Siyonist rejimin yeni yalanı: Gazeteci değil, HAMAS savaşçısıydı

Gazze'de siyonist rejim tarafından katledilen gazeteci Hasan Islayh'ın ardından, yalan makinesi yeniden devreye girdi. Rejim, gazetecilik faaliyetlerini hedef almak için bir kez daha "HAMAS'a çalışan gazeteci" yalanına sarıldı.
13 Mayıs'ta Han Yunus'taki Nasser Tıp Merkezi'ne düzenlenen saldırıda, Filistinli gazeteci Hasan Eslih, siyonist rejim tarafından şehit edildi. Ancak bu onun ilk kez hedef alınışı değildi. 7 Nisan'da, Nasser Hastanesi önüne kurulan gazeteci çadırına yapılan saldırıdan ağır yaralı olarak kurtulmuş, meslektaşı Ahmed Mansur ise o saldırıda katledilmişti.
Vücudunun büyük bölümü yanan ve parmaklarını kaybeden Hasan, tedavi gördüğü hastanede, ikinci bir saldırıyla şehit edildi. Siyonist rejim, pişkin bir açıklamayla Hasan'ın bilerek hedef alındığını kabul etti; çünkü onlara göre o "HAMAS'ın bir üyesiydi ve gazeteci kisvesine bürünmüştü." Aynı gerekçeyi, daha önce de onlarca gazetecinin öldürülmesini meşrulaştırmak için kullanmışlardı. Bu, onların "yeni" değil, her zamanki yalanıydı.
Amerikalı yazar ve gazetecilik profesörü Robin Andersen, bu iddiaları "psikopatça bir propaganda dili" olarak nitelendirdi. ABD merkezli DropSite News'in kurucu ortağı Ryan Grim ise, "Yanmış bir gazeteciyi tekrar bombalamak, dünyada çok az rejimin cesaret edebileceği bir vahşet türüdür" sözleriyle yaşananları özetledi.
Sosyal medyada, Hasan'a dair yüzlerce duygusal veda mesajı paylaşıldı. Basın yeleği ve miğferiyle objektife bakan kararlı yüzünün yer aldığı fotoğrafın altına bir gazeteci şöyle yazdı:
"Seni öldürdüler Hasan... Çünkü sesin çok yüksekti, çok güçlüydü."
Bu sesleri susturmak için çalışan yapılardan biri de "Honest Reporting" adlı siyonist lobi kuruluşu. İsminin aksine, gerçeği çarpıtmak ve muhalif gazetecileri hedef göstermek için kurulan bu yapı, Hasan hakkında "Gazeteci değil, HAMAS propagandacısıydı" şeklinde paylaşım yaparak açıkça hedef gösterdi. Paylaşımın altına yazılan yorumlar arasında, onu savunan gazetecilerin bile hedef alınması çağrısı vardı.
"Honest Reporting", sadece Hasan'ı değil; Reuters, Associated Press, CNN ve New York Times gibi medya devlerini de, 7 Ekim sonrası "HAMAS'la işbirliği yapmakla" suçladı. Ancak Reuters ve AP, bu iddiaları kesin bir dille reddetti ve bağımsız soruşturmalarda herhangi bir delil bulunmadığını açıkladı. Reuters'ın genel yayın yönetmeni, bu tür iftiraların gazetecilerin can güvenliğini tehdit ettiğini belirterek, bu lobilerin hesap vermesi gerektiğini ifade etti.
Gazeteci Hasan Eslih'in sözleri, onun neyi savunduğunu ve neden hedef alındığını özetliyordu:
"Ben savaşmıyorum. Sadece işimi yapıyorum. Eğer beni öldürürlerse, çektiğim fotoğraflar, anlattığım hikâyeler yaşayacak. Adım ve sesim kalacak... Ama işgal yok olacak."
Hasan'ın sesi artık dünya vicdanında yankılanıyor. Ve onun gibi onurlu kalemlerin sesi susturulamayacak. Çünkü hakikat, eninde sonunda zafere ulaşır. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Türkiye’nin dört bir yanında düzenlenen “Gazze İstişare Toplantıları”nın dördüncüsü, İstanbul, Ankara ve İzmir’in ardından Van’da gerçekleştirildi. Alimler, kanaat önderleri, STK temsilcileri ve siyasi parti temsilcilerinin katıldığı toplantıda Gazze için somut adımların atılmasın çağrısında bulunuldu.
Ceninli beş çocuk babası Samir er-Rifai, esir alındıktan sadece bir hafta sonra işgal zindanlarında şehit düştü.
Gazze'de siyonist rejimin 650 gündür sürdürdüğü soykırım saldırılarında şehit sayısı 58 bin 573'e, yaralı sayısı ise 139 bine ulaştı. ABD destekli saldırılar sonucu halk açlık, göç ve yoklukla mücadele ediyor.
Şam'a yönelik siyonist saldırıyı "ümmetin onuruna indirilmiş ağır bir darbe" olarak niteleyen Dünya Müslüman Âlimler Birliği, İslam ülkelerine acil zirve çağrısı yaptı. Birlik ayrıca Gazze ve Suriye için askeri ve ekonomik ittifak kurulmasını talep etti.