Siirtli ailenin feryadı: 4 yıl önce bir evladımı kaybettim, yine aynı acıyı yaşamak istemiyorum

Siirt'te 2,5 aylık Poyraz Şen yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Ailesi, daha donanımlı bir hastaneye sevk edilmesi için günlerdir çalmadık kapı bırakmadı. Ancak ne İl Sağlık Müdürlüğü'nden ne de Sağlık Bakanlığı'ndan bir çözüm geldi.
Acılı anne ve baba, 'Bir çocuğumuzu daha aynı ihmalle toprağa vermek istemiyoruz' diyerek yardım çağrısında bulundu.
Siirt’te yaşayan Şemsettin ve Şükran Şen çifti, 2,5 aylık bebekleri Poyraz Şen’i kurtarabilmek için günlerdir verdikleri mücadelede devletin tüm kapılarını çaldı. Ancak tüm başvurulara rağmen bebeğin donanımlı bir hastaneye sevki bir türlü sağlanamadı. Şen çifti daha önce benzer bir hastalık nedeniyle bir çocuklarını yolda kaybettiklerini belirterek, bu ihmaller zincirinin tekrar yaşanmasından endişe ediyor.
"Beş gündür elim kolum bağlı, sadece ölümünü bekliyorum"
İnşaat işçisi baba Şemsettin Şen, yaşadıkları dramı şu sözlerle anlattı:
"5 gün önce çocuğumu önce acile, ardından polikliniğe götürdüm. Sadece ilaç yazıldı ama hiçbir etkisi olmadı. Mecburen özel hastaneye getirdim. Burada yatırdılar, durumu ağırlaşınca yoğun bakıma aldılar. Ancak burası yeterli değil, araştırma hastanesine sevk edilmesi gerekiyor. İl Sağlık Müdürlüğü'ne başvurdum ama bir çözüm bulamadılar. Biri çıkıp ‘yoğun bakım bulduk ama nefroloji yok’ diyor, öteki ‘nefroloji var ama yoğun bakım yok’ diyor. Biz arada ölüme mahkûm ediliyoruz!”
Şen, şu çarpıcı ifadelerle yetkililere seslendi:
“İki yıl önce aynı hastalıktan bir evladımı kaybettim. Şimdi yine aynı çaresizlikle, elim kolum bağlı bekliyorum. Dilekçe verdim, ‘çocuğumun başına bir şey gelirse sorumlusu sizsiniz’ dedim ama onu bile almadılar. 48 saat önce durumu bildirmeme rağmen hiçbir adım atılmadı.”
"Bir bebeğimi gömüp geldim, ikinciyi de mi toprağa vereyim?"
Anne Şükran Şen ise yaşadığı acıyı gözyaşları içinde dile getirdi:
"Çocuğum hastalanınca Devlet Hastanesi’ne götürdüm. Tahlil, ultrason yapıldı, 'bir şey yok' dediler. Antibiyotik verdiler, işe yaramadı. Tekrar götürdüm, yine aynı. Sıra da alamıyorum, randevu da yok. Özele getirdim, burada yoğun bakıma alındı ama burası da yeterli değil. Yatırıp yatırıp sevk etmiyorlar!”
Daha önce aynı durumu yaşadığını belirten Şen, çarpıcı bir geçmişi paylaştı:
“4 yıl önce de aynı böyle oldu. Diyarbakır’da bir hastane kabul etti ama yolda çocuğum öldü. Aynı acıyı bir daha yaşamak istemiyorum. Sağlık Bakanı’na sesleniyorum: Kendi çocuğun bu durumda olsa ne yapardın? Benimki öldükten sonra mı yer bulunacak? O zaman çarenin ne anlamı kalır?”
Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne bile başvurdular: Yine dönüş yok
Aile, durumu CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) de iletti. Ancak oradan da sadece “ivedi dönüş yapılacak” mesajı aldılar, dönüş olmadı.
Baba Şemsettin Şen, “Ben 4 saat önce aradım, hâlâ cevap yok. Herkese ulaştım; sekreter, tanıdık, Sağlık Bakanlığı… Ama kimse çocuğumu tutup çıkarmıyor. Ölümünü bekliyoruz” diyerek çaresizliğini dile getirdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Malatya'da eğitim hayatlarına devam eden Gazzeli çocuklar, 2024–2025 eğitim öğretim yılının sona ermesiyle karnelerini aldı. Ancak bu sevinç, Gazze'de yaşanan soykırım ve eğitimin durması nedeniyle buruk bir hüzne dönüştü.
2024–2025 eğitim öğretim yılı sona erdi. Karne sevinciyle yaz tatiline giren öğrenciler, kursa gidip Kur'an-ı Kerim'i, dini bilgileri ve namaz kılmayı öğreneceklerini, bol bol kitap okuyup oyun oynayarak vakit geçireceklerini belirttiler.
Profesör Doktor Şemsettin Dursun, Gazze direnişine ve İran'ın siyonist işgal rejimine karşı mücadelesine dikkat çekerek, tüm İslam dünyasının birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Dursun, "Bu savaş, sadece İran'ın değil, bütün bir İslam aleminin onur savaşıdır." dedi.
Yaz tatillerinde artan dijital ekran kullanımının çocuklarda dikkat dağınıklığı, uyku sorunları ve davranış problemlerine yol açabileceğini belirten Psikolojik Danışman Ebrar Acar, Tatilin teknolojiyle değil, ailece geçirilen kaliteli zaman ve fiziksel aktivitelerle değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ebeveynlere ekran süresi ve içerik takibi konusunda uyarılarda bulundu.