ABD’nin kısa tarihi darbeler, katliamlar ve soykırımlarla dolu. Kızılderililerin ve Afrikalı kölelerin kanı üstüne kurulan ABD’nin soykırımcı tarihi bütün açıklığı ile orta yerde durur.
1492′de keşfedilen Amerika Kıtası, bu tarihten itibaren insanlık tarihinin en büyük cinayetlerine sahne oldu.
ABD, resmi olarak 4 Temmuz 1776 tarihinde Kızılderililerin kanları üstüne kurulmuştur. Her Kızılderili’nin öldürülmesi için resmi olarak 5 dolar ödeyen ABD toplamda 70 Milyon Kızılderili’yi katletti. O dönemde dünya nüfusunun 5’te birini Kızılderililer oluştururken bugün yok denecek kadar azlar.
Avrupa’nın vahşi devletleri olan İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve İngilizler, buradaki yerli halkları akıl almaz şekillerde katletti ve soykırıma tabi tuttular. Amerika’nın yerlisi olan Kızılderililer ve Afrika’dan köle olarak getirdikleri siyah derililerin kanları üstüne kurulan Amerika bugün de aynı vahşetlerini dünyanın tüm coğrafyalarında devam ettiriyor.
70 milyon Kızılderili’yi katlederek vatanlarını gasp eden ABD, torunlarına halen ikinci sınıf insan muamelesi yaptığı 15 milyon Afrikalıyı köleleştirdi.
ABD’nin ayak bastığı her coğrafya büyük trajediler yaşıyor. ABD’nin sicili Vietnam’dan Irak’a, Afganistan’dan Şili’ye katliamlarla dolu. Japonya, Kore, Küba, Panama, Guatemala, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Suriye dünya üzerinde ABD’nin kanlı tarihinden nasibini almış durumda.
Kızılderililer katledildi
ABD'nin şu anda sınırları içinde olan toprakların asıl sahipleri Kızılderililer. Beyaz adam bu kıtaya ayak basıp da topraklarına el koymasının ardından resmen bir soykırım yaptı yıllarca. Milyonlarca Kızılderili katledildi.
Ulaşamadıkları Kızılderililerin açlıktan ölmesi için o topraklardaki bizonları toptan katlettikleri, bu yolla da çocukları bile açlığa mahkûm ettikleri tarih kitaplarında kaydedilmiş durumda.
12 Ekim 1492 tarihi Kızılderililer için trajik bir gündür ve o günü Kolomb Günü olarak kutlamak, soykırım, kölelik, tecavüz ve yağma (en:plunder) mirasını kutlamak demektir. Benzer şekilde Şükran Günü kutlamaları ABD Kızılderililerine karşı yapılan soykırımın kutlaması olarak görülmektedir.
Kristof Kolomb’un 1492 tarihindeki keşfinden hemen sonra başlayan Kızılderili katliamı, yerli halkın tabi tutulduğu soykırımın adıdır. O tarihten 1886 yılına kadar süren katliamda, 70 milyon Kızılderili ortadan kaldırıldı.
Amerika kıtasını keşfeden Kristof Kolomb’un seyir günlüğüne göre Kızılderililer,” Keskin silahları ilk kez gören, kötülüğü tanımayan ve hiç silahı olmayan “bir ulustu. O tarihlerde dünya nüfusunun 5’te biri Kızılderili’ydi. Ancak bugün, soykırımlarla yok denecek seviyeye geldi.
Kızılderililere tahammül edemeyen bu zorbalar; onları “halk” olarak bile görmüyordu. ABD’nin kurucusu ve ilk Başkanı George Washington, yerlileri vahşi hayvanlara benzeterek, “Bu vahşi hayvanların (Kızılderilileri kastediyor) tamamen imha edilmesi gerekiyor” diyordu. Sonuçta da öyle oluyordu.
ABD’nin bir başka Başkanı Theodore Roosevelt de Washington’dan geri kalmıyordu: “Ben en iyi yerli (Kızılderili) ölü yerlidir demek istemiyorum ama 10’da 9’u öyledir” diye konuşuyordu.
400 yılda milyonlarca Afrikalı köleleştirildi
ABD, Avrupa uluslarınca 400 yıldan fazla sürdürülen acımasız insan ticaretinden büyük payı da kendisi almıştı. 1517′de İspanya kralı tarafından plantasyon köleliği Amerika’daki İngiliz kolonilerince de sürdürüldü. Köle ticaretinin sürdürüldüğü 400 yıl boyunca Afrika’dan Amerika’ya 15 milyon köle getirildi.
Kölelerin can kayıpları da düşünüldüğünde Afrika’dan koparılan ve gemilere yüklenerek getirilen Afrikalı sayısının 35 milyonun üzerinde olduğu sanılıyor.
Nagazaki ve Hiroşima Saldırısı
ABD tarihinin bir diğer soykırımı Hiroşima ve Nagazaki saldırılarıdır. 1945 senesinde bu bölgelere atılan atom bombası sebebiyle 350 bin kişi öldü ve bir o kadar kişi de engelli kaldı.
1945'te Hiroşima'ya atılan atom bombası nedeniyle o anda 140 bin kişi hayatını kaybetti. Nagasaki'ye de attılar, 80 bin kişi öldü. Bu bombaların etkisiyle yıllarca o topraklarda ot bitmedi. O bombaların etkisiyle yıllar sonra bile hastalıktan insanlar hayatlarını kaybetti.
2. Dünya Savaşı’nda Almanya Dresden’e 3 gün aralıksız havadan bomba yağdıran ABD, çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişiyi öldürdü.
Kore üç yıl boyunca bombaladı
Kore, 1950-53’te ABD savaş uçakları tarafından üç yıl boyunca bombalandı. ABD, Kore’de solcular ve Sovyet müttefiki iktidarın birleşmesini engellemek için 4 milyona yakın insanı katletti.
1950 yılında CIA destekli darbe sırasında 200 bin Guatemalalı öldürüldü.
Vietnam Savaşı
“Portakal gazını” kullanan ilk ülke olarak tarihe geçen ABD, Vietnam’daki 3 milyon sivili bu gazla öldürdü. Olaylar, 1962-1975 seneleri arasında gerçekleşti.
Vietnam’da yapılan katliama sadece bir örnek, bunu da sonra kabul ettiler üstelik. Örneğin üç Vietnam köyünde 347 sivili gözlerini kırpmadan öldürenler ABD'li askerlerdi. Bu savaş suçunu bir İngiliz gazeteci çıkardı, bir yıl sonra ABD de doğru olduğunu itiraf etti. Üstelik katliam fotoğraflarla da belgelendi.
Peki ne yaptı ABD bu katliamı gerçekleştiren askerlerine... 2 yıl ev hapsi verdi!
İran darbesi
1953’te Moskova yanlısı İran Başbakanı Musaddık’ı darbeyle devirdi. Sonrasında Şah Pehlevi tarafından ABD’nin ekonomik, siyasi ve askeri desteğiyle on binlerce İranlı infaz edildi.
Bosna Hersek Katliamı
ABD’nin dolaylı olarak yaptığı katliamlardan olan Bosna Hersek katliamı, Boşnaklar ve Sırplar arasında doğrudan olarak gerçekleşti. Birleşmiş Milletler ve tüm dünyanın gözü önünde 250 binden fazla Boşnak öldürüldü, binlercesi de göç etmeye zorlandı. Bu olaylar, 1992-1995 seneleri arasında gerçekleşti.
ABD’nin utanç kaynağı Guantanamo hapishanesi
ABD’de 11 Eylül 2001’deki saldırılarının ertesinde ABD’nin Afganistan’ı işgalinin ardından kurulan Guantanamo cezaevi, Küba’nın Guantanamo Körfezi’ndeki Amerikan donanma üssünde yer alan tutukevidir.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush tarafından ilan edilen “terörle küresel savaş” kapsamında yakalanan zanlılarının getirildiği hapishaneye ilk tutuklular 11 Ocak 2002’de konuldu.
Üç bölümden oluşan cezaevinde 2002’de açılan “X-Ray”i, ilerleyen dönemde “Kamp Delta” ve “Kamp Iguana” kısımları takip etti.
ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, 2003 yılında cezaevine yaklaşık 680 şüpheliyi gönderirken, bu rakam zamanla 800’e ulaştı.
Turuncu tulumlar giydirilen zanlıların statüleri, tutukeviyle ilgili tartışmaların merkezinde yer aldı.
Bush yönetimi Guantanamo tutuklularının, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri’ne göre “savaşçı” tanımlamasına girmediğini iddia ederek, yakalananlara “savaş esiri” muamelesi yapılamayacağını savundu. Bush yönetimi, tutulanları “adli suçlu” şeklinde nitelendirmekten de kaçındı.
ABD toprakları dışında bir yerde tutulması da zanlıların, ABD yasal sistemine başvurmasının önüne geçti. Federal hükümetin yasalar uyarınca Guantanamo'daki tutukluları ABD anakarasına getirmesi, yasak.
O dönemdeki ABD yönetiminin “savaş suçluları” ile “yasa dışı savaşçılar” arasında ayrım yapmaya çalıştığını savunan insan hakları örgütleri ve birçok kesim, Cenevre Sözleşmeleri’nin ihlal edildiği görüşünde.
Uluslararası Af Örgütü, geçen yıllarda Guantanamo’nun askeri hapishane olarak kullanılmasını yasa dışı uygulamaları ve zanlılara yönelik yapılan sorgulama tekniklerini “insan hakları skandalı” olarak tanımlarken, Birleşmiş Milletler (BM) de hazırladığı raporlarda tutukevinde yapılan hak ihlallerine birçok kez dikkati çekti.
Özellikle suyla boğulma hissi yaratma, cinsel tehditler, makattan besleme-sulama, uykusuz bırakma gibi sorgulama yöntemlerinin ABD Senatosu’nun raporlarıyla da tespit edilmesi hem ABD’de hem de uluslararası kamuoyunda tutukevinin “ABD’nin utanç kaynağı ve yüz karası” olarak adlandırılmasına neden oldu.
Ebu Gureyb Skandalı
Bağdat'taki bir ABD askeri gözaltı merkezi olan Ebu Gureyb’deki trajedi ancak duvarları arasında meydana gelen aşağılayıcı ve inanılmaz derecede şiddetli uygulamaların doğrudan kanıtları üretilip kamuoyuna duyurulduğunda farkına varıldı.
Ebu Gureyb Cezaevi işkenceleri, 2003 yılında Amerikan askerlerin, işgal altındaki Irak'ta yer alan Ebu Gureyb Cezaevi'nde tutuklulara uyguladıkları işkence ve kötüye kullanma olaylarıdır.
Irak'taki işkencelerin anlatıldığı kamuoyundan gizlenen 53 sayfalık bir raporda Ebu Gureyb'den çıkan resimlerin ardından bu rapordan kimi bölümler de basında yer almış, buna göre, "sadistçe, kaba ve gayri ahlaki" diye tanımlanan çok sayıda işkence örneği anlatılırken, "Iraklı esirlere sopalar ve farklı aletlerle tecavüz edildiği, çırılçıplak soyuldukları, kadın çamaşırları giymeye zorlandıkları, günlerce su ve tuvalet bulunmayan hücrelerde tutuldukları ve sürekli olarak dövüldükleri" dile getirilmiştir.
Olayların ortaya çıkmasından sonra ABD'li Çavuş Charles Graner askeri mahkemede yargılayarak suçlu bulmuşlardır.
Ebu Gureyb'ten sorumlu general J. Kaprinski, Ebu Gureyb Cezaevi'nin askeri istihbarat tarafından yönetildiğini, taciz ve kötü muamelenin fiilen resmî politika olduğunu ve sorgulamalara CIA ajanlarının da katıldığını belirtmiştir.
O dönem görevde olan birçok ABD yetkilisi ve Kongre üyesi, 2004'teki Ebu Gureyb skandalını ve hapishane içindeki suiistimali “birkaç çürük elmanın” dahil olduğu münferit bir olaymış gibi sunmaya çalıştı.
Çıkardığı iç savaş ve yaptığı darbeler
-1955 yılında Endonezya, Laos, Kamboçya’da çok sayıda CIA operasyonu düzenlendi.
-1950-59 yılları arasında Küba’da 60 bin kişi ABD destekli Batista birliklerince katledildi.
-1960’da CIA destekli iç savaş sürecinde 3 milyona yakın Kongolu öldürüldü.
-1961-62’de CIA’nın Küba’da Fidel Castro’yu devirmek için planladığı Domuzlar Körfezi Operasyonu’nda 294 kişi öldü.
-1965-66’da ABD destekli darbede 500 binden fazla Endonezyalı öldürüldü.
-1970-75 yılları arasında Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon kişi katledildi.
-1973’te Şili’de CIA destekli darbe sonrası 17 yıl boyunca 5 bin sivil hayatını kaybetti.
-Arjantin’de ABD tarafından desteklenen ölüm mangaları, 1974-1983 yılları arasında 30 bin insanı öldürdü.
-1977 yılında ABD, El Salvador’daki askeri yönetime destek verdi. 70 bin kişi öldü.
-1981-90’da Nikaragua’da, ABD’nin desteklediği devrim karşıtları kontraların başlattığı iç savaşta 50 bin kişi öldü.
-11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Beyaz Saray’ı hedef alan saldırıları bahane eden ABD, Afganistan’ı işgal etti. ABD, 150 binden fazla sivilin ölmesine neden oldu.
-1989’da Panama Başkanı Noriega, Amerika’nın emirlerine karşı çıkmaya kalkışınca, ülkesi ABD tarafından işgal edildi. Noriega tutuklandı. 3 bin Panamalı sivil öldürüldü.
-ABD 1991 yılında Birinci Körfez Savaşı olarak adlandırılan savaşta Irak’ı işgal ederken çok sayıda katliama da imza attı. 91’den 98’e kadar ise kötü beslenme ve hastalık nedeniyle yarısından fazlası çocuk olmak üzere 1 milyonun üzerinde Iraklı hayatını kaybetti.
-2003’te başlayan İkinci Körfez Savaşı’nda ise 1 milyondan fazla Iraklı katledildi, 4,7 milyon Iraklı da evini terk etmek zorunda kaldı.
-2011-13’te ABD, siyonist rejim, Batılı ve Arap müttefiklerinin desteklediği darbe ile Mısır’ın halkın seçmesiyle başa gelen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi devrildi. Darbede binlerce kişi katledildi.
-2011-18’de Amerika’nın Ortadoğu’daki sivil katliam sicili hayli kabarık. Amerika, taşeron örgütler üzerinden karıştırdığı Orta Doğu’da sadece Irak ve Suriye’de 2 milyondan fazla Müslüman kanı döktü.
-Amerika’nın yardım sağladığı ve silahlandırdığı siyonist işgal rejimi yüzbinlerce Filistinliyi katletti ve yerlerinden etti.
- Latin Amerika’da ABD’nin bulaşmadığı savaş, katliam, insan hakları ihlali yok gibi. Nikaragua’dan kaçan işkenceci, halk düşmanı örgütleri destekledi ve Nikaragua halkının üstüne saldırttı.
- Birçok Latin Amerika ülkesinde de Ulusal Muhafızlar adı altında Ölüm Mangaları’nı örgütledi, eğitti, finanse etti, silahlandırdı ve halkın üzerine saldırttı.
- ABD son olarak Irak ve Afganistan’da yüz binlerce Müslüman’ı şehit etti, kadınların namuslarına el uzattı ve hapishanelerde on binlerce Müslüman’a sistematik işkenceler yaptı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ardından siyonist işgalciler, işgal altındaki Batı Şeria'da saldırıların şiddetini artırdı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Gerapetritis ile Katar'da bir araya geldi.
Ege Denizi'nde meydana gelen depremlerin ardından Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis, acil toplantı kararı aldı.
İlk yurt dışı ziyaretini Panama'ya yapan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Güney Amerika ziyareti kapsamında Guatemala, El Salvador, Kosta Rika ve Dominik Cumhuriyeti'ni de ziyaret edecek.