HÜDA PAR Genel Merkezi, 3 Mart 1924 tarihinde lağvedilen Hilafet Makamı ile ilgili bir açıklama yayımladı.
HÜDA PAR Genel Merkezi, Hilafet Makamının 92 yıl önce bugün lağvedilmesiyle ilgili bir açıklama yayımladı. Yayımlanan açıklamada, özellikle Hilafet sonrası İslam ümmetinin içerisine düşürüldüğü acı durumlara dikkat çekildi.
"İslam âleminin içerisinde bulunduğu tefrika ve parçalanmışlıklarının engellenmesi için en elzem kurumlardan olan Hilafet Makamının lağvedilmesinin 92'inci yılına derinleşmiş bir tefrika, acı ve ıstırapla giriyoruz." denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Hilafetin kaldırılmasıyla İslam ülkeleri batılı emperyalistlerin sömürgesi haline geldi
"Müslümanları bir arada tuttuğu gözden kaçırılmaması gereken Hilafet Makamını lağveden yerel ve küresel güç odakları, bununla kocaman bir İslam coğrafyasını başsız bırakarak parçalamayı hedeflemişlerdir. Hilafeti ilga eden aynı güç odakları, 3 Mart 1924 günü yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat kanunu ve ‘Şer'iye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılmasıyla da medreselerin kapılarına kilit vurmuş, böylelikle İslam coğrafyasında yaşayan milyonlarca Müslümanın İslam'dan uzaklaştırılması projesini adım adım hayata geçirmiştir. Hilafetin kaldırılmasıyla başsız kalan İslam ülkeleri bundan sonraki süreçte birer birer batılı emperyalist ülkelerin sömürgesi haline gelmekten de kurtulamamıştır."
"Hilafet Makamının lağvedilmesinin kimlerin çıkarına olduğu Müslümanlarca sorgulanmalıdır"
Hilafet Makamının lağvedilmesinin kimlerin çıkarına olduğunun sorgulanması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, "Müslümanların en değerli ve kutsal değerlerini ellerinden alarak onları âdeta imamesi kopan tespihe dönüştüren İslam düşmanları, yüzyılı aşkın bir süredir çağdaşlık, laiklik, batılılaşma gibi kavramların arkasına saklanarak Müslüman halkın evlatlarını zehirlemiş; onları tarihine, inancına ve değerlerine düşman bir nesil haline getirmiştir. Onlarca İslam ülkesi ve yüz milyonlarca Müslüman için hayati bir önem arz eden ve Müslümanlar arasında yaşanan birçok sorunun kökünden halledilmesine zemin hazırlayabilecek en mühim kurum olan Hilafet Makamının lağvedilmesinin kimlerin çıkarına olduğu Müslümanlarca sorgulanmalıdır." denildi.
"Müslümanları oynanan oyunların farkına varmaya; aralarındaki ihtilaflı meseleleri, ittihad ve ittifak şuuru ile çözmeye davet ediyoruz"
Hilafet Makamının lağvedilmesinden sonra İslam ümmetinin içerisine düştüğü duruma dikkat çekilen açıklamada son olarak şu ifadeler kullanıldı:
"Lord Curzon'un İngiltere meclisinde dile getirdiği 'Bizim yapmak istediklerimizi onlar yapacaklar' itirafı aslında Hilafet Makamı başta olmak üzere, ümmeti bir birine bağlayan bütün kurumların, kendilerine bu ihalenin verildiği şahıslara sağlanacak bir iktidar karşılığında lağvedildiğini ortaya koymuştur. Hilafetin kaldırılmasından bu yana ümmette baş gösteren çok başlılık ve birlik olamama hastalığı nedeniyle Müslümanlar paramparça edilmiş, batılı emperyalistler tarafından hazırlanan şer planları en ufak bir engelle karşılaşmadan uygulanmıştır. Bu vesile ile dünya Müslümanlarını oynanan tüm bu oyunların farkına varmaya; aralarındaki ihtilaflı meseleleri vahdet, ittihad ve ittifak şuuru ile çözmeye davet ediyoruz." (İLKHA)
3 Mart 1924 tarihinde lağvedilen Hilafet Makamı ile ilgili HÜDA PAR Genel Merkezi'nin yayımladığı açıklamanın tam metni:
İslam âleminin içerisinde bulunduğu tefrika ve parçalanmışlıklarının engellenmesi için en elzem kurumlardan olan Hilafet Makamının lağvedilmesinin 92'inci yılına derinleşmiş bir tefrika, acı ve ıstırapla giriyoruz.
