Bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Diyarbakır'a gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hani ilçesinde halka hitap ederek, "1971’de muhtıra ve 80’lerde darbe yaptılar. Bu ülkeyi bir gün terörizmle; bir gün anarşiyle terbiye etmeye çalıştılar." dedi.

16 Nisan'da yapılacak referandum çalışmaları kapsamında Diyarbakır'ın Hani ilçesine gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "1971'de muhtıra ve 80'lerde darbe yaptılar. Yetmedi, bu ülkeyi bir gün terörizmle; bir gün anarşiyle terbiye etmeye çalıştılar." dedi.

Hani'de konuşan Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın selamını getirdiğini söyleyerek Hani halkıyla dertleşmek için geldiğini belirtti.

Türkiye'de yaşanan darbe ve muhtıralardan dolayı yorulduklarını ifade eden Soylu, "Çok sıkıntı çektik, yıllardan beri dönüp arkamıza bakmaktan yorulduk. Acaba hangi oyunu yapacaklar, hangi planı kuracaklar, hançeri nereden vuracaklar diye. 1961'de Adnan Menderesi astılar. Bizi terbiye etmeye çalıştılar. Dediler ki, ‘İrticacılar, köylüler! siz nerde bu memleketi idare edeceksiniz!' 1971'de muhtıra ve 80'lerde darbe yaptılar. Yetmedi, bu ülkeyi bir gün terörizmle; bir gün anarşiyle bizi terbiye etmeye çalıştılar. 28 Şubat'ta irtica bahanesiyle bankaları hortumladılar. Bir gün kıyafetimizle, örtümüzle bizi terbiye etmeye çalıştılar. Bir gün 'Kürt' dediler; bir gün ‘Türk' bir gün ‘Alevi' bir gün ‘Sünni' dediler. Bizi terbiye etmeye çalıştılar. Camiye gideni de tehdit olarak algıladılar. ‘Ben vatanıma, milletime faydalı olmak istiyorum.' diyeni de terbiye etmek istediler." dedi.

"Değerlerimizi küçümseyen medyayı patron yaptılar"

Bakan Soylu, "21. yüzyılda olmaz dedik, Gezi Olaylarını çıkardılar. Menderese yaptıkları gibi 17 Aralık darbesini yapmaya kalktılar. Gece yattık, sabah kalktık fukaralaşmayla karşı karşıya kaldık. Fabrikaları iflas ettirdiler. Yetmedi PKK'yi bize musallat ettiler. 1962 Anayasası yaptılar. 'Hâkim biziz, siz değilsiniz' dediler. 'Efendi biziz, millet değil' dediler. 'Size bir çelme takarız' dediler. Gün geldi özal'a hakaret ettiler. Gün geldi Erbakan'a para üzerinden mahkûm etmeye çalıştılar. Gün geldi, yargıyı patron yaptılar. Boyalı basınlarıyla değerlerimizi küçümseyen medyayı patron yaptılar. Gün geldi uluslararası kuruluşları patron yaptılar. Birimize Kürt, birimize dindar, birimize köylü dediler. Zenginliğimizi almak için her şeyimizi almaya çalıştılar. Her gün başka bir maşa kullandılar." ifadelerini kullandı.

"8 ağaç için dünyanın her yerinden canlı yayın yaptılar"

Gezi Parkı olaylarını hatırlatan Soylu, "15 Temmuz'da F16'ların bu masum insanların üzerine kurşun yağdıracağını kim düşünürdü. Kim Gezi Olayları'ndan önce IMF'ye borcumuzu ödemiştik. Türkiye, geleceğe huzurla bakıyordu. Dünyanın her yerinden canlı yayın yaptılar 8 ağaç için. İstediklerini yaptırmak için, fabrikalarımızın çalışmaması için, üniversitelerimiz ilim bilim üretmesin diye. Bize sevincimizi yaşatmadılar. Birileri de ellerini ovuşturdu. Burada 'bizim düdüğümüz geçer' dediler. Kimini de korkuttular. 'Nusaybin'de özerklik ilan edeceğiz' dediler. Cizre'de PKK özerklik ilan edecekmiş. Her türlü ahlaksızlığını yapıyorsun. O kandildeki hangisinin hayatı ahlakı sizin ahlakınıza benziyor." diye konuştu.

"Değerlerimizin istismar edilmesinden yorulduk"

13 yaşındaki kızların annelerinin kucağından alınıp dağa götürülmesini istemediklerini söyleyen Soylu, "Kandil'dekilerin hangisi 'Allah' denilince kendine çeki düzen veriyor. Değerlerimizden uzak başkalarının maşası olmuşlar. Bu topraklarda bin yıldır yaşıyoruz. Artık şuramıza geldi. Kimse bu topraklarda ağalık yapmasın. 13 yanındaki kızlarımızı dağa çıkarmasın. Anasının kucağından alıp dağa çıkarmasınlar. Onlar doktor, mühendis olsun. Etnik kültürümüzü, değerlerimizin istismar edilmesinden yorulduk. Biz geleceğe hür gitmek istiyoruz." şeklinde konuştu.

"Paralar dağa gitmiyor artık millete hizmete gidiyor"

Belediyelere atanan kayyumlar hakkında da konuşan Soylu son olarak şunları kaydetti: "Allah bizi yaratırken bir şey üzerine yarattı. İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak için. Biz Müslümanız. Bizim medeniyetimiz insanlık medeniyetidir. Biz sadece terörizmle uğraşmıyoruz. Bir tarafından medeniyetimizi inşa etmeye çalışıyoruz. Evlerimizi, medreselerimizi, külliyelerimizi, tarihimizi inşa ediyoruz. Belediyelere görevlendirme yaptık. Kızdılar! Sen, belediyeleri terör yuvası haline getirdiğinde, orda çalışanların rızkından dağa gönderdiğinde hukuk dışı değil öyle mi? Biz hukukumuzu dinimizden öğrendik. Paralar dağa gitmiyor artık millete hizmete gidiyor. 160 trilyonluk hizmet var elimdeki kâğıtta. İstismar ederek, etnik kökenimizi ve inancımızı istismar eden düzene son vereceğimizi buradan belirtiyorum." (M. Sıddık Bilge/M. Hüseyin Temel –İLKHA)