Bingöl Üniversitesi'nda faaliyet gösteren öğrenci kulüpleri, Gazze'de yaşanan vahşet ve soykırımı tel'in etmek için basın açıklaması düzenledi.
Bingöl Üniversitesi öğrenci kulüplerinden Erdemli Gençlik Kulübü, Yaşayan Diller Kulübü, İlahiyat Öğrencileri Topluluğu ve Yeniler Kulübü'nün ortaklaşa düzenlediği etkinlikte, basın açıklaması yapıldı ve dua edildi.
Yoğun kar yağışına rağmen basın açıklamasının devam ettiği etkinlik, merkezi kafeteryanın önünde toplandı.
Basın açıklamasını okuyan Ahmet Oymak,
"Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını görecekler." (Şuara / 227)
Değerli basın mensupları, Bingöl Üniversitesi kıymetli öğrencileri ve hocaları, Bingöl’ün güzel insanları ve kıymetli Mescid-i Aksa murabıtları!
Bugün siyonist işgal rejiminin Gazze’ye yönelik yapmış olduğu savaş suçlarına karşı toplanmış bulunuyoruz. Biz Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa, sıradan bir toprak parçası değildir. Kudüs ve Mescidi Aksa, Müslümanların ilk kıblesi, Peygamber Efendimizin miraca yükseldiği yer ve tevhid akidesinin ilk merkezlerinden biridir. Bu yüzden Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa davası bir inanç ve iman davasıdır. Biz Müslümanlar için Mekke, Medine, Kâbe ve Mescid-i Nebevi ne kadar kutsalsa aynı şekilde Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa da o kadar kutsaldır. Bugün Filistin’de Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da Müslümanların inancı ve kutsalları siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin izzeti ve namusudur. Bu nedenle bizler, ümmetin izzetini ve namusunu muhafaza eden direniş hareketinin yanındayız." dedi.
"Küfür tek milletse biz Müslümanlar da tek milletiz. Bugün bu zulme karşı tek millet ve tek ümmet olma vaktidir"
Yaşanan zulme karşı insani ve İslami olarak gösterilmesi gereken tepkinin nasıl olması gerektiğine dair insanlığa, siyonistlere ve İslam ülkelerinin yöneticilerine bir dizi çağrıda bulunan Oymak, "Bizler belki farkında değiliz ancak bu katliamlar yeni değildir. 75 yıldır devam eden bir vahşet vardır. Hatta İngilizlerin işgali ile 1917’den beri devam eden bir zulüm düzeni, uzun vadeli süregelen bir soykırım çabası vardır. 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı operasyonu anlık bir öfkenin neticesi değil, 75 yıllık işgal, katliam, soykırım ve yayılma politikasına karşı verilen bir kurtuluş mücadelesidir. Bu anlamda Filistinlilerde birikmiş olan öfke ve işgalden kurtulma arzusunun baş aktörü ve temsilcisi HAMAS olmuştur. Bugün siyonist işgal çeteleri, sözde HAMAS'ı hedef alarak gerçekleştirdiği saldırılarda bütün dünyanın gözü önünde her gün savaş suçları işlemekte ve işlediği bu savaş suçlarına büyük şeytan Amerika ve diğer batılı ülkeler, destek olmak için devlet başkanları düzeyinde ziyaretler dahi gerçekleştirmektedirler. Böylelikle kimi menfaatler uğruna Batılı liderler ve insanlıktan nasibini almayanlar açıkça zalimin safında yer alırken bizler de mazlumun safında yer almayı izzet ve şeref vesilesi olarak kabul ediyor ve diyoruz ki; küfür tek milletse biz Müslümanlar da tek milletiz. Bugün bu zulme karşı tek millet ve tek ümmet olma vaktidir. Bizler zulme karşı az veya çok sesini yükselten hiçbir devletin veya yetkilinin çabasını görmezden gelmiyor ama bunun yeterli olmadığını da açıkça görüyoruz. Gazze’de devam eden katliam da bunun canlı şahididir. Yaşanan bütün bu zulümler karşısında, kalbinde iman ve insanlıktan bir parça olan kardeşlerimize çağrımız;
- Filistin direnişine aralıksız bir şekilde maddi yardımlar devam ettirilmelidir.
-Bu Yapılan zulümlere karşı kendi içimizde asla bir normalleştirmeye gidilmemeli boykotlu markaları süresiz şekilde boykota devam edilmeli,
-Boykot yapmayan esnaf, zincir market, kurumlar vb. yapıların ıslah ve boykota teşvik edici etkinlikler yapılmalıdır.