Müslümanları bir arada tuttuğu gözden kaçırılmaması gereken Hilafet Makamını lağveden yerel ve küresel güç odakları, bununla kocaman bir İslam coğrafyasını başsız bırakarak parçalamayı hedeflemişlerdir.
Hilafeti ilga eden aynı güç odakları, 3 Mart 1924 günü yürürlüğe giren Tevhid-i Tedrisat kanunu ve ‘Şer'iye ve Evkaf Vekâleti'nin kaldırılmasıyla da medreselerin kapılarına kilit vurmuş, böylelikle İslam coğrafyasında yaşayan milyonlarca Müslümanın İslam'dan uzaklaştırılması projesini adım adım hayata geçirmiştir.
Hilafetin kaldırılmasıyla başsız kalan İslam ülkeleri bundan sonraki süreçte birer birer batılı emperyalist ülkelerin sömürgesi haline gelmekten de kurtulamamıştır.
Müslümanların en değerli ve kutsal değerlerini ellerinden alarak onları âdeta imamesi kopan tespihe dönüştüren İslam düşmanları, yüzyılı aşkın bir süredir çağdaşlık, laiklik, batılılaşma gibi kavramların arkasına saklanarak Müslüman halkın evlatlarını zehirlemiş; onları tarihine, inancına ve değerlerine düşman bir nesil haline getirmiştir.
Onlarca İslam ülkesi ve yüzmilyonlarca Müslüman için hayati bir önem arzeden ve Müslümanlar arasında yaşanan birçok sorunun kökünden halledilmesine zemin hazırlayabilecek en mühim kurum olan Hilafet Makamının lağvedilmesinin kimlerin çıkarına olduğu Müslümanlarca sorgulanmalıdır.
Lord Curzon'un İngiltere meclisinde dile getirdiği "Bizim yapmak istediklerimizi onlar yapacaklar" itirafı aslında Hilafet makamı başta olmak üzere, ümmeti bir birine bağlayan bütün kurumların, kendilerine bu ihalenin verildiği şahıslara sağlanacak bir iktidar karşılığında lağvedildiğini ortaya koymuştur.
Hilafetin kaldırılmasından bu yana ümmette baş gösteren çok başlılık ve birlik olamama hastalığı nedeniyle Müslümanlar paramparça edilmiş, batılı emperyalistler tarafından hazırlanan şer planları en ufak bir engelle karşılaşılmadan uygulanmıştır.
Bu vesile ile dünya Müslümanlarını oynanan tüm bu oyunların farkına varmaya; aralarındaki ihtilaflı meseleri vahdet, ittihad ve ittifak şuuru ile çözmeye davet ediyoruz. (FİKRET öZKAN)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, okul yönetiminin hakkı olmayan bir şeyi talep etmekle suç işlediğini, ayrıca öğrenciyi rencide edip velisini ise psikolojik baskı altına aldığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, "Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da, enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak önemlidir." dedi.
İçişleri Bakanlığı, Tunceli ve Ovacık (Tunceli) Belediye Başkanlarının PKK ile bağlantılı suçlardan ceza almaları ve soruşturmaları devam etmesi nedeniyle bu belediyelere ilgili vali ve kaymakamların kayyum olarak atandığını duyurdu.