Hac ve umre organizasyonu yapan acenteler, salgın nedeniyle 2 yıldır ziyarete kapanan kutsal topraklara ziyaretlerin bir kez daha açılmasını sevinçle karşıladı.
Covid-19 nedeniyle 2 yıldan bu yana başta Türkiye olmak üzere dünyanın hiçbir yerinden Suudi Arabistan’a hac ve umre seferleri yapılamıyordu.
Salgının büyük ölçüde etkisini kaybetmesinin ardından kutsal toprakların tekrar ziyarete açılacağı yöndeki karar hac ve umre organizasyonu yapan acenteleri hareketlendirdi.
Ziyaretlerin yapılacağı günü bekleyen acenteler, kutsal topraklara ziyaretçi götürmek için hazırlıklarını süratle sürdürüyor.
Batman’da faaliyet gösteren hac ve umre organizasyonu acente yetkilisi Halil Gergin, İLKHA muhabirine, hac ve umrenin bir kez daha ziyarete açılmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Halil Gergin
“Bundan sonra inşallah hac ve umre görevimizi yerine getirebileceğiz”
Gergin, “Diyanet İşleri Başkanlığı duyurdu. Bundan sonra inşallah hac ve umre görevimizi yerine getirebileceğiz. İki senedir bu hastalıktan dolayı Kâbe ibadete kapalıydı. Müslümanlar kutsal topraklara gitmeye men edilmişti. Kutsal topraklar Allah katında çok mübarek yerlerdir. Vahyin geldiği, Hazreti Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) doğduğu, büyüdüğü ve vefat ettiği yerlerdir.” dedi.
“Bazı hacı adaylarımız kutsal topraklara gidememe kederiyle vefat etti”
Müslümanların salgın nedeniyle 2 yıldır hac ve umre görevlerini yerine getirememenin hüznünü yaşadığını belirten Gergin, şöyle devam etti:
“5 farzdan biri olan hac görevini yerine getiremez olmuştuk. Bu farziyeti yerine getirememe Müslümanlar açısından büyük bir acıydı. Oraya gidemeyen hacı adaylarımız vardı. Bu hacı adaylarımız bu dert ve kederle vefat ettiler. Ama Cenab-ı Allah 2 sene sonra hac ve umre görevini tekrar yerine getirebilme imkânını bizlere nasip etti.”
“Hac veya umreye gitmek isteyenler tekrar müracaat edebilirler”
Türkiye’den bu sene hacca 37 bin 770 kişinin gidebileceğini aktaran Gergin, “Ancak 2 sene önce hac hakkını kazanmış, kurası çıkmış ve hatta parasını dahi yatırmış olanlar, bunların içinde 65 yaşına kadar olanlar müstesnadır. 65 yaştan sonrakiler gelecek seneye erteleyebilirler. Bundan aşağı olanlar bu sene inşallah hac vazifesini yerine getirebilecekler. Bundan sonra Müslümanlar resmi bir şekilde acente veya Diyanet’e müracaat ederek hac ve umre vazifelerini yerine getirebilecekler.” diye konuştu.
“Tekrardan Resulullah’ı ziyaret etmek, Kâbe’de namaz kılmak bizi duygulandırıyor”
Hac veya umreye gitmek isteyenlerin müracaatta bulunabileceklerini hatırlatan Gergin, şunları söyledi:
“İnşallah bir daha Kâbe, kutsal topraklar ve mescitlerimiz ibadetlere kapanmayacaktır. Cenab-ı Allah bir daha böyle günleri bizlere göstermesin. Kutsal toprakların ziyarete açılmasından dolayı çok memnun olduk, çok sevindik. Müslümanlar olarak tekrardan o kutsal topraklara gitmek, Resulullah’ı ziyaret etmek ve bir daha Kâbe’de namaz kılmak, Allah’a misafir olmak bizi duygulandırıyor. Çünkü 2 senedir orası mahzun kalmıştı. Tekrardan bugünleri bizlere gösterdiğinden dolayı Allah’a şükrediyoruz.” (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Siyonistlere karşı en etkili silahın boykot olduğunu, boykota ciddi manada önem verilmesi gerektiğini belirten sivil toplum kuruluşu temsilcileri, boykotu sadece bireysel değil devletlerin, kurumların da bir bütün olarak yapması gerektiğini söyledi.
İslam'ın izzetini koruyup savundukları için 90'lı yılların karanlık yapıları tarafından kurulan kumpaslar sonucu 30 yıl zindan hayatı yaşayan Yazar Abdullah Zengin, Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'ndeki Medrese-i Yusufiye'de yaşadığı süreci anlattı.
Kaşgar'da kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti'nin 91. yıl dönümü ve 12 Kasım 1944 Gulca'da kurulan Doğu Türkistan Cumhuriyeti'nin 80. yıl dönümü dolayısıyla Ankara'da 'Doğu Türkistan Sempozyumu' düzenlendi.
HAMAS Hareketi Siyasi Büro Üyesi Usame El Hamdan, Yahya Sinvar'ın şehadetinin ardından hareketin liderlik sorunu yaşamadığını vurgulayarak, "Liderlik Konseyi" kurulması, belirli isimlerin seçilmesi ya da belirli alternatiflerin seçilebileceği yönünde medyada çıkan iddiaları reddetti.