HAMAS'ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları'nın siyonist işgalcilere karşı başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonuna destek amacıyla, HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı tarafından kitlesel basın açıklaması düzenlendi.
Mescid-i Aksa davası için mücadele veren HAMAS'ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları tarafından siyonist çetelerin vahşet ve zulümlerine karşı "Aksa Tufanı" adıyla başlattıkları operasyona destek açıklamaları devam ediyor.
Bu kapsamda, HÜDA PAR Bingöl İl Başkanlığı cuma namazı sonrası Ulu Cami önü Genç Caddesi'nde "Aksa Tufanı" operasyonuna destek amacıyla kitlesel basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasına HÜDA PAR Bingöl İl Başkanı Refik Alpaya, İTTİHADUL Ulema Üyesi Molla Sahap Korkutata, STK temsilcileri ve halk yoğun katılım gösterdi.
Nihat Kanat'ın sunumunu yaptığı programda, basın açıklamasını HÜDA PAR Bingöl İl Başkan Yardımcısı Recep Butaku okudu.
"Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve 'Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahip) gönder, bize katından bir yardım eden yolla' diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz?" (Nisa suresi: 75. ayet) ayetini okuyarak sözlerine başlayan Butaku şunları söyledi:
"Siyonist işgal rejiminin, zulüm ve soykırımını telin etmek ve mazlum Filistin halkının yanında olduğumuzu göstermek için bir araya gelmiş bulunmaktayız.
İslam coğrafyasının bağrına paslı bir hançer gibi saplanan bu rejim, sadece mazlum Filistin halkına değil başta İslam Ümmeti olmak üzere tüm insanlığa savaş açmıştır. On yıllardan bu yana süregelen bu zulüm ve işgal furyası neticesinde sayısı yüzbinleri aşan kardeşimiz şehit edilmiş, toprakları gasp edilmiş ve milyonlarca Filistinli vatanlarından tehcir edilmiştir.
İşgal çeteleri Gazze'de camileri, okulları, hastaneleri, sivil yerleşim yerlerini bombalamış, hiçbir ölçü, kural ve kaide tanımamıştır. Yapılan bu saldırılar neticesinde 24 Kasım tarihi itibarıyla Gazze'de 6 binden fazla çocuk, 4 bini kadın, 4 bin 532'sinin tamamına yakını silahsız erkeklerden oluşan gönüllü sağlık çalışanı ve gönüllü yardım görevlisi olmak üzere savunmasız 14 bin 532 masum insan şehid edilmiştir. Yine siyonistlerin saldırılarında yıkılan binaların enkazında veya cenazeleri sokaklarda kalan, 4 bin 700'den fazlası kadın ve çocuk 7 bin insan kayıp durumdadır. Siyonistler Gazze'de 47 günde 205 sağlık çalışanı, 25 sivil savunma görevlisini ve 64 gazeteciyi katlederken, 35 binden fazla savunmasız insanı yaralamıştır. Yaralı insanların yüzde 75'inden fazlasını kadın ve çocuklar oluşturmuştur.
Siyonistlerin Gazze'ye saldırılarında 35 hastaneden 25'i hizmet dışı kalmış, bunun neticesinde hastanelerde tedavi göremeyen binlerce Filistinli mazlum şehadete erişmiştir. On binlerce hasta ise ilaçsız ve doktorsuz bırakılarak ölüme terkedilmiştir.
Bunca zulüm ve vahşete karşın mücahitlerinden büyük darbe alan ve çok büyük kayıplar veren Siyonistler rehine takasına mecbur kalmıştır. Rehine takası için geçici süreliğine yapılacak olan ateşkes sonrası için siyonist çete elebaşları yeniden katliam ve soykırım yapacaklarına dair açıklamaları dikkate alınarak, ikinci bir vahşet yaşatılmasına müsaade edilmemelidir.
Ey ehli vicdan sahibi olan yetkililer ve dünya kamuoyunun duyarlı liderleri sizlere sesleniyoruz; bu vahşete dur demenin vakti çoktan gelip geçmiştir."
Müslüman liderler başta olmak üzere tüm dünya liderlerine halklarına ve uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunulan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"1-Bu katliamlar yeni değil. 75 yıldır devam eden vahşet var. Hatta İngilizlerin işgali ile 1917'den beri devam eden bir zulüm düzeni ve uzun vadeli soykırım çalışması var.
2-7 Ekim operasyonu 75 yıllık işgal, katliam, soykırım ve yayılma politikasına karşı verilen kurtuluş hareketi veya mücadelesidir. Bu kalkışma durup dururken olmuş bir mesele değildir. Bu anlamda Filistinlilerin birikmiş öfke ve işgalden kurtuluş arzularının baş aktörü ve temsilcisi HAMAS olmuştur.
3-Türkiye'nin başını çektiği bir yardım koridoru veya deniz filosu yola çıkarılmalıdır. Sadece İslam ülkeleri değil, duyarlı ve vicdan ehli hangi ülke varsa katılımları sağlanmalıdır. Bu filonun güvenliği de alınarak direk Gazze'ye gidilmelidir.
4-İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere tüm Amerikan üsleri en azından bu vahşet bitene kadar kapatılmalı, bütün faaliyetleri saldırılar devam ettiği sürece durdurulmalıdır. En kısa sürede de bunların kalıcı olarak kapatılması gündeme alınmalıdır.
5-Havalimanları ve deniz limanları siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Buradan oraya ticari veya askeri bir mal gidiş veya gelişi durdurulmalı, Gazze'de halkını açlık, susuzluk ve ilaçsızlığa mahkûm eden siyonistlerin erzaklarının ülkemizden gitmesi ayıbından kurtulmalıdır.
6-Türkiye, işgal devam ettiği sürece siyonistlerle bütün ilişkilerini askıya almalıdır. Yaptığı bütün anlaşmalarını da feshetmelidir. Daha sonra ise ilişkileri tamamıyla kesip Siyonist işgalci İsrail'i devlet olarak tanımaktan vazgeçmelidir.
7-Türkiye vatandaşı olan siyonistlerin işgal edilmiş Filistin topraklarına gidip soykırıma katılmaları engellenmeli, gidenler olursa insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmalı, mallarına el konulmalı ve vatandaşlıktan çıkarılmalıdırlar."
Açıklamada, halka da yapılan çağrıda ise şu ifadeler yer aldı:
"-Meydanlar boş bırakılmamalıdır.
-Siyonistlerin ve destekçilerinin mallarına süresiz bir şekilde boykota devam edilmelidir.
-Tüm esnafımız da bundan sonra siyonizme destek veren firmaların mallarını ne almalı ne de satmalıdır.
-Filistin direnişine maddi desteğe aralıksız devam edilmelidir."
Filistin'e sınırı olan ülkelerin halklarına yapılan çağrıda ise şöyle denildi:
"Lübnan, Ürdün, Mısır ve Suriye halklarına çağrımızdır. Bu vahşet devam ettiği müddetçe sınıra yığılmaları, orada nöbet tutmaya devam etmeleri, yardım ve destek ulaştırmak için bütün gayret ve yolları denemeleri gereklidir."
Açıklamada, işgalci siyonistlere yapılan çağrıda, "Filistin'de işgal ettiğiniz topraklar Filistinlilerindir. Siz nereden gelmiş iseniz geldiğiniz ülkelere geri gidin. Çünkü Filistin toprakları asla size vatan olmayacaktır. Orada asla güvende olmayacaksınız." denildi.
Gazze'de sağlık hizmetlerinin yeniden başlaması için başta Türkiye olmak üzere tüm duyarlı ülkelere yinelenen çağrıda;
"-Gazze'deki çocukların, kadınların, yaşlıların ve savunmasız insanların feryatları duyulmalı, bu konuda çözüm odaklı çalışmalar derhal başlatılmalıdır. Siyonistlerin işgal ettiği hastanelerden ivedilikle geri çekilmesi sağlanmalıdır.
-Hastanelerde tedavi olmayı bekleyen; bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve savunmasız insanlara tıbbi ve insani yardımların ulaştırılması için acilen insani yardım koridoru açılmalıdır. Hastanelere ve sivil yerleşim yerlerine siyonist saldırıların durdurulması için gerekli adımlar atılmalıdır.
-Gazze'deki hastanelerin yeniden işlevine kavuşturulması için, elektrik, su, ilaç ve tıbbi cihazlar sağlanmalıdır. Yıkılan hastanelerin inşaatı ve tıbbi alt yapısı yeniden yapılmalıdır. Çocuklar ve savunmasız insanlar; ilaçsız, gıdasız ve doktorsuz bırakılmamalı ve hastaneler için gerekli olan yakıt ikmali ulaştırılmalıdır."
Açıklamada, son olarak "HÜDA PAR olarak bir kez daha en yüksek sesle haykırıyoruz ve diyoruz ki; Filistin'in ve Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden her meşru eylemin yanındayız ve destekçisiyiz. Canımızla, kanımızla, malımızla ve evlad u iyalimizle ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın ve Müslüman kardeşlerimizin yanındayız. Bu yolda üzerimize düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazırız.
Filistin halkına selam olsun! Aksa Tufanı operasyonuna selam olsun! Kahraman mücahitlere selam olsun! Direnişe ve dirilişe selam olsun! Şehitlere selam olsun! Allah'ın selamı rahmeti ve bereketi hepinizin üzerine olsun."
Program, HÜDA PAR Bingöl İl Başkan Yardımcısı Abdulhakim Ayık'ın yaptığı dua ile sona erdi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), Ukrayna saldırıları nedeniyle Rus spor takımlarına uygulanan yaptırımın, Gazze’de soykırım yapan işgalci siyonistlerin de uygulanması çağrısı yaptı.
Filistin direnişinin 1891'de başladığını ve bugün hala devam ettiğine vurgu yapan Filistinli Araştırmacı-Yazar Muin Naim, Gazze'deki halkın yaşadığı soykırıma rağmen, direnişi inanç ve ruhla sürdürdüğünü belirtti.
Siyonist rejimin, işgal altındaki Batı Şeria'da 7 Ekim 2023'ten bu yana esir aldığı Filistinlilerin sayısının 11 bin 800'ü geçtiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler, siyonist işgal rejiminin gıda girişine izin vermediği Gazze'de insanların haftalar öncesinden kalan çöp yığınlarında yiyecek aradığını belirtti.