İntaniye Uzmanı Dr. Demir: C vitamini eksikliği kanser riskini artırıyor

C vitamini eksikliğinin bağışıklık sistemini zayıflatarak kansere yatkınlığı artırdığını belirten İntaniye (enfeksiyon) Uzmanı Dr. Zeynel Abidin Demir, C vitamininin yalnızca doğal yollardan alınmasının yeterli olduğunu ve yüksek doz uygulamaların dikkatle yapılması gerektiğini vurguladı.
C vitamininin bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle bilinen temel vitaminlerden biri olduğunu öne süren İntaniye (enfeksiyon) Uzmanı Dr. Zeynel Abidin Demir, vitamin eksikliğinde vücutta ciddi sağlık sorunları görülebileceğini kaydetti.
C vitamini eksikliği hakkında İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulunan Dr. Demir, C vitamini eksikliği kanser riskini arttırdığını ifade etti.
Demir, C vitamininin vücudun üretemediği, ancak mutlaka dışarıdan alınması gereken bir vitamin olduğunu belirterek, “C vitamini, suda eriyen vitaminler grubundadır, yani vücutta birikmez. Bu nedenle düzenli olarak alınması gerekir. C vitamini eksikliği durumunda bağışıklık sistemi zayıflar ve kansere yatkınlık artar. Bunun yanında halsizlik, diş dökülmesi, saç dökülmesi, cilt problemleri gibi birçok semptom da ortaya çıkabilir.” dedi.
"Özellikle vitaminlerin bilinmediği dönemlerde, C vitamini eksikliği nedeniyle ‘skorbüt’ adı verilen hastalık ortaya çıkıyordu"
C vitamininin geçmişte de büyük sağlık sorunlarına yol açtığını hatırlatan Dr. Demir, “Eskiden, özellikle vitaminlerin bilinmediği dönemlerde, C vitamini eksikliği nedeniyle ‘skorbüt’ adı verilen hastalık ortaya çıkıyordu. Denizcilerde sık görülen bu hastalık, dişlerin dökülmesine, saçların zayıflamasına, eklemlerde ve vücut genelinde ciddi problemlere yol açıyordu. Günümüzde ise C vitamini kaynaklarına daha kolay ulaşılabildiği için bu tür vakaları neredeyse hiç görmüyoruz. Ancak bu, C vitamini eksikliğinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez.” şeklinde aktardı.
"Eksikliği durumunda vücut yalnızca enfeksiyonlara değil, kansere de açık hale gelir"
C vitamini eksikliğinin kansere yakalanma ihtimalini artırdığını vurgulayan Demir, “Bağışıklık sistemi güçlü bir vücudun kansere karşı direnci de yüksektir. C vitamini, güçlü bir antioksidan olarak dokuların onarımında ve hücrelerin sağlıklı çalışmasında önemli bir rol oynar. Eksikliği durumunda vücut yalnızca enfeksiyonlara değil, kansere de açık hale gelir.” şeklinde ifade etti.
"C vitamini vücuttan hızla atılsa da aşırı doz durumunda toksik etkiler ortaya çıkabilir"
C vitaminiyle yapılan yüksek doz uygulamalar hakkında da bilgi veren Dr. Demir, “Kanser tedavisinde, damar yoluyla verilen yüksek doz C vitamini uygulamaları oldukça umut verici sonuçlar sağlıyor. Kilogram başına 1 gram, toplamda 60 gram gibi yüksek dozlarda C vitamini uygulanarak tümörlerin küçülmesi hedefleniyor. Ancak bu tedaviler yalnızca uzman doktorlar tarafından yapılmalı. Çünkü C vitamini vücuttan hızla atılsa da, aşırı doz durumunda toksik etkiler ortaya çıkabilir. 2 gramı aşan durumlarda mide bulantısı, ishal gibi yan etkiler görülebilir.” ifadelerine yer verdi.
"Yüksek doz C vitamini uygulamaları ise yalnızca özel durumlarda ve doktor kontrolünde uygulanmalıdır"
Demir, C vitamininin doğal yollardan alınmasının önemine dikkat çekerek, “Portakal, mandalina, greyfurt gibi turunçgiller; çilek, brokoli, maydanoz, ıspanak ve Brüksel lahanası gibi sebzeler C vitamini açısından oldukça zengindir. Bu besinleri düzenli tüketmek, bağışıklık sistemimizi desteklemek için yeterlidir. Yüksek doz C vitamini uygulamaları ise yalnızca özel durumlarda ve doktor kontrolünde uygulanmalıdır.” şeklinde aktardı.
"C vitamini, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmezdir"
C vitamini eksikliğinin kansere yakalanma riskini artırabileceğini ve bağışıklık sistemini zayıflatarak birçok sağlık sorununa neden olabileceğini vurgulayan Demir, "Özellikle doğal kaynaklardan düzenli olarak C vitamini alınmalıdır. Yüksek doz uygulamaları yalnızca doktor kontrolünde yapılması lazım. C vitamini, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmezdir. Dolayısıyla beslenme noktasında C vitamini zengin gıdalara mutlaka yer verilmesi lazım.” diyerek sözlerini tamamladı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Çölyak hastalarının yaşam kalitesini düşüren en büyük sorunun glütensiz ürünlere erişimdeki ekonomik engeller olduğunu belirten Bursa Çölyakla Yaşam Derneği Başkanı Yusuf Altay, yüksek maliyet ve sınırlı ürün bulunabilirliğinin, çölyaklı bireylerin sosyal ve eğitim hayatını zorlaştırdığını belirtti.
Modern yaşamın getirdiği uzun süreli masa başı çalışma, teknoloji bağımlılığı ve azalan fiziksel aktivite, insanları giderek daha da hareketsizleştiriyor; bu durum bir çok kronik sorunu da beraberinde getiriyor.
Zihin, beyin ve bedenin ayrı ayrı değil, bir bütün olarak işlev gördüklerini belirten uzmanlar, aralarındaki uyumun, sağlıklı bir yaşamın temeli olduğunu söylüyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren, “Glütenin sindirim sağlığını ve enerji metabolizmasını desteklemek gibi artı yönleri olsa da bazı kişilerde başta çölyak olmak üzere çeşitli rahatsızlıklara yol açabileceği unutulmamalı.” dedi.