Batı Şeria'nın Tulkaram kentindeki İslami Cihad hareketinin Kudüs Taburları'nın komutanı Ebu Şuca olarak bilinen Muhammed Cabir, siyonist işgal rejimin Tulkaram'a düzenlediği cani saldırıda şehid oldu.
Ebu Şuca'nın şehadeti üzerine Filistin İslami Direniş grupları açıklamalarda bulundular. Ebu Şuca'nın şehadetini tebrik eden İslami Direniş Hareketi (HAMAS), siyonist düşmanın Batı Şeria'ya yönelik suçlarının devam etmesi, Filistin ulusunun ve direnişinin iradesini asla zayıflatmayacak veya kıramayacağını belirtti.
İslami Cihad Hareketi, Batı Şeria'ya yönelik mevcut cani saldırı, önceki saldırılar gibi başarısızlıkla sonuçlanacağı ve düşmanın bu bölgedeki direnişi yok etme çabaları hiçbir yere varmayacağını ifade etti.
Filistin Direniş Komiteleri ise, "Şehitlerin kanı hiçbir zaman boşa akmayacak ama direnişi büyüterek düşmana yönelik operasyonları sürdürecek ve düşmanın Filistin topraklarında başlattığı savaş siyonist yerleşimcilere asla güvenlik getirmeyecektir. Ama bu toprakları cehenneme çevirecekler." ifadelerine yer verdi.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, şehit Ebu Şuca, genç yaşına rağmen fedakarlığın ve fedakarlığın açık bir örneği ve özverili bir saha komutanı olduğunu belirtti. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
İşgalcilerin Gazze Şeridi'ne yönelik 465 gündür devam eden saldırılarında şehid sayısı 46 bin 645’e, yaralıların sayısı ise 110 bini geçti.
Birleşmiş Milletler insan hakları uzmanları, Filistin Yönetimi'nin Batı Şeria'da El Cezire kanalını yasaklamasını eleştirerek, bu kararı "ifade özgürlüğüne saldırı" olarak nitelendirdi.
Suriye'de Esad rejiminin devrilmesinin ardından kurulan yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Türkçe yaptığı paylaşımda, "Yeni Suriye'yi temsil etmek üzere Türkiye'ye ilk resmi ziyaretimizi gerçekleştireceğiz." dedi.
HAMAS'ın merhum lideri şehit Yahya Sinvar'ın naaşının işgal rejimi ile yapılacak bir esir takasıyla HAMAS'a teslim edilmesini talep etmesine rağmen, bu talebin kabul edilmeyeceğini yazdı.