İsviçre Medeni Kanunu Türkiye'de 95 yıldır uygulanıyor

17 Şubat İsviçre Medeni Kanun'un kabulünün 95'inci yılı dolayısıyla yazılı basın açıklaması yapan Türkiye Aile Meclisi, yasaların ve kanunların fıtrata uygun olması gerektiğini vurguladı.
Türkiye Aile Meclisi tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında fıtrata, hukuka, medeniyete, kültüre, örf ve geleneğe aykırı yapılan düzenleme ve yasaların, toplumu, aileyi ve bireyleri ifsat ettiği belirtilirken toplumun değerlerine göre yasaların çıkarılmasının ve uygulanmasının verimli olacağına değinildi.
743 sayılı "Türk Kanunu Medenisi" olarak isimlendirilen, 17 Şubat 1926'da İsviçre Medeni Kanun'unun bazı maddelerinin gerekçesiz olarak sevk edilip müzakeresiz bir biçimde oybirliği ile TBMM'de kabul edildi.
İsviçre Medeni Kanunu'nun Türkiye'de uygulanması için kabul edilme tarihinin yıldönümü münasebetiyle yazılı açıklama yapan Türkiye Aile Meclisi, "4 Ekim 1926’de yürürlüğe girmesiyle İslam aile hukuku yürürlükten kaldırıldı. Bugün de halen çok eşlilik ve genç evlilik yasak, lâkin her türlü fuhşiyat zina serbest. Hatta, İstanbul sözleşmesinin toplumsal cinsiyet düzenlemesi çerçevesinde cinsi sapıklığa pozitif ayrımcılık uygulanmaktadır. Dinen meşru olan, batıdan seküler dünyadan örnek vermek gerekirse, ABD’nin Utah eyaletinde Mormon geleneğinde de sınırsız evliliğe izin verilirken, çok eşlilik ruhsatı yasaklanarak fuhuş/zina önlenebilir mi? Bu çerçevede dini nikâhlı eşlere hukuki çerçevede koruma sağlanması, kadının ve çocuğun hakkı korunması gerekmez mi?" ifadelerine yer verdi.
"İstanbul Sözleşmesi ve CEDAW'ın toplumun içerisinde oluşturduğu tahribatı adeta Covid- 19’dan daha yıkıcı bir hal almıştır"
İstanbul sözleşmesi ve CEDAW ile aile içerisinde çözülmelerin başladığı hatırlatılan açıklamada, " "Bugün bu tek başına bu sözleşmeden çekilmekle de sorun çözülme sınır ve boyutunu aşmıştır. Kötü uygulamalar ve devam eden düzenlemeler bu yıkımı giderek artırmaktadır. Gelinen nokta ölümcül bir hale gelmiş, toplum hayatındaki tahribatı adeta Covid- 19’dan daha yıkıcı bir hal almıştır." denildi.
Cinsi sapıklığın, pedofili ve ensest grupların global bir tehdit haline geldiği hatırlatılan açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
"Siyaset, bürokrasi, yargı, medya, sermaye, STK gibi kurum ve kuruluşlar fuhuş, kumar, uyuşturucu sektörü ile adeta el ele yürümektedir. Ahlaksızlık çetesi, global bir mafyaya dönüşme istidadı göstermektedir." (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) tarafından tertip edilen, Kürdistan Bölgesi başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarından alim ve akademisyenlerin katıldığı 10'uncu Alimler Buluşması'nın 1 ve 2'nci oturumları gerçekleştirildi. Programın üçüncü oturumuna yarın devam edilecek.
Araştırmacı Yazar Muhammed Şakir, Alimler Buluşmasında yaptığı konuşmada, "Ümmet bütünlüğünden koparma girişimlerinde Kürt Milliyetçiliği bir araç olarak kullanılmıştır. İslam Kardeşliği yerine etnik aidiyet merkeze konularak halkı kendi öz değerlerinden uzaklaştırmıştır." dedi.
Prof. Dr. Mehmet Halil Çiçek, Alimler Buluşmasında yaptığı konuşmada, "Kürt halkı İslam'a girdikten sonra tamamen İslami bir kimlikle şekillenmiş, hem birey olarak hem de topluluk olarak erkekleriyle, kadınlarıyla, gençleriyle insani ve ahlaki kişiliğin yüce öğretileri doğrultusunda bir hayat sürmüştür." dedi.
Müslümanların, "yanlış yola sapmış" insanlarla komşu olmasının da Allah-u Teala'nın bir lütfu olduğunu ifade eden Yazar Mehmet Göktaş, "Siz ortaya güzelce bir Müslümanlık, edep, cihat, vefakarlık, sadakat koyun; göreceksiniz onlar kendiliğinden teslim olacaklar." dedi.