İşgalin askerî çöküşü, "milis projesi" ile maskelenmeye çalışılıyor

Gazze'deki ağır askerî başarısızlığın ardından siyonist rejim, bölgedeki çeteleri ve silahlı unsurları destekleyerek yeni bir kargaşa planını devreye soktu. 20 aydan uzun süredir süren kuşatma ve yıkıma rağmen direnişi yok edemeyen işgalciler, şimdi iç savaşı tetikleyerek toplumsal dokuyu hedef alıyor.
Filistinli kaynaklara göre, Gazze'nin doğusunda bazı bölgelerde ortaya çıkan bu silahlı gruplar, ne toplumsal meşruiyete ne de halkın desteğine sahip. İşgal rejimi, bu grupları kullanarak Gazze'deki insani yardım dağıtımını engellemek, halkın direnişe olan bağlılığını kırmak ve açlık ile kaosu derinleştirmek istiyor.
Netanyahu'dan itiraf gibi açıklama: Aşiretleri aktif hale getirdik
İşgal başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Gazze'deki "aşiretleri aktive ettiklerini" açıkça belirtti. Bu açıklama, işgalin resmi olarak Gazze'de vekil gruplar aracılığıyla iç savaş stratejisini başlattığını ortaya koyuyor.
Siyasi analist Eyad el-Karra, bu girişimi Güney Lübnan'daki siyonist rejim destekli Antuan Lahad Ordusu deneyimine benzeterek uyarıyor: "Bu tür projeler sahte, dayanıksız ve halktan kopuk. Bir ateşkes ya da geri çekilme anında ilk çöken yapılar bunlardır. Gazze halkı bu tür yapıları asla kabul etmeyecektir."
Açlık silah olarak kullanılıyor
Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Dr. Rami Abdu ise daha sert bir uyarıda bulunuyor:
"Siyonist rejimin finanse ettiği bu gruplar, yardım konvoylarını yağmalıyor, sivillere ateş açıyor, insanî yardımı engelliyor. Açlığı bir savaş silahına dönüştürmüş durumdalar. Bu, uluslararası hukuk açısından açık bir savaş suçu ve soykırımdır."
Dr. Abdu, işgal rejiminin yalnızca fiziksel olarak değil, toplumsal dengeleri de bozmaya çalıştığını vurgulayarak, uluslararası kamuoyunu acil müdahaleye çağırıyor.
Ne Filistin yönetimi ne halk: Herkes Bu projenin karşısında
Siyonist rejimin bu girişimine karşı ne Filistin Yönetimi'nden bir destek var ne de Gazze'deki aşiretlerden. Bölgedeki büyük aileler, işgalin desteklediği bu gruplardan uzak durduklarını ve hiçbir şekilde temsil edilmediklerini duyurdu.
El-Karra: "İşgalcilerin 'güya' Filistinlilerle koordinasyon içinde olduğu yönündeki iddiaları temelsiz. Bu milis projesi, dış destekli ve halk tarafından reddedilen bir girişimdir." dedi.
Filistin Enformasyon Merkezi'nin haberine göre eğer bu tehlikeli strateji devam ederse, Gazze sadece askerî değil, toplumsal bir yıkıma da sürüklenecek. Açlık, iç çatışma ve kaosun birleşimi, bölgedeki tüm insani yapının çökmesine yol açabilir.
Dr. Rami Abdu son bir uyarıda bulunuyor:
"Uluslararası toplumun artık seyretmeyi bırakıp harekete geçmesi gerekiyor. Aksi halde, tarihin tanıklık ettiği en karanlık insani krizlerden biri Gazze'de yaşanacak." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gazze'de 20 aydır süren kuşatmaya, yıkıma ve kıyıma rağmen Filistinliler topraklarını terk etmiyor. Öte yandan, İran ile siyonist rejim arasındaki savaş dalgası başlarken binlerce işgalci panikle kaçış hazırlığında. Siyonist rejim yönetimi ise sınır kapılarını kapatarak kaçışları engellemeye çalışıyor.
Siyonist rejim, İran'a saldırısını bahane ederek Mescid-i Aksa'yı günlerdir tamamen ibadete kapattı. Uzmanlar bu adımın, işgalcilerin kutsal mabedi kalıcı şekilde Yahudileştirme ve kontrol altına alma stratejisinin bir parçası olduğu görüşünde.
ABD'nin elindeki en yıkıcı konvansiyonel bomba dahi İran'ın 100 metre derinliğe gömülü nükleer tesislerini yok etmeye yetmiyor. Uzmanlara göre siyonist rejim, erişemeyeceği hedeflere saldırarak hem askeri hem diplomatik bir çıkmaza sürükleniyor.
İran ve siyonist rejim arasında patlak veren doğrudan çatışmalar yeni bir askeri ve siyasi dengeyi beraberinde getirirken, uzmanlar uzun sürecek bir savaşta siyonist rejimin dayanıklılığının ciddi şekilde test edileceğini vurguluyor.