Başta Zinciriye Medresesi olmak üzere Mardin'de bulunan tarihi medreselerin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Mardin Medreseler Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı İbrahim Yüksel, konu hakkında önemli açıklamalarda bulunarak medreselerde bulunan denge taşlarının dönmediğine dikkat çekerek acilen önlem alınmasını istedi.
Tarihi ve kültürel yapısı ile UNESCO’nun ‘Dünya Mirası Kenti Listesine’ girmeye aday olan Mardin’in, Zinciriye Medresesi başta olmak üzere diğer 62 medrese, bakımsızlıktan dolayı adeta çürüyüp yok olmayla karşı karşıyadırlar.
Zinciriye Medresesinin içerisinde bulunun depremin zarar verip vermediğini anlamak için yerleştirilen denge taşının artık rahatça dönmediğini vurgulayan Mardin Medreseler Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı İbrahim Yüksel, bir an önce gerekli tedbirlerin alınmasını dile getirdi.
Yüksel, Zinciriye medresesiyle beraber Mardin'de bulunan diğer 62 medresenin de aynı vaziyette olduğunu, bakım yapılmadığı takdirde tarihi yapıların gittikçe zarar göreceklerini ve yok olmakla karşı karşıya kalabileceklerini ifade etti.
"Zinciriye Medresesi büyük tehlike altında"
Zinciriye Medresesi için herhangi bir tedbirin alınmadığına dikkat çeken Yüksel, "Zinciriye Medresesiyle alakalı olarak acil alınması gereken tedbirlerin yıllar geçmesine rağmen alınmadığına maalesef üzülerek, kahrolarak şahit oluyoruz. Artuklu, Türkistan medeniyetinin Mardin'deki adıyla Artuklu Medeniyetinin, Mardin minaresinde kullandığı deprem terazisi mevcuttur. Deprem terazileri, şu an ayakta olan muhteşem binalarımızda binanın sağlamlığını veya sarsıntıdan veya depremden dolayı zarar görüp görmediğini tespit etmek için yerleştirilmiştir. Zinciriye Medresesinde de böyle bir deprem terazisi olduğunu Mardin Medreseler Koruma ve Yaşatma Derneği üyelerimiz tespit ettiler. Deprem terazisi döndüğü zaman bina sağlam demektir. Eğer rahatça dönmüyorsa binada bir sıkışıklık olduğunu, depremden zarar görmüş anlamına gelmektedir. " dedi.
"Alınacak çok basit tedbirlerle o yıkılma önlenebilir"
Denge taşının dönmemesiyle Zinciriye Medresesin büyük tehlike içerisinde olduğunu aktararak, "Maalesef şu an Zinciriye Medresesindeki terazi dönmüyor ve yıllardır tehlike sinyali veriyor. Geçen sene bu vakitlerde yetkililer orayla ilgili bir tedbir almaya çalıştılar. Yazışmalar yapıldı, bütçeler talep edildi, yapılacak onarılacak dendi hata uzmanların tespitine göre her an yıkılma ve zarar görme tehlikesi var. Resmî kurumlara yaptığımız sözlü görüşmelerde bunu açıkça dile getiriyorlar. Oranın her an yıkılma tehlikesi söz konusudur. Alınacak çok basit tedbirlerle o yıkılma önlenebilirken maalesef yıllar geçmesine rağmen henüz atılmış bir adım yok." ifadelerini belirtti.
"62 medresemizin tamamında maalesef yıkılma ve yok olma tehlikesi söz konusudur"
İbrahim Yüksel
Mardin'de bulunun diğer tarihi medreseler hakkında da bilgi veren Yüksel, "Kasımiye Medresesiyle alakalı da bir tehlike var. Kasımiye Medresesinin kuzey tarafında ciddi açılmalar olduğunu tespit eden uzmanlar bunu bize ilettiler. Orayla ilgili de maalesef gerekli bir kontrol henüz başlatılmadı. Tabi Mardin'de dernek olarak tespit ettiğimiz 62 medrese var. Zinciriye ve Kasımiye Medresesi bu 62 medresenin iki tanesi. Kalan altmış medresemizde de tarihi şeref levhası, bilimin, sanatın, birlikte yaşama kültürünün sembolleri olan bu medreselerimiz maalesef şu anda hiçbir kuruma bağlı olmayıp kendi halindeler. Özel mülkiyete geçenler var. Bir dönem meyhane olarak kullanılanlar, talan edilmiş olanlar, ticarethane olarak kullanılanlar var. Ayrıca harabe olarak yerde yığın olarak duranlar da maalesef var. Bunlarla ilgili çalışmalarımız var. Bunların belli bir kuruma bağlanması belli bir kurum çatısı altında korunması, yaşatılması ziyarete açılması, ilim İslam dünyasının araştırmasına incelemesine sunulması için çalışmalarımız devam ediyor. Bununla ilgili gerek kamuoyunda hamiyetli , aziz milletimizden gerekse bürokrasi ve siyasete etkin isimlerden bu işe el atmalarını bekliyoruz. İnsanlığın ortak kültürel mirası, insanlığın onuru olan bu yapıları hep birlikte kurtarıp korumamız ve ziyarete açmamız gerekmektedir. 62 medresemizin tamamında maalesef yıkılma ve yok olma tehlikesi söz konusudur." ifadelerini kullandı.
