Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, Kamu İşveren Heyetinin 8. Dönem Toplu Sözleşme’de sunduğu zam teklifini, “Memurun emeğini yok sayan, adaletsiz ve gerçeklerden kopuk bir teklif” sözleriyle eleştirdi.

Sağlık ve sosyal hizmet kolunda 850 binden fazla kamu çalışanının yetkili sendikası olan Sağlık-Sen, Kamu İşveren Heyetinin 2026 yılı için yüzde 10+6, 2027 yılı için ise yüzde 4+4 zam teklifini protesto etti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştirilen eylemde konuşan Sağlık-Sen Genel Başkanı Mahmut Faruk Doğan, Kamu İşvereni'nin sunduğu teklifin, kabul edilebilir olmaktan çok uzak olduğunu belirtti.

"Bu teklif, kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır"

Doğan, "Bugün, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşvereni’nin sunduğu teklife karşı, ortak irademizi, sesimizi ve kararlılığımızı göstermek için buradayız. Sorunların masada çözülmesi imkânı varken, Kamu İşvereninin yetersiz ve adaletsiz teklifi; kamu görevlilerini ve emeklileri meydanlara ve eylemlere mecbur bırakmıştır. Bildiğiniz üzere, Kamu işvereni 2026 için yüzde 10 + 6, 2027 için 4 + 4 zam önerisinde bulunmuştur. Bu teklif, memurun emeğini, alın terini yok sayan; yetersiz bir tekliftir. Bu teklif, kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır. Çünkü; Bu teklifte acildeki hekim yok! Bu teklifte yoğun bakımdaki hemşire yok! Bu teklifte doğum salonundaki ebe yok! Bu teklif; refah payını yok saymaktadır. Taban aylığa zam öngörmemektedir. Gelirde adaleti sağlamamaktadır. Emekli ve emekçiyi koruyan bir anlayış taşımamaktadır…" dedi.

"Kamu işvereni, 7. Dönem Toplu Sözleşme’deki hatasını maalesef tekrar etmektedir"

Bu teklifin memurun emeğini değersizleştirdiğini belirten Doğan, "Kira artış oranının yüze 41 olduğu bir dönemde, yalnızca düşük enflasyon hedeflerine dayandırılmış bir zam önerisi, kamu görevlilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntıları görmezden gelen öneridir. Bu teklif; Memurun emeğini değersizleştiren, yılların birikimini yok sayan, çalışma barışını zedeleyen bir yaklaşımdır. Yüksek enflasyon, artan pazar fiyatları, geçmiş dönem kayıplarımız ve geleceğe dair kaygılarımız bu teklife yansımamıştır. Kamu işvereni, 7. Dönem Toplu Sözleşme’deki hatasını maalesef tekrar etmektedir. Bizim kaybedecek iki yılımız daha yok. Tutmayan hedeflerin, adaletsiz hakem kurullarının, mali disiplin politikalarının mağduru olmak istemiyoruz." ifadelerine yer verdi.

"Hissedilen enflasyonun, memurun cüzdanının röntgenidir!"

Açıklamasının devamında Doğan, şunları aktardı:

"Sağlık-Sen olarak Kamu işveren heyetine yapmış olduğumuz teklifler 11 aylık bir çalışmanın çıktısıdır. Sahanın masaya yansımasıdır, çarşı-pazarın-mutfağın görüntüsüdür, hissedilen enflasyonun, memurun cüzdanının röntgenidir! Hekimin emeğidir, hemşirenin özverisidir, paramediğin fedakarlığıdır. Ancak; Kamu işveren heyeti, acilde çalışan hemşirenin sesini duymamıştır! Kamu işveren heyeti, yoğun bakımdaki hemşireyi görmezden gelmiştir. Doğum salonundaki ebeyi yok saymıştır! 7/24 dört teker üstünde ambulansta koşturan paramediği görmemiştir. Teklif edilen rakamların çarşı pazarla alakası yoktur! Sürecin başından beri söylediğimiz bir şey vardı; Rakamların adil olması, tekliflerin hakkaniyetli olması! Ama görüyoruz ki; Teklif edilen rakamlar bozulan iş barışının ateşini körüklemekten öteye gitmeyecektir."

