elbette ki evladı da iyi olur diye güvenmeyin." dedi.
"Eğer Hüseyin şehadeti seçmeseydi onun sonrasında hiçbir alim zalime karşı çıkmazdı"
Hazreti Hüseyin'in şehadetinin farklı bir durum olduğunu söyleyen Göktaş, Hazreti Hüseyin'in bile bile şehadete gittiğini ve bundan başka çıkar yolun olmadığını ifade etti.
Göktaş, "Düşünün ki ümmetin başında Yezid denilen biri var ve Hazreti Hüseyin de yaşıyor. O zaman ya Yezid'in sofrasında olacaktı ya da çekip gidecekti. Hazreti Ömer'in oğlu 'Ey Hüseyin git! Buralardan başka yere git. Bir gün güçlenirsen, seni sevenler çoğalırsa geri gelirsin' diye! Fakat Hazreti Hüseyin gitmedi. Çünkü o şehid olmak zorundaydı." diye konuştu.
Hazreti Hüseyin'in zulme başkaldırısı ile ümmetin zalimlere karşı takınacağı tavrı ortaya koyduğunu ifade eden Göktaş, "Eğer Hazreti Hüseyin yaşasaydı, onun sonrasında hiçbir alim bir zalime karşı çıkmazdı ve diyeceklerdi ki: Nasılsa Hazreti Hüseyin de pes etti. Demek ki yapılabilirmiş, zor zamanlarda bunlara evet diyecekti. Böyle bir İslam rayından çıkmış bir İslam olurdu." şeklinde konuştu.
"Kerbela'nın bize bıraktığı mesaj, zulme karşı hiçbir şekilde itaat edilmemesidir"
UMUTDER adına konuşmasını yapan Şükrü Ural ise şunları söyledi:
"Kerbela hadisesi ve Hazreti Hüseyin'i kuru kuruya anmak yeterli değildir. Bizim için öncelikli olan Kerbela çölünde şehid olan Hazreti Hüseyin ve ailesinin bize bıraktığı mirasın ne olduğunu anlamadan yapacağımız etkinlikler amacına ulaşamayacaktır. Kerbela'nın bize bıraktığı mesaj, zulme karşı hiçbir şekilde itaat edilmemesi, kanın kılıca galebe çaldığının ispatıdır." (Nizamettin Aşkın- İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
"Mahreç işareti" türünde, Türk Patent ve Marka Kurumu’nda 2009 tarihinde tescillenen Mardin kaburga dolması, özel gün ve misafirlere karşı yapılan ağır bir yemektir. İşletme sahibi Mahmut Ahi, kaburga dolmasının yapılış serüvenini aktardı.
Tokat’ın Pazar ilçesine bağlı Ballıca Köyü’nde bulunan ve yaklaşık 3,5 milyon yıl önce oluştuğu tahmin edilen Ballıca Mağarası, hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Binlerce yıllık tarihiyle sadece kültür, sanat ve edebiyatın değil, aynı zamanda yöresel mutfağın da merkezi olmaya devam eden, Hz. Nuh’un şehri Cizre, mutfağın en özel tatlılarından biri olan Cizre Bırınczer ile hem tarihi geçmişi hem de benzersiz lezzetiyle sofraların vazgeçilmezi durumunda
Kütahya’daki Tavşanlı Höyük kazılarında, 4 bin 500 yıl öncesine ait mermer, kemik ve topraktan yapılmış idoller bulundu. Buluntular Tunç Çağı'na ışık tutuyor.