Türkiye'nin göç yönetimi hukuk, adalet ve basiretle yeniden ele alınmalı

Son dönemde mültecilere yönelik geri gönderme vakalarının artması ve özelde Suriyeli Türkiye vatandaşı Taha Elgazi'nin vatandaşlığının iptal edilerek ülkesine geri gönderilmesine ilişkin basın açıklaması düzenlendi.
MAZLUMDER Genel Merkezi'nde mülteci hakları savunucusu STK temsilcileri ile Taha elgazi'nin avukatının katılımıyla gerçekleşen basın açıklamasında, Türkiye'de çeşitli nedenlerle vatandaşlık almış olan yüzbinlerce insanın hakkının kamu otoritesinin iki dudağı arasına bırakılmasının güven zedeleyici olduğu, göç yönetimi hukuk, adalet ve basiretle yeniden ele alınması ve mağduriyet üretmeyecek bir işleyişe kavuşturulması gerektiği vurgulandı.
Basın açıklaması öncesinde konuşan Taha Elgazi'nin avukatı Halim Yılmaz, "Taha bey 2014 yılından beri Türkiye'de yaşıyor ve 2018'den bu yana Türkiye vatandaşı. Aslında kamuoyunun yakından tanıdığı bir simim. Tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, farklı kişilere yakın olan ve özellikle göçmenlerle ilgili sorunların çözümünde hem kamu makamlarıyla hem de sivillerle işbirliğinde olan, aynı zamanda sorun yaşayan insanların problemlerini ilgili makamlara ileten, bu konuda ciddi çalışan birisi." dedi.
Taha Elgazi'nin sınır dışı edilmesinin göç politikasının oturmamasından kaynaklandığını belirten Yılmaz, "Göç politikası sadece birkaç günlük veya belli siyasi politikalara bağlı olmaması gerekir. Göçün bir yandan güvenlik boyutu var ama hukuktan uzaklaşılmamalı. Hukuksuz ve insanilikten uzak bir politika izlenirse Ümit Özdağ'dan farkı kalmaz. Göç denildiğinde insan vardır ve ona insani bir nazarla bakılmalı. Eğer tarihsel bir birikiminiz varsa, Anadolu'dan, Osmanlının geçmişinden, Balkanlardan, Kafkaslardan bahsediyorsanız ve onların torunları olduğunu söylüyorsanız buna göre bir politika izlemelisiniz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 28 Nisan'da, 'Türkiye'nin Göç Yönetimi' başlıklı programda yaptığı konuşmanın teorik olarak bir manifesto olduğunu düşünüyorum. Ancak uygulamaya geldiğimizde tam tersine bir işleyiş var." diye konuştu.
Bir gecede İstanbul'da Aydın'a götürüldü
Basın toplantısına görüntülü görüşme ile katılan Taha Elgazi, yaşadığı süreci şu şekilde aktardı:
"Cuma akşamı eşim aradı ve 3 polisin adres teyidi için beni aradığını söyledi. Polisle konuştum ve uzakta olduğumu, yarın karakola uğrayabileceğimi söyledim. Bana, 'eğer gelmezsen eşini alacağız' dediler. Bu cümle net bir şekilde olayı özetledi. Aslında polis adres kaydı için ailenin bir ferdini gözaltına almaz. Ben de 'hemen geliyorum' deyip gittim. Eve dönerken daha binanın önüne varmadan 5 kişi gelip telefonumu, anahtarlarımı, cüzdanımı aldılar. Oradan vatan emniyete aldılar. Kaçak göçmen bürosuna götürüp önüme bir kâğıt getirdiler ve 'suçunun ne olduğunu biliyor musun?' diye sordular. Ben de bilmediğimi söyledim. Bana provokatör eylemlere katıldığımı söylediler. Ailemle veya avukatımla görüşmeme izin vermediler. Orada ellerim arkamda bağlı bir şekilde kafamı öne eğerek bir video çektiler. Bu muamele çok zoruma gitti. Ardından Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi'ne götürdüler. Bana bir sağlık raporu çıkardılar. Ben de orada kalacağımı, en azından ailemle, avukatımla görüşebileceğimi düşünürken aradan 2 dakika geçmeden beni alıp bir arabaya bindirdiler. Yanımda birkaç jandarma eri vardı. İstanbul'dan çıktık ve nereye gideceğimizi defalarca sormama rağmen söylemediler. Israrlarım neticesinde bir dakikalığına telefonumu verdiler. Eşime mesaj yazdım, avukatıma konum attım. Telefon en son elimdeyken İzmir'i geçtiğimizi öğrendim. Sabah 07.30 gibi Aydın Devlet Hastanesi'ne götürdüler. Yeniden darp raporu aldılar ve Geri Gönderme Merkezine götürdüler. İlk girişimde kimse kötü davranmadı. Sonra 2 kişi geldi ve birisinde 60 sayfalık bir rapor vardı. Hakkımda sınır dışı kararının çıktığını söyledi. Ben de muhtemelen 1-2 ay kalırım diye düşündüm. Eşimin de aynı duruma düşeceğini öğrenince eşimin bu duruma düşmemesi için geri dönmek için evrakları imzaladım."
"Sivil giyimli kişiler tarafından evinin önünde gözaltına alındı"
"Hukuksuz geri göndermelere son verilmeli, Elgazi Ailesinin hakları iade edilmeli" başlıklı basın açıklamasını Sığınmacı Hakları Platformu adına okuyan Yıldız Önen, "Türkiye'de göçmen politikalarının gözlemcilerin beklentilerin tersine sertleşme eğiliminde olduğu, yetkililerin mevcut yasalara aykırı işlemler gerçekleştirmekten kaçınmadıkları gözlemlenmektedir. Son olarak, Suriyeli göçmen ve insan hakları savunucusu Taha Elgazi, eşi ile birlikte sınır dışı edildi. Taha Elgazi 16 Mayıs Cuma akşamı, aynen ABD'de gözaltına alınan Rümeysa Öztürk gibi, sivil giyimli kişiler tarafından evinin önünde gözaltına alındı. Ertesi akşam yeniden evine gelen sivil giyimli kişiler bu defa da eşini götürdüler. Elgazi'nin ne için, hangi sebeple gözaltına alındığı, nereye götürüldüğü bilgisi ailesine ve yakınlarına verilmedi. Aradan geçen 3 gün boyunca hiçbir kurum Elgazi ve eşine bilgi vermedi, nerede olduğunu avukatına ve yakınlarına bildirmedi. Bu yüzden ilk zamanlarda karanlık kişiler tarafından kaçırılmış olabilecekleri bile akla geldi. Sonunda, 19 Mayıs Pazartesi günü sabahı Elgazi Suriye'den arayarak eşi ile birlikte sınır dışı edildiğini bildirdi." dedi.
"Gözaltına alındıklarında Türk vatandaşlığı kimlikleri üzerlerindeydi"
Taha Elgazi ve eşi ile ilgili yapılan sınır dışı işleminin hukuka aykırı olduğunu belirten Önen, "Taha, Suriye'de yaşadığı dönemde, Esad rejiminin zulmüne uğradı ve Halep Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Bu deneyimleri onu insan hakları mücadelesine yönlendirmede etkili oldu. Türkiye'de özellikle Suriyeli göçmenlerin karşılaştığı zorluklara dikkat çekmeye çalıştı ve bu konuda aktif çalışmalar yürüttü. 2018 yılında Türkiye vatandaşlığına geçen Elgazi ve eşi o tarihten beri yasalara saygılı bir aile olarak yaşamaya devam etti. Taha Elgazi, kendi ekmeğini kazanmaya çalışırken Suriyeli göçmen toplumunun dertleri ile ilgilenmeyi de ihmal etmedi. Bir süre önce vatandaşlıklarının iptal edildiğine dair duyum geldi. Ancak, resmi müracaatlarında kendileri ve avukatları herhangi karara ve bilgiye erişemedi. Gözaltına alındıklarında Türk vatandaşlığı kimlikleri üzerlerindeydi. Kendisine sözlü olarak aktarılan bilgiye göre sınır dışı kararı da 'vatandaşlığının iptal edildiği, bu nedenle kaçak sayıldığı' şeklinde gerekçelendirildi. Eşine ise 'göç idaresi tarafından geçici koruma kimliği verileceği' söylenerek gözaltına alındı." diye konuştu.
Türkiye'nin göç yönetimi hukuk, adalet ve basiretle yeniden ele alınmalı
Vatandaşlık iptalinin bir idari karar olduğu ve kişilerin buna mahkeme yoluyla itiraz edebilmeleri gerektiğini hatırlatan Önen, "Ancak vatandaşlık iptali sonrası prosedür idare tarafından tamamlanmadığından aileye bu fırsat da tanınmamış oldu. Vatandaşlık iptalindeki hukuksuzluk bir yana, Türkiye'de çeşitli nedenlerle, aile birleşmesi gibi yollarla vatandaşlık almış yüzbinlerce insanın hakkının kamu otoritesinin iki dudağı arasına bırakıldığı duygusu uyandırması bakımından güven zedeleyici bir etki yapacağı da açıktır. Taha Elgazi, Türkiye'deki göçmenler ve hak temelli STK'lar tarafından yakından tanınan, sosyal uyum çabaları takdirle izlenen bir hak savunucusudur. Türkiye ve Suriye toplumları arasındaki ilişkilerin güçlenmesinde ve yeni Suriye yönetiminin kendisini dünyaya, insanlara, devletlere anlatmasında önemli roller üstlenebilecek bir kişidir. Onun bir an önce özgür bir biçimde Türkiye'ye girişi yapması ve buradaki Suriyeli göçmen toplumu için çabalarını sürdürmesi sağlanmalıdır. Bu vesileyle Türkiye'nin göç yönetimi hukuk, adalet ve basiretle yeniden ele alınmalı ve mağduriyet üretmeyecek bir işleyişe kavuşturulmalıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)
YASAL UYARI: Yayınlanan yazılı haber, fotoğraf ve videonun tüm hakları İlke Haber Ajansı Basın Yayın San. Tic. A.Ş.'ye aittir. Hiçbir surette haber, fotoğraf ve videonun tamamı veya bir kısmı yazılı sözleşme yapılmadan veya abone olmadan kullanılamaz.
Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Tekin, "Fanatizm uğruna insanlar birbirine düşman oluyor. Oysa hiçbir sevgi, insanın ahlakını yıkacak, kalbini kıracak kadar kutsal olamaz." dedi.
Gaziantep'te bindiği taksinin şoförünü bıçaklayan şahıs tutuklandı.
Adana'nın Ceyhan ilçesinde bulunan bir fabrikanın önünde, park halindeki 2 kamyon dorsesinde yangın çıktı.