“FETÖ’cülerin kumpasıyla 17 yıldır cezaevinde”

1998 yılında Kocaeli Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevine konulan Nuri Arslan’ın ailesi, yaşadıkları acıyı anlatarak bir an önce mağduriyetlerinin giderilmesini istediler.
1998 yılında camide Kur'an dersi vermesi nedeniyle gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Nuri Arslan'ın çocukları, yıllardır suçsuz yere cezaevinde kalan babalarının FETÖ'cü polis ve hakimlerin oluşturdukları kumpaslarla ceza aldığını söyleyerek hükümetten yeniden yargılanma yolunun açılmasını istediler.
FETÖ'nün polis ve yargıdaki uzantılarının kumpaslarıyla haksız ve hukuksuz bir şekilde yargılanıp düzmece ifadelerle cezaevlerine konulan ve yıllarca mağdur edilen dindar şahsiyetlerin ailelerinin acıları dinmek bilmiyor.
1998 yılında Gaziantep'te camide Kur'an-ı Kerim dersi verdiği için yakalandıktan sonra aylarca gözaltında kalıp, günlerce işkence gören ve 17 yıldır cezaevinde olan Nuri Arslan'ın ailesi yaşadıklarını İLKHA'ya anlattı.
Arslan'ın çocuklarından Sait Arslan, "Benim babam FETÖ polislerince yakalanıp günlerce işkence gördükten sonra yine FETÖ mensubu yargıçlar tarafından çeşitli kumpas ve senaryolarla verilen cezalardan dolayı 17 yıldır cezaevindedir. Babam 17 yıldır suçsuz yere sırf camide Kur'an dersi verdiği için halen cezaevinde yatıyor." dedi.
"JİTEM, Ergenekon ve FETÖ darbecileri tarafından sudan sebeplerle müebbet hapis ceza verildi"
Babasının JİTEM, Ergenekon ve ABD destekli FETÖ darbecileri tarafından yakalanıp sudan sebeplerle cezaevine konulduğunu belirten Sait Arslan, babalarının hiçbir suçu yokken 17 yıldır cezaevinde tutulmasına tepki göstererek, "Benim babam sırf camide Kur'an dersi verdiği, İslami hizmette bulunduğu için halen cezaevindedir. Neden bu zulme göz yumuluyor." diye sordu.
"Başbakan'a ve Cumhurbaşkanı'na sesleniyorum, neden bu zulme göz yumuyorsunuz?"
Hükümete ve yetkililere de seslenen Arslan, "Babama bu cezayı verenler şimdi darbe teşebbüsünden yargılanıyor. Bu adamlar babamı bu hapse mahkûm etti. Bu zulüm bitsin artık, 17 yıldır ben babamı yanımda göremiyorum. Artık yanımızda olmasını istiyoruz. AK Parti hükümetine, Başbakan'a ve Cumhurbaşkanı'na sesleniyorum, tahliye ya da beraat istemiyoruz, babama ve inancından dolayı FETÖ'cüler tarafından mahkûm edilen insanlara yeniden yargılanma yolu açılsın diyoruz. Biz artık bu zulmün bitmesini istiyoruz, lütfen artık buna bir son verin." diye konuştu.
"Babam FETÖ mensuplarının komplosuyla zindana atıldı"
Babasına uzun yıllardır hasret kaldığını dile getiren Selman Arslan ise birinci sınıfa gittiğinden bu yana babasının hapiste olduğunu söyledi. Selman Arslan, "Babam FETÖ yapılanmasının mensubu olan hakim ve savcıların komplosuyla zindana atıldı. Ve tam 17 yıldır suçsuz bir şekilde zindanda tutuluyor. Ona çeşitli iftiralar attılar. 17 yıldır boşu boşuna babasız geçiriyoruz günlerimizi." diye konuştu.
Arslan, "Bu çok kötü bir duygu. Ben buradan sesleniyorum. Bu JİTEM'ciler Ergenekoncular, darbeciler bütün örgüt mensupları çıktı ama halen Müslüman şahsiyetler suçsuz günahsız içerde tutuluyor. Bu Müslümanların çektikleri yeter artık." şeklinde konuştu.
