Siyonizm ile daha etkin mücadele etmek ve Aksa Tufanı sürecinde sivil toplum kuruluşlarının yaptığı çalışmaların değerlendirilmesi, ortak zeminde çalışmaların yürütülmesi adına 8-14 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen Ant-Siyonizm Kongresi'nin sonuç bildirgesi yayımlandı.

Anti-Siyonizm Kongresi için açılan web sitesi üzerinden yayımlanan sonuç bildirgesinde, siyonizm ile mücadelenin devlet eliyle yürütülemeyeceği, sivil toplumların bu mücadelede asıl unsur oldukları vurgulandı.

Sonuç bildirgesinde, "Kongre, Gazze hakikatinin tüm dünyayı uyandırdığı, siyonizmin bütün bir insanlığın düşmanı olduğu, özelde ise en büyük ve en ciddi tehdit olarak gördüğü İslam âleminin can düşmanı olduğu bilinci esas alarak alem-i İslam'ın ve tüm insanlığın idame-i hayatını sağlamak üzere bir karşı cephe oluşturulması fikrini benimsemiştir. Siyonizm, tesis edildiği gün varacağı hedef için kendine 100 yıllık bir hedef ve vizyon tayin etmişti. Kongre ise bugünün şartlarında dünyanın bir yüzyılı daha kalmadığı vizyonuyla, tehlikenin yakınlığını da göz önünde bulundurarak mümkün olan en kısa sürede asıl mücadelesini başlatacağı şartları oluşturmak ve yapılanmasını tamamlamak üzere hedefini belirlemiştir. Siyonizme karşı sahici bir mücadelenin/savaşın devletler eliyle yürütülemeyeceği gerçeğinden hareketle sivilleri ve sivil oluşumları bu mücadelenin asıl unsurları, asıl sahipleri ve sorumluları olarak görmekte, sivilliği de mücadelenin yöntemi, aracı, yolu olarak benimsemiştir. Bu şartlar çerçevesinde kongre kendini hayatın her anına ve insanın yaşadığı her yere şamil kılma azmindedir." denldi.

Kongrenin nazarında Anti-Siyonist olmanın sivil olmak ile eşdeğer olduğu, bu nedenle kongrenin "sahipsiz" olduğu beyanının vurgulandığı belirtilen bildirgede, "Kimsenin sahiplenemeyeceği bir davanın ancak herkesçe sahip çıkılabilecek, bir ucundan tutulabilecek keyfiyeti haiz olduğunu, dolayısıyla mesnedinin de ancak inanmışlık, gönüllülük ve rıza olabileceğini savunmaktadır. Hülasası şudur: Anti-Siyonizm karşısında bu bilinci taşıyan her fert tam sorumlu ve tam yetkilidir. Kongre de kendisinin bu davanın bânîsi değil, hatırlatıcısı ve takipçisi olarak konumlandırmıştır. Kongre; klişeleri (jargon, ıstılah, ilke, postulat vb.), ayrım çizgilerini, toplumsal-düşünsel çatlakları ve ayrıştırıcı hassasiyetleri değil, temel insani duyarlığın önümüze koyduğu aciliyeti ve önceliği esas almak tutumunu benimsemiştir." ifadeleri yer aldı. (İLKHA)