Hukukçu Yüzgül: Süresiz nafaka yerine kadının geçimi devlet veya ailesi tarafından karşılanmalı
![Hukukçu Yüzgül: Süresiz nafaka yerine kadının geçimi devlet veya ailesi tarafından karşılanmalı Hukukçu Yüzgül: Süresiz nafaka yerine kadının geçimi devlet veya ailesi tarafından karşılanmalı](/img\OldFeaturedImage\TR/\Norm\hukukcu-yuzgul-suresiz-nafaka-yerine-kadinin-gecimi-devlet-veya-ailesi-tarafindan-karsilanmali1645600527.jpg)
"Süresiz Nafaka" ile ilgili konuşan Av. Ömer Yüzgül, süresiz nafakanın doğru bir uygulama olmadığını, bunun yerine boşanan kadının geçiminin ya devlet ya da ailesi tarafından karşılanması gerektiğini söyledi.
Toplumda on binlerce insanın mağduriyetine sebep olan ve uzun süredir kamuoyunda tartışılan "Süresiz Nafaka" konusu gündemdeki yerini korumaya ve hem çiftlerin hem de evliliklerden doğan çocukların mağdur olmasına sebep oluyor.
Boşanma sonrasında mahkemelerin büyük çoğunluğunun kadının lehine süresiz olarak hükmettiği nafaka ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Av. Ömer Yüzgül, nafaka meselesinin artık bu memlekette sorun olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.
"Süresiz nafaka şiddet başta olmak üzere toplumda birçok soruna sebep oluyor"
Yüzgül, "Bugünkü uygulamada mahkemeler genelde polis aracılığıyla ekonomik ve sosyal durum adı altında bir araştırma yapıyorlar. Bana göre bu sağlıklı bir araştırma değil. Polis telefon ile veya bizzat çağırarak matbu bir evrak ile şahsın üzerine tapu var mı? Evi kira mı değil mi? Geliri varsa ne kadar gelire sahip gibi sorular sorarak ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılıyor. Mahkemedeki hâkim buna dayanarak bir gün, bir ay bir yıl veya 50 yıl evli kalmış insanlar hakkında bir nafakaya hükmediyor. Bu nafaka ölene kadar veya nafaka alan eş evlenene kadar devam ediyor. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. Birincisi; Kanunda nafakanın ömür boyu verilmesi yerine hâkim isterse süreli olarak verilmesine hükmedebilir ancak uygulamada istisnalar hariç hiçbir hâkim veya mahkeme nafakanın süreli olmasına hüküm vermiyor. Hepsi süresiz olarak nafaka verilmesine hükmediyor. Bu insanları mağdur ediyor, toplumda şiddet de dâhil birçok sorunun ortaya çıkmasına neden oluyor." dedi.
"Nafaka tahsili için taraflar karşı karşıya gelmemeli"
Boşanan taraflar arasında sorunların en aza indirilmesi adına tarafların nafaka tahsili için karşı karşıya gelmemeleri gerektiğini belirten Yüzgül, "Nafakanın tahsil edilmesi konusunda tarafların karşı karşıya gelmemesi için mahkeme nafaka verilmesine hükmettikten sonra nafaka alacaklısı alacağını devletten istesin. Devlet de nafakayı bir vergi alacağı gibi nafaka borçlusundan tahsil etsin. Mahkemeler süresiz veya süreli nafaka yerine bir kereliğine mahsus olmak üzere tazminata hükmetsin. Taraflar bu parayı ödeyince alacak da ilişki de bitsin, taraflar bir daha bir araya gelmesinler." diye konuştu.
"Süresiz nafaka yerine medeni kanun ve İslam fıkhında olan çözüm uygulamaya konulmalı"
İslam'a göre boşanan kadının eski kocasından iddet süresince (3 ay 10 gün) nafaka alabileceğini, sonraki süreçte ise geçiminin sağlanması yükümlülüğünün birinci derece akrabaları olan anne baba veya kardeşlerinin üzerine düştüğünü belirten Yüzgül, "Bunun çözümü Medeni Kanun'da var ama işletilmiyor. Medeni Kanun'un 364'üncü maddesinde de yoksulluğa düşmüş ve ekonomik olarak geçinemeyen şahısların mirasçılarına dava açıp nafaka talep etme hakkı var. Dolayısıyla bir eş bir gün, bir ay veya bir sene evli kaldığı kocasından boşandıktan sonra 50 sene gibi uzun dönem nafaka alması yerine boşandıktan sonra ailesinin geçimini üstlenmesi için bu maddenin işletilmesi gerekir. Bu uygulamanın daha adil olduğunu düşünüyorum. Boşanma davasından önce eşlerin bir psikoloğa gitmesiyle bir kısım evlilikler kurtarılabilir. Psikolog, aile danışmanı, imam gibi bir heyet aile ile görüşüp evliliğin kurtarılmasına vesile olabilir. Yuva yıkmak çok kolay ama yuva kurmak çok zordur. Eşler birbirinden ayrılıp kendi yollarına gidiyorlar ama geride yavrular kalıyor. Esas sıkıntıyı yaşayanlar, psikolojisi bozulanlar çocuklar oluyor. Çocuklar bu toplumun geleceğidir. Dolayısıyla sadece bugünü değil geleceğimizi de kaybediyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
İnsanın okuduğunu zannettiği ama gerçekte okumadığı, kitapla buluştuğunu zannettiği ama gerçekte buluşmadığı, bilginin adeta kol gezdiği ancak bilginin beyne ve kalbe girmediği bir çağın olduğuna dikkat çeken Malatya İl Müftüsü Ramazan Dolu, bu çağın tehlikelerine karşı mücadele ettiklerini söyledi.
Uzman Psikolog Abdulkerim Işık, akıllı telefonlarla çocukların ve gençlerin buluşturulmasının, ödüllendirilmesinin çok yanlış bir hareket olduğunu ve dijital dünyayla gençlerin baş başa bırakılmaması gerektiğini kaydetti.
Afganistan İslam Emirliği'nin geride kalan 3 yıllık sürecini değerlendiren HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Hasan Sabaz, Taliban hükümetinin tüm baskılara rağmen 3 yılda ülkede güvenli sorununu çözdüğünü, enflasyon ve uyuşturucuyu sıfıra indirdiğini, resmi anlamda ülke olarak tanınmamasına rağmen yaptığı ticari anlaşmalarla ekonomide büyük başarılara imza attığını söyledi.
Afganistan'ın Amerikan işgalinden kurtulmasının 3'üncü yıldönümüyle ilgili konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın, Taliban yönetiminin 3 yıllık süreçte ekonomiden diplomasiye birçok alanda muazzam başarılar elde ettiğini söyledi.