"Yeniden yargılanma yolunu açın"
Nuri Arslan'ın diğer oğlu Yusuf Arslan ise "Bu FETÖ'cü yargı mensupları benim babamın infazını verdi. Şu an içeri atılan bütün hakimleri o zamanın hakimleriyle aynı. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımıza sesleniyorum; lütfen bu mahkûmlara yeniden yargılanma yolunu açın. Tahliye edin demiyorum, sadece dosyalarını tekrar gözden geçirsinler. FETÖ'nün mağdur ettiği bu insanlara bir fırsat verin." şeklinde konuştu.
"17 yıldır çocuklarımı babasız büyütüyorum"
17 yıldır eşinden ayrı yaşayan Hatice Arslan da yaşadıklarını şöyle anlattı: "Eşim sırf Allah rızası için camide çocuklara Kur'an dersi veriyordu. Küçük oğlum Mustafa daha 5 aylık iken babası tutuklandı. Ve oğlum şimdi 17 yaşında, tam 17 yıldır çocuklarımı babasız büyütüyorum." ifadelerini kullandı.
ömrünü zindan yollarında gidip gelmekle tükettiğini anlatan Arslan, "Ne serbest bırakıyorlar nede herhangi bir kapı açıyorlar. Ama biz inanıyoruz ki bu Allah'ın davası içindir Resul'unun davası içindir biz bu davayı asla bırakmayız." diye konuştu.
"Biz her şeyimizi bu yolda vermeye hazırız, biz davamızdan pişman da değiliz"
Canları, malları mülkleri ve evlatlarını bu dava uğruna kurban etmekten şeref duyduğunu ifade eden Arslan, "Biz her şeyimizi bu yolda vermeye hazırız. Biz davamızdan pişman da değiliz. Rabbimiz bize sabır verdi bu sabırla verdiğimiz bedellerden dolayı seviniyoruz. Allah yolunda bir şeyler feda etmekten hoşnut oluyoruz. Başımız dik hamdolsun." dedi.
Yaşadıklarına rağmen metanetiyle dikkat çeken Arslan, son olarak AK Parti hükümetine de serzenişte bulundu. FETÖ tarafından çeşitli kumpaslarla kocasının yıllardır cezaevinde tutulduğunu dile getiren Arslan, yıllardır cezaevlerinde tutuklu bulunan dindar şahsiyetler için yetkilileri harekete geçmeye çağırdı.
AK Parti'den yaşanan zulmü biran önce bitirmesini isteyen Arslan, içerde bulunan Müslümanların tek amaçlarının Allah'ın ve Resulünün davası olduğunu sözlerine ekledi. (Zeki Aras- İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
İşgalci siyonistlerin işlediği katliamlara karşı en etkili bireysel tepkinin ekonomik boykot olduğunu belirten ANFİDAP Boykot Çalışma Grubu Başkanı Semi Okumuş, uluslararası şirketler aracılığıyla aktarılan kaynakları kesmenin, zulmü durdurmada güçlü bir adım olduğunu belirtti.
Bursa İl Müftülüğü tarafından düzenlenen programda, hacı adayları teşrik tekbirleri eşliğinde ve dualarla kutsal topraklara uğurlandı. Yıllardır bu anı bekleyen hacı adayları, Gazze, Filistin ve tüm mazlum coğrafyalar için dua edeceklerini belirtti.
Adana’da düzenlenen "Büyük Gazze Yürüyüşü ve Mitingi"nde sahne alan sanatçılar, ezgi ve marşlarıyla, sesleriyle Gazze'ye destek vermeye çalıştıklarını kaydetti.
Gazze’de yaşanan soykırıma dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “Büyük Gazze Yürüyüşü ve Mitingi”nde konuşan Adanalılar, İslam dünyasına birlik çağrısı yaparak, “Bir olmazsak, bir bir gideriz” sözleriyle kurtuluşun ancak beraberlikle mümkün olacağını vurguladı.