İşgalci siyonistlere çağrımız;
Filistin’de işgal ettiğiniz topraklar Filistinlilerindir. Siz nereden gelmiş iseniz geldiğiniz ülkelere geri dönün. Çünkü Filistin toprakları asla size vatan olmayacaktır. Orada asla güvende olmayacaksınız.
Son olarak, İslam ülkelerinin yöneticilerine ve vicdan sahibi tüm liderlere sesleniyor ve şunları talep ediyoruz;
1- Acil ve öncelikli olarak işgal rejimi tarafından ablukaya alınmış olan Gazze'deki El Şifa Tıp Kompleksi'ndeki abluka kaldırılarak zaruri ihtiyaçlar karşılanmalıdır. Aksi takdirde hastane kompleksinde sıkışmış olan 7 binden fazla kişi ilaç, elektrik, su ve yiyecek olmadığından toplu ölümlerle karşı karşıya kalacaktır. Ki daha şimdiden gelen son bilgiler durumun vahametini ortaya koymaktadır.
2-Türkiye öncülüğünde bir yardım koridoru veya deniz filosu yola çıkarılmalıdır. Bu filoya sadece İslam ülkelerinin değil, duyarlı ve vicdan ehli hangi ülke varsa katılımları sağlanmalıdır. Bu filonun güvenliği de sağlanarak doğrudan Gazze’ye gidilmelidir.
3- İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere tüm Amerikan üsleri en azından bu vahşet bitene kadar kapatılmalı, bu üslerin bütün faaliyetleri saldırılar devam ettiği sürece durdurulmalıdır. En kısa sürede de bunların kalıcı olarak kapatılması gündeme alınmalıdır.
4- Hava ve deniz limanları siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Buralardan İsrail'e yapılan ticari veya askeri tüm sevkiyatlar durdurulmalı, Gazze halkını açlık, susuzluk ve ilaçsızlığa mahkûm eden siyonistlerin tedarikçisi konumuna düşme ayıbından kurtulunmalıdır.
5- Türkiye vatandaşı olan siyonistlerin işgal edilmiş Filistin topraklarına gidip soykırıma katılmaları engellenmeli, gidenler ise insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmalı, mallarına el konularak vatandaşlıktan çıkarılmalıdırlar. Böylece, siyonist işgal rejiminin saldırılarını durduracak, ciddi adımlar atılmalıdır. Çünkü siyonist israil, kınamadan anlamadığı gibi, bu vahşi saldırılarına savaş adı verseler de savaş hukukuna dahi hiçbir şekilde riayet etmemektedir. Bu yüzden israilin anlayacağı dilden karşılık verilmeli, kesin ve net yaptırımlar uygulanmalıdır.
Biz burada tüm İslam ülkelerine ve devlet idarecilerine hayırdan ve iyilikten başka bir şey söylemiyoruz. Her koşulda da hakkı hak, batılı batıl olarak ortaya koymaya devam edeceğiz inşallah.
Allah’ım sen şahit ol, biz üzerimize düşeni söylüyor ve bir kez daha en yüksek sesle haykırarak diyoruz ki; canımızla, malımızla ve evlad-u iyalimizle ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’nın ve Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. Filistin’in ve Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne giden her meşru eylemin yanındayız ve destekçisiyiz. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakârlığı yapmaya hazırız.
Filistin halkına selam olsun!
Direnişe ve dirilişe selam olsun!
Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), Ukrayna saldırıları nedeniyle Rus spor takımlarına uygulanan yaptırımın, Gazze’de soykırım yapan işgalci siyonistlerin de uygulanması çağrısı yaptı.
Filistin direnişinin 1891'de başladığını ve bugün hala devam ettiğine vurgu yapan Filistinli Araştırmacı-Yazar Muin Naim, Gazze'deki halkın yaşadığı soykırıma rağmen, direnişi inanç ve ruhla sürdürdüğünü belirtti.
Siyonist rejimin, işgal altındaki Batı Şeria'da 7 Ekim 2023'ten bu yana esir aldığı Filistinlilerin sayısının 11 bin 800'ü geçtiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler, siyonist işgal rejiminin gıda girişine izin vermediği Gazze'de insanların haftalar öncesinden kalan çöp yığınlarında yiyecek aradığını belirtti.