HÜDA PAR’ın Meclis'e sunduğu Türkiye vatandaşı soykırımcı siyonistlerin yargılanmasına yönelik kanun teklifi hakkında değerlendirmelerde bulunan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Muhammed Maşuk Özyaramış, teklifin kabul edilmesi halinde Müslüman ülkelerin bu kanunu takip etmesi ve bu seyri gerçekleştirmesinin söz konusu olabileceğini vurguladı.
Gazze'de yaşanan soykırıma katılan çifte vatandaşlar hakkında HÜDA PAR tarafından hazırlanan kanun teklifinin TBMM'de görüşülmesi yönündeki önergenin kabulünün ardından başlayan süreç devam ediyor.
HÜDA PAR'ın, soykırım suçuna iştirak eden çifte vatandaşlardan yargıdan kaçanların vatandaşlıktan çıkarılmaları ve mal varlıklarına el konulmasını öngören kanun teklifinin önümüzdeki günlerde Genel Kurul gündemine girmesi bekleniyor.
Teklif, çifte vatandaşların soykırıma karışması halinde; vatandaşlıktan çıkarılmaları, mal varlıklarının dondurularak yeni aile fonuna aktarılması ve ağırlaştırılmış müebbet almalarını öngörüyor. Kanun teklifi, yürütme ve yürürlük maddeleriyle toplamda 6 maddeden oluşuyor.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Muhammed Maşuk Özyaramış, konuyla ilgili İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.
"siyonist rejimin soykırım suçunu birçok defa ihlal ettiğini ve işlediğini görüyoruz"
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Muhammed Maşuk Özyaramış
Özyaramış, "9 aya yakın bir süredir siyonist saldırılarının ve soykırımlarının neticesinde HÜDA PAR'ın Türkiye'de buna yönelik kendi yapabileceği çerçevede siyasi bir adım atmasından dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz. Uluslararası anlamda bireylerin suç teşkil eden birçok fiili olabiliyor; bunlar İnsan Haklarının Korunmasının Evrensel Beyannamesi çerçevesindeki temel hakların ihlal edilmesi ile alakalı bir suç var. Bunların ne olduğundan bahsedecek olursak; deniz korsanları, hava Korsanları, köle ticareti, savaş suçları, soykırım, terörizm, sığınmacılar ve uyruksuzlar gibi uluslararası hukukta tanımlanan gruplara yönelik yapılan eylemler suç teşkil edebilmekte. Suç teşkil eden başlıkların çoğunu bugün siyonist rejim Gazze'de zaten uygulamakta. Sadece bugün değil 1912'den beri bir fiil bu suçları gerçekleştirmekte, işlediği suçların en öne çıkanı aslında soykırımdır. Soykırım bu anlamda bütün ülkeler tarafından hiç şüphe olmadan suç olarak kabul edilen bir kavramdır. Gerek bugün gerekse geçmişten günümüze kadar siyonist rejimin burada soykırım suçunu birçok defa ihlal ettiğini ve işlediğini görmüş oluyoruz. Siyonist rejimi biz Birleşmiş Milletler üyesi olarak kabul etmesek de Birleşmiş Milletler üyesi olarak kabul edilen bir ülke statüsünde olduğu için bu yaptırımlar ve yargılamalar noktasında hukuki bir kapı açılmış oluyor. Bireysel vatandaşlar da bu suça teşvik edildiği zaman yine Uluslararası Hukuk çerçevesinde yargılanmaları ve müeyyidelere tabi olmaları söz konusu olabilir." dedi.
"Uluslararası anlamda ilk adımı atan Aslında Güney Afrika'ydı"
Suç işleyen çifte vatandaşlara gerekli müeyyide için suç duyurusunda bulunmak gerektiğini belirten Yaramış, "Soykırım üzerinden mutabık kalınan uluslararası soykırım suçunun önlenmesi ve cezalandırılması sözleşmesi çerçevesinde Madde 3-5'te özellikle bireylerin yönetici olsun veya olmasın asker olsun veya sivil olsun bu suçu işlemiş olması müeyyideyi gerektiren bir konudur. Uluslararası anlamda ilk adımı atan Aslında Güney Afrika'ydı. Kendi vatandaşı olup da siyonistlerin işlediği soykırımı kendi ordusuna atılan çifte vatandaşların kendi ülkesine döndüğü zaman gözaltına alınacaklarına deklare etti. Onu sessiz sedasız da yapabilirdi ama bütün uluslararası kamuoyunda bunu tekrar etti. Türkiye'de de aslında böyle bir süreci kamuoyu çok ciddi anlamda bekliyordu ama iç mevzuat gereği bunu yapamayacak yani çifte vatandaşlara orada askerlik yapan veya suç işleyen çifte vatandaşlara gerekli müeyyide için suç duyurusunda bulunmak gerekiyor veya kovuşturma başlatmak gerekiyor Bunun için de doğrudan Adalet Bakanlığının dahil olması gerekiyor." diye konuştu.
