Siyonist işgalciler sabah saatlerinde Nablus ve çevresine baskın düzenledi
Nablus kent merkezi ile çevredeki köylere yapılan eş zamanlı baskınlarda çok sayıda ev aranırken, işgalciler bazı noktalarda kamera kayıtlarına el koydu.
Siyonist işgalciler, salı sabahının erken saatlerinde Nablus kentine ve çevresindeki birçok köy ile beldeye baskın düzenledi.
Yerel ve güvenlik kaynakları, işgalcilerin özellikle Urdala köyüne girerek bir evi ve bir işyerini bastığını, bölgedeki kamera kayıtlarına el koyduğunu aktardı.
Aynı saatlerde Karyut köyü ile Bazan beldesine de baskın yapan işgalciler, çok sayıda evi aradı.
Kaynaklar, Nablus kent merkezine yönelik baskınların da eş zamanlı olarak gerçekleştirildiğini, işgalcilerin Ayn Mülteh kampına, Rafidiya bölgesine, Beyt Vezan’a ve el-Basatin Mahallesi'ne girerek evleri didik didik aradığını belirtti.
Baskınlarda herhangi bir alıkoyma bilgisinin bulunmadığı ifade edildi. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Gazze'deki soykırım sürecinden bu yana Mescid-i Aksa'ya yönelik baskınlarını yoğunlaştıran Yahudi gruplar, işgal polisinin korumasında yeniden avluya girerek talmudik ritüeller gerçekleştirdi. Kudüs kurumları, bu adımların Aksa'nın statüsünü tamamen değiştirmeyi hedefleyen planlı bir stratejinin parçası olduğuna dikkat çekiyor.
Güney Gazze kıyılarında devriye gezen işgal botları, Filistinli balıkçılara ateş açarak denizdeki ablukayı daha da sertleştirdi.
Mescid-i Aksa Hatibi Şeyh İkrime Sabri'nin işgal mahkemesinde yargılanması, Kudüs'teki İslami otoriteye yönelik tehlikeli bir saldırı niteliği taşıyor. Savunma ekibi, böylesine önemli bir şahsiyetin ilk kez "vaaz ve konuşmaları" nedeniyle yargılandığını belirtiyor.
BM Genel Sekreteri'nin raporu, Batı Şeria'daki zorlayıcı uygulamaların ve yasa dışı yerleşimlerin Filistin toplumunu eritmeye dönük sistematik bir politika hâline geldiğini, bunun uluslararası hukukun en ağır ihlalleri arasında sayılabileceğini vurguluyor.