Ergenlikte kaygı bozukluğu belirtilerine dikkat!

Ergenlik döneminin getirdiği gelişimsel süreçte bir ergenin hayatının herhangi bir noktasıyla ilintili olarak kaygı yaşaması oldukça yaygın ve doğaldır.
Psikolog Duru Erdem konu hakkında şu bilgileri verdi:
"Ergenlik döneminin getirdiği gelişimsel süreçte bir ergenin hayatının herhangi bir noktasıyla ilintili olarak kaygı yaşaması oldukça yaygın ve doğaldır. Bir ergenin yaşadığı şeyin ‘normal ve gündelik bir kaygı’ mı yoksa bir ‘kaygı bozukluğu’ mu olduğunu ayırt etmek büyük önem taşır. Bir genç sadece hayatındaki değişimlere bir reaksiyon gösteriyor da olabilir, yaşadığı kaygı çok daha ciddi ve müdahale edilmesi gereken bir durumda da olabilir. Bunun yanında kaygı bozukluğu olan ergenler büyük çoğunlukla bunun sıkıntılı bir durum teşkil ettiğinin ve tedavi edilebilir bir durum olduğunun farkında değillerdir.
Ergenlikte kaygı bozukluğu, gençlerde aşırı endişe ile belirginleşir. Bu endişe, huzursuzluk, konsantrasyon zorluğu, huysuzluk, uykusuzluk ve geçmişteki olaylarla aşırı meşgul olma gibi belirtilerle ortaya çıkar. Endişeler, gençlerin normalden daha fazla seviyede yaşadığı sıkıntı ve rahatsızlık duygularını içerir. Bu bozuklukla başa çıkan gençler, mükemmeliyetçilik eğilimlerine rağmen kendi performanslarından ve kendilerinden sürekli olarak emin olamazlar.
Kaygı bozukluğu semptomları aynı derecede endişeli ve gelecek olaylar üzerine sıkça tahmin yürütüp performans kaygısı yüksek derecede olan ebeveynlerden sosyal öğrenme yoluyla edinilmiş de olabilir, benzer şekilde bir kayıp, travma veya ergenin günlük yaşantısını tehdit edici bir değişim sonucunda yerleşmiş de olabilir.
Ergenlikteki kaygı bozukluğu, gençlerin yaşam deneyimlerini derinlemesine etkileyen ciddi bir durumdur. Bu belirtiler, gençlerin hem zihinsel hem de duygusal sağlığını önemli ölçüde etkiler ve günlük yaşantılarını olumsuz yönde etkiler. Ancak, bu durumu anlamak ve tedavi etmek mümkündür. Ebeveynler, eğitimciler ve uzmanlar, gençlerin duygusal ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yaklaşarak, kaygı bozukluğuyla baş etmelerine yardımcı olabilirler. Empati, destek ve uygun kaynaklar, gençlerin sağlıklı bir şekilde gelişmelerine ve kaygılarıyla baş etmelerine yardımcı olabilir. Unutulmamalıdır ki, bu süreçte uzman yardımı aramak önemlidir ve gençlere duygusal destek sağlamak, onların daha güçlü ve sağlıklı bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunabilir." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Diyetisyen Zehra Göktaş Asrak, yaz aylarında artan sıvı ve mineral kaybının yalnızca su içerek giderilemeyeceğini belirterek, beslenme düzeninin fermente süt ürünleriyle desteklenmesi gerektiğini vurguladı; ayrıca, yaz mevsimini sağlıklı geçirmek için öğün atlamadan, hafif, düşük tuzlu ve lif oranı yüksek gıdalarla beslenmenin önemine dikkat çekti.
Diş Hekimi Murat İnce, toplumda yaygın olarak yapılan bazı hataların diş sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkiler oluşturduğunu belirtti.
Tıbbi olarak pek çok enfeksiyona karşı etkisi olan sünnetin, yenidoğan döneminde yapılması birçok avantaj sağıyor.
Sosyal medyanın sosyal fobiyi desteklediğini de anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Ellerinden düşmeyen tabletler, onların sosyal becerilerinin gelişmesini engelleyerek kaçıngan bir kişilik yapısına yol açıyor. Belki sosyal fobik gibi görünmüyorlar ama tembelleşiyorlar, yetenekleri köreliyor." dedi.