"HÜDA PAR'ın getirdiği kanun teklifi hangi fikir ve görüşte olunsa da mutlaka desteklenmesi gerekir"
HÜDA PAR'ın Adalet Bakanlığının dışında ikinci anlamda kovuşturma başlatabilecek yasama erkinini işin içine koyarak suçu işleyen bireylere karşı bir müeyyide olması Meclis'in yetki sahibi olmasına yönelik bir kanun teklifi verdiğini vurgulayan Özyaramış, "Adalet Bakanlığı hükümetin bir temsilcisi olduğu için uluslararası anlamda siyasi kaygılardan dolayı bunu bugüne kadar yapmadığını biz net bir şekilde görebiliyoruz. Buradan hükümete bir halk olarak eleştiri yapacak olursak birçok konuda halkın tepkisi gelmeden bir şeyler ortaya çıkmadan adam atılmadı; siyasi kaygılar veya vesaire sebeplerden dolayıydı. HÜDA PAR, bu noktada bir adım attı. Adımını atarken Uluslararası Hukukla ve Yasal Mevzuatla temellendirerek Adalet Bakanlığının dışında ikinci anlamda kovuşturma başlatabilecek yasama erki yani Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni de bu işin içine koyaraktan yasal çerçeveye dayanarak ulusal hukuka ve uluslararası hukuka dayanarak bu suçu işleyen bireylerin vatandaşlıktan çıkartılması, mal varlıklarına el konulması gibi bir müeyyide için Meclis'in yetki sahibi olmasına yönelik bir kanun teklifi verdi. Tabii teklif sıraya koyuldu fakat kamuoyunun desteğini biz çok net bir şekilde görebiliyoruz. Meclis'te HÜDA PAR'ın getirdiği kanun teklifi; HÜDA PAR fikrinden çok çok daha öte hangi fikir ve görüşte olursanız olun mutlaka desteklenmesi gerekir." şeklinde konuştu.
"Teklifte soykırımı gerçekleştiren bireysel suçlara yönelik bir yaptırım talebi söz konusudur"
HÜDA PAR kanun teklifinin manipüle edilerek antisemitik olarak yansıtıldığını fakat teklifte böyle bir şeyin söz konusu olmadığını dile getiren Yaramış sözlerini şöyle sürdürdü:
"HÜDA PAR bu kanun teklifini getirir getirmez bu teklifini manipüle etmeye dair hemen ulusal basında özellikle bazı haberler ortaya çıktı; HÜDA PAR'ın 'antisemitik kanun teklifi' diye yansıtıldı. Bunu biz çok sulandırılan dış mihraklar kavramı içerisinde net bir şekilde görebiliyoruz. Siyonist devletin en büyük dayanağı bugün zaten antisemitizm fakat burada antisemitik bir durum söz konusu değil. Bilakis soykırımı gerçekleştiren bireysel suçlara yönelik bir yaptırım talebi söz konusudur. Bugün Türkiye'de 20 bin dolayında çifte vatandaş yani hem israil hem Türkiye vatandaşı mevcut. HÜDA PAR teklifinde veya onu destekleyenler 'bu 20 bin vatandaşın hepsi cezalandırılsın' demiyor. Oraya gidip siyonist rejime asker olarak doğrudan görev yapan 4000'e yakın gönüllü askere yönelik cezalandırma talebi var."
Teklifin yasalaşması halinde Müslüman ülkelere de etki edeceğini söyleyen Yaramış, son olarak şunları dile getirdi:
"Eğer bu teklif Türkiye'de kanunlaşırsa hemen ardından Müslüman ülkelerin bunu takip etmesi ve bu seyri gerçekleştirmesi konu çerçevesinde en azından Gazze'deki soykırım açısından bir farkındalıktan daha ziyade bir müeyyidenin bu insanları beklediğini ve bu soykırımı engellemeye dönük bir adım olmasını sağlayacaktır. Elini vicdanına koyan herkes zaten bu kanun teklifine 'evet' oyu verecektir; vermeyenlerin insanlığından şüphe ederim." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Ankara Filistin Dayanışma Platformu (ANFİDAP), Ukrayna saldırıları nedeniyle Rus spor takımlarına uygulanan yaptırımın, Gazze’de soykırım yapan işgalci siyonistlerin de uygulanması çağrısı yaptı.
Filistin direnişinin 1891'de başladığını ve bugün hala devam ettiğine vurgu yapan Filistinli Araştırmacı-Yazar Muin Naim, Gazze'deki halkın yaşadığı soykırıma rağmen, direnişi inanç ve ruhla sürdürdüğünü belirtti.
Siyonist rejimin, işgal altındaki Batı Şeria'da 7 Ekim 2023'ten bu yana esir aldığı Filistinlilerin sayısının 11 bin 800'ü geçtiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler, siyonist işgal rejiminin gıda girişine izin vermediği Gazze'de insanların haftalar öncesinden kalan çöp yığınlarında yiyecek aradığını belirtti.