Diyarbakır'da bir ilk: Konuşarak beyin ameliyatı oldu

Diyarbakır'da bir ilk gerçekleştirilerek "uyanık kraniotomi" yöntemiyle hastanın beynindeki tümör, hastayla ameliyat sırasında konuşularak başarılı bir şekilde alındı.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümünde, 60 yaşındaki İbrahim Ilgaz’a, bilinci açıkken ve konuşarak beyin tümörü ameliyatı yapıldı.
Baş ağrısı ve kollarda uyuşma şikayetiyle Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümüne başvuran 60 yaşındaki İbrahim Ilgaz'ın beyninde ileride evrede tümör tespit edildi.
Beyninde tümör tespit edilen İbrahim Ilgaz’a Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Abdurrahman Çetin ile Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Doç. Dr. Erhan Gökçek tarafından hastanın uyanıklığı korunarak, hiçbir şekilde ağrı, heyecan ve korku hissetmemesi için özel anestezi teknikleri ve sedasyon yöntemleri kullanılarak ameliyat gerçekleştirildi.
"Ameliyat sonrası hastanın durumu iyi"
Hastanın beyninde yer alan tümörün riskli ve hassas bir bölgede bulunduğunu belirten Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Abdurrahman Çetin, anestezi uzmanının desteğiyle, hastayı uyutmadan ve ağrı hissettirmeden ameliyatı gerçekleştirdiklerini ifade ederek operasyonun detaylarını şöyle anlattı:
"Tümör, vücut hücrelerinin anormal bir şekilde çoğalmasıdır. Amcamızın tümörü de beyinde, riskli bir bölgede yer alıyordu. Oldukça ilerlemiş bir evredeydi. Amca bize baş ağrısı, kol ve ayaklarda uyuşukluk şikâyetiyle başvurmuştu. Anestezi hocamızın yardımıyla bu hastayı uyutmadan, tümörü almamız gerekiyordu. Tümörün olduğu bölge, dokunulmaması gereken hassas bir bölgeydi. Erhan hocamın da yardımıyla uyutmadan tümörü temizledik. Beyin tümörlerine yaklaşım tarzımız neyse, amcaya da aynı şekilde yaklaştık. Ancak burada püf nokta anestezidir aslında. Anesteziyle, hastayı uyutmadan ama ağrıyı da hissetmeyecek şekilde bir yöntemle operasyonu gerçekleştirdik. Hastamızın genel durumu iyi. Normal serviste, şuuru açık ve yemeğini yiyor. Bizim açımızdan çok ciddi bir sağlık sıkıntısı kalmadı amcanın."
Beyin tümörlerinin cerrahi tedavisinin çok hassas bir konu olduğuna işaret eden Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Doç. Dr. Erhan Gökçek ise özellikle beyindeki konuşma, hareketleri kontrol eden motor ve duyusal alan gibi özel ve önemli bölgelerde veya yakınlarında yerleşmiş tümörlerin cerrahi tedavisinin daha fazla hassasiyet gerektirdiğini söyledi.
"Bu operasyonda hasta uyumu çok önemli"
Genel anestezi ilaçlarının etkilerinin ağır olması nedeniyle sedasyon analjezisini tercih ettiklerini belirten Gökçek, bu tür ameliyatlarda ekip uyumunun son derece önemli olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
"Ameliyathanede beyin cerrahisi kısmına ben bakıyorum. Hastamızın beyindeki kitle, motor alana, yani hastanın konuşma alanına yakın olduğu için Abdurrahman hocamla 'Uyanık kraniotomi (anestezi) yapalım' diye konuşmuştuk. Biz de hastamıza en iyi şekilde sedasyon analjezisi uyguladık. Genel anestezi ilaçlarının etkileri ağır olduğu için sedasyon analjezisini tercih ettik. Hastamız da çok uyumluydu. Bu operasyonda hasta uyumu çok önemli. Beyin cerrahisi ile anestezinin uyumu çok önemli. Bu uyumu hocamızla yakaladık. Ameliyatımız da güzel bir şekilde bitti. Bugün hastamız servise çıktı. Biz de burada bu yöntemi hocamızla birlikte ilk defa uyguladık."
"Benimle konuşarak beynimdeki tümörü aldılar"
Ameliyat sonrası konuşan İbrahim Ilgaz ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"5 sene önce ayağım ağrıyordu ama ben duruma fazla dikkat etmedim. Yavaş yavaş baktım, her tarafım tutmamaya başladı. Berberlik yapıyorum ve baktım, parmaklarım da tutmamaya başladı. Yaşım 60 ve 15 yaşından bugüne hastane görmemiştim. Kendime bakıyordum. Şu an biraz iyiyim. Ameliyat süper geçti. Değişik bir durumdu. Daha önce korkuyordum ama sonrasında artık korkmamaya başladım. Bütün doktorlara teşekkür ederim." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Cezasızlık duygusunun, toplumda adaletsizliğin yaygınlaştığı ve suçların karşılıksız kaldığı bir algı oluşturduğuna belirten uzmanlar, bu durumun, bireylerde çaresizlik, öfke, güvensizlik ve umutsuzluk gibi olumsuz duygulara neden olduğunu söylüyor.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte kene ısırmaları vakalarının ortaya çıkmaya başlarken uzmanlar, özellikle Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) riski taşıyan bölgelerde vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.
Prof. Dr. Meliha Kasapoğlu Aksoy, fiziksel hareketsizliğin yüksek tansiyon, diyabet, obezite ve depresyon gibi pek çok hastalığın başlıca nedeni olduğunu belirterek, günde 30 dakikalık tempolu yürüyüşün bu riski önemli ölçüde azalttığını söyledi.