Kudüs Valiliği, işgalcilerin Gazze ve İran'a yönelik saldırıların gölgesinde Kudüs'teki işgal ve tecrit uygulamalarını hızlandırdığına dikkat çekti. Yeni demir kapılar, artan askeri kontrol noktaları ve yerleşimci sayısının artırılmasıyla şehir adeta açık hava hapishanesine döndü.

Filistin'in başkenti Kudüs, siyonist işgal rejiminin sistematik tecrit ve kolonizasyon politikalarının yeni bir evresine tanıklık ediyor. Kudüs Valiliği tarafından yapılan açıklamada, Gazze'ye yönelik saldırılar ve İran'la yaşanan gerilimin, işgal rejimi tarafından Kudüs'teki kolonizasyon faaliyetlerini hızlandırmak ve şehri çevresinden tamamen izole etmek için fırsata dönüştürüldüğü belirtildi.

Valilik, şehrin dört bir yanına yeni demir kapılar yerleştirildiğini ve askeri kontrol noktalarının sayısının artırıldığını duyurdu. Son olarak Anata beldesi girişine kurulan demir kapı, geçtiğimiz günlerde Cebba ve Hazma girişlerine eklenen kapılarla birlikte, Kudüs'ün kuşatma altına alındığını gözler önüne serdi.

85 noktada abluka, Kudüs fiilen açık hava hapishanesi

Rapora göre şehir genelinde artık 85 kontrol noktası bulunuyor. Bunlar arasında sabit ve seyyar demir kapılar, toprak barikatlar ve ayrım duvarı yer alıyor. Kudüs Valiliği, bu yoğunlaştırılmış kontrolün şehirde yaşamı felç ettiğini, Kudüslülerin ise aşağılanma, bekletilme ve baskı altında yaşadığını aktardı.

Valilik, özellikle Kalandiya, Şuafat, Cebba ve Kontiner gibi başlıca geçiş noktalarında yaşanan yoğunluk nedeniyle günlük bekleme süresinin 6 saati aştığını, vatandaşların sık sık hakarete ve zorbalığa maruz kaldığını kaydetti.

Fiilî işgalin özeti: Ram'a yürüyerek gitmek zorunda kalan vali yardımcısı

Raporda dikkat çekilen örneklerden biri, Vali Yardımcısı'nın Cebba kontrol noktasındaki kapanma nedeniyle makamına yürüyerek ulaşmak zorunda kalması oldu. Bu durumun, her gün binlerce Filistinlinin maruz kaldığı sistematik zulmü özetlediği ifade edildi.

İşgalciler ayrıca Selvan, Cebel Mukebber, İseviyye, El-Ayzariye ve Hazma mahallelerinde seyyar kontrol noktaları kurarak ani baskınlar düzenliyor. Bu bölgelerde keyfi aramalar, alıkoymalar ve yüksek meblağlı para cezaları da yaygınlaştı.

Tehdit yalnızca coğrafi değil: Mescid-i Aksa ve kiliseler de hedefte

Valilik açıklamasında, işgalin yalnızca coğrafi sınırlamayla sınırlı kalmadığı; İslami ve Hristiyan kutsal mekânları da kapsayan, topyekûn bir ilhak projesi yürütüldüğü vurgulandı. Bu projelerin uluslararası kamuoyunun dikkatinin başka yerlere kaydığı bir dönemde yoğunlaştırıldığı kaydedildi.

Kudüs Valiliği, uluslararası toplumun sessizliğinin işgal rejimine yeşil ışık yaktığını ifade etti. Açıklamada, özellikle medya ve sosyal medya aktivistlerinin Kudüs'te yaşananları dünyaya duyurmasının hayati olduğu vurgulandı.

Raporda, dünya kamuoyunun suskunluğu ve siyonist rejimin medya sansürü politikalarıyla, Kudüs'te yürütülen tahribatın görünmez kılınmak istendiği; buna karşı küresel medya dayanışmasının aciliyet taşıdığı ifade edildi. (İLKHA)