Dr. Yavuz Selim Sılay: Hacamat, ehil ellerde şifa vesilesidir

Aile Hekimi Dr. Yavuz Selim Sılay, modern tıbbın sınırlı kaldığı alanlara dikkat çekerek hacamat, sülük ve doğal beslenme gibi geleneksel yöntemlerin bilimsel olarak desteklenip halk sağlığına entegre edilmesi gerektiğini vurguladı.
İLKHA mikrofonuna konuşan Aile Hekimi Dr. Yavuz Selim Sılay, modern tıbbın özellikle kronik hastalıklar, psikosomatik rahatsızlıklar ve kişiselleştirilmiş tedavi gibi alanlarda yetersiz kaldığını belirtti.
Geleneksel İslami tıbbın, Tıbb-ı Nebevi'nin sunduğu bütünsel sağlık yaklaşımıyla bu boşluğu doldurabileceğini belirten Sılay, hacamat, sülük tedavisi ve doğal beslenme gibi uygulamaların bilinçli ve kontrollü biçimde halk sağlığına katkı sunduğunu ifade etti.
Sılay, "Modern tıbbın sınırlı kaldığı birçok alan var. Modern tıp özellikle kronik hastalıkların yönetiminde daha zayıfken, akut hastalıkların tanı ve tedavisinde çok başarılıdır; ancak bazı alanlarda sınırlı kalabilir: Kronik hastalıkların yönetimi (fibromiyalji, kronik yorgunluk, IBS vb.), psikosomatik rahatsızlıklarda, özellikle stres kaynaklı sorunlarda, yaşam tarzı odaklı önleyici sağlıkta ve bireysel farklılıkları dikkate alan kişiselleştirilmiş tedavide hâlen yetersizdir. Özellikle hastaların ruhsal, zihinsel ve manevi ihtiyaçlarına yeterince yanıt veremeyebiliyor." dedi.
"Tıbb-ı Nebevi, hastalıkla mücadelede çok önemlidir"
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp, yani İslami tıp uygulamalarının yeri ve önemi çok önemli olduğunu vurgulayan Sılay, şunları söyledi: "İslami tıp, bildiğiniz gibi Hazreti Muhammed’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tavsiyeleri yani Tıbb-ı Nebevi ile şekillenmiştir ve birçok uygulama; koruyucu hekimlik, temizlik, dengeli beslenme, hacamat, bal, hurma, zeytinyağı gibi doğal ürünlerin kullanımı ve özellikle tüm önleyici ve bütünsel sağlık yaklaşımını içerir. Manevi boyut: Hastalıkla mücadelede sabır, dua ve tevekkül gibi ruhsal güçlerle bunun desteklenmesi açısından Tıbb-ı Nebevi çok önemlidir.
Doğal dengenin sağlanması, vücudun fıtratına uygun yaşam tarzı, temizlik, hijyen ve dengeli beslenme gibi, modern sağlığın da temel aldığı ilkelerdir. Aslında Peygamber Efendimiz, el yıkamayı hiç bilmeyen bir toplumu en çok el yıkayan toplum hâline getirmiştir. Dolayısıyla bu tıp uygulamaları çok önemli; bizim bundan ders almamız gerekir. Hâlen Avrupa’da, Amerika’da olsun birçok yerde el hiç yıkanmamaktadır. Bu da büyük bir problem. Yani su ile buluşmamız ve bunu da doğru kullanmamız, Tıbb-ı Nebevi’nin temelini oluşturur."
"Destekleyici tedaviler halk sağlığında önemli bir yere sahip"
Alternatif tıbba örnekler veren Sılay, "Hacamat, sülük tedavisi, doğal beslenme gibi yöntemlerin halk sağlığında çok önemli yeri var. Zaten Bakanlığımız bu alanlarda çok ciddi eğitimler açtı. Aile hekimlerinin de belli dönemlerde, mesai saatleri dışında bunu uygulaması noktasında teşvik ediyor. Özellikle hacamat (kupa terapisi), Çin'e gittiğimde de görmüştüm. Bağışıklık sistemini desteklediği, kan dolaşımını iyileştirdiği yönünde bulgular var ve doğru zamanda, ehil ellerde yapıldığında hacamat gerçekten çok faydalı. Sülük tedavisi de, doğru sülüklerin kullanılması şartıyla, kan pıhtılaşmasını önleyen enzimler içerir; bazı damar hastalıklarında faydalıdır. Doğal beslenme: Endüstriyel gıdalara karşı koruyucudur; obezite, diyabet, kalp hastalıkları riskini azaltır. O yüzden doğal beslenmeye önem vermeliyiz. Bu destekleyici tedaviler gerçekten o kadar önemli ki, dikkatle ve uzman gözetiminde kullanıldığında artık halk sağlığına da katkı sunabiliyor." ifadelerine yer verdi.
"Kanıta dayalı tamamlayıcı tıp için bilim dünyasına görev düşüyor"
Geleneksel ve tamamlayıcı tıpın çok önemli hâle geldiğini vurgulayan Sılay, şu ifadelere yer verdi: "Klinik araştırmalarla desteklenmesi, özellikle kontrollü çalışmalar, uzun dönem gözlemler yaparak bunların artık bilimsel literatüre girmesi çok önemli. Hem etki hem de güvenlik açısından, placebo etkisinden ayrıştırılarak uygulamamız; dolayısıyla geleneksel ve tamamlayıcı bilginin bilimsel yöntemle test edilmesi, 'kanıta dayalı tamamlayıcı tıp' hâline gelmesi noktasında da tüm hekimlerimize ve bilim dünyasına iş düşüyor. Geleneksel tıbbın modern sağlık sistemine entegrasyonu tabii ki mümkün. Artık Türkiye bu alanda öncülük ediyor. Özellikle Sağlık Bakanlığı’nı ve bu alandakileri kutluyorum. Entegratif tıp modeli ile modern tıbbın kanıksanmış geleneksel yöntemlerle senteze uğradığı bir dönemde ilerliyoruz."
"Modern tıp ve geleneksel tıp birbirinin tamamlayıcısıdır"
Son olarak Sılay, "Özellikle sağlık çalışanlarımıza, hekimlerimize yönelik tamamlayıcı tıp eğitimlerinin artırılması ve geleneksel tıbbın öneminin daha çok ortaya konmasına yönelik kongreler, çalışmalar ve bilimsel yayınların artırılması çok kritik. Özellikle hekimlerimizin ve uygulayıcılarımızın daha hızlı yetkilendirilmesi, kayıt altına alınması ve bunun halk tarafından da bilinçlendirilmesi çok önemli ki gerçekten doğru insanlar bunu yapabilsin. Modern tıp ve geleneksel tıp artık birbirinin rakibi değil, tamamlayıcısıdır. Her uygulamanın bilimsel süzgeçten geçirilerek hastanın güvenliği odaklı olarak uygulandığı bir Türkiye’deyiz." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Özellikle yaz aylarında güneşin zararlı UV ışınları, havuz ve deniz suyu, artan toz ile polenler gibi etkenler sadece cildimizi değil, göz sağlığımızı da tehdit ediyor.
DEHB tanısı almış çocuklar için, yaz döneminin kayıp bir dönem olmadığını belirten uzmanlar, aksine fırsatlara çevrilebilecek bir dönem olabileceğini söylüyor.
Bursa'da 2022 yılından bu yana 330 kök hücre toplandı. 2025’in ilk dört ayında topladığı kök hücre sayısıyla Türkiye genelinde ikinci sırada yer aldı.
Çocukların söylenen sözlerden çok, sergilenen davranışları ve yaşanan deneyimleri örnek aldığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Çocuk sözleri takip etmez, izleri takip eder. Yaşadığı olaylar çocuğun gelişen ruhunda iz bırakır." dedi.