Kudüs’te şehid olan Hasan Saklanan'ın cenaze merasiminde konuşan HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, Şehid Saklanan'ın Şanlıurfa’dan kalkıp Gazze’de şehit olmasının Şanlıurfa ile Gazze arasında bir farkın olmadığını, tek parça ve tek ümmet olunduğuna vurgu yaptı.
Kudüs'te şehid olan Hasan Saklanan'ın cenaze merasimine katılan HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Demir, İLKHA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Şehid olan imam Hasan Saklanan'ın cenazesine devlet erkanından ve yerel yöneticilerden kimsenin katılmamasının üzüntü verici olduğunu dile getiren Demir, Türkiye gibi Müslüman bir ülkenin hükumetinin iktidar partisinin ya da diğer siyasi partilerinin cenazeye, yapılan programa duyarsız kalmasının, gelmemesinin dikkat çekici bir durum olduğunu ve kabul edilebilir bir şey olmadığını söyledi.
HÜDA PAR'ın Gazze ve Şehid Hasan Saklanan konusunda hassasiyetin tartışılmaz bir durum olduğunu ifade eden Demir, Filistin ve Gazze'deki gelişmelerin olmazsa olmazlarından olduğunu söyledi.
"7 Ekim'den şimdiye kadar Filistin ile kalkıp Filistin ile uyanıyoruz"
Demir, "HÜDA PAR'ın bu konudaki hassasiyeti tartışılmaz bir durum. Filistin ve Gazze'deki gelişmeler bizim olmazsa olmazımız. Özellikle 7 Ekim'den şimdiye kadar Filistin ile kalkıp Filistin ile uyanıyoruz, yatıyoruz. Her duamızda, her namazımızda, her vesilede Filistin bizim gündemimizdedir çünkü Filistin davası, Gazze davası bizim ümmetin ortak davasıdır, bizim kutsal davamızdır, ilk kıblemizdir ve orada çok ciddi, çok ağır bir soykırım yaşanıyor. Dünyanın gözü önünde bir toplum, bir millet yok ediliyor ve buna sessiz kalan bir dünya var. Sadece dünya değil sadece Avrupa, Amerika'sı, Afrika'sı değil Müslüman ülkelerin yönetimleri de bu konuda çok duyarsızdır. Dolayısıyla biz Müslüman olarak inancımız gereği çok ağır bir vicdan azabı çekiyoruz. Elimizden ne gelirse bir şekilde buradaki kardeşlerimizin elinden tutmak, onlara yardımcı olmak, onlara nefes aldırmak istiyoruz. Yardım kampanyaları, gıda ulaştırma, gündem oluşturma, kamuoyu baskısı oluşturma noktasında üzerimize düşen her türlü imkânı kullandık. Bu bizim inançsal bir görevimiz, bir vazifemiz, bir sorumluluğumuz." dedi.
"İktidar partisinin ya da diğer siyasi partilerin cenazeye duyarsız kalması dikkat çekici bir durum"
Şehid Hasan Saklanan'ın cenaze merasimindeki duyarlılıklarının Gazze meselesine olan duyarlılıklarıyla paralel olduğunun altını çizen Demir, "Başka kimse bu konuda hassasiyet gösterdi ya da göstermedi, o doğrusu çok kamuoyunun gözünün önünde gelişen bir durum. Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum; herkes kendisine yakışanı yapar. Herkes kendi inancının gereğini yapar. Herkes kendi hassasiyeti doğrultusunda hareket eder. Biz Kudüs meselesini, Gazze meselesini birinci öncelik olarak görüyoruz. Başkası bunu birinci olarak görmez. Kimisi ulusal çıkarlar üzerinden bakar, kimisi menfaat üzerinden bakar, kimisi inancı gereği bakar. Dolayısıyla şu partinin, bu partinin burada olması olmaması, duyarlılık göstermesi göstermemesi onların hassasiyetle ilgili olan bir şey. Fakat iyi bir şey değil, yanlış yapıyorlar. Türkiye gibi yüzde 99'u Müslüman bir ülkenin hükumetinin, iktidar partisinin ya da diğer siyasi partilerin bu cenazeye, burada yapılan programa duyarsız kalması, gelmemesi hakikaten dikkat çekici bir durum, kabul edilebilir bir şey değil. Şimdiye kadar hükümetin Filistin konusunda istediğimiz adımları atmaması, ticareti sonlanana kadar sürdürmesi, gereken tavrı ortaya koymaması vicdanımıza dokunuyor, bizi rahatsız ediyor." diye konuştu.
"İşgalcilerin saldırısına uğradığı zaman Şanlıurfa için nasıl bir tepki ortaya koyacaksak Gazze için de ayağa kalkmamız lazım"
Şehid Hasan Saklanan'ın Şanlıurfa'dan gidip Gazze'de şehit olmasının, siyonistlere karşı çıkmasının ne demek olduğunu tüm dünyanın görmesi gerektiğini ifade eden Demir, şunları kaydetti:
"Müslüman bir toplum olarak halen kardeşlerimizi yok etmeye çalışan bir kavme, bir siyonist şebekeye buradan gıda gönderiyorsak, ihtiyaç duydukları malzemeleri gönderiyorsak, bu bizim vicdanımıza dokunuyor. Bu mesele hassasiyet meselesidir ve biz Hasan Saklanan kardeşimizi kendi şehidimiz olarak kabul ediyoruz. Şunu da ifade etmek istiyorum; Şanlıurfa'dan kalkıp gidip Gazze'de şehit olmak, siyonistlere karşı çıkmanın ne demek olduğunu tüm dünya görmelidir. Bu ne anlama geliyor; Şanlıurfa ile Filistin arasında, Şanlıurfa ile Gazze arasında Mescid-i Aksa'yla Şanlıurfa arasında, Mescid-i Aksa ile Gaziantep, Şırnak, İstanbul, Diyarbakır arasında bir fark yok. Biz tek parçayız, tek ümmetiz. Gazze'de bizim kardeşlerimiz sıkıntı içerisindeyse, acı yaşıyorlarsa, katlediliyorlarsa bizim de aynı acıyı yaşamamız lazım ve yaşıyoruz. Müslüman olmamız nedeniyle biz bunu yaşıyoruz. Dolayısıyla biz şunu hesaba katalım; Şanlıurfa işgalcilerin saldırısına uğradığı zaman, Gaziantep uğradığı zaman biz nasıl ki bir tepki ortaya koyacak olursak Gazze için de bizim toplum olarak, memleket olarak, devlet olarak hatta ümmet olarak ayağa kalkmamız lazım. Sahip çıkmamız gereken bir şey. Bu sadece benim değil sadece senin de değil sadece Urfa'nın da değil bütün Müslümanların sorunudur. Herkesin sahip çıkması lazım."
"Müslüman toplumumuzdan şikâyetimiz yok"
Demir, son olarak Mescid-i Aksa tam özgür olana kadar gereken duyarlılığı göstermeye devam edeceklerini vurgulayarak şunları söyledi:
"Allah'ın izniyle biz hep beraber sahip çıkacağız ve bu konuda her ne kadar yönetimden, hükümetten, devletten yana eleştirdiğimiz şikayetlerimiz varsa da bizim Müslüman toplumumuzdan şikâyetimiz yok. Müslüman toplum, halkımız hep beraber, hepiniz bu konuda ilk günden beri duyarlısınız. Elinizden geleni yapıyorsunuz. Bu konuda şükranlarımızı iletiyoruz, çok memnunuz. Allah'ın izniyle Mescid-i Aksa tam özgür olana kadar, bu soykırım durana kadar ve israil yok olana kadar Müslüman halk; Kürt halkı, Türk halkı, Arap, Zaza kim varsa herkes sonuna kadar gereken duyarlılığı gösterecek ve hep beraber başaracağız inşallah." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), Ukrayna saldırıları nedeniyle Rus spor takımlarına uygulanan yaptırımın, Gazze’de soykırım yapan işgalci siyonistlerin de uygulanması çağrısı yaptı.
Filistin direnişinin 1891'de başladığını ve bugün hala devam ettiğine vurgu yapan Filistinli Araştırmacı-Yazar Muin Naim, Gazze'deki halkın yaşadığı soykırıma rağmen, direnişi inanç ve ruhla sürdürdüğünü belirtti.
Siyonist rejimin, işgal altındaki Batı Şeria'da 7 Ekim 2023'ten bu yana esir aldığı Filistinlilerin sayısının 11 bin 800'ü geçtiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler, siyonist işgal rejiminin gıda girişine izin vermediği Gazze'de insanların haftalar öncesinden kalan çöp yığınlarında yiyecek aradığını belirtti.