Mahmud Abbas yönetiminin Hişam Harb'i Fransa'ya teslim etme girişimi tepki çekiyor
Mahmud Abbas yönetiminin, yaklaşık 43 yıl önce Paris'te yaşanan saldırıyla suçlanan Filistinli Hişam Harb'i Fransa'ya teslim etmeye hazırlanması, kamuoyunda ve insan hakları çevrelerinde sert eleştirilere neden oldu. Mahmud Abbas'ın, "yasal prosedürlerin son aşamaya geldiğini" açıklaması tepkileri daha da artırdı.
Abbas, Fransız Le Figaro gazetesine yaptığı açıklamada olası teslim sürecini, Fransa'nın Filistin devletini tanımasının ardından "yeni bir yargı iş birliği zemininin oluşması" ile gerekçelendirdi. Ancak hak örgütleri ve hukukçular, bu adımın hukuki değil, tamamen siyasi olduğunu savunuyor.
Fransız makamları, Harb'i 1982'de Paris'in Yahudi mahallesindeki "Joe Goldenberg" restoranında düzenlenen ve 6 kişinin öldüğü saldırının planlayıcılarından biri olmakla suçluyor. Soruşturma dosyasının yıllarca kapalı kaldığı, 2007'de gizli tanık ifadeleriyle yeniden açıldığı biliniyor.
"Hukuken imkânsız"
Filistinli hukukçular, Harb'in teslim edilmesinin Filistin Temel Yasası'na açıkça aykırı olduğunu vurguluyor. Hak örgütlerinin ortak açıklamasında, "Herhangi bir Filistinlinin yabancı bir ülkeye teslim edilmesi, yasalar tarafından kesin biçimde yasaklanmıştır" ifadeleri yer aldı. Açıklamada, Filistinlilerin bağımsız ve ulusal bir mahkemede yargılanma hakkının "tartışmaya kapalı bir ilke" olduğu vurgulandı.
Harb'in avukatı Muhammed el-Harini de "teslim sürecinin hukuken mümkün olmadığını" belirterek, dosyanın "siyasi bir zemine çekildiğini" söyledi. Uzmanlara göre suçlama, zaman aşımı nedeniyle yıllar önce düşmüş durumda ve Filistin Yönetimi ile Fransa arasında böyle bir teslimi mümkün kılan geçerli bir anlaşma da bulunmuyor.
Aile: Ağır hastalıklarına rağmen gizemli şekilde tutuluyor
Harb'in ailesi ise tutukluluk koşullarının sağlıksız olduğunu, Harb'in ağır hastalıklar nedeniyle sürekli tıbbi bakıma ihtiyaç duyduğunu ifade ediyor. Aile, tutuklamanın "gizemli şekilde ve herhangi bir resmi suçlama yöneltilmeden" gerçekleştiğini aktarıyor.
Gazze ve Batı Şeria'daki pek çok gazeteci ve siyasi gözlemci, Filistin Yönetimi'nin Fransa'nın yakın dönemde açıkladığı "Filistin devletini tanıma kararına" karşılık bir tür "siyasi jest" yapmaya zorlandığını düşünüyor. Bu çevreler, "hukukun kenara itilerek siyasi ajandaların öne çıkarıldığını" savunuyor.
Bazı yorumlarda, teslim sürecinin yalnızca hukuki bir işlem değil, Paris–Ramallah hattında karşılıklı beklentilerin bir sonucu olduğu ve bunun Filistin iç hukuk düzenine ağır bir müdahale anlamına geldiği belirtiliyor.
Süreç tamamlanırsa Harb'in Fransa'da ağır ceza mahkemesinde yargılanması bekleniyor. Ancak Filistin kamuoyu, bu adımın Filistin Yönetimi'nin meşruiyetini ve hukuki kurumlarını zayıflatacağını belirterek teslim sürecinin derhal durdurulmasını talep ediyor. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Güney Afrika hükümeti, Gazze'de yaşanan soykırım suçlarına ilişkin olarak Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) siyonist rejime karşı açtığı davayı kararlılıkla sürdürdüğünü açıkladı.
Şucaiyye'nin doğusu topçu ateşiyle sarsılırken, işgalciye ait bir insansız hava aracı Cibaliya'nın doğusuna ateş açtı. Refah açıklarında da savaş gemilerinden yoğun atış yapıldığı bildirildi.
ABD'nin Gazze'de kalıcı ateşkes ve geçiş düzeni öngören planına ilişkin karar tasarısı, pazartesi günü BM Güvenlik Konseyi'nde oylanacak.