"Oransal zam istedik, çünkü memur yüksek enflasyon karşısında ezilmemeli"

Memur-Sen olarak tekliflerinin net olduğunu belirten Doğan, "2026 yılı için: İlk 6 ay yüzde 10 refah payı + 10 bin TL taban aylık artışı + yüzde 25 oranında zam ikinci 6 ay yüzde 20 oranında zam. 2027 yılı için: İlk 6 ay 7 bin 500 TL taban aylık artışı + yüzde 20 oranında zam. İkinci 6 ay yüzde 15 oranında zam. Refah payı istedik, çünkü geçmiş kayıplarımız telafi edilmeli. Taban aylığa zam istedik, çünkü görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki denge yeniden kurulmalı. Oransal zam istedik, çünkü memur yüksek enflasyon karşısında ezilmemeli. Bunlara ek olarak; nöbet ücretlerinin artırılmasını, gece çalışma tazminatı verilmesini, ek ödemelerin artırılmasını, sosyal hizmetlerde nöbet ücretleri ve ek ders ücretlerinin artırılmasını, aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının ödemelerinin artırılmasını, hekime, hemşireye, ebeye özel görev kıyafeti verilmesini, ilave 1 derece verilmesini, 1’inci dereceye 3600 ek gösterge getirilmesini, hekimlerin 4200 olan Ek Göstergelerinin 7200’e yükseltilmesini, Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın kaldırılmasını, Bayram ikramiyesi verilmesini, kira desteğinin hayata geçirilmesini, gelir vergisinin %15’e sabitlenmesini, seyyanen ödemenin ve tüm gelirlerin emekliliğe yansıtılmasını, 4688 sayılı Kanun’un revize edilmesini istiyoruz." şeklinde belirtti.

"8. Dönem Toplu Sözleşme uzlaşmayla tamamlanmalıdır"

Doğan, "Türkiye büyürken memurun da refahı büyümelidir. 8. Dönem Toplu Sözleşme uzlaşmayla tamamlanmalıdır. Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine, Türkiye Yüzyılı vizyonuna yakışır şekilde imzalanmalıdır. Milli gelir artarken, kamu emekçisinin yaşam standardı da yükselmelidir. Toplu sözleşme masası, adaleti tesis edecek ve eşitliği sağlayacak güçtedir. Süre giderek daralıyor. Kamu İşvereni, daha fazla zaman kaybetmeden; çalışma barışını sağlayacak, müzakereye uygun, adil ve gerçekçi bir teklifi masaya sunmalıdır. Bizler, emekten gelen gücümüzü sahaya yansıtmakta kararlıyız. Hakkımızı alana kadar da mücadeleye devam edeceğiz. Son sözümüz şudur: Adil, acil ve hakkaniyetli bir teklif bekliyoruz!" ifadelerine yer verdi.

"Gerçekten hak ettiğimiz ücretleri almak için bu meydanları dolduruyoruz"

Son olarak "Gelirde adalet, ücrette denge istiyoruz! yetersiz teklife hayır!" diyen Doğan, "Gerçekten hak ettiğimiz ücretleri almak için bu meydanları dolduruyoruz. Bizim formalarımızı göstermek istiyorum. Bunlar, hastanelerimizde 7/24 giydiğimiz takım elbiselerimiz, tesellimizdir. Nasıl ki emniyet mensuplarının üzerinde üniformaları varsa, nasıl ki 112’de çalışan arkadaşlarımızın özel formaları varsa; biz de bu hemşire formalarının, özel görev kıyafeti statüsüne dahil edilmesini istiyoruz. Çünkü bu formalar, acilde bizi terletiyor. Biz bu formalarla hastanelerde, ambulanslarda, her platformda hastalarımıza hizmet veriyoruz. Terimizi akıttığımız bu formaların hakkını istiyoruz. Piyasada ortalama 2 bin TL olan bu formaların, devletin bize verdiği rakamlarla karşılığı çok komik kalıyor. Söylemekten utanıyoruz; devletin verdiği para, bir çorap parasına bile denk gelmiyor. Biz, formalarımızın yılda 2 kez devlet tarafından verilmesini talep ediyoruz. Nöbet ücretlerinin artırılmasını istiyoruz. Neden mi? Çünkü burada işçi-memur ayrımı yapmak istemiyorum ama herkes hak ettiğini almalı. Şu anda basın açıklamasında bulunan arkadaşlarımız; hemşire olmak için yıllarını veriyor, dirsek çürütüyorlar. Hekim olmak için yıllarca eğitim alıyor, sınavlara giriyorlar. Memur olmak için KPSS sınavlarına hazırlanıyorlar. Herkes dışarıda oynarken, eğlenirken onlar ders çalışıyorlar. Bu yüzden bizler, aldığımız diplomaların, geçtiğimiz sınavların ve verdiğimiz emeğin karşılığını istiyoruz. Çok şey istemiyoruz. Biz sağlık çalışanları, hayat kurtarmak için mücadele ediyoruz. Vatandaşın sağlığının bir saniye bile aksamaması için gece gündüz fedakârlık yapıyoruz. Çocuğumuzdan, ailemizden fedakârlık ederek bu hizmeti veriyoruz. Hiçbir meslek grubunda bu kadar fedakâr çalışan bir topluluk bulamazsınız. Çocuklara kendi çocuğumuz gibi, annelere babalara kendi anne babamız gibi bakıyoruz. İşte bu yüzden; gece nöbet tazminatından, kılık kıyafet ücretlerinin artırılmasına kadar tüm taleplerimizi hak ettiğimiz için istiyoruz." diye konuştu.  

Basın açıklamasının ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı. (İLKHA)