Bütün siyasi partilerin seçmenlerine ortak vaadi olan "yeni anayasa" tartışmaları bir kez daha siyasetin en önemli gündem maddesi olurken, halk, geniş bir mutabakatla kabul edilmesini beklediği "yeni anayasa"nın insanı ve adaleti öncelemesini istiyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Şubat'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından "Belki de şimdi Türkiye'nin tekrar anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir. Önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz." dedi.
Erdoğan, "Türkiye'de sorunların kaynağının 1960'dan beri darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu ortadadır. Bunun için daha önce yeni bir anayasa girişiminde bulunmuştuk. Anayasa çalışması milletin gözü önünde ve tüm temsilcilerinin katılımı ile olmalıdır ve milletin takdirine sunulması gereklidir. Ülkemizin bu fırsatı kaçırmasından üzgünüz. Belki de ülkemizde yeni bir anayasa tartışması başlamalıdır. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yeni anayasa vurgusu hepimiz için heyecan verici bir müjdedir." dedi.
Bakan Gül "Hukuk reformumuzun temel hedeflerinden biri olan yeni, sivil ve demokratik bir anayasayı hayata geçirmek, geleceğimize, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli miras olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var." diyerek kamuoyuna duyurduğu anayasa tartışmaları, bir kez daha ülke gündeminin en önemli konuları arasına girdi.
Anayasa nedir?
Bir devletin nasıl yönetileceğini belirleyen, kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasalar bütününe anayasa denir.
Anayasal bir yönetim yasama, yürütme ve yargı organlarından oluşur. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yasama, yürütme ve yargı organlarının güçleri ve ilişkileri anayasada belirlenmiştir.
Ülkelerin çoğunun yazılı bir anayasası vardır ama bazı ülkelerin anayasası yazılı hale getirilmemiştir. Örneğin İngiltere'nin yazılı bir anayasası yoktur. Bu ülkede devletin yönetim biçimi yüzlerce yıllık yasalara ve geleneklere göre belirlenir.
Türkiye'de ilk anayasa 1876'da Osmanlı döneminde yürürlüğe girdi. Bu anayasaya Teşkilat-ı Esasiye Kanunu denmişti.
Kurtuluş Savaşı sırasında Ocak 1921'de egemenliğin milletin olduğunu belirten yeni bir anayasa kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, Nisan 1924'te daha kapsamlı bir anayasa yürürlüğe kondu. Bunu 1961 ve 1982 anayasaları izledi.
1980 darbesinden 2 yıl sonra yürürlüğe konan 1982 anayasası aradan geçen sürede sürekli tartışma konusu oldu. Darbe izleri taşıyan o anayasa Türkiye siyasi tarihinde sorunlu bir süreci de beraberinde getirdi. 1982 anayasası nedeniyle 28 Şubat postmodern darbesi ve 27 Nisan e-Muhtırası gibi olaylar yaşandı. 1982 anayasasında birçok kez düzenleme ve değişiklik yapılsa da söz konusu anayasa hâlâ 12 Eylül darbesinin ruhunu taşıyor.
1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu)
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu veya 1921 Anayasası, Türkiye'nin ilk anayasasıdır. 20 Ocak 1921 tarihli ilk Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Anayasa için gerekli kurallar ve ilkeler, kabul için oy oranı ve maddeler yönünden yeterli olmasa da Türkiye'nin ilk anayasası olarak kabul edilmiştir.
Dördüncü maddede devletin adının "Türkiye Devleti" olması Lozan Antlaşması sonrası, özellikle günümüzle kıyaslanması bakımından anlamlıdır. "Türkiye Devleti" ibaresi, etnik kökeni, dili ve kültürü ne olursa olsun, Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan insanların tamamının tanındığı, devletin sadece belli bir kesimin devleti olmadığını ifade ediyordu.
Türkiye Cumhuriyeti anayasalarından 1876 Anayasası henüz yürürlükten kaldırılmadığı için 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) en kısa ve özlü anayasadır.
1921 Anayasasına göre;
1-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yönetim şekli, halkın mukadderatını bizzat ve fiili olarak yönetmesi ilkesine dayanır.
2-Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır. Resmi dil Türkçedir.
3-Yürütme kuvveti ve yasama yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan Büyük Millet Meclisinde belirir ve toplanır.
4-Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare edilir ve hükûmeti "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti" adını taşır.
5-Büyük Millet Meclisi, iller halkınca seçilmiş üyelerden oluşur.
6-Büyük Millet Meclisinin seçimi iki yılda bir yapılır. Büyük Millet Meclisi üyelerinden her biri, yalnız kendini seçen ilin vekili olmayıp aynı zamanda bütün milletin vekilidir.
7-Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulu, kasım başında, davetsiz toplanır.
8-Şeriat hükümlerinin uygulanması, bütün kanunların yürürlüğe konması, değiştirilmesi, yürürlükten kaldırılması, antlaşma ve barış imzalanması ve vatan savunmasıyla ilgili savaş ilânı gibi temel haklar Büyük Millet Meclisine aittir. Kanun ve tüzüklerin düzenlenmesinde, halk için en yararlı ve zamanın ihtiyacına en elverişli fıkıh ve hukuk hükümleriyle, örf ve âdetler ve teamüller esas olarak alınır. Bakanlar Kurulunun görev ve sorumluluğu özel kanunla belirtilir.
9-Büyük Millet Meclisi, hükûmeti oluşturan bakanlıkları, özel kanun gereğince seçtiği bakanlar vasıtasıyla yönetir. Meclis, yürütme ile ilgili işlerde bakanlara görev tayin eder; gerekirse bunları değiştirir.
10-Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu tarafından seçilen başkan, bir seçim dönemi süresince Büyük Millet Meclisi Başkanıdır. Bu sıfatla Meclis adına imza atmaya ve Bakanlar Kurulu kararlarını onaylamaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu üyeleri içlerinden birini kendilerine başkan seçer. Ancak Büyük Millet Meclisi Başkanı, Bakanlar Kurulunun da tabiî başkanıdır.
11-Kânûn-i Esâsî'nin bu maddelere aykırı düşmeyen hükümleri eskisi gibi yürürlüktedir.
1924 Anayasası
1921 Anayasasını yürürlükten kaldıran yeni anayasa 20 Nisan 1924'te Mecliste kabul edildi. Birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kaldı. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edildi.
1924 Anayasası'nın ilk andaki en önemli özelliği laikliğin bir ilke olarak metinde yer almamasıydı. 1928'deki değişiklikle laiklik anayasaya ilave edildi.
Cumhuriyetin bugüne kadar değiştirilmeyen ilkeleri de bu anayasada yer aldı. 1924 Anayasası halen tartışılan bir üslup ve terimi de barındırıyordu. "Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese Türk denileceği" belirtiliyordu.
1924 Anayasası'nı yapan Meclis güdümlü meclis olarak tanımlanmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci meclisi olan bu meclisin hemen bütün üyeleri Mustafa Kemal'in denetiminden geçerek seçilebilmişti.
1924 Anayasası, altı bölümden ve 105 maddeden oluşmaktaydı. Bu anayasada şu maddeler öne çıkmaktadır:
1-Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.
2-Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
3-Devletin dini İslam, başkenti Ankara ve dili Türkçedir.
4-Devletin başkenti, rejimi ve bayrağı değiştirilemez.
5-Yasama ve yürütme yetkileri meclise aittir.
6-Yargı, bağımsız mahkemelerce yürütülür.
7-Meclis; yürütme yetkisini seçtiği Cumhurbaşkanı ve onun atadığı Bakanlar kanalıyla kullanır. Meclis; hükümeti her zaman denetler.
8-Üst üste aynı kişi Cumhurbaşkanı seçilebilir.
9-Seçimler dört yılda bir yapılır.
10-Seçmen yaşı 18 olacaktır.
Yapılan değişikliklerle laik devlet anlayışına geçildi
1924 Anayasası'nda 1924'ten 1960'a kadar bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan bu değişikliklerle Anayasa her defasında İslam ve İslam'ın ilkelerinden biraz daha uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Bu değişikliklerden bazıları şunlardır:
10 Nisan 1928 tarihinde yapılan değişiklikle Anayasa'nın 2 maddesinde yer alan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" hükmü çıkarılmıştır. Ayrıca milletvekillerinin yeminlerindeki vallahi kelimesi "namusum üzerine söz veririm" ifadesiyle değiştirilmiştir. Yine Meclisin görevleri arasında yer alan "ahkâm-ı şer'iyenin tenfizi" (dini hükümlerin yerine getirilmesi) hükmü anayasadan çıkarılmıştır.
Bu değişikliklerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin laik bir devlet olması amaçlanmış ve laik devlet anlayışına yönelinmiştir.
5 Aralık 1934'te yapılan değişikliklerle kadınlara milletvekili seçme ve seçilebilme hakkı verilmiş ve seçmen yaşı 18'den 22'ye yükseltilmiştir.
5 Şubat 1937'de aslında Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilkeleri olan "Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık" Anayasa'nın 2. maddesine dâhil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir.
10 Ocak 1945'te ve 24 Aralık 1952'de yapılan düzenlemelerle Anayasa'nın dili üzerinde değişikliklere gidilmiştir.
1961 Anayasası
1961 Anayasası ya da resmi adıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile kabul edilen ve 12 Eylül Darbesi'ne kadar yürürlükte olan anayasadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun süre yürürlükte kalan anayasası niteliğindeki 1924 Anayasası, 27 Mayıs 1960 darbesine kadar yürürlükte kalmış ve 1961'de yeni anayasanın yürürlüğe girmesiyle yürürlükten kalkmıştır.
27 Mayıs 1960'da, TSK mensubu bir grup subay darbeyle yönetime el koyup, 10 yıllık Demokrat Parti (DP) iktidarına son verdi. 1924 Anayasası ve TBMM feshedildi; başbakan, cumhurbaşkanı, genelkurmay başkanı ve diğer pek çok kişi tutuklandı. Yasama ve yürütme yetkileri bu subaylardan oluşan Milli Birlik Komitesine (MBK) aktarıldı.
Yönetimi ele geçiren subaylar, 27 Mayıs günü İzmir'de izinde bulunan Orgeneral Cemal Gürsel'i Ankara'ya getirdi ve kendisine birçok yetki vererek ülkenin başına geçmesini sağladı. Gürsel aynı günün ilerleyen saatlerinde, bir grup anayasa hukukçusunu yanına çağırarak yeni bir anayasa hazırlanması için ilk adımı attı. Kısa süre sonra Kurucu Meclis'e bağlı olarak kurulan Anayasa Karma Komitesi yeni anayasa hazırlama çalışmalarına başladı. Komitede hem askerler hem de Emin Paksüt, Muammer Aksoy, Turan Güneş, Tarık Zafer Tunaya, Coşkun Kırca, Mümtaz Soysal, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu gibi anayasa hukukçuları vardı.
1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların yüzde 60,4'ü tarafından kabul edildi. Referandum sonucunda yüzde 39 oranında ret oyu, bu anayasanın toplumun tüm kesimlerince benimsenmediğinin göstergesi olarak yorumlandı.
1961 Anayasası'nda yapılan değişiklikler
1961 Anayasası ilerleyen yıllarda tartışmaları da beraberinde getirdi. İşçi ve memurlara sendika kurma hakkı ile grev hakkı tanınması, yerel yönetimlerin yetkilerinin kısmen arttırılması, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkı ve gösteri/protesto hakkı gibi maddeler özellikle TSK'da tepkilere neden oldu.
60'lı yıllar boyunca sosyalist fikirlerin yayılmaya başlaması, sendika hareketlerinin güçlenmesi, 70'lere doğru siyasi tıkanıklıkların çözülememesi, toplumsal olayların artması ile Anayasaya yöneltilen suçlamalar daha da arttı. Bunun üzerine TSK, 32. Türkiye Hükumeti'ne muhtıra verdi ve hükûmet istifa etti. Ardından partiler üstü bir yönetim kurularak 1961 Anayasası'nda değişikliğe gidildi.
Buna göre; 1-Bakanlar Kuruluna Kanun Hükmünde Kararname çıkartma yetkisi verildi.
2-Vergi ve harçlarla ilgili Bakanlar Kurulunun yetkileri arttırıldı.
3-Üniversitelerin özerkliği azaltıldı; TRT'nin özerkliği kaldırıldı.
4-Memurların sendika hakları kaldırıldı.
5-Anayasa Mahkemesindeki davalara tüm partilerin iptal davası açabilme hakkı daraltılıp yalnızca TBMM'de grubu bulunan partilerle sınırlandırıldı.
6-Hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması için gereken koşullar azaltıldı.
7-TSK görevlileriyle ilgili hukuki işlemler Danıştay'ın yetki alanından çıkartıldı, bu işlemlerde Askerî Yüksek İdare Mahkemesi yetkilendirildi.
1982 Anayasası'na giden süreç
12 Eylül 1980 günü TSK, TBMM'nin görevini yapamaz hâle geldiğini ve ülkede yaşama güvenliğinin kalmadığını gerekçe göstererek "emir ve komuta zinciri içinde ve emirle" hareket ederek yönetime el koydu. Ardından Millî Güvenlik Konseyi kuruldu. Millî Güvenlik Konseyinin çıkarttığı Anayasa Düzeni Hakkında Kanun'la birlikte 1961 Anayasası'nın yürürlülüğü resmi olarak sona erdi.
Sivil iktidarın darbeyle devrilmesinin ardından Türkiye temel hakların askıya alındığı bir ülkeye dönüştü. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 bin kişi için idam cezası istendi, 517 kişiye idam cezası verildi, 50'si asıldı. 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı, 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı, 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi, cezaevlerinde toplam 299 kişi öldü.
Generallerin yönetimindeki Milli Güvenlik Konseyi yasama, yürütme ve yargıyı tek elde topladı.12 Eylül darbecileri, yeni anayasa hazırlanması görevini "Danışma Meclisi"ne verdi. Askeri yönetimin belirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan anayasa, 7 Kasım 1982'de halkın oyuna sunuldu. Bu anayasa, yüzde 8,6 oranında "hayır" oyuna karşılık, yüzde 91,4 oranında "evet" oyu aldı. 1982 yılında yapılan ve aleyhte konuşmanın ve propaganda yapmanın yasak olduğu referandumda, yüzde 92'lik "Evet" oyu çıktı. Halk oylamasında "Hayır" oyu kullananları sandık başında baskı altında tutmak için rengi dışarıdan görünen oy pusulaları kullandırıldı. Halk oylamasında anayasanın kabul edilmesiyle birlikte darbeci Kenan Evren cumhurbaşkanı oldu.
1982 Anayasası maddeleri
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1982 Anayasası, Türkiye'nin 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül Darbesi sonrasında askeri yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış ve 18 Ekim 1982 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilmesi ve değiştirilmesinin önerilmesi dördüncü madde ile yasaklanmıştır. Anayasada 7 kısım, 177 madde ve 21 geçici madde bulunmaktadır.
1982 Anayasası; Başlangıç, Genel Esaslar, Temel Haklar ve Ödevler, Cumhuriyetin Temel Organları, Mali ve Ekonomik Hükümler, Çeşitli Hükümler, Geçici Hükümler ve Son Hükümler olmak üzere toplam yedi bölümden oluşur.
Başlangıç kısmı; Anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirtir ve Anayasa metnine dâhildir. Anayasa'nın nasıl yorumlanacağını ifade eden bölümüdür.
Genel Esaslar ise devlet ile ilgili tanımları içerir ve "Türk Milleti" olarak tanımlanan vatandaşların egemenlik haklarından anayasal devlet organlarına verdiği yetkileri tanımlar. İlk üç madde 4. maddede belirtildiği üzere değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.
Cumhuriyetin Temel Organları; olarak belirlenmiş ve kuvvetler ayrılığı prensibi ile hareket etme zorunluluğu olan Yasama, Yürütme ve Yargı organlarına verilen yetkileri ve bunların görevlerini tanımlar.
Malî ve Ekonomik Hükümler; devletin hareket edeceği temel mali ekonomik politikaları ve kuralları belirler.
Çeşitli Hükümler; kısmında Başlangıç'ta da belirtilen İnkılâp kanunlarının korunması ile ilgili durum daha önceki anayasalarda yer alan kanunlar sıralanarak detaylı biçimde açıklanır.
Geçici Hükümler; kısmında anayasa değişiklikleri sırasında ortaya çıkan geçici durumlar yer alır.
Son Hükümler; Anayasa değişikliğinin nasıl yapılabileceğini ve bu anayasa metni içeriği ile ilgili teknik bilgileri içerir.
1982 Anayasası darbe ruhunu muhafaza ediyor
1982 Anayasası'nda 1987'den bu yana 21 kez düzenleme yapılmıştır. Bu 21 düzenlemede anayasanın 100'den fazla maddesinde önemli değişiklikler yapılmasına rağmen 1982 Anayasası, hâlihazırda darbe ruhunu muhafaza etmektedir. Anayasada tamamen değiştirilme yerine kısmi değişiklikler yoluna gidilmesi, kendi başına sorun teşkil etmektedir. Türkiye'nin artık insan haklarına dayalı, hak ve hukuku önceleyen yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu hususunda şüphe bulunmamaktadır. Ancak partiler arasında uzlaşı olmadığından, yeni bir Anayasa yazılamamaktadır.
AK Parti'nin 2002 yılında iktidara gelmesi ile birlikte gerek Meclis cenahında, gerekse entelektüel ve akademik çevrelerce, Anayasa'ya ilişkin bir dizi tartışmalar ortaya atılmış; toplumun kültürel ve düşünsel kodlarıyla uyumlu özgün yeni bir Anayasa'nın yapılabilirliği konuşulmaya başlanmıştı. Öyle ki bu tartışmalar günden güne güncelliğini ve beklentisini artırarak Türkiye siyasetinin ana gündem maddesi hâlini aldı. Siyasi partiler, toplumsal beklentiler ışığında yeni bir Anayasa taahhüdünü seçim beyannamelerinde yer verdiler ve bunu defeaten meydanlarda halka duyurdular. Siyasi parti lider ve temsilcileri, mutlak surete yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu, 1982 Anayasa'sının askeri bir darbe ürünü olduğu ve bu darbe Anayasa'sının Türkiye'nin ilerlemesinin önünde bir engel teşkil ettiğinin altını çizdiler.
24. Dönem TBMM'de grubu bulunan AK Parti, CHP, MHP ve BDP'nin eşit sayıda üye vermesi ile dönemin Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığında "Anayasa Uzlaşma Komisyonu" kuruldu. 19 Ekim 2011 tarihinde çalışmalarına başlayan komisyon, 4 Mayıs 2012 tarihinde yeni anayasa taslağı yazmaya başladı ve 172 maddelik bir müzakere metni ortaya çıktı. Ancak 2012 yılının sonu tüm aşamalar için hedef seçilmesine rağmen sadece elli dokuz madde üzerinde ittifak sağlandı. Geriye kalan maddeler üzerinde uzlaşmanın sağlanmayacağının anlaşılmasından sonra bu süreç 2013 yılı sonunda sonlandırıldı. TBMM Başkanı Çiçek, 4 siyasi parti grubuna gönderdiği mektupla uzlaşma sağlanamadığını resmen ilan etti. Muhalefet partileri de, Çiçek'in AK Parti adına süreci bitirmek amacıyla masadan kalktığı eleştirisinde bulundu.
2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı koltuğuna oturmasıyla birlikte başkanlık sistemine geçiş tartışmaları hız kazandı. Hem Haziran 2015 hem de Kasım 2015 genel seçimlerinde "Anayasa değişikliği" AK Parti'nin en önemli seçim politikalarından biri oldu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ekim 2016'da değişiklik teklifini meclise getirmesi için hükûmete çağrı yaptı ve süreçte iş birliği içinde olabileceklerini duyurdu. Bir aylık görüşmelerin ardından anlaşmaya varan AK Parti ve MHP, önerinin referanduma sunulması için gerekli olan meclis onayı sürecini başlattı. 20 Ocak 2017'de beşte üç oy sayısı olan 330'u aşarak 339 oy toplayan anayasa değişikliği teklifi meclisten geçti ve referandum kararı verildi
16 Nisan 2017'de yapılan referandumla yürürlüğe giren 18 madde
Darbeci Kenan Evren'in atadığı Danışma Meclisi tarafından hazırlanan ve Kasım 1982'de halkın oyuna sunulan cuntacı anayasa yüzde 91,37 ile kabul edilmişti.
Evren anayasasından bu yana 39 yıl geçti. Geçen süre içinde bu anayasayı hiç kimse toptan değiştiremedi. Yapılan değişikliklerin en önemlisi 16 Nisan 2017'de yapılan referandumla gerçekleşen değişiklikler oldu.
16 Nisan 2017'de yapılan referandumla şu 18 madde yürürlüğe girdi:
1-Yargı yetkisinin, "Türk milleti" adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağına dair hüküm, "Bağımsız ve tarafsız" mahkemelerce kullanılacağı şeklinde değişti.
2-Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarıldı.
3- Seçilme yaşı 25'ten 18'e indirildi.
4- TBMM seçimlerinin 4 yılda bir yerine, her 5 yılda bir cumhurbaşkanlığıyla aynı gün yapılmasına karar verildi. Cumhurbaşkanlığı için yarışan herhangi bir aday ilk turda yüzde 50'yi geçemezse, 15 gün içinde ikinci tur yapılacak ve en çok oyu alan aday yarışı kazanacaktı.
5- TBMM'nin görevleri ve yetkileri, "kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek, milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, TBMM üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek, anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek" şeklinde düzenlendi.
6- TBMM, Meclis Araştırması, Genel Görüşme, Meclis Soruşturması ve Yazılı Soru yollarıyla bilgi edinme ve denetleme yetkisini kullanacaktı. Gensoru, denetleme yetkisinden çıkarıldı.
7- Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiğinin kesilmesine yönelik düzenleme yürürlükten kaldırıldı.
8- Bu maddeyle cumhurbaşkanına, "devlet başkanı" sıfatı getirildi. Devletin başı olan cumhurbaşkanına, yürütme yetkisi de verildi.
9- Değişiklikle TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle, cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla soruşturma açılması istenebiliyor. Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşerek, üye tam sayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebiliyor.
10- Seçilen cumhurbaşkanı bir veya daha fazla cumhurbaşkanı yardımcısı atayabiliyor. Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde 45 gün içinde sandığa gidilerek seçim yapılacak. Bu sürede yardımcı, makama vekâlet edecek.
11- TBMM, üye tam sayısının 5'te 3 çoğunluğuyla, cumhurbaşkanının ise karar alması durumunda seçime gidilebiliyor. Seçim kararı alınması durumunda hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı için oylama yapılacak.
12- Cumhurbaşkanına OHAL ilan etme yetkisi verildi. Meclis, onayına sunulacak OHAL'i gerekli gördüğü hallerde süresini kısaltabilecek, uzatabilecek veya tamamen kaldırabilecek.
13- Disiplin mahkemeleri dışında askeri mahkemeler kurulamayacak.
14- Maddeye göre, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun adı, Hâkimler ve Savcılar Kurulu şeklinde değişti. Kurulun üye sayısı 13, daire sayısı 2 oldu. Kurula Adalet Bakanı başkanlık ediyor ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı da kurulun tabii üyesi olarak görev yapıyor.
15- Kamu idareleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılıyor. Kanuna, bütçeyle ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamıyor. Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, mali yılbaşından en az 75 gün önce TBMM'ye sunuyor.
16- Bu maddeyle, önerilen hükümet sistemine uyum için anayasanın farklı maddelerinde bulunan bazı ibareler değiştirildi ya da metinden tamamen çıkarıldı.
17-Bu madde uyarınca, TBMM'nin bir sonraki seçimi ve cumhurbaşkanı seçimi, 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacak şekilde düzenlenmişti.
18- Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesileceğine" dair hükmün kaldırılması, değişikliğin yayımı tarihinde; mevcut anayasada Bakanlar Kurulu, sıkıyönetim, tasarı, kanun hükmünde kararname, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ibarelerinin kaldırılmasına dair değişiklikler de TBMM ve cumhurbaşkanı seçimleri sonucunda cumhurbaşkanının görevi başladığı tarihte yürürlüğe gireceği şeklinde belirtilmişti.
Yeni anayasa yapmak için mecliste kaç milletvekilinin oyuna ihtiyaç var?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Şubat'ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından "Belki de şimdi Türkiye'nin tekrar anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir. Önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yeni anayasa vurgusu hepimiz için heyecan verici bir müjdedir." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var." diyerek kamuoyuna duyurduğu anayasa tartışmaları, bir kez daha ülke gündeminin en önemli konuları arasına girdi.
Peki, yeni sisteme göre, yeni anayasa yapmak için mecliste kaç milletvekilinin oyuna ihtiyaç var? Meclis'te AK Partinin 289, CHP'nin 135, HDP'nin 56, MHP'nin 48, İYİ Partinin 37, Demokrat Partinin 2, Türkiye İşçi Partisinin 2, Büyük Birlik Partisinin 1, Demokrasi ve Atılım Partisinin 1, Demokratik Bölgeler Partisinin 1, Saadet Partisinin 1, Yenilik Partisinin 1 sandalyesi bulunuyor. Bağımsız Milletvekili sayısı ise 10.
Yeni sistemde anayasa değişikliğinin 600 sandalyeli yeni Meclis'te referanduma sunularak yapılması için 360, referandumsuz yapılması için 400 oy gerekiyor.
AK Parti ve MHP yeni anayasa için yol haritasını belirliyor
AK Parti yeni anayasa için çalışmalara başlıyor. Yol haritasına göre AK Parti, MHP ile hukukçu vekillerden bir heyet oluşturacak. Heyetteki isimlere Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Lideri Devlet Bahçeli karar verecek. Heyet 10 gün içinde netleşecek. Anayasa 6 ayda yazılacak.
AK Parti, teklife ilişkin muhalefetin önerilerini almak üzere parti gruplarını ziyaret edecek ve önerilere göre revizeler yapılacak. Teklif daha sonra Meclis Başkanlığına sunulacak, oradan Anayasa Komisyonu'na gönderilecek. Komisyon, teklifin tüm maddeleri ve genelini görüşecek.
Anayasanın Komisyon'da kabul edilmesi halinde teklif, Genel Kurula inecek. Teklifin görüşmelerinde her bir maddenin referanduma gitmeden kabulü için 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. Her bir madde için 360-400 arasında oy alınabilirse, teklif referanduma götürülebilecek. 360'ın altında kalması durumunda görüşülen madde düşecek. Her bir maddenin yeterli oyu alarak kabul edilmesi halinde yeni anayasanın geneli oylanacak. 360 "evet" oyu çıkarsa anayasa Cumhurbaşkanı'na sunulacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, teklifi halkın onayına sunacak. Halktan yüzde 50'nin üzerinde "evet" gelirse anayasa yürürlüğe girecek.
Yeni anayasa tartışmasız bir ihtiyaçtır
Yeni anayasa, tartışmasız bir ihtiyaçtır. Ülkenin birçok köklü sorununun temelinde mevcut darbe anayasası vardır. Şimdiye kadarki bütün anayasalar, olağanüstü şartlarda ve askeri vesayet dönemlerinde hazırlandıkları için halkı öncelemekten ziyade statükoyu koruma amacına matuf oldular. Bu geleneğin bozulmasına da şimdiye kadar müsaade edilmedi. AK Parti, her ne kadar bu noktada büyük umutlar oluşturmuş ise de bunun karşılık bulmamış olması, AK Parti iktidarlarının oluşturduğu en büyük hayal kırıklığı olarak kayıtlara geçmiştir.
Vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini merkeze alan bir anayasa, ülkenin en büyük ihtiyacıdır. Yeni bir anayasa yapılacaksa; toplumun tüm kesimleri bu anayasanın hazırlık sürecine dâhil edilmeli, çoğulcu bir çalışma yürütülmelidir. Ortaya çıkacak metni bu ülkede yaşayan herkes sahiplenebilmelidir. Etnisite, dil, mezhep veya din ayırt etmeden vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini koruyan, inanç ve düşünce hürriyetinin korunmasına yönelik bütün önlemleri alan, ötekileştirmeyen ve bir medeniyet tahayyülü oluşturan anayasa, herkesin özlemini duyduğu anayasadır. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Mil-Diyanet Sen Genel Başkanı Celaleddin Gül, okul yönetiminin hakkı olmayan bir şeyi talep etmekle suç işlediğini, ayrıca öğrenciyi rencide edip velisini ise psikolojik baskı altına aldığını bildirdi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, "Söz konusu nüfus sayımında etnik kökene dair veri toplanmamış olsa da yoğun nüfus hareketliliği Iraklı Türkmen ve Arap kesimleri haklı olarak endişeye sevk etmiştir." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her ne kadar günümüzde enerji arzında bir kriz yaşanmıyorsa da, enerji arz güvenliğinin temini noktasında her zaman hazırlıklı olmak önemlidir." dedi.
İçişleri Bakanlığı, Tunceli ve Ovacık (Tunceli) Belediye Başkanlarının PKK ile bağlantılı suçlardan ceza almaları ve soruşturmaları devam etmesi nedeniyle bu belediyelere ilgili vali ve kaymakamların kayyum olarak atandığını duyurdu.