28 yıl önce Başbağlar'da mazlumca katledilen 33 kişinin yakınları ve olaya tanıklık edenler yıllar geçmesine rağmen daha dün gibi katliamı hatırladıklarını ve acılarının dinmediğini söyledi.
1993 yılının 5 Temmuz günü akşam namazı vaktinde 100 kişilik PKK grubu tarafından basılan Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 28'i kurşuna dizilerek 5'i ise yakılarak katledildi.
Katliamın ardından 28 yıl geçmesine rağmen herhangi biri olayla ilgili yargılanıp ceza almazken bir dönem katliamla ilgili takipsizlik kararı bile verildi.
Katliam'da şehid olanların yakınları olayın acısını henüz unutamamışken sorumluların bulunup yargılanmamasına da sitem ettiler.
Ayrıca katliamın yaşandığı köye komşu olan ve şehidlerin katledildikleri yerden taşınarak getirilip defnedildiği Başpınar köyü eski imamı da olay gününü tüm sıcaklığıyla anlattı.
Başbağlar Katliamı'nda şehid olanları yıkayıp kefenleyen Başpınar Köyü eski İmamı Hüsamettin Pınarlı, katliamdan sonraki sabah, komşu köyleri olan Başbağlar'daki erkeklerin katledildiğini, bayanların ise çevre köylere sığındığını öğrendiğini söyleyerek katliamı anlattı.
Katliamı duydukları gibi köyün gençleriyle birlikte Başbağlar'a yardıma gittiklerini söyleyen Pınarlı, PKK elemanları tarafından olay yerine bırakılan nottan söz ederek "Teröristlerin yazdığı mektubu gördüm, bir kadın tarafından yazıldığı söyleniyor. O mektubu Başpınar Karakoluna götürdüler. Mektupta '1938 Dersim ve Sivas olaylarının intikamını aldık.' yazılıydı." ifadelerini kullandı.
Başpınar Köyü eski İmamı Hüsamettin Pınarlı
"Başbağlar özellikle seçildi"
Madımak ve Başbağlar katliamlarını gerçekleştirenlerin aynı kişiler olduğuna vurgu yapan Pınarlı, "Devlet bunu biliyor ama dile getirmekten imtina ettiler. Allah rahmet etsin, Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu katliamla alakalı 16 kişiyi yakalattı ama sonra salıverildiler. Katliamı, Ovacık'taki TİKKO'cular ile Çemişgezek tarafındaki PKK'liler gerçekleştirdiler. Bunları buraya yönlendirenlerin amaçları ise Sünni-Alevi çatışması çıkarmaktı. Başbağlar halkı dindardı ve Madımak olayını bu masumlardan bilip onları katletmişler. Başbağlar, konum olarak da özellikle seçilmiş bir yer." şeklinde konuştu.
Fahri Öztürk
Başbağlar Katliamı'nda babası şehid olan Fahri Öztürk, 28 yıl önce yaşanan katliamı unutmadıklarını belirterek "Katliamın olduğu zaman ben 40 yaşındaydım ve İstanbul'daydım. Bir pazartesi günü, akşam vakti bütün insanları toplayıp yaşlı-çocuk demeden 33 kişiyi katlediyorlar. Benim babam da katledilenler arasındaydı, o zaman 72 yaşındaydı. Biz bu katliamı bir gün sonra duyduk. Kadınlar korkudan yollara düşmüşlerdi. Biz geldiğimizde bütün köy yakılmış, cesetler ise ortadaydı. Evleri yıkmışlardı. Çok acı bir durumdu, 28 yıl üzerinde geçti halde halen unutamadık. Biz o zamanlar Erzincan Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne başvurduk ama herhangi bir sonuç çıkmadı. Şu anda da nereye gidiyorsak kapılar yüzümüze kapatılıyor." dedi.
Süleyman Parto
28 yıl önce gerçekleştirilen katliamda babasını, kardeşini, amcasını ve yeğenini şehid verdiğini söyleyen Süleyman Parto ise, "İstanbul'daydım ve katliamı duyup geldiğimizde köy halen yanıyordu. Köyde o zaman annem ile yengelerim evdeydi. Kendilerine bir zarar verilmesin diye yakın köylere kaçmışlar. Katliamdan sonra şikâyette bulunduk, davayı Erzincan'dan İzmir'e sevk ettiler. Orada bizlere söz hakkı da vermiyorlar. Şu ana kadar faillerin yakalandıklarına dair bir bilgi almadık." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Umut Kervanı, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde ihtiyaç sahiplerine giyim ve gıda yardımında bulundu.
Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesi esnafından Fatih Buldu, işyerinin bir günlük cirosunu Gazze'ye bağışlayacağını açıkladı.
Batman'da motosiklet kazaları ve yaşadıkları zorluklara dikkat çeken motosikletli kuryeler, ölümlü ve yaralanmalı kazaların artmasının kendilerini endişelendirdiğini belirtti.
Osmanlı döneminden bu yana unutulmaya yüz tutmuş gümüş kazaziye sanatı mirasını yaşatan İlknur Efe Misci, hem geçmişin hem de bugünün izlerini taşıyan gümüş kazaz sanatını yaşatmaya gayret ediyor.