Londra, siyonist rejimin işgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim birimi inşa etme kararını uluslararası hukuka aykırı buldu. İngiliz hükümeti, bu adımın iki devletli çözümü ve kalıcı barışı baltaladığını vurguladı.

İngiltere hükümeti, siyonist rejimin işgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim birimi inşa edilmesine onay vermesine tepki gösterdi. İngiltere Orta Doğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu Devlet Bakanı Hamish Falconer, söz konusu kararın uluslararası hukuka açıkça aykırı olduğunu belirterek, bölgedeki kırılgan dengeleri daha da tehlikeye attığı uyarısında bulundu.

Falconer, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, yeni yerleşim kararının yalnızca sahadaki gerilimi tırmandırmakla kalmadığını, aynı zamanda barışa yönelik diplomatik girişimleri de ciddi biçimde zayıflattığını ifade etti. İngiliz bakan, bu adımın hem "20 maddelik barış planını" hem de iki devletli çözüm temelinde kalıcı barış ve güvenlik ihtimalini doğrudan tehdit ettiğini vurguladı.

Siyonist rejimin güvenlik kabinesi ise pazar günü aldığı kararla Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde 19 yeni yerleşim biriminin inşa edilmesini onayladı. İşgal basını, planın mevcut yerleşimlerin genişletilmesini ve işgalci varlığın Batı Şeria genelinde daha da pekiştirilmesini hedeflediğini yazdı.

Uluslararası alanda tepkiler giderek artarken, insan hakları kuruluşları ve gözlemciler, yerleşim politikalarının Filistin topraklarının fiilen parçalanmasına yol açtığını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını her geçen gün daha da imkânsız hale getirdiğini belirtiyor.

İşgal karşıtı sivil toplum kuruluşu "Barış Şimdi"nin verilerine göre, halihazırda Batı Şeria’daki yerleşimlerde yaklaşık yarım milyon işgalci bulunuyor. Buna ek olarak, işgal altındaki Doğu Kudüs’te de yaklaşık 250 bin işgalcinin yaşadığı ifade ediliyor. Aynı kaynaklar, mevcut hükümetin göreve gelmesinden bu yana Batı Şeria’da 140’tan fazla kaçak yerleşim noktasının kurulduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlar, siyonist rejimin yerleşim politikalarını hızlandırmasının yalnızca sahadaki gerilimi artırmakla kalmadığını, Birleşmiş Milletler kararlarıyla da güvence altına alınan iki devletli çözüm ihtimalini sistematik biçimde ortadan kaldırdığını vurguluyor. (İLKHA)