Kılınç: YKS tercihlerini son güne bırakmak öğrenciyi paniğe sevk edebilir

Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercih sürecinde sona yaklaşılırken, Rehberlik Öğretmeni İbrahim Kılınç öğrencilere son gün telaşına karşı uyarıda bulunarak, "YKS tercihlerini son güne bırakmak öğrenciyi panik, stres ve bir karmaşanın içerisine sokabiliyor." dedi.
8-13 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olan YKS tercihlerinin son günlerine yaklaşılırken konuyla ilgili Rehberlik Öğretmeni İbrahim Kılınç, İLKHA' mikrofonuna önemli değerlendirmelerde bulundu.
Tercih yapılırken son güne bırakılmaması uyarısında bulunan Kılınç, ayrıca tercih ve diğer bilgileri edinme amacıyla yapay zekâya sorulmasının uygun olmadığını kaydetti.
Kılınç, baraj sıralamaları, kontenjan değişiklikleri ve profesyonel rehberlik desteğinin önemine de değindi.
Tercih döneminin son günlerine girilmesine rağmen halen tercih yapmayan öğrencilerin olduğunu belirten Kılınç, "YKS tercih dönemi, üniversite tercihleri, Ağustos'un 8'inde başlayıp 13’üne kadar devam edecek. Dolayısıyla son iki gün kaldı. Tercihler için halen yoğun bir şekilde telefon görüşmeleri alıyoruz. ‘Hocam, daha tercihlerimi yapmadım, ne yapabilirim?’ diye dönüş alıyoruz. Dolayısıyla öğrenciler tercihleri son güne bırakmamalıdırlar. Son günlere bırakmak risklidir. Sonuçta 24 tane tercih hakkımız var ve 2 haftalık bir süre bize verildi. Bu 2 haftalık süreçte rahatlıkla okul arayışlarına, bölüm arayışlarına, kendi puanlarına yakın, sıralamalarına yakın yerleri tercih edebilirken bazı öğrenciler maalesef ki son günlere bırakıyorlar. Bu da daha çok panik, stres ve öğrenciyi bir karmaşanın içerisine sokabiliyor. Son günlere bırakıldığında daha çok stres, daha çok karmaşa, daha çok kompleks bir hâl alır. Hem ruh hâlimiz hem fikirlerimiz daha çok kompleks ve karmaşık bir ruh hâline bürünebilir." şeklinde konuştu.
"Sıralaması iyi olmayan öğrenciler çok yoğun bir karmaşa ve psikolojik baskı altında kalabiliyor"
Puanı iyi olmayıp tercihi sonlara bırakan öğrenciler hakkında konuşan Kılınç, "Sıralaması özellikle iyi olmayan öğrenciler çok yoğun bir karmaşa ve psikolojik baskı altında kalabiliyor. Bundan kaynaklı öğrenci bir an önce bir rehber öğretmene ve bu alanda çalışan bir danışmanla görüşüp ya bu yıl tercihlerini verip üniversite öğrencisi olacaklar ya da bir yıl daha istediği, hayal kurduğu, sevdiği bölüm için bir daha kalıp çalışmasına devam edecek. Bu konuda, öğrencileri üniversite sınavına hazırlayan bir kurumdan destek almaları gerekiyor. Öğrenciler kendilerini çalışma salonuna kaydediyorlar, kendi başlarına çalışıyorlar ama bilgi eksikleri devam ediyor. Yanlış yaptığı, boş bıraktığı sorulara bir çözüm üretemiyorlar. O deneme ve gerçek sınav ambiyansını çalışma salonunda alamıyorlar. Bundan kaynaklı mutlaka bir dershaneyle görüşüp, dershanelerde, özel öğretim kurumlarında bu alanda iyi eğitim veren kurumlarla görüşüp onlarla bir yıl daha devam etmelerini öneriyoruz." ifadelerini kaydetti.
Kılınç, iyi bir puana sahip olmak için iyi bir eğitimin alınması gerektiğini kaydederek, "Öğrenciler ‘Daha iyi yapacağım’ deyip daha kötü bir sıralamayla karşılaşabiliyorlar. Tabii bunun içerisinde çok şey var. Sonuçta kocaman bir yıl, çok fazla uyarıcı var. Öğrencinin içinde bulunduğu toplumun hızlı bir şekilde değişip dönüşmesiyle sürprizler olduğu gibi kötü sürprizler de öğrenciyi bekliyor. Bunların tümü öğrencinin çalışma temposu üzerinde etkili. Hayat sürprizlerle dolu ama öğrenci bilinçli bir şekilde profesyonel bir yerden eğitim alırsa, destek alırsa daha iyi yapabilecek." dedi.
Yapay zekâya tercih konusu danışılmasının doğru olmadığını belirten Kılınç, "Sosyal medya ve internet sayfalarında çok fazla yanlış bilgiler var. İnternette bu alana hâkim olmayan birileri herkes bir şeyler yazabiliyor. Yapay zekâ da bu algoritmaları toplayıp bir sonuç sunuyor öğrenciye. Yapay zekâ, her öğrenci ayrı bir dünyadır, ayrı bir varlıktır. Yapay zekâ o öğrenciyi ne kadar tanıyor? Yani öğrenci kendisiyle ilgili verileri yapay zekânın içine hangi oranda vermiş olabilir ve samimi bir şekilde hangi oranda vermiş olabilir? Yapay zekâyla evet ders çalışma programı oluşturan çocuklar var, yapay zekâyla üniversite sınavında almış oldukları netleri hemen yapay zekâya yükleyip ‘Benim sıralamam bu kadar gelecek, puanım bu kadar gelecek’ diyorlar." diyerek doğru tercih için daha dikkatli olunması gerektiğine işaret etti.
"İnternette elde ettiğimiz bilgiler için yüzde yüz doğrudur diyemeyiz"
Kılınç, "Ancak şurada öğrencilerin kaçırdığı bir şey var; sınava giren öğrenci sayısı, sınavdaki soruların zorluk seviyesi ve standart sapmalar… Bütün veriler YÖK’e gitmeden, YÖK onları taratıp sınav ağırlıklarını, soru ağırlıklarını değerlendirmeden kimseye hangi sorunun standart sapmasını ne kadar geleceğini, hangi testin hangi oranda nasıl bir standart sapmaya uğradığını bilemez. Bundan dolayı internette elde ettiğimiz bilgiler için ‘yüzde yüz doğrudur’ diyemeyiz, ‘yanlıştır’ da diyemeyiz. Yani internette hangi oranda doğru veriyi yüklediğin ile ilgili bir şey… Her şey değişip dönüşüyor, hızlı bir şekilde değişip dönüşüyor. Bugün doğru bildiğimiz bir şey yarın yanlış olabiliyor. Bunun için çok da güvenmemek gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka yüz yüze eğitimi tercih ediyoruz ve öğrencilerimize sunuyoruz. Biz rehber öğretmenler de yapay zekâdan veri alıyoruz ama bizim aldığımız veriler, YÖK’ün tercih kılavuzu açıklandıktan sonra tercih robotlarına bu kılavuzu yükleyip doğrudan YÖK’ün verilerini alıyoruz. Üniversite tercihlerini vermek için birçok site var. En çok güvendiğimiz site YÖK’e ait olandır. Bunu şiddetle tavsiye ediyoruz." şeklinde aktardı.
Baraj sıralamaları hakkında bilgi veren Kılınç, şu ifadeleri kullandı:
"Baraj sıralamaları hususunu maalesef bazı öğrenciler bilmiyor. Bazı bölümleri tercih etmek için belli başlı baraj sıralamasına girilmesi gerekiyor. Örnek olarak, tıp fakültesini tercih edebilmesi için öğrenci sayısal programından ilk 50 bine girmesi gerekiyor. İlk 50 bine girmediği takdirde hem devlet üniversitelerini hem de YÖK ile alan özel üniversiteleri kesinlikle tercih edemezler. Diş için ilk 80 bine girmesi gerekiyor sayısal programında, eczacılık için sayısaldan 100 bin… Hukuk için 100 binlik bir sıralama şartı vardı ama burada tercihler başladıktan sonra YÖK yeni bir hukuk programı için yürütmeyi durdurma kararı aldı. Bu yeni bir şey, 4-5 gün önce oldu. Bu durum belki birçok öğrencimiz ve velimiz bilmiyor. Bu mağduriyetin yaşanmaması için hukuk programını tercih etmek için ilk 125 binde olunması yeterlidir. Tercihler başlamadan önce biz bunu 100 bin diye biliyorduk ama Danıştay yürütmeyi durdurma kararı alarak 100 binden tekrardan eşit ağırlıktan 125 bin sıralamaya çekti."
Belli başlı alanlarda kontenjan azaltılması yaşandığını ifade eden Kılınç, "Bazı programlarda kontenjan azaltımına gidildi. Büyük ihtimalle istihdam sağlayamamak, yani bugün tıp gibi bir programda kontenjan artırılırken dişte yaklaşık bin kişilik bir kontenjan azaltma oldu. Aynı şekilde mimarlık ve hukukta da oldu. Bu kontenjan azaltılmaya gidilmesinin nedeni, mezun sayımızın çok fazla olması ve bunlara bir istihdam alanı yaratılmaması. Bu durumu biraz azaltmak olduğunu düşünüyorum.” dedi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Batman'da yaz tatilinde alçı ve seramik kursuna katılan himaye altındaki çocuklar, hem el becerilerini geliştiriyor hem de keyifli vakit geçiriyor.
Üniversite adaylarının 2025 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) tercihleri yarın sona erecek. Bu yıl 2,5 milyondan fazla aday sınava katıldı.
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmenlerin il içi sıraya bağlı yer değiştirme sonuçlarının açıklandığını duyurdu.