Yüksel, ayrıca Mardin'de dini inanç simgesini taşıyan tarihi yapılara hürmet edilmediğini, bu yapıların ve camilerin hemen yanı başında içki alanları açılmasına müsaade edilerek dini inanların yok sayıldığına dikkat çekti.
"Turizmden elde edilecek ciro uğruna dini değer kavramlarımız tamamen bertaraf edilmiş durumda"
Mardin'de menfi kazanımlar uğruna inanç kültürünün görmezden gelindiğini Belirten Yüksel, "İnancımıza aykırı olan diğer tatsız durum ise Mardin'de turizm gelişecek diye maalesef bütün değerlerimizi, inancımızın gerektirdiği davranış biçimlerini bir kenara atmışız. Turizmden elde edilecek ciro uğruna onur, dini değer kavramları tamamen bertaraf edilmiş durumda. Şu an birinci cadde maalesef içki ve fuhuş merkezi konumuna gelmiş. Çok daha kötüsünü hedefleyen siyasetçilere rastladık. Mesela Ortadoğu'nun kumarhaneler merkezi yapma sözü olan siyasetçilerimiz oldu bu ülkede maalesef. Bu hale getirilmesi planlı programlı bir şekilde yürütülmekle beraber biz insanlar olarak bu devletin bir ferdi olarak her birimizin bu gidişata engel olması insanlık gereğidir. Mevcut kanunlara göre 'caminin bütün ibadethanelerin 200 metre yakınına kadar bir mesafede içki satılamaz' deniliyor ama çok komik bir durumdayız." şeklinde konuştu.
Yüksel, "Sahabeler, evliyalar, şehitler, medreseler, camiler, kiliseler sinagoglar şehri olan yukarıda, maalesef her taraf içki ve fuhuş bataklığı haline dönmüş durumda. Yani mevcut yasalara aykırı. Sadece mevcut yasalar uygulansa bunlara müsaade edilmemesi gerekiyor. Yeni bir düzenleme yapmaya da gerek yok ama maalesef insanlar itiraz etmediği için mi yani herkes halinden memnun denip bu şekildeki uygulamalara göz yumuluyor anlamak mümkün değil. Fakat gerek halkımızın gerekse bürokrat ve siyasetçilerimizin bu duruma artık müsaade etmemesini bekliyor ve gerekli tedbirleri almalarını diliyoruz." ifadelerini ekledi.
Zinciriye Medresini ziyarete gelen vatandaşın İLKHA'ya attığı yazılı açıklamalarında şu ifadeler verildi:
"Tarihi mekanlar gün yüzüne çıkarıla dursun, kazanımlarımız olan kültürel mekanlara gösterilmesi gereken ihtimam ise ne yazık ki gereken düzeyde olmamaktadır. Yerli ve yabancı turistlerin akımına uğrayan Zinciriye Medresesi, ziyaretçilerin insafına terkedilmişçesine bir düzensizlik içerisinde bulunmaktadır. Ziyaretçilerin ücretle girdiği ve görevli oldukları anlaşılan kişilerin varlığına rağmen, kültürel estetik hazzı tırmalayan irili ufaklı bir çok görüntü ile karşılaşmak söz konusudur. Kültürel ve tarihi değere matuf mekanlar gerekli temizliğin yapılmadığı, suyu akmayan, kapalı mekanlarında sigara içilen, kırılan ve dökülen yerleri onarılmayan ve her köşesinin alelade bir depo olarak kullanıldığı bir mekan olarak kalması kabul edilebilir değildir. Belli bir vetirede özen gösterilerek restore edilen ve kültürel mirasımız olan bu mekanların daha sonra bakımsızlık ve düzensizlikten ötürü böyle bir kadere terkedilmesi izaha muhtaçtır."
Zinciriye Medresesi; Sultan İsa Medresesi Mardin’de hüküm süren son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İsa bin Muzaffer Davud bin El Melik Salih tarafından 1385 yılında yaptırılmıştır. İlk defa Mardin’de görülen Timur ve ordusu ile savaşmış olan Melik Necmeddin İsa, bir süre bu medresede hapsedilmiştir. Halk arasında Zinciriye Medresesi diye de anılan Sultan İsa Medresesi, doğu ve batı uçlarındaki dilimli kubbeleri ve doğu tarafına rastlayan yüksek anıtsal portalı ile çok uzaklardan bile dikkati çeker. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
FETÖ'nün, yargı eliyle hükümeti devirmeye çalıştığı 17-25 Aralık darbesinin üzerinden 11 yıl geçti. 17-25 Aralık darbe girişimi, FETÖ'nün, seçilmiş meşru hükümete karşı yürüttüğü operasyonların başlangıcı kabul ediliyor.
Her yıl insan hakları raporları yayımlayan, Dünya Çocuk Hakları Günü'nü kutlayan, hak ve özgürlüklerden dem vuran ABD ve AB gibi Batılı uluslar, söz konusu Filistin, Lübnan ve Gazze'de katledilen en az 20 bin çocuk olunca utanç verici bir sessizliğe bürünüyor.
Filistin toprakları üzerinde siyonist rejimin kurulmasına, işgal ve katliamlara yol açan “Balfour Deklarasyonu”nun üzerinden tam 107 yıl geçti.
20 yıldan fazla bir süre ile Afganistan'ı işgal altında tutarak halkını sefalete mahkûm eden barbar Batı, hezimetini kamufle etmek için, Afganistan halkının yüzde 80'inin yoksulluk sınırının altında olduğu yaygarasını kopararak propaganda malzemesi olarak kullanıyor.