Harran Üniversitesi Siverek Uygulamalı Bilimler Fakültesi Öğr. Üyesi Hasan Bardakçı, harf inkılabından dolayı 100 yıldır toparlanamadıklarını belirterek, harf inkılabının uzun süreli bir hafıza kaybı oluşturduğunu söyledi.
1 Kasım 1928 yılında gerçekleştirilen harf inkılabı, kabulünden günümüze kadar tartışıla gelen konuların başında geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı konuşmada harf inkılabı ile birlikte her şeyin sıfırlandığı yönündeki açıklaması, harf inkılabı ile ilgili tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Harran Üniversitesi Siverek Uygulamalı Bilimler Fakültesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hasan Bardakçı ve Eğitimci Yazar Mustafa Karadağlı harf inkılabının günümüze yansıması ile ilgili İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Dr. Öğr. Üyesi Hasan Bardakçı, harf inkılabının uzun süreli bir hafıza kaybı oluşturduğunu belirterek, "Harf inkılabı; 1928 yılında Türkiye'nin Avrupalılaşma konusunda yapmış olduğu faaliyetlerden bir tanesidir. Harf inkılabı, Türkiye'de en çok tartışılan konulardan bir tanesidir. Köklü toplumlar genelde kökleri ile iradelerini ortaya koyarlar. Bizim bir yerde kökümüz kesildi. İfade edeceğimiz bir şeyimiz kalmadı. Ders alabileceğimiz, içerisinden bir şeyler çıkarabileceğimiz kaynaklarımız kalmadı. Çünkü dedelerimiz, her gün okumuş oldukları kaynakları bir anda okuyamaz hale geldiler. Biz bunun zorluğunu yaşadık. Belki de bizim toplumumuzun bu son 100 yılda bir türlü toparlanamamasının sebeplerinden biri de budur. Biz o açığı ancak 100 yılda kapatabildik." ifadelerini kullandı.
Harf inkılabının günümüze yansımasını değerlendiren Bardakçı, "100 yıllık bir kaybımız oldu. Cumhuriyetin ilk dönemlerine kadar yönettiğimiz bu coğrafyada sahip olduğumuz benliğimizi ifade eden o harfleri, ifadeleri ve kaynakların hiçbirini okuyamaz hale geldik. Bizim bunu toparlamamız 100 yıllık bir zaman dilimini aldı. Geçmişte beraber mücadele ettiğimiz toplumlardan 100 yıl geride kaldık. Birçoğumuzun babası ya da dedesi bir anda cahilleşti. Çok konuşulmasa dahi bunu ifade etmek gerekiyor. Biz kendi hafızamızı bir anda sildik." şeklinde konuştu.
"Osmanlıca ve Arapça yazılmış bütün eserler tercüme edilmelidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan "Harf Devrimi" ile adeta her şeyin sıfırlandığı ifadelerini değerlendiren Bardakçı, "Harf inkılabı ile ilgili olarak bir değerlendirmenin daha önce yapılmaması çok büyük bir ayıp. Geçmişte Osmanlıca ve Arapça yazılmış olan bütün kaynaklarımızın bugüne tercüme edilmesi gerekirdi. Bunun da devlet eliyle yapılması gerekirdi. Çünkü bizim hafızamız orada duruyor. Biz devletin hatalarını da orada görecektik, devletin başarılarını da görecektik. Şu durum ne? Kendimizden bihaberiz. Kime sorarsanız sorun 1920 öncesine dair bir şey bilmiyor. Çünkü ona aktarılan hiçbir şey yok. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında İktisat Kongresi'nde Kazım Karabekir, harf inkılabının bir an da yapılmasının topluma zarar vereceğini belirtiyor. Bunun doğru olmadığını düşünüyor. Harf inkılabı, bir an da uygulandığı için toparlanmamız zaman aldı. Bunun bugüne kadar ifade edilmemesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bu konuda ifade edilebilecek daha çok sözümüzün olduğu kanaatindeyim. İnşallah bu konuda adımlar atılacaktır." diye konuştu.
"Harf inkılabı, Anadolu'nun hafızasına reset çekilmesidir"
Öğrencilerin harf inkılabından önce yazılmış eserleri okuyamadıklarını belirten Eğitimci Yazar Mustafa Karadağlı, "Harf inkılabı, Anadolu'nun hafızasına reset çekilmesidir. Edebiyat öğretmeni olmam hasebiyle sık sık sınıfta Osmanlıca vecizeler okurum. Geçen bir Osmanlıca kursunda öğrencinin birine Yavuz Sultan Selim'in bir beytini okumuştum. Çocuklar yüzüme bakıp tebessüm ettiler. Kulaklarına güzel gelen bir terennüm ama ne anlama geldiğini pek çıkaramadılar. Mehmet Akif'ten şiirler okuyorum anlamıyorlar. Kaç yıl önce yazılmış bir Ehmedê Xanî'nin, Feqiyê Teyran'ın yazmış olduğu beyitten tek bir kelime bilmiyorlar." dedi.
"Harf inkılabı okuma yazma oranının artırılması ile ilgili değil"
Bir ağacın budanması gibi harf inkılabının Müslümanları budadığını vurgulayan Karadağlı, "Hafızanın resetlenmesi Anadolu'nun bağrında yetişen âlimleri tamamen bitirmiştir. Düşünün bir gecede tuğla yığınına dönüşen kütüphanelerden bahsediyoruz. Bu bir milletin yeniden budanması anlamına geliyor. Harf inkılabındaki temel amacın; okur-yazarlık oranının düşüklüğünden kaynaklandığını tahmin etmiyorum. İstatistik kurumunun yayımladığı 1927 ile 1928 yıllarındaki Anadolu halkının okuma-yazma oranı yüzde 10,7 dir. Bu 20 milyon insana tekabül ediyor. Bir gecede 20 milyon insan cahil bırakılıyor. Bir yandan okuma-yazma oranını yüzde 10,7 olduğunu ve bunu yükselteceğinizi söylüyorsunuz. 'Bunlar Arap harfleridir bunlar bizi geri bırakıyor' ya da 'bunlar şeriatı hatırlatan harflerdir' diyerek Yunan harflerine dönülüyor. Aslında bütün alfabeler birbiri ile akrabadır. Bizim Arap harfleri dediğimiz aslında Fenike alfabesinin değiştirilmiş halidir." diye konuştu.
"Âlimler bir gecede cahil bırakıldı"
Karadağlı, "Hiç kimse harf inkılabını yaparak Batılılaştıklarını söylemesin. Bu tamamen bir kültür erozyonudur. Karaman'daki Rumlar kendi harfleri ile yazıyorlar. O dönemdeki azınlıklar zaten Latin alfabesini kullanıyor. Cumhuriyet'in 10'uncu yılında yayınlanan bir kitapta azınlıkların bizim kullandığımız alfabeyi anlamadıkları, bu yüzden harf inkılabının yapıldığı belirtiliyor. Bunu Milliyetçilik adına yaptıklarını iddia edenler Rumlara, Ermenilere ve Yahudilere benzemek için bunu yaptılar. Kesinlikle onları küçük görmüyorum, yanlış anlaşılmasın. 'Biz yaratılanı yaratandan ötürü seven insanlarız.' bunları kıyaslama açısından söylüyorum. 1353 sayılı bir kanunla bir gecede bu kanun çıkarılıyor. Bir gecede bir halkı tırpanlıyorsunuz ve buduyorsunuz. Hemen sistemden geçirip, bir anda yayımlıyorsunuz. Bir gecede insanlar geri bırakılıyor. Bunu Milliyetçilik adına yaptığını söyleyenler kendi atalarının yazmış oldukları kitapları yakıyorlar. Bir gecede siz cahil kalıyorsunuz. Adam medresede müderris ders veriyor. Bilmiyor Latin alfabesini, bir gecede cahil bırakılıyor. Bu utanç verici bir şeydir." diye konuştu.
"Japonlar karışık olan alfabelerinden vazgeçmemişlerdir"
Harf ve dilin birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğuna dikkat çeken Karadağlı, "Bugün Irak'ta âlim arkadaşlarım var. Latinceyi biliyorlar. Onların öyle bir zorunluluğu yok. Latince de yazabiliyorlar, Arapçada yazabiliyorlar. Bunun hiçbir sıkıntısı yoktur. Harf ve dil birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Bunu ciddi bir şekilde düşünmek lazım… Harf inkılabının ne kadar büyük bir tahribat yaptığını size şu hikâye ile anlatmak istiyorum. İkinci Dünya Savaşı'nda Japonlar Amerikalılara yenildiler. Amerikalılar 500 maddelik bir barış anlaşması ile Japonların karşısına çıkar. Maddelerden bir tanesi şudur: Bu alfabe değişecek. Biliyorsunuz Japon ve Çin alfabesi dünyanın en karışık alfabesidir. 2 bin 500 karakterden oluşur ve anlaşılması da zordur. Japonlar bütün maddeleri kabul ediyorlar ama alfabelerinin değişmesini içeren maddeyi kabul etmiyorlar. Japonlar Amerikalılara, 'Siz bizimle atalarımız arasındaki bağı koparmak istiyorsunuz.' diyorlar. Anadolu'da yapılmış inkılap da Amerikalıların yapmak istediklerinin tezahürüdür." şeklinde konuştu.
"Bu ülkede bir kültür dejenerasyonu yaşandı"
Karadağlı, "Dedenizin mezarına gidiyorsunuz 50 yıl önceki mezar taşını okuyamıyorsunuz. Biz uzman buluyorsunuz bu yazıyı okutmak için. Öğrenciler yanımıza gelerek 'Hocam! Bir tezim var da bunu parayla çevirecek kimse yok mu?' diye soruyorlar. Düşünün tescilli hırsız İngilizler, Mısır'ı işgal ederken onların alfabelerine dokunmamışlar. Firavunun yıllar önce yazmış olduğu kitabeleri Mısırlılar okuyabiliyorlar. Bu ülkede bir kültür dejenerasyonu yaşandı. İnsanlar ne olduğunu da bilmiyor. Kullanılan dilin ne olduğunu tam olarak bilmiyor. Bunun zararlarını dünyaya ile kıyasladığımız zaman neden geri olduğumuzu anlarız. Bugün Türkiye'nin dünyaca tanınmış bir markası yok. Kore ise dünyaya 4 marka ile çıkıyor. Bizim henüz bir markamız yok. Çünkü biz 100 yıl geriden başladık. Bu da bizi biraz düşündürmelidir." ifadelerini kullandı. (Abdurahman Uğurlu-İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Şanlıurfa 7. Uluslararası Kitap Fuarına katılan Yayıncı Abdullah Ergünşah, mevcut eğitim sisteminin değişmesi gerektiğini ifade ederek, özellikle okul öncesi çocuğun ilgi ve yeteneklerinin keşfedilmesi ve buna göre bir eğitim programı hazırlanması gerektiğini dile getirdi.
Yayınevi Temsilcisi Ali Belbağı, dijital çağda sosyal medyada vakit geçiren çocuklarla kitap okuyarak kendini geliştiren çocuklar arasında önemli farklar bulunduğunu belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığınca, ilkokul birinci sınıf öğrencilerine yönelik yeni müfredatta yer verilen "süreç odaklı" öğrenme çıktılarına uygun Türkçe, matematik ve hayat bilgisi derslerinden fasiküller hazırlandı.
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen fotoğraf yarışmasında dereceye giren ve sergilenmeye değer görülen fotoğrafların yer aldığı "Öğretmen Gözüyle" fotoğraf sergisi, Ankara'da ziyarete